Sütlüoğlu'ndan Kaliteli Ürün Çağrısı…
ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, Türk çay sektörünün geleceğini inşa etmek için ürün kalitesinin arttırılması gerektiğine vurgu yaptı.
Siyah Çay Sektörü Raporu’na göre, Türkiye 750 bin dönümü bulan çay tarım alanları ile dünyada Çin, Hindistan, Srilanka, Kenya, Endonezya ve Vietnam’dan sonra 7. sırada yer alıyor. Türkiye 230 bin ton kuru çay üretimi ile ise Hindistan, Çin, Srilanka ve Kenya’dan sonra ise 5. sırada. Türkiye yaklaşık 250 bin tonluk çay tüketimi ile ise dünyada 4. sırada. Dünyanın en büyük çay üreten ülkelerinden bir tanesi olan Türkiye çay ihracatı sıralamasında ise çay üretmeyen ülkelerin de gerisinde kalarak 21. sırada yer alıyor.
Çayda üretimi iç tüketimi karşılayan Türkiye son yıllarda yapılan çalışmalar ile ihracatını arttırarak üretimini de genişletmenin yollarını arıyor. Türkiye’de yılda ortalama 1 milyon 150 bin ton yaş çay üretilip bundan yaklaşık 230 bin ton kuru çay elde ediliyor. Sektörün yüzde 60’lık kısmı bir KİT olan ÇAYKUR’un elinde. Türk çayı diğer çay üreten ülkelere kıyasla üzerine kar Düşen tek çay olduğu için bitkisinde haşere barındırmıyor. Zirai mücadele yapılmayan Türk çayı bu özelliği ile dünyanın en sağlıklı çayı olarak kabul ediliyor.
FABRİKALARIMIZ KERESTE FABRİKASI DEĞİL
ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, Türk çayını hedeflenen yere taşıyabilmek için tarladaki ürün kalitesinin artırılması gerektiğini belirterek üreticilerin ürün kalitesine gereken hassasiyeti göstermemelerinden şikayet etti. Sütlüoğlu yaptığı açıklamada, “Çayda en önemli konu hammaddenin kaliteli olmasıdır. Hammadde kaliteli olmazsa kuru çayında kaliteli olması mümkün değildir. Hiçbir teknoloji kalitesiz bir hammaddeden kaliteli bir ürün yapamaz. Biz dünyanın en ileri teknolojilerinin kullanıldığı fabrikalara sahibiz. El değmeden çay üretiyoruz. Ama odundan çay yapma gibi bir imkanımız yok. Bizim fabrikalarımız çay fabrikası, kereste fabrikası değil. Bize taze çay verin, odun vermeyin diyoruz. 2.5 yaprağın dışındaki yapraklardan çay üretilmez. Vatandaşımızın taze yaprakları toplayıp bize teslim etmesi lazım. Üreticilerimiz maalesef çayları toplama olgunluğuna ulaştığında henüz erkenden diyerek çaylarını toplamıyor. Bekletip kartlaşınca topluyorlar. Geç toplanan çaylar çayımızın kalitesini düşürüyor. Kart yapraklar çayımızın dem verme oranını düşürüyor. Üreticilerimiz kendi iyilikleri, çayımızı geleceğe taşıyabilmesi hammadde de kaliteyi yükseltmemize bağlıdır. Bunu başaramazsak çayımızı geleceğe taşıyamayız. Çay üreten diğer ülkelerin bir kilo çayı 700 -800 bardak dem verirken bizimkisi 400 bardak dem verirse piyasada onlarla rekabet edemeyiz. Piyasada iyi mal kötü malı kovar” dedi.
DÜNYANIN EN SAĞLIKLI ÇAYI
Sütlüoğlu, Türk çayının dünyanın en sağlıklı çayı olduğunu hatırlatarak “Çayımız dünyanın en sağlıklı ve en güvenilir çayıdır. Ama dem verme noktasında diğer ülkeler ile yarışabilecek noktada kaliteli ürünler elde etmek zorundayız. Çünkü tüketici çayın sağlıklı olup olmadığına değil ne kadar dem verdiğine bakıyor. Bu konuda toplumsal mutabakat oluşturmamız lazım. Kaliteli arttırmazsak bindiğimiz dalı keseriz. Gürcistan hemen hemen bizim kadar çay üreten bir ülkeydi. Bugün 3 bin 500 ton üredir duruma kadar geriledi. Bir sektör yok oldu. Orada kendi tarlalarında patron olan insanlar çaylarının kıymetini bilmedikleri için bugün bizim tarlalarımızda işçi oldular. Çay tarımından önce de bizim insanımız gurbete gidip başkalarının tarlalarında işçilik yapıyordu. Çay büyük bir nimettir. Bunun kadrini bilelim. Sadece 1. sürgünde 145 milyon TL çaydan üreticinin cebine girdi. Başka hiçbir ürün çayın yerini tutamaz. Başka hiçbir ürün bu milleti bu topraklarda tutamaz. Bunun kıymetini bilelim. Çaydan kazancımızda helal olsun. Çay olmayacak odunları ve kart yaprakları vererek helal kazancımıza haram karıştırmayalım” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Çayda üretimi iç tüketimi karşılayan Türkiye son yıllarda yapılan çalışmalar ile ihracatını arttırarak üretimini de genişletmenin yollarını arıyor. Türkiye’de yılda ortalama 1 milyon 150 bin ton yaş çay üretilip bundan yaklaşık 230 bin ton kuru çay elde ediliyor. Sektörün yüzde 60’lık kısmı bir KİT olan ÇAYKUR’un elinde. Türk çayı diğer çay üreten ülkelere kıyasla üzerine kar Düşen tek çay olduğu için bitkisinde haşere barındırmıyor. Zirai mücadele yapılmayan Türk çayı bu özelliği ile dünyanın en sağlıklı çayı olarak kabul ediliyor.
FABRİKALARIMIZ KERESTE FABRİKASI DEĞİL
ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, Türk çayını hedeflenen yere taşıyabilmek için tarladaki ürün kalitesinin artırılması gerektiğini belirterek üreticilerin ürün kalitesine gereken hassasiyeti göstermemelerinden şikayet etti. Sütlüoğlu yaptığı açıklamada, “Çayda en önemli konu hammaddenin kaliteli olmasıdır. Hammadde kaliteli olmazsa kuru çayında kaliteli olması mümkün değildir. Hiçbir teknoloji kalitesiz bir hammaddeden kaliteli bir ürün yapamaz. Biz dünyanın en ileri teknolojilerinin kullanıldığı fabrikalara sahibiz. El değmeden çay üretiyoruz. Ama odundan çay yapma gibi bir imkanımız yok. Bizim fabrikalarımız çay fabrikası, kereste fabrikası değil. Bize taze çay verin, odun vermeyin diyoruz. 2.5 yaprağın dışındaki yapraklardan çay üretilmez. Vatandaşımızın taze yaprakları toplayıp bize teslim etmesi lazım. Üreticilerimiz maalesef çayları toplama olgunluğuna ulaştığında henüz erkenden diyerek çaylarını toplamıyor. Bekletip kartlaşınca topluyorlar. Geç toplanan çaylar çayımızın kalitesini düşürüyor. Kart yapraklar çayımızın dem verme oranını düşürüyor. Üreticilerimiz kendi iyilikleri, çayımızı geleceğe taşıyabilmesi hammadde de kaliteyi yükseltmemize bağlıdır. Bunu başaramazsak çayımızı geleceğe taşıyamayız. Çay üreten diğer ülkelerin bir kilo çayı 700 -800 bardak dem verirken bizimkisi 400 bardak dem verirse piyasada onlarla rekabet edemeyiz. Piyasada iyi mal kötü malı kovar” dedi.
DÜNYANIN EN SAĞLIKLI ÇAYI
Sütlüoğlu, Türk çayının dünyanın en sağlıklı çayı olduğunu hatırlatarak “Çayımız dünyanın en sağlıklı ve en güvenilir çayıdır. Ama dem verme noktasında diğer ülkeler ile yarışabilecek noktada kaliteli ürünler elde etmek zorundayız. Çünkü tüketici çayın sağlıklı olup olmadığına değil ne kadar dem verdiğine bakıyor. Bu konuda toplumsal mutabakat oluşturmamız lazım. Kaliteli arttırmazsak bindiğimiz dalı keseriz. Gürcistan hemen hemen bizim kadar çay üreten bir ülkeydi. Bugün 3 bin 500 ton üredir duruma kadar geriledi. Bir sektör yok oldu. Orada kendi tarlalarında patron olan insanlar çaylarının kıymetini bilmedikleri için bugün bizim tarlalarımızda işçi oldular. Çay tarımından önce de bizim insanımız gurbete gidip başkalarının tarlalarında işçilik yapıyordu. Çay büyük bir nimettir. Bunun kadrini bilelim. Sadece 1. sürgünde 145 milyon TL çaydan üreticinin cebine girdi. Başka hiçbir ürün çayın yerini tutamaz. Başka hiçbir ürün bu milleti bu topraklarda tutamaz. Bunun kıymetini bilelim. Çaydan kazancımızda helal olsun. Çay olmayacak odunları ve kart yaprakları vererek helal kazancımıza haram karıştırmayalım” diye konuştu.