Senarist Yazar Ayşe Şasa Anıldı
Ünlü senarist, yazar Ayşe Şasa, ölümünün birinci yıl dönümünde mezarı başında anıldı.
Kadıköy Sahrayıcedid Mezarlığı'nda düzenlenen törene katılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Abdurrahman Şen, Şasa'nın sadece sinema dünyasının değil, kültür ve irfan dünyasının öncülerinden biri olduğunu vurgulayarak, "Ayşe Şasa, bildiğini paylaşmayı seven, kimseye ayrım gözetmeyen, son dönemlerindeki dervişan haliyle herkese kapısı sürekli açık olan, insanları görevlendirmeyi bilen, kimi hangi konuda görevlendireceğini bilen özel bir insandı. Sevenleri etrafında toplandılar ruhu şad olsun" dedi.
Yazar Cihan Aktaş ise Şasa'nın yeri doldurulamaz önemli bir dost olduğunu ifade ederek, "Ayşe Şasa'nın temsil ettiği çok şey var. Bu yüzden boşluğunu çok hissediyoruz. Onunla ilgili yazdığım bir yazıda 'rica temsilini ihya eden kadın' başlığını kullanmıştım. Seçkin bir çevreye mensup olmakla birlikte, Anadolu'ya yönelen ve Anadolu'nun değerlerinin kıymetini bilen, keşif ve anlatma çabaları olan biriydi" diye konuştu.
Ayşe Şasa'yla 1993'te evini ziyaret ederek tanıştığını belirten Aktaş, şunları kaydetti:
"Evine gittikten ve onu daha çok okumaya başladıktan sonra, onunla çok önceden tanışmış olduğumu farkettim. Anadolu'ya dönük bakışı ve iyimserliği, filmlerinin derinlerine yerleşmiş. Yatılı okuldayken izlediğim "Son Kuşlar", "Cemo", "Köroğlu", "Ah Güzel İstanbul" ve "Kanbur" filmleriyle aslında üzerimde çok emeği olduğunu farkettim. İçinde bulunduğum boğucu atmosfer içerisinde o filmler, hayata ve dış dünyaya dönük çok doğru şeyler söylüyor, yol gösteriyor ve umut veriyordu."
Aktaş, Ayşe Şasa'nın insan sevgisinin yüzüne yansıdığını belirterek şöyle devam etti:
"Onun yaşında bir insana kolay nasip olmayacak güzel bir yüzü vardı. Hastalığının son dönemlerinde birçok kişi, hastalığının çok ağır olduğunu düşünmüştü ama ben onun hayata tutunan, çevresiyle çok ilgili, pırıl pırıl bakışlarından umutlanmıştım. Rahmetli eşi Bülent Oran ondan 'Kibritçi Kız' diye söz eder. Ben Ayşe Şasa'nın soğuktan donmayalım, karanlığa teslim olmayalım diye kibrit yakmaya devam ettiğini düşünüyorum."
- Meriç: "Ayşe Şasa, asr-ı saadete hicret etmiş bir müminedir"
Cemil Meriç'in kızı Ümit Meriç de Şasa'ya minnet ve dostluk duygularını ifade etmek için bir araya geldiklerini dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:
"Çocukluğu, manevi değerlerin olmadığı, paranın tek değer olduğu, bir manada kapitalizmin vahşi atmosferinde geçmiştir. Genç kızlık yıllarında sosyalizme sığınmış, daha sonra Kemal Tahir'le Osmanlı'yı fehetmiş ve asıl İbn-i Arabi Hazretleri'nin kıraatiyle, İslam'ın nurlu yoluna girerek karanlık mağarasını aydınlatmıştır. Ayşe Şasa, bir manada bu aydınlanmayla çağımızda Asr-ı Saadet'e hicret etmiş bir müminedir, bir hacıdır. İkinci bir Asr-ı Saadet'in hazırlayıcılarından biri olduğu için kendisini tebrik ediyorum."
Yazar Gökhan Özcan ise Şasa'nın mütefekkir ve çok yönlü bir insan olduğunu aktararak, "Unutmuyoruz onu. Unutmak mümkün değil. Bugün artık cismen hayatta değil ama genç arkadaşlarımız umarım onu okumaya anlamaya devam ederler. Bunun faydasını göreceklerini düşünüyorum. Çünkü günümüzde Ayşe Hanım gibi insanlar giderek azalıyor" dedi.
