Davutoğlu, Kral Fm Ve Kral TV Ortak Yayınına Katıldı
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bana en şiddetli muhalif olanın dahi özünde iyi olduğuna inandığım için mutlaka iyi bir şeyler yakalamaya çalışırım. Ama Türkiye'de siyasal kültür maalesef kralın huzuruna yani halkın huzuruna çıkarken, mutlak iyiyle mutlak kötünün mücadelesi gibi yansıtılıyor. Bu doğru bir şey değil. Bunu aşmaya çalıştığınızda da bu sefer zaaf gibi görünmeye başlanıyor" dedi.
Kral Fm ve Kral TV ortak yayına katılan Davutoğlu, Mehmet Akbay'ın hazırlayıp sunduğu "Mehmet'in Gezegeni" başlıklı programda soruları cevapladı.
Davutoğlu, Akbay'ın, "Şarkılarla, türkülerle size biraz enerji verelim" sözleri üzerine, bu enerjiye ihtiyaçları olduğunu söyledi.
Akbay'ın "Şu anda bize göre kralın huzurundasınız Sayın Başbakanım. Kral bize göre halk. Halkın huzuruna hoş geldiniz" ifadelerine de Davutoğlu, "Teşekkür ederim, zaten sürekli huzurundayız" şeklinde yanıt verdi.
Mehmet Akbay, 81 yerel radyonun Kral Fm ile ortak yayında olduğunu hatırlatarak, "Son zamanlarda bizi üzen bir tablo var. Herkes büyük bir oranda kendi kanalında, kendi propagandasını yapıyor. Diğer tarafa asla ulaşamayan bir ses var. Tarafsızlar, ön yargıları olmayanlar işte burada" düşüncelerini belirtti.
Bunun üzerine Davutoğlu, "Bu büyük bir şeref. Herkese ulaşabilmek büyük bir şeref. O zaman arkadaşça konuşalım. Siz de benim gibi kravatsız şekilde kralın huzuruna çıkın" ifadelerini kullandı.
Akbay'ın, "Sayın Başbakanım radyonun sizin hayatınızdaki yeri nedir?" sorusu üzerine Davutoğlu, "Her şeyden önce çocukluğumuzda, hala evde sakladığımız bir radyomuz var. Onun başında maç dinlerdik, arkası yarın dinlerdik. Lise yarışmaları olurdu, cumartesi akşamları. Böyle heyecanla onun başına oturup bir şekilde bir iletişimle, gezegenden gelen bir sesi duyar gibi, o büyülü kutunun içinden şarkılar, haberler, maçlar dinlerdik" diye konuştu.
Davutoğlu, radyodan çıkan sesin kendisine şaşkınlık verdiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Ama nihayet evin ortasına kurulmuş, yani televizyonlar var onun için hayal etmek biraz zor ama evin en müntehap köşesinde bir radyo olurdu ve herkes onun başında, etrafında olurdu. Ya da bir şey yapıyorsanız bir taraftan radyo açıp bir şeyler yazıyorsunuz. Televizyon bunu değiştirdi. Televizyon daha sihirli gelmiyor. Çünkü görüyorsunuz. Diğeri ise gaipten bir sesle hitap ediliyor size. O da etkileyici. Hayal kurmanıza engel olmuyor. Yani görmeden, işte tefekkür böyle başlar. Ben bir kitabımın girişinde düşünmek, konuşmak ve yazmak üzerine bir bölüm yazmıştım. Düşündüğünüz zaman sınırınız yok. Her şeyi tahayyül edersiniz. Konuşurken bu neredeyse onda bire iner. Yazmaya başladığınız da üslup daha da onu sınırlar. Şimdi radyo bizi tefekküre, hayale sevk ediyor. Bir canlandırmaya, görünen değil de görünmeyen, soyuta yönlendiriyordu. O bakımdan bir anlamı vardı."
