Sürekli Ayakta Durmak Varisi Artırıyor
Servergazi Devlet Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cumhur Tenekeci, varis hastalığı hakkında bilgi vererek, sürekli ayakta çalışanların varis açısından büyük risk taşıdığını söyledi.
Op. Dr. Cumhur Tenekeci, yaş ilerledikçe varis görülme olasılığının arttığına işaret ederek, sürekli ayakta çalışanların risk altında bulunduğunu açıkladı.
Tenekeci, “Varis, toplardamarların uzayıp, kıvrımlı hal alıp, genişleyerek görülür hale gelmesine denir. Halk arasında da kişilerin çok kolaylıkla kendilerine tanı koyabilecekleri bir rahatsızlık. Çocukluk çağından itibaren herkeste görülebilen ve yaşla birlikte görülme sıklığı artan bir rahatsızlık olmakla birlikte, 50 yaş sonrası birçok kişide görülebiliyor. Varis oluşumunda cinsiyet çok önemli, erkeklere göre kadınlarda görülme oranı 3-4 kat daha fazla. Tezgahtarlık, berberlik, öğretmenlik gibi uzun süre ayakta kalmayı gerektiren meslek grupları, varis gelişmesine neden olmakla birlikte ailevi yatkınlık da hastalığın gelişmesinde önemli bir risk faktörüdür. Örneğin tekstil şehri olan ilimizde tekstilde çalışan ve uzun süre ayakta çalışan birçok kişi varis riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu nedenle varisten korunmak ya da varisin etkilerini biraz olsun azaltmak için bazı önlemler alınmalıdır. Bunlar, kilonun kontrol altında tutulması, uzun süre hareketsiz kalınmaması, her fırsatta mutlaka yürünmesi, düzenli egzersizin alışkanlık hâline getirilmesi, varis çorabı kullanılması, fırsat buldukça bacağın yüksekte tutulması ve çok yüksek topuklu ayakkabılar tercih edilmemesi gibi önlemlerdir. Ayrıca su pıhtılaşmayı engellediği için varis riski olan kişiler bol su içmelidir” diye konuştu.
"HASTALAR TEDAVİDEN ÖNCE KALP DAMAR CERRAHİSİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURMALI"
Varis tedavisinde son yıllarda tıptaki gelişmelerle birlikte oldukça iyi sonuçlar alındığını ifade eden Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cumhur Tenekeci, “Varis tedavisine karar vermeden önce mutlaka bir kalp damar cerrahı uzmanının görüşü alınmalı ve dopler ultrasonografi çekilmelidir. Çünkü her varisi olan hastanın tedavi olması gerekli değildir. Yapılan ultrason sonucuna göre eğer hastamıza çok fazla rahatsızlığa yol açmayan basit varis teşhisi konursa ilaç tedavisi, varis çorabı, iğne tedavisi, köpük ve lazer gibi çeşitli alternatif uygulamalarla kurutulma gibi bir tedavi yaklaşımı sergiliyoruz. Yine ultrason sonucuna göre daha ciddi olabileceğini düşündüğümüz ameliyatlık varislerde ise lokal veya genel anestezi uygulanarak normal cerrahi yöntemle ameliyat yada son zamanlarda gelişme kaydeden lazer, radyofrekans ablasyon dediğimiz radyofrekans dalgalarıyla varise müdahale şeklinde hastaların ameliyathaneden yürüyerek çıktığı, 4 saat sonrasında da evine gidebildiği, günlük yaşantısına çok rahat bir şekilde dönebildiği tedavi seçeneklerini uyguluyoruz. Ağrıdan hastanın hayatını tehdit edebilen toplardamar pıhtısına kadar değişen yelpazede sorunlara neden olabileceği için mutlaka hastalar hayatlarında en az bir kere kalp damar cerrahisi polikliniğine başvurmalıdır” dedi.
Kaynak: İHA
Tenekeci, “Varis, toplardamarların uzayıp, kıvrımlı hal alıp, genişleyerek görülür hale gelmesine denir. Halk arasında da kişilerin çok kolaylıkla kendilerine tanı koyabilecekleri bir rahatsızlık. Çocukluk çağından itibaren herkeste görülebilen ve yaşla birlikte görülme sıklığı artan bir rahatsızlık olmakla birlikte, 50 yaş sonrası birçok kişide görülebiliyor. Varis oluşumunda cinsiyet çok önemli, erkeklere göre kadınlarda görülme oranı 3-4 kat daha fazla. Tezgahtarlık, berberlik, öğretmenlik gibi uzun süre ayakta kalmayı gerektiren meslek grupları, varis gelişmesine neden olmakla birlikte ailevi yatkınlık da hastalığın gelişmesinde önemli bir risk faktörüdür. Örneğin tekstil şehri olan ilimizde tekstilde çalışan ve uzun süre ayakta çalışan birçok kişi varis riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu nedenle varisten korunmak ya da varisin etkilerini biraz olsun azaltmak için bazı önlemler alınmalıdır. Bunlar, kilonun kontrol altında tutulması, uzun süre hareketsiz kalınmaması, her fırsatta mutlaka yürünmesi, düzenli egzersizin alışkanlık hâline getirilmesi, varis çorabı kullanılması, fırsat buldukça bacağın yüksekte tutulması ve çok yüksek topuklu ayakkabılar tercih edilmemesi gibi önlemlerdir. Ayrıca su pıhtılaşmayı engellediği için varis riski olan kişiler bol su içmelidir” diye konuştu.
"HASTALAR TEDAVİDEN ÖNCE KALP DAMAR CERRAHİSİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURMALI"
Varis tedavisinde son yıllarda tıptaki gelişmelerle birlikte oldukça iyi sonuçlar alındığını ifade eden Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cumhur Tenekeci, “Varis tedavisine karar vermeden önce mutlaka bir kalp damar cerrahı uzmanının görüşü alınmalı ve dopler ultrasonografi çekilmelidir. Çünkü her varisi olan hastanın tedavi olması gerekli değildir. Yapılan ultrason sonucuna göre eğer hastamıza çok fazla rahatsızlığa yol açmayan basit varis teşhisi konursa ilaç tedavisi, varis çorabı, iğne tedavisi, köpük ve lazer gibi çeşitli alternatif uygulamalarla kurutulma gibi bir tedavi yaklaşımı sergiliyoruz. Yine ultrason sonucuna göre daha ciddi olabileceğini düşündüğümüz ameliyatlık varislerde ise lokal veya genel anestezi uygulanarak normal cerrahi yöntemle ameliyat yada son zamanlarda gelişme kaydeden lazer, radyofrekans ablasyon dediğimiz radyofrekans dalgalarıyla varise müdahale şeklinde hastaların ameliyathaneden yürüyerek çıktığı, 4 saat sonrasında da evine gidebildiği, günlük yaşantısına çok rahat bir şekilde dönebildiği tedavi seçeneklerini uyguluyoruz. Ağrıdan hastanın hayatını tehdit edebilen toplardamar pıhtısına kadar değişen yelpazede sorunlara neden olabileceği için mutlaka hastalar hayatlarında en az bir kere kalp damar cerrahisi polikliniğine başvurmalıdır” dedi.