Şasa'nın günlüklerinden de bahseden Özcan, şöyle konuştu:
"Son dönemlerine kadar günlük tutmuştu. Onları önemsiyordu. Kendi yazdıkları dışında, yeterince fark edilmiş bir münevver değil. Üzerinde daha ciddi düşünmeliyiz. Bu toprakların kültürüne, ömrünün bir bölümünde açlıkla ulaşmaya çalıştı. Bunun dışında ciddi bir entelektüel, iyi bir yazar ve çok iyi bir Türkçe'si var. Bu devre özgü insani tıkanmaların çaresine dönük yaşadı ve düşündü."
- Kabil: "Muazzam bir iletişim ağı kurmuştu"
Yazar İhsan Kabil de Şasa'nın büyük bir değer olduğunu aktararak, "Ayşe Hanım, çok cana yakın, herkese kucağını ve kapısını açan ve cevap veren, yorum yapan, kucaklayan ve kendisi de çok travmatik bir süreçten gelmiş olmasına rağmen bizleri sağaltan, besleyen bir insan. Ülkenin tarihi toplumsal manevi gerçekliğini kesinlikle tamamlayan, bütünleştiren ve besleyen bir yanı vardı" dedi.
Şasa'nın, dervişane tavrı ile birçok kişiye varoluşsal iletilerde bulunduğunu belirterek, "Edebi, sanatsal ve sosyal meseleler anlamında kesinlikle, bu toplum, İslam dünyası ve dünya için her zaman söyleyeceği çok şey vardı. Muazzam bir iletişim ağı kurmuştu. Ben de kişisel olarak ondan çok istifade ettim" ifadelerini kullandı.
Yönetmen Abdülhamit Güler ise Ayşe Şasa'nın hayatındaki kritik aşamalara dikkati çekerek, şunları anlattı:
"İki uçta yaşamış bir insan. Hem sosyalist hem de dindar olmuş birisi. Sanat camiasında, sinemanın bir kadın emekçisi olarak bunları yaşaması çok önemli. Ayşe Şasa, diğer cenah diyebileceğimiz bir yerden gelmiş olsa da varlığıyla çok ciddi bir kapı açtı. Kaleme aldığı senaryolar, eserler, sinemaya, sanata ve tabii ki hayata ve hakikat arayışına yaklaşımı, Şasa'nın yaşadıklarıyla ve neşrettikleriyle başlı başına bir örnekti. Bu noktada yeniden okunup, hayatına bakılması gereken birisi."
Zatürre teşhisi sonucu 16 Haziran 2014'te yaşamını yitiren Şasa için düzenlenen törene, Şasa'nın yakınları, ailesi ve sevenleri katıldı. Törende Kuran'ı Kerim de okundu.
Kaynak: AA
Yazar Cihan Aktaş ise Şasa'nın yeri doldurulamaz önemli bir dost olduğunu ifade ederek, "Ayşe Şasa'nın temsil ettiği çok şey var. Bu yüzden boşluğunu çok hissediyoruz. Onunla ilgili yazdığım bir yazıda 'rica temsilini ihya eden kadın' başlığını kullanmıştım. Seçkin bir çevreye mensup olmakla birlikte, Anadolu'ya yönelen ve Anadolu'nun değerlerinin kıymetini bilen, keşif ve anlatma çabaları olan biriydi" diye konuştu.
Ayşe Şasa'yla 1993'te evini ziyaret ederek tanıştığını belirten Aktaş, şunları kaydetti:
"Evine gittikten ve onu daha çok okumaya başladıktan sonra, onunla çok önceden tanışmış olduğumu farkettim. Anadolu'ya dönük bakışı ve iyimserliği, filmlerinin derinlerine yerleşmiş. Yatılı okuldayken izlediğim "Son Kuşlar", "Cemo", "Köroğlu", "Ah Güzel İstanbul" ve "Kanbur" filmleriyle aslında üzerimde çok emeği olduğunu farkettim. İçinde bulunduğum boğucu atmosfer içerisinde o filmler, hayata ve dış dünyaya dönük çok doğru şeyler söylüyor, yol gösteriyor ve umut veriyordu."
Aktaş, Ayşe Şasa'nın insan sevgisinin yüzüne yansıdığını belirterek şöyle devam etti:
"Onun yaşında bir insana kolay nasip olmayacak güzel bir yüzü vardı. Hastalığının son dönemlerinde birçok kişi, hastalığının çok ağır olduğunu düşünmüştü ama ben onun hayata tutunan, çevresiyle çok ilgili, pırıl pırıl bakışlarından umutlanmıştım. Rahmetli eşi Bülent Oran ondan 'Kibritçi Kız' diye söz eder. Ben Ayşe Şasa'nın soğuktan donmayalım, karanlığa teslim olmayalım diye kibrit yakmaya devam ettiğini düşünüyorum."