- "Sarı Gelin'le zihnimde Erzurum ve Kafkaslar canlanır"
Başbakan Davutoğlu, gençliklerinde milli duyguların yeni yeni geliştiği dönemlerde Azeri radyolarını aradığını dile getirerek, "Arar, bir Azeri lehçesi yakaladığımda durur, onu zevkle dinlerdim. Onları yakalamak size ulaşamadığınız bir aleme ulaşma imkanı sunuyordu. Müthiş bir şeydi radyo. Sonra özel radyolar çıktığında bazen radyolara yorum da yaptım ben uluslararası ilişkiler alanında. Dolayısıyla radyo hayatımızın bir parçası oldu. Bazı şeyler hayatımıza girer ve hafızamızdan hiç çıkmaz. Kitap, kütüphane gibi. Radyo böyle bir unsurdu. Evvelde asli bir unsurdu. Şimdi nostaljik bir şekilde onlara bakıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Araba kullanmayı çok sevdiğini belirten Davutoğlu, özellikle akademik hayattayken yol boyunca radyo dinlediğini söyledi.
Akbay'ın, "Biraz önce Sarı Gelin'i dinlerken neler hissettiniz? Birkaç dakikalık sizi koparabildik mi?" şeklindeki sorusuna Davutoğlu, "Evet kesinlikle. Sarı Gelin'in bana bir aşkı, sevdayı ve buluşma ümidi zayıf gibi görünen ama o kadar yürekten gelir ki o türkü. Türkülerde zihninizde ne canlandığı önemli. Sarı Gelin'le zihnimde Erzurum ve Kafkaslar canlanır ve orada siz onu yakalarsınız. Bir aşkın bu kadar güzel ifade edilmesi sizi çeker, cezbeder. O bakımdan türkülerin, şarkıların, şiirlerin sizin zihninizde oluşturduğu yansımaları önemli" cevabını verdi.
- "Ahlaki bir hayali, çıkarcı bir gerçeğe her zaman tercih etmişimdir"
Davutoğlu, Akbay'ın, programın 81 ilde dinlendiğini hatırlatması üzerine, "Türkiye'nin her köşesine selamlar. Kralın huzurunda, yani halkın huzurunda olmak çok güzel. Zaten eğer sizin maskeniz varsa, karşıda da perdeler, maskeler oluşur. Ama siz açık ve samimi olduğunuzda ki önemli olan hayatın füsunlu hali bir anlamda. Onun için bütün Türkiye'nin her köşesindeki dinleyicilerimize, izleyicilerimize selamlarımı iletiyorum" diye konuştu.
Akbay'ın, "Muhalefet bir şey söylediğinde 'Acaba bu söylediklerinde bir doğru eleştiri var mı?' diyen bir iktidar hayali kuruyorum, iktidar güzel bir şey yaptığında 'Bunlar da bunu güzel yaptılar' diyen bir muhalefet hayali kuruyorum. Bu çok mu uçuk bir hayal oldu?" şeklindeki sorusu üzerine Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu çok ahlaki ve güzel bir hayal ama maalesef hayatın gerçekliğinde görülmeyen, yaşanması zor gibi görünen bir hayal. Aslına bakarsanız hepimizin hayalleri vardır ve bu hayalin dayandığı zemin önemli. Ben ahlaki bir hayali, çıkarcı bir gerçeğe her zaman tercih etmişimdir. Üniversitede öğrencilerim geldiğinde, daha önce kendi makalelerimi veririm ve 'beni eleştirin' derim. Öğrenci size büyük bir hayranlıkla gelir ve talebe olmak ister ama önce ona kendi özgün haliyle eleştiri yapabilme kabiliyetini gösterebilmeniz için, kendinizi eleştirmesine izin vermeniz lazım. O bakımdan ben muhalefetten ya da toplumun herhangi bir kesiminden gelen eleştirileri dikkatlice ve can kulağıyla dinlerim. Bazen toplantılarımızın uzun sürme sebebi, herkesi dinleme arzusu. O bakımdan ben buna açığım ama maalesef Türkiye'deki siyasi kültür, insanları öyle bir noktaya getirmiş ki muhalefet ne derse bu anlamda bir karşılık bulmak için söylemiyor. Keşke öyle olsa. Mesela dese ki 'Şurada, şu politikalarınız doğru ama şu yanlış gidiyor'. Biz bunu gerçekten kabul etmeye hazırız. Hayat gridir. Bu gri alanda yaşıyoruz."
- "Eleştiriye de konuşmaya da açık olmak gerektiğini düşünüyorum"
Davutoğlu, hiçbir insanın melek ya da şeytan olmadığını anlatarak, "Bir sembolik ifade anlamında söylüyorum, pür iyilik olan hiçbir insan yok, pür kötülük olan hiçbir insan da yok. Her insanın cevherinde iyilik var, ben buna inanıyorum. Bizim inancımız da budur. İnsan en güzel şekilde yaratılmış. Allah'ın isimleriyle bir anlamda tezkiye edilmiş. Dolayısıyla bana en şiddetli muhalif olanın dahi özünde iyi olduğuna inandığım için mutlaka iyi bir şeyler yakalamaya çalışırım. Ama Türkiye'de siyasal kültür, maalesef kralın huzuruna yani halkın huzuruna çıkarken, mutlak iyiyle mutlak kötünün mücadelesi gibi yansıtılıyor. Bu doğru bir şey değil. Bunu aşmaya çalıştığınızda da bu sefer zaaf gibi görünmeye başlanıyor. Keşke bu olsaydı" ifadelerini kullandı.
Akbay'ın "Ben geçenlerde Kılıçdaroğlu'na sormuştum, 'Hiç mi iyi bir şeyler yapmıyorlar?' diye. O da 'mutlaka yapıyorlar' demişti. 'Neden söylemiyorsunuz?' diye sorduğumda, 'Bizim görevimiz muhalefet yapmak' demişti" sözleri üzerine Davutoğlu, "İşte problem burada. Aslında görevimiz, halka hizmet etmek. Görevimiz doğru bir çizgide, ahlaki bir çizgide insanlığa hizmet etmek. Yani kendinizi konunuzla değerlendirmeye başladığınızda, 'Ben iktidarım, her şeye karşı çıkmalıyım' ya da 'Ben muhalefetim her şeyi eleştirmeliyim' dediğinizde, sizi belirleyen oturduğunuz koltuk oluyor. Halbuki bizi belirleyenin vicdanımız ve o vicdanın dayandığı temel ilkeler olması lazım. Bu anlamda ben her zaman eleştiriye de konuşmaya da açık olmak gerektiğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.
(Sürecek)
Kaynak: AA
Davutoğlu, Akbay'ın, "Şarkılarla, türkülerle size biraz enerji verelim" sözleri üzerine, bu enerjiye ihtiyaçları olduğunu söyledi.
Akbay'ın "Şu anda bize göre kralın huzurundasınız Sayın Başbakanım. Kral bize göre halk. Halkın huzuruna hoş geldiniz" ifadelerine de Davutoğlu, "Teşekkür ederim, zaten sürekli huzurundayız" şeklinde yanıt verdi.
Mehmet Akbay, 81 yerel radyonun Kral Fm ile ortak yayında olduğunu hatırlatarak, "Son zamanlarda bizi üzen bir tablo var. Herkes büyük bir oranda kendi kanalında, kendi propagandasını yapıyor. Diğer tarafa asla ulaşamayan bir ses var. Tarafsızlar, ön yargıları olmayanlar işte burada" düşüncelerini belirtti.
Bunun üzerine Davutoğlu, "Bu büyük bir şeref. Herkese ulaşabilmek büyük bir şeref. O zaman arkadaşça konuşalım. Siz de benim gibi kravatsız şekilde kralın huzuruna çıkın" ifadelerini kullandı.
Akbay'ın, "Sayın Başbakanım radyonun sizin hayatınızdaki yeri nedir?" sorusu üzerine Davutoğlu, "Her şeyden önce çocukluğumuzda, hala evde sakladığımız bir radyomuz var. Onun başında maç dinlerdik, arkası yarın dinlerdik. Lise yarışmaları olurdu, cumartesi akşamları. Böyle heyecanla onun başına oturup bir şekilde bir iletişimle, gezegenden gelen bir sesi duyar gibi, o büyülü kutunun içinden şarkılar, haberler, maçlar dinlerdik" diye konuştu.
