Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın Açıklaması (1)

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, "Adana HDP İl Başkanlığı ve İçel'de ilçe başkanlığına yapılan saldırıları en şiddetli şekilde kınıyoruz. Türkiye'de herhangi bir siyasi partiye yapılan saldırı, bütün siyasi partilere yapılmıştır" dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlediği basın toplantısında, KKTC'de Cumhurbaşkanı seçilen Mustafa Akıncı'nın, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması için Rum lider Nikos Anastasiadis'le biri resmi, iki görüşme yaptığını hatırlattı.

Türkiye'nin hem garantör hem de KKTC ile çok özel ilişkileri bulunan bir ülke olarak, Kıbrıs Türk halkının yanında bulunduğunu belirten Kalın, "2015 yılının bir çözüm yılı olması için gerekli adımları atmaya devam ediyoruz. Bizim için 2015'in çözüm, barış, uzlaşı yılı olması büyük önem arz ediyor. Zira Kıbrıs'ta müzakereler ilelebet sürecek bir şekilde devam edemez" diye konuştu.

Müzakerelerde sadece Türk tarafının değil, Rum tarafının da samimi bir gayret içinde olması gerektiğinin altını çizen Kalın, şu ana kadar yapılan görüşmelerdeki olumlu iklimi desteklediklerini, bundan sonra da Kıbrıs Türk halkının yanında olmaya, barış sürecini desteklemeye devam edeceklerini söyledi.

Mısır'da 106 kişiye verilen idam cezasına değinen Kalın, bunu, "adaletin infazı" olarak nitelendirdi. Kararların, darbe rejiminden sonra ortaya çıkan insan hakları ihlallerinin geldiği yeni noktayı göstermesi açısından ibret verici olduğunu ifade eden Kalın, şunları kaydetti:

"Dün darbeye karşı çıkmayanlar, bugün bu idam cezaları konusunda sessizdir. Bu kararlar sadece adaletin infazı değildir, aynı zamanda bunlara karşı sessiz kalmak, sesini yükseltmemek ya da çok cılız cevaplar vermek de aslında aklın ve vicdanın sükutundan başka bir şey değildir. Bugün Mısır'daki darbeye ve idam kararlarına sessiz kalanlar, yarın muhtemelen işlerine geldiği yerlerde başka darbelere, idam kararlarına da sessiz kalacaklardır. Bu tablo karşısında, birilerinin hala çıkıp 'demokrasi, insan hakları, çoğulculuk, demokratik katılım, temsil' gibi kavramlardan bahsetmesi artık anlamsız, beyhude bir söylem haline gelmiştir. Bu noktada geçmişte darbecilere destek verenlerin akıbeti de bellidir. Türkiye bu konuda son derece net bir tavır almıştır. Bu tavrımızı farklı platformlarda ifade etmeye, dünya kamuoyunu bu noktada sesini yükseltmeye davet ediyoruz. Bu yöndeki çabalarımız da devam edecek."

-"Mısır'daki idam cezaları"

Hakkında idam cezası verilen 106 kişiden, birkaçının zaten öldüğünü yada İsrail'de hapiste olduğunu belirten Kalın, bu gerçeklerin asla küçümsenmemesi gerektiğini, bunun yaşanan hukuk fecaatinin boyutlarını göstermesi bakımından, üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu söyledi.

Özellikle Batı demokrasilerinin, Mısır darbesi ve idam cezaları konusunda, son derece cılız, öznesi olmayan açıklamalarını esefle karşıladıklarını dile getiren Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dünyanın her yerinde, her konumda demokrasi havariliği yapan ülkelerin, Mısır'daki bu hukuk katliamı ve demokrasi fecaati karşısında sessiz kalması kabul edilebilir bir durum değildir. Buradaki darbeye ve sonrasında yaşanan hukuksuzluklara sessiz kalmak demek, bundan sonra da dünyanın hiçbir yerinde, demokratik seçimle iş başına gelen yönetimlerin hiçbir garantisinin olmadığı, o yönetimlere oy veren seçmenlerin oylarının hiçbir anlamının, değerinin olmadığı manasına gelir ki böyle bir dünyada sizin ilkeli, gerçekçi bir dış politika izlemeniz de asla mümkün değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi 'O idam cezaları, aslında sandığa giden Mısır halkına verilmiş bir idam cezasıdır.' Biz buradan tekrar öncelikle Mısır yönetimine, bu cezaları derhal bozması çağrısında bulunuyoruz. Uluslararası kurum ve kuruluşlardan, bu yönde seslerini daha gür bir şekilde çıkartarak, Mısır'daki darbe yönetimi üzerinde baskı kurmalarını, bu cezaların kaldırılmasını, bozulmasını talep ediyoruz."

-"Myanmar'a yardım"

Myanmar'da 2012'den beri Arakan Müslümanlarıyla ilgili insani bir dram yaşandığını hatırlatan Kalın, bu konuda Türkiye'nin 2012'den beri, insani yardımları ulaştırma noktasında pek çok girişiminin olduğunu hatırlattı.

Myanmar yönetiminin çıkardığı zorluklar ve bölgedeki dağınık yapıdan dolayı insani yardımların ulaştırılması çalışmalarının arzu ettikleri düzeyde olmadığını ifade eden Kalın, "Son olarak, denizin ortasında, botlarda haftalardır aç, susuz kalan insanların görüntülerinin vicdanları nasıl yaraladığını hep birlikte gördük. Hemen Avrupa'nın yanı başında Akdeniz'de yaşanan hadisenin bir benzeri, maalesef Asya'da açık denizlerde yaşanıyor. Türkiye'nin buna sessiz kalması düşünülemez" diye konuştu.

Uluslararası Göç Örgütü, Birleşmiş Milletler ve diğer kurumlarla, insani yardımların ulaştırılması için çalışmalar yürüttüklerini anımsatan Kalın, 2012'den bu güne kadar Türkiye'nin TİKA, Türk Kızılayı ve AFAD aracılığıyla bölgeye 5 milyon dolarlık bir insani yardımı ulaştırdığını bildirdi.

Kalın, kanalların açılması halinde Türkiye'nin insani yardımlara devam edeceğini söyledi.

-"Bütün Ortadoğu'yu kaosa sürükleyecek bir gelişme"

Kalın, açıklamasının ardından, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Mursi hakkındaki idam kararıyla ilgili, Türkiye'nin uluslararası kuruluşlar nezdinde bir girişimi söz konusu mu? Sayın Cumhurbaşkanının, Suudi Arabistan'la bu konuyu görüşmesi söz konusu mu?" sorusuna Kalın, "Bu konuyla ilgili Suudi Arabistan başta olmak üzere, Katar ve diğer körfez ülkeleriyle istişaremiz devam ediyor. Uluslararası girişim anlamında da şu anda mevcut mekanizmaları gözden geçiriyoruz. BM İnsan Hakları Komisyonu başta olmak üzere konuyla ilgili mekanizmaları hareke geçirmek için gerekli girişimleri yakın bir zamanda başlatmayı planlıyoruz" yanıtını verdi.

Konunun, küresel bir nitelik arz ettiğini belirten Kalın, "Çünkü hem idam cezalarının hem de bunların bir şekilde infaz edilmesi, sadece Mısır'ı değil, bütün Ortadoğu'yu kaosa sürükleyecek bir gelişme olacaktır. Zaten insanların vicdanında açık ve net bir şekilde mahkum ettiği bu kararların, uluslararası kurum ve kuruluşlar nezdinde de açıkça mahkum, ret edilmesi büyük önem taşıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Kalın, "HDP'nin Adana ve İçel'de teşkilatlarına yönelik saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine şöyle konuştu:

"Bu sabah Adana HDP İl Başkanlığı ve İçel'de ilçe başkanlığına yapılan bu saldırıları en şiddetli şekilde kınıyoruz. Türkiye'de herhangi bir siyasi partiye yapılan saldırı, bütün siyasi partilere yapılmıştır. Türkiye özgür, demokratik bir ülkedir. Seçimlere birkaç hafta kalmışken, bu tür provokatif eylemlerin, saldırıların yapılması asla kabul edilemez. Bununla ilgili yetkililer şu anda alandalar, emniyet müdürlerimiz, Emniyet Genel Müdürlüğümüz, İçişleri Bakanlığımız olaya şu anda vaziyet etmektedirler. Olayın aydınlatılması için bütün imkanlar seferber edilmiş durumda. Olay aydınlatıldıktan, bütün detaylar ortaya çıktıktan sonra, yeni bir değerlendirme mutlaka yapacağız. Burada hangi taraftan gelirse gelsin, ne şekilde olursa olsun bu tür saldırıları asla kabul etmediğimizi ifade etmek isterim."

Kalın, "HDP yetkilileri, olayın sorumlusu olarak Sayın Cumhurbaşkanı'nı, Hükümet'i gösterdi. Buna ilişkin yorumunuz nedir?" denilmesi üzerine "Söz ola, beri gele. Defalarca seçim güvenliğiyle ilgili açıklama yapmış, vatandaşların seçime katılması için her türlü tedbiri almış, çağrıyı yapmış bir Cumhurbaşkanına, hükumete böyle bir suçlamada bulunursanız, sizin samimiyetiniz sorgulanır hale gelir. Başka art niyetler aranır. Bu tür açıklamalar, olayın şu harareti içinde hiçbir şeye katkı vermez. Bugüne kadar Sayın Cumhurbaşkanımız, genel başkan ve başbakan olarak, 10'un üzerinde seçime katılmış, seçim tecrübesini yaşamış bir insandır. Bu zorlukları gayet iyi bilir. Aynı şeklide hükümetimiz de seçim güvenliği konusunda Türkiye'nin her noktasında gerekli tedbirleri almıştır, almaya devam etmektedir. Bütün bunları bir kenara bırakarak, henüz daha mahiyetini bile bilmediğimiz, detaylarına henüz hakim olmadığımız, aydınlatılmamış bir olayla ilgili, kalkıp Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, Hükümete yönelik bu tür ithamlar kabul edilebilir değildir. Bu arkadaşlarımız bunun üzerinden siyaset yapmak yerine, öncelikle olayın aydınlatılması için verilerin gelmesini beklesinler, ondan sonra aklı selim ile değerlendirdikten sonra bir açıklama yapacaklarsa, o zaman yapsınlar" ifadesini kullandı.

-"Seçim güvenliğiyle ilgili gerekli tedbirler alınmıştır"

Vatandaşların oylarını güvenli bir ortamda kullanmalarının, seçimin selameti ve Türkiye'nin geleceği için büyük önem arz etiğini vurgulayan Kalın, "Bütün siyasi partilerin azami gayreti göstermesi önem arz etmektedir. Aynı şekilde seçime katılım oranları ve düzeyi noktasında da yine demokratik hakkın etkin bir şekilde kullanılması, 7 Haziran seçimleri için önem arz ediyor. Böyle bir tedhiş, korku ortamını çıkartabilecek eylemlere asla izin verilmeyeceğini, devletin güvenlik birimlerinin de bu konuyla ilgili her türlü tedbiri almakta olduğunu ifade etmek isterim" dedi.

(Sürecek)

Kaynak: AA