- Meriç: "Ayşe Şasa, asr-ı saadete hicret etmiş bir müminedir"
Cemil Meriç'in kızı Ümit Meriç de Şasa'ya minnet ve dostluk duygularını ifade etmek için bir araya geldiklerini dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:
"Çocukluğu, manevi değerlerin olmadığı, paranın tek değer olduğu, bir manada kapitalizmin vahşi atmosferinde geçmiştir. Genç kızlık yıllarında sosyalizme sığınmış, daha sonra Kemal Tahir'le Osmanlı'yı fehetmiş ve asıl İbn-i Arabi Hazretleri'nin kıraatiyle, İslam'ın nurlu yoluna girerek karanlık mağarasını aydınlatmıştır. Ayşe Şasa, bir manada bu aydınlanmayla çağımızda Asr-ı Saadet'e hicret etmiş bir müminedir, bir hacıdır. İkinci bir Asr-ı Saadet'in hazırlayıcılarından biri olduğu için kendisini tebrik ediyorum."
Yazar Gökhan Özcan ise Şasa'nın mütefekkir ve çok yönlü bir insan olduğunu aktararak, "Unutmuyoruz onu. Unutmak mümkün değil. Bugün artık cismen hayatta değil ama genç arkadaşlarımız umarım onu okumaya anlamaya devam ederler. Bunun faydasını göreceklerini düşünüyorum. Çünkü günümüzde Ayşe Hanım gibi insanlar giderek azalıyor" dedi.
Şasa'nın günlüklerinden de bahseden Özcan, şöyle konuştu:
"Son dönemlerine kadar günlük tutmuştu. Onları önemsiyordu. Kendi yazdıkları dışında, yeterince fark edilmiş bir münevver değil. Üzerinde daha ciddi düşünmeliyiz. Bu toprakların kültürüne, ömrünün bir bölümünde açlıkla ulaşmaya çalıştı. Bunun dışında ciddi bir entelektüel, iyi bir yazar ve çok iyi bir Türkçe'si var. Bu devre özgü insani tıkanmaların çaresine dönük yaşadı ve düşündü."
- Kabil: "Muazzam bir iletişim ağı kurmuştu"
Yazar İhsan Kabil de Şasa'nın büyük bir değer olduğunu aktararak, "Ayşe Hanım, çok cana yakın, herkese kucağını ve kapısını açan ve cevap veren, yorum yapan, kucaklayan ve kendisi de çok travmatik bir süreçten gelmiş olmasına rağmen bizleri sağaltan, besleyen bir insan. Ülkenin tarihi toplumsal manevi gerçekliğini kesinlikle tamamlayan, bütünleştiren ve besleyen bir yanı vardı" dedi.
Şasa'nın, dervişane tavrı ile birçok kişiye varoluşsal iletilerde bulunduğunu belirterek, "Edebi, sanatsal ve sosyal meseleler anlamında kesinlikle, bu toplum, İslam dünyası ve dünya için her zaman söyleyeceği çok şey vardı. Muazzam bir iletişim ağı kurmuştu. Ben de kişisel olarak ondan çok istifade ettim" ifadelerini kullandı.
Yönetmen Abdülhamit Güler ise Ayşe Şasa'nın hayatındaki kritik aşamalara dikkati çekerek, şunları anlattı:
"İki uçta yaşamış bir insan. Hem sosyalist hem de dindar olmuş birisi. Sanat camiasında, sinemanın bir kadın emekçisi olarak bunları yaşaması çok önemli. Ayşe Şasa, diğer cenah diyebileceğimiz bir yerden gelmiş olsa da varlığıyla çok ciddi bir kapı açtı. Kaleme aldığı senaryolar, eserler, sinemaya, sanata ve tabii ki hayata ve hakikat arayışına yaklaşımı, Şasa'nın yaşadıklarıyla ve neşrettikleriyle başlı başına bir örnekti. Bu noktada yeniden okunup, hayatına bakılması gereken birisi."
Zatürre teşhisi sonucu 16 Haziran 2014'te yaşamını yitiren Şasa için düzenlenen törene, Şasa'nın yakınları, ailesi ve sevenleri katıldı. Törende Kuran'ı Kerim de okundu.