Davutoğlu, radyodan çıkan sesin kendisine şaşkınlık verdiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Ama nihayet evin ortasına kurulmuş, yani televizyonlar var onun için hayal etmek biraz zor ama evin en müntehap köşesinde bir radyo olurdu ve herkes onun başında, etrafında olurdu. Ya da bir şey yapıyorsanız bir taraftan radyo açıp bir şeyler yazıyorsunuz. Televizyon bunu değiştirdi. Televizyon daha sihirli gelmiyor. Çünkü görüyorsunuz. Diğeri ise gaipten bir sesle hitap ediliyor size. O da etkileyici. Hayal kurmanıza engel olmuyor. Yani görmeden, işte tefekkür böyle başlar. Ben bir kitabımın girişinde düşünmek, konuşmak ve yazmak üzerine bir bölüm yazmıştım. Düşündüğünüz zaman sınırınız yok. Her şeyi tahayyül edersiniz. Konuşurken bu neredeyse onda bire iner. Yazmaya başladığınız da üslup daha da onu sınırlar. Şimdi radyo bizi tefekküre, hayale sevk ediyor. Bir canlandırmaya, görünen değil de görünmeyen, soyuta yönlendiriyordu. O bakımdan bir anlamı vardı."
- "Sarı Gelin'le zihnimde Erzurum ve Kafkaslar canlanır"
Başbakan Davutoğlu, gençliklerinde milli duyguların yeni yeni geliştiği dönemlerde Azeri radyolarını aradığını dile getirerek, "Arar, bir Azeri lehçesi yakaladığımda durur, onu zevkle dinlerdim. Onları yakalamak size ulaşamadığınız bir aleme ulaşma imkanı sunuyordu. Müthiş bir şeydi radyo. Sonra özel radyolar çıktığında bazen radyolara yorum da yaptım ben uluslararası ilişkiler alanında. Dolayısıyla radyo hayatımızın bir parçası oldu. Bazı şeyler hayatımıza girer ve hafızamızdan hiç çıkmaz. Kitap, kütüphane gibi. Radyo böyle bir unsurdu. Evvelde asli bir unsurdu. Şimdi nostaljik bir şekilde onlara bakıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Araba kullanmayı çok sevdiğini belirten Davutoğlu, özellikle akademik hayattayken yol boyunca radyo dinlediğini söyledi.
Akbay'ın, "Biraz önce Sarı Gelin'i dinlerken neler hissettiniz? Birkaç dakikalık sizi koparabildik mi?" şeklindeki sorusuna Davutoğlu, "Evet kesinlikle. Sarı Gelin'in bana bir aşkı, sevdayı ve buluşma ümidi zayıf gibi görünen ama o kadar yürekten gelir ki o türkü. Türkülerde zihninizde ne canlandığı önemli. Sarı Gelin'le zihnimde Erzurum ve Kafkaslar canlanır ve orada siz onu yakalarsınız. Bir aşkın bu kadar güzel ifade edilmesi sizi çeker, cezbeder. O bakımdan türkülerin, şarkıların, şiirlerin sizin zihninizde oluşturduğu yansımaları önemli" cevabını verdi.
- "Ahlaki bir hayali, çıkarcı bir gerçeğe her zaman tercih etmişimdir"
Davutoğlu, Akbay'ın, programın 81 ilde dinlendiğini hatırlatması üzerine, "Türkiye'nin her köşesine selamlar. Kralın huzurunda, yani halkın huzurunda olmak çok güzel. Zaten eğer sizin maskeniz varsa, karşıda da perdeler, maskeler oluşur. Ama siz açık ve samimi olduğunuzda ki önemli olan hayatın füsunlu hali bir anlamda. Onun için bütün Türkiye'nin her köşesindeki dinleyicilerimize, izleyicilerimize selamlarımı iletiyorum" diye konuştu.
Akbay'ın, "Muhalefet bir şey söylediğinde 'Acaba bu söylediklerinde bir doğru eleştiri var mı?' diyen bir iktidar hayali kuruyorum, iktidar güzel bir şey yaptığında 'Bunlar da bunu güzel yaptılar' diyen bir muhalefet hayali kuruyorum. Bu çok mu uçuk bir hayal oldu?" şeklindeki sorusu üzerine Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu çok ahlaki ve güzel bir hayal ama maalesef hayatın gerçekliğinde görülmeyen, yaşanması zor gibi görünen bir hayal. Aslına bakarsanız hepimizin hayalleri vardır ve bu hayalin dayandığı zemin önemli. Ben ahlaki bir hayali, çıkarcı bir gerçeğe her zaman tercih etmişimdir. Üniversitede öğrencilerim geldiğinde, daha önce kendi makalelerimi veririm ve 'beni eleştirin' derim. Öğrenci size büyük bir hayranlıkla gelir ve talebe olmak ister ama önce ona kendi özgün haliyle eleştiri yapabilme kabiliyetini gösterebilmeniz için, kendinizi eleştirmesine izin vermeniz lazım. O bakımdan ben muhalefetten ya da toplumun herhangi bir kesiminden gelen eleştirileri dikkatlice ve can kulağıyla dinlerim. Bazen toplantılarımızın uzun sürme sebebi, herkesi dinleme arzusu. O bakımdan ben buna açığım ama maalesef Türkiye'deki siyasi kültür, insanları öyle bir noktaya getirmiş ki muhalefet ne derse bu anlamda bir karşılık bulmak için söylemiyor. Keşke öyle olsa. Mesela dese ki 'Şurada, şu politikalarınız doğru ama şu yanlış gidiyor'. Biz bunu gerçekten kabul etmeye hazırız. Hayat gridir. Bu gri alanda yaşıyoruz."
- "Eleştiriye de konuşmaya da açık olmak gerektiğini düşünüyorum"
Davutoğlu, hiçbir insanın melek ya da şeytan olmadığını anlatarak, "Bir sembolik ifade anlamında söylüyorum, pür iyilik olan hiçbir insan yok, pür kötülük olan hiçbir insan da yok. Her insanın cevherinde iyilik var, ben buna inanıyorum. Bizim inancımız da budur. İnsan en güzel şekilde yaratılmış. Allah'ın isimleriyle bir anlamda tezkiye edilmiş. Dolayısıyla bana en şiddetli muhalif olanın dahi özünde iyi olduğuna inandığım için mutlaka iyi bir şeyler yakalamaya çalışırım. Ama Türkiye'de siyasal kültür, maalesef kralın huzuruna yani halkın huzuruna çıkarken, mutlak iyiyle mutlak kötünün mücadelesi gibi yansıtılıyor. Bu doğru bir şey değil. Bunu aşmaya çalıştığınızda da bu sefer zaaf gibi görünmeye başlanıyor. Keşke bu olsaydı" ifadelerini kullandı.
Akbay'ın "Ben geçenlerde Kılıçdaroğlu'na sormuştum, 'Hiç mi iyi bir şeyler yapmıyorlar?' diye. O da 'mutlaka yapıyorlar' demişti. 'Neden söylemiyorsunuz?' diye sorduğumda, 'Bizim görevimiz muhalefet yapmak' demişti" sözleri üzerine Davutoğlu, "İşte problem burada. Aslında görevimiz, halka hizmet etmek. Görevimiz doğru bir çizgide, ahlaki bir çizgide insanlığa hizmet etmek. Yani kendinizi konunuzla değerlendirmeye başladığınızda, 'Ben iktidarım, her şeye karşı çıkmalıyım' ya da 'Ben muhalefetim her şeyi eleştirmeliyim' dediğinizde, sizi belirleyen oturduğunuz koltuk oluyor. Halbuki bizi belirleyenin vicdanımız ve o vicdanın dayandığı temel ilkeler olması lazım. Bu anlamda ben her zaman eleştiriye de konuşmaya da açık olmak gerektiğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.
(Sürecek)