İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan, Soruları Yanıtladı
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, "Türkiye'nin demokratik olgunluk sürecinin koalisyon noktasında geçmişten daha farklı bir uzlaşma kültürüne getirebileceği inancında olmamız gerekir" dedi.
Bahçıvan, İSO'nun "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu" araştırmasının 2014 yılı sonuçlarını açıkladığı toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
İSO-500'deki şirketlerin faaliyet karındaki gerilemenin sanayinin sürdürülebilirliği açısından düşündürücü olduğunu ifade eden Bahçıvan, yüzde 6 civarında bir faaliyet karlılığıyla sanayinin rekabet edebilme, yatırım yapabilme ve Türkiye'yi istenilen noktaya taşıma amaçlarına ulaşmasının zor olduğunu dile getirdi.
Sanayi sektöründeki yabancı sermaye paylı kuruluşların sayısındaki azalmanın sanayinin yabancılar için geçen 4-5 yıla göre yeteri kadar özenilen bir noktada görülmediğinin bir göstergesi olduğunu belirten Bahçıvan, "Yabancılarla beraberliği ağırlıklı olarak sanayi dışı sektörle görürsek, bunun uzun vadede Türkiye'nin kaliteli büyümesine ve sanayinin kaliteli gelişmesine hiçbir katkı sağlayamayacağını düşünüyoruz" dedi.
Türkiye'de sanayicilerin geçmişe nazaran döviz pozisyonlarını çok daha sağlıklı bir şekilde değerlendirdiklerini aktaran Bahçıvan, "Döviz hareketleri karşısında bir takım koruyucu yöntemlerle eskisi kadar kurlardaki olumsuzluklardan aşırı derecede negatif etkilenmedikleri yaptığımız değerlendirmelerde ortaya çıkıyor. Bu da Türkiye sanayisinin geçmişe göre finansal yönetim konusunda daha başarılı ve risklere karşı daha duyarlı olduğunun bir göstergesi" ifadelerini kullandı.
- "İnşaatçıya karşı değiliz, herkesin inşaatçı olmasına karşıyız"
Erdal Bahçıvan, bir soru üzerine, "Sanayici olarak inşaata ve inşaatçıya karşı değiliz, herkesin inşaatçı olmasına karşıyız. Elbette Türkiye gibi bir ülkede doğru yapılan inşaatın sanayiye artı değer getirdiği muhakkak. Ancak sanayi faaliyetlerini bırakıp geleceği inşaatta arama eğiliminin giderek artıyor olması hem Türkiye'nin geleceği hem de sanayinin ve inşaatın sürdürülebilirliği açısından bizi son derece endişelendiriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de artık sanayiden beslenen bir ekonomik büyüme döneminin açılması konusunda herkesin mutabık olduğunu anlatan Bahçıvan, "Biz umutla bu mutabakatın pratiğe dönüşmesini bekliyoruz. Biz inşaata ve inşaatçıya karşı değiliz ama sanayi birikimlerinin bir çırpıda vazgeçilerek farklı sektörlere kaydırılmasının Türkiye'nin hayrına olmadığını savunuyoruz" dedi.
Bahçıvan, Türkiye'deki sanayinin özkaynak dışında bir finansman dışı borçla çalıştığı gerçeğinin çok sürdürülebilir ve sağlıklı bir tablo olmadığına dikkati çekti.
Türkiye'de sanayiye istihdam çekme noktasında son dönemdeki isteksizliğin aşılması gerektiğini vurgulayan Bahçıvan, "Maalesef hayata yeni başlayacak insanlarımızın çoğunda sanayi sektöründe işe başlamak çok arzu edilmiyor. İşe başlayacak gençlerimiz daha çok hizmet sektörü, finans sektörü, inşaat sektörü veya KPSS'ye girip devlette çalışmayı yeğliyor. Bu kırılımın mutlaka değişmesi gerekiyor. Kalıcı ve gelecek vadeden istihdam sanayiden geçiyor" diye konuştu.
- "Tüm siyasi partilere ve liderlere anlayışla yaklaşılmalı"
Türkiye 2015'in ilk çeyreğinde yüzde 2,3'lük bir büyüme elde etse de sanayinin payının bu dönemde son yılların en düşük rakamlarından biri olduğuna işaret eden Bahçıvan, şunları söyledi:
"Hem finansal açıdan yılın ilk yarısında yaşanan aşırı olumsuzluklar hem seçim senesinde olmamız hem dünya konjonktüründeki olumsuz gelişmeler maalesef 2015'le ilgili çok ümitvar bir pozisyonda olmamızı şu an için engelliyor. Yılın ikinci çeyreğinin de ilk çeyrekten çok farklı olacağını düşünmüyorum. şu anda Türkiye'nin 2015 büyümesiyle ilgili yüzde 3'ün üstünde bir tahmin bazı çevreler tarafından korunsa dahi geçen yılki büyümenin altında bir büyümenin 2015'te gerçekleşme riskini gözlemliyoruz. şu andaki gidişat Türkiye'nin 2015'i yüzde 2'ler noktasında bir büyümeyle geçireceği yönünde."
Erdal Bahçıvan, seçim sonrası sürece ilişkin bir soru üzerine de şunları kaydetti:
"Türkiye'nin son yıllarda alışık olmadığı bir seçim sonrası dönemi yaşıyoruz. Demokrasinin gereği ve en önemli finali olan seçimlerin ortaya koyduğu neticenin ne şekilde bir hedefe doğru gideceği noktasında hepimizin demokrasiye olan saygımız ve inancımızın gereği olarak anlayışla bu süreci yaşamamız ve izlememiz gerekiyor. Türkiye'de uzun yıllardır koalisyon pazarlıklarının, müzakerelerinin nasıl yapıldığını biraz unuttuk. Ama şu anda böyle bir sürecin içindeyiz. Türkiye'nin demokratik olgunluk sürecinin koalisyon noktasında, geçmişten alınan dersleri de hesaba katarak, geçmişten daha farklı bir uzlaşma ve birlikte bir şeyleri başarabilme kültürüne getirebileceği inancında olmamız gerekiyor.
Türkiye uzlaşmayı, uzlaşarak iş yapmayı, bir noktada buluşmayı, farklı fikirleri bir havuz içerisinde değerlendirerek verimli neticeler elde etmeyi başarmanın da örneğini bu dönemde göstermek zorunda. Türkiye'nin demokratik olgunluğuna da siyasi partilerimizin olgunluğuna da liderlerimizin olgunluğuna da yakışan budur. Bu nedenle bu müzakere süreci özellikle tüm sosyal çevreler tarafından sabırla izlenmeli. Pazarlıklar belli bir olgunluğa gelene kadar da tüm siyasi partilerimize ve liderlerimize anlayışla yaklaşılması gerektiğinin altını çizmek istiyorum."
Bahçıvan, koalisyonlar noktasında bugünkü tablo böyle bir resim ortaya koymuşsa bunun pozitif bir enerji beklentisiyle değerlendirilmesinin Türkiye'nin ekonomik geleceğinin hayrına olacağını belirterek, "Demokrasilerdeki en önemli paydaş seçmendir. Seçmen bu doğrultuda bir karar verdiyse herkesin buna saygıyla bakıp bu değerlendirmelerin de aynı saygı çerçevesinde neticeye ulaşmasını beklemesi gerektiğini düşünüyorum" yorumunu yaptı.
Kaynak: AA
İSO-500'deki şirketlerin faaliyet karındaki gerilemenin sanayinin sürdürülebilirliği açısından düşündürücü olduğunu ifade eden Bahçıvan, yüzde 6 civarında bir faaliyet karlılığıyla sanayinin rekabet edebilme, yatırım yapabilme ve Türkiye'yi istenilen noktaya taşıma amaçlarına ulaşmasının zor olduğunu dile getirdi.
Sanayi sektöründeki yabancı sermaye paylı kuruluşların sayısındaki azalmanın sanayinin yabancılar için geçen 4-5 yıla göre yeteri kadar özenilen bir noktada görülmediğinin bir göstergesi olduğunu belirten Bahçıvan, "Yabancılarla beraberliği ağırlıklı olarak sanayi dışı sektörle görürsek, bunun uzun vadede Türkiye'nin kaliteli büyümesine ve sanayinin kaliteli gelişmesine hiçbir katkı sağlayamayacağını düşünüyoruz" dedi.
Türkiye'de sanayicilerin geçmişe nazaran döviz pozisyonlarını çok daha sağlıklı bir şekilde değerlendirdiklerini aktaran Bahçıvan, "Döviz hareketleri karşısında bir takım koruyucu yöntemlerle eskisi kadar kurlardaki olumsuzluklardan aşırı derecede negatif etkilenmedikleri yaptığımız değerlendirmelerde ortaya çıkıyor. Bu da Türkiye sanayisinin geçmişe göre finansal yönetim konusunda daha başarılı ve risklere karşı daha duyarlı olduğunun bir göstergesi" ifadelerini kullandı.
- "İnşaatçıya karşı değiliz, herkesin inşaatçı olmasına karşıyız"
Erdal Bahçıvan, bir soru üzerine, "Sanayici olarak inşaata ve inşaatçıya karşı değiliz, herkesin inşaatçı olmasına karşıyız. Elbette Türkiye gibi bir ülkede doğru yapılan inşaatın sanayiye artı değer getirdiği muhakkak. Ancak sanayi faaliyetlerini bırakıp geleceği inşaatta arama eğiliminin giderek artıyor olması hem Türkiye'nin geleceği hem de sanayinin ve inşaatın sürdürülebilirliği açısından bizi son derece endişelendiriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de artık sanayiden beslenen bir ekonomik büyüme döneminin açılması konusunda herkesin mutabık olduğunu anlatan Bahçıvan, "Biz umutla bu mutabakatın pratiğe dönüşmesini bekliyoruz. Biz inşaata ve inşaatçıya karşı değiliz ama sanayi birikimlerinin bir çırpıda vazgeçilerek farklı sektörlere kaydırılmasının Türkiye'nin hayrına olmadığını savunuyoruz" dedi.
Bahçıvan, Türkiye'deki sanayinin özkaynak dışında bir finansman dışı borçla çalıştığı gerçeğinin çok sürdürülebilir ve sağlıklı bir tablo olmadığına dikkati çekti.
Türkiye'de sanayiye istihdam çekme noktasında son dönemdeki isteksizliğin aşılması gerektiğini vurgulayan Bahçıvan, "Maalesef hayata yeni başlayacak insanlarımızın çoğunda sanayi sektöründe işe başlamak çok arzu edilmiyor. İşe başlayacak gençlerimiz daha çok hizmet sektörü, finans sektörü, inşaat sektörü veya KPSS'ye girip devlette çalışmayı yeğliyor. Bu kırılımın mutlaka değişmesi gerekiyor. Kalıcı ve gelecek vadeden istihdam sanayiden geçiyor" diye konuştu.
- "Tüm siyasi partilere ve liderlere anlayışla yaklaşılmalı"
Türkiye 2015'in ilk çeyreğinde yüzde 2,3'lük bir büyüme elde etse de sanayinin payının bu dönemde son yılların en düşük rakamlarından biri olduğuna işaret eden Bahçıvan, şunları söyledi:
"Hem finansal açıdan yılın ilk yarısında yaşanan aşırı olumsuzluklar hem seçim senesinde olmamız hem dünya konjonktüründeki olumsuz gelişmeler maalesef 2015'le ilgili çok ümitvar bir pozisyonda olmamızı şu an için engelliyor. Yılın ikinci çeyreğinin de ilk çeyrekten çok farklı olacağını düşünmüyorum. şu anda Türkiye'nin 2015 büyümesiyle ilgili yüzde 3'ün üstünde bir tahmin bazı çevreler tarafından korunsa dahi geçen yılki büyümenin altında bir büyümenin 2015'te gerçekleşme riskini gözlemliyoruz. şu andaki gidişat Türkiye'nin 2015'i yüzde 2'ler noktasında bir büyümeyle geçireceği yönünde."
Erdal Bahçıvan, seçim sonrası sürece ilişkin bir soru üzerine de şunları kaydetti:
"Türkiye'nin son yıllarda alışık olmadığı bir seçim sonrası dönemi yaşıyoruz. Demokrasinin gereği ve en önemli finali olan seçimlerin ortaya koyduğu neticenin ne şekilde bir hedefe doğru gideceği noktasında hepimizin demokrasiye olan saygımız ve inancımızın gereği olarak anlayışla bu süreci yaşamamız ve izlememiz gerekiyor. Türkiye'de uzun yıllardır koalisyon pazarlıklarının, müzakerelerinin nasıl yapıldığını biraz unuttuk. Ama şu anda böyle bir sürecin içindeyiz. Türkiye'nin demokratik olgunluk sürecinin koalisyon noktasında, geçmişten alınan dersleri de hesaba katarak, geçmişten daha farklı bir uzlaşma ve birlikte bir şeyleri başarabilme kültürüne getirebileceği inancında olmamız gerekiyor.
Türkiye uzlaşmayı, uzlaşarak iş yapmayı, bir noktada buluşmayı, farklı fikirleri bir havuz içerisinde değerlendirerek verimli neticeler elde etmeyi başarmanın da örneğini bu dönemde göstermek zorunda. Türkiye'nin demokratik olgunluğuna da siyasi partilerimizin olgunluğuna da liderlerimizin olgunluğuna da yakışan budur. Bu nedenle bu müzakere süreci özellikle tüm sosyal çevreler tarafından sabırla izlenmeli. Pazarlıklar belli bir olgunluğa gelene kadar da tüm siyasi partilerimize ve liderlerimize anlayışla yaklaşılması gerektiğinin altını çizmek istiyorum."
Bahçıvan, koalisyonlar noktasında bugünkü tablo böyle bir resim ortaya koymuşsa bunun pozitif bir enerji beklentisiyle değerlendirilmesinin Türkiye'nin ekonomik geleceğinin hayrına olacağını belirterek, "Demokrasilerdeki en önemli paydaş seçmendir. Seçmen bu doğrultuda bir karar verdiyse herkesin buna saygıyla bakıp bu değerlendirmelerin de aynı saygı çerçevesinde neticeye ulaşmasını beklemesi gerektiğini düşünüyorum" yorumunu yaptı.
