Öz İplik-İş 12. Genel Kurulu
Öz İplik-İş Sendikası Genel Başkanı Murat İnanç, “2013 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından açıklanan üye sayımız 17 binlerde iken, 2015 yılında üye sayımızı 22 binin üzerine çıkardık. İki yılda 5 binden fazla üye kaydettik” dedi.
Tüm Dokuma, İplik, Trikonaj Hazır Giyim ve Deri İşçileri Sendikası’nın (Öz İplik-İş) 12. Olağan Genel Kurulu, Başkent Öğretmenevi’nde başladı.
Divanın oluşturulmasıyla başlayan genel kurulun açılış konuşmasını Öz İplik-İş Genel Bakanı Murat İnanç yaptı. Öz İplik-İş Sendikası olarak 7 Ağustos 1978 yılında Mehmet Er önderliğinde yedi tekstil işçisinin Gaziantep’te başlattığı yürüyüşün 12. Olağan Genel Kurulu’nun icra edildiğini belirten İnanç, “Dünya ölçeğinde büyük değişikliklerin olduğu bir dönemdeyiz. Rusya, Ukrayna ve Kırım’ı işgal ediyor. Yukarı Karabağ Ermenistan’ın işgali altında bulunuyor. Çin, Doğu Türkistan’daki soydaşlarımıza baskı ve şiddet uyguluyor. Dünyanın en büyük açık hava hapishanesi Gazze’de bir insanlık dramı yaşanıyor. Arakan’da Müslümanlar işkence ile diri diri yakılıyor. Bunlar dünya ülkelerinin gözleri önünde cereyan ediyor. Bu olaylar bizi yakından ilgilendiriyor. Irak’ın bölünmesi, Irak topraklarında terör örgütlerinin cirit atması, soydaşlarımız ve mazlumların öldürülmesi, bize istikrarsızlık olarak yansıyor. Suriye’de diktatör ve terör zulmünden kaçanlar ülkemize sığınıyor. Birleşmiş Milletler dahil dünya ülkeleri Şam’da, Irak’ta, Gazze’de, Mısır’daki ölümlere tepkisiz kalıyor. Demokratik seçimle yönetime gelen Mısır’ın ilk sivil lideri Muhammed Mursi’yi deviren Sisi’nin askeri darbesine darbe diyemeyenler, başka ülkelerde halkın oyları ile seçilmişlere kolayca diktatör yaftasını vurabiliyorlar. Demokrasi havarileri ise, sivil halkı öldürenlere ses çıkarmıyor” diye konuştu.
“TÜM DÜNYA EMEKÇİLERİNE SESLENMEK İSTİYORUM, BİRLEŞMEK ZORUNDAYIZ HEP BERABER HAREKET ETMEK ZORUNDAYIZ”
Avrupa ülkelerine sığınmak isteyen mültecilerin Akdeniz’deki ölümlerine sessiz kalanların Türkiye’deki yaklaşık 2 milyon mültecinin kamplarını ziyaret etme yarışına girdiklerini ifade eden İnanç, şunları kaydetti:
“Norveçli katilin masum insanları öldürmesine cinnet hali, Alman pilotun masumları yolcuları ölüme götürmesine psikolojik rahatsızlık derken, Paris’teki teröristlerin market baskınına İslâmi terör diyen Avrupalılar’ın ikiyüzlü politikasını anlamakta zorlanıyoruz. Bosna’da, Cezayir’de, Mısır’da, Gazze’de, Orta Afrika’da, Kıbrıs’ta, Doğu Türkistan’da, Amerika’da Kızılderililere yapılanları soykırım olarak görmeyenlerin, bizi soykırımla suçlamaya hakları yoktur. Tarihi tarihçiler yazar. Masum kitlelerin imhasıyla ve sömürüsüyle kirlenmiş ülkelerin siyasetçileri tarih yazmaya kalkmasın. Hiç kimse onlara inanmaz. Bu leke onların üzerine kalır. Biz emekçiler din, dil, ırk ayrımını bir kenara bırakıp, tüm savaşlara karşı ortak tepki vermezsek, bu ayrımcılık dünyayı yaşanmaz hale getirecek. Dünyadaki gelişmiş ülkelerin ekonomik sömürülerine karşı ortak hareket edemezsek yeryüzü bir cehenneme dönecek. Yeryüzünde yüz binlerce masum daha hayatını kaybedecek. Bu böyle giderse dünyada yoksullaşma artacak. Milyonlarca işçi işsiz kalacak. Daha çok kan dökülecek ve alın teri daha fazla sömürülecek. Buradan tüm dünya emekçilerine seslenmek istiyorum. Birleşmek zorundayız, hep beraber hareket etmek zorundayız.”
“HAK-İŞ VE ÖZ İPLİK-İŞ SENDİKASI KURULDUĞU GÜNDEN BUGÜNE KADAR HEP DEMOKRASİNİN YANINDA YER ALMIŞTIR”
“HAK-İŞ ve Öz İplik-İş Sendikası kurulduğu günden bugüne kadar hep demokrasinin yanında yer almıştır” diyen İnanç, “12 Eylül’de kapatılmasına rağmen yılmadan mücadele eden HAK-İŞ, 28 Şubat’ta, 27 Nisan’da ve 17-25 Aralık’ta demokrasiye yapılan müdahalelere karşı demokrasiden yana taraf olmuştur. HAK-İŞ, 1982 darbe anayasasının 10. yılında darbe anayasanın değişmesine yönelik anayasa paneli düzenleyen ilk sivil toplum örgütüdür. Konfederasyonumuz ve sendikamız darbe anayasasının değiştirilmesi yönünde sayısız panel, gösteri, miting ve eylem ortaya koymuştur. Öz İplik-İş Sendikası olarak 12 Eylül 2012 tarihindeki referandumda üzerimize düşen görevi tarihimizin bize yüklediği misyona uygun olarak layıkıyla yerine getirdiğine inanıyoruz. Ülkemiz genelindeki ortak akıl toplantılarına konuşmacı olarak katıldık. Televizyon programlarında darbe kanunlarının artık yürürlükten kalkması gerektiğini dile getirdik. Her yerde ve her fırsatta ülkemizin darbe yasası ile yönetilemeyeceğini anlattık. Sendika olarak kitaplar bastırarak, referandumda neden evet dememiz gerektiğini anlattık. Çözüm süreci için sorumluluk üstlenen akil insanlara, yazdığımız mektuplarla destek verdik. Ülkemizdeki kardeşlik duygusunu pekiştirmek ve huzurun ülkemiz topraklarına yayılmasını sağlamak istedik. Çözümün çalışma hayatına getireceği refahı düşündük, ülkemizin kalkınmasını düşündük. Kürt sorunu ile Kürt vatandaşlarımızın sorununu birbirinden ayırdık. Kürt kardeşlerimizin uğradığı haksızlıklar karşısında susmadık, haklarını savunduk” ifadelerini kullandı.
“ÖZ İPLİK-İŞ SENDİKASI OLARAK TAŞERON İŞÇİLİĞİN VE KAYIT DIŞILIĞIN SON BULDUĞU BİR ÜLKE İSTİYORUZ”
Öz İplik-İş Sendikası olarak sokaklarda terörün olmadığı, vandallığın olmadığı, anarşi ortamının olmadığı, adliyede görevi başındaki savcıların şehit edilmediği bir ülke arzu ettiklerini söyleyen İnanç, “Eşiyle pazar alışverişi yapan askerimizin kalleşçe sırtından vurulmadığı bir ülke arzu ediyoruz. Çalışanların sendikal haklarını özgürce kullandığı bir ülke istiyoruz. Asgari ücretin açlık sınırının altında olmadığı bir ülke istiyoruz. Kıdem tazminatımız üzerinden pazarlık yapılmasını asla istemiyoruz. Kıdem tazminatı bizlere verilmiş bir lütuf değildir. İşçinin yıpranmasının karşılığıdır. Daha sonra almak üzere kararlaştırılmış bir ücrettir. Kıdem tazminatı iş güvencesini sağlar ve işsizlik sigortası niteliğindedir. Bu sebeple kıdem tazminatımıza dokunulmasına asla ve asla izin vermiyoruz. Öz İplik-İş Sendikası olarak taşeron işçiliğin ve kayıt dışılığın son bulduğu bir ülke istiyoruz. Kayıt dışılığın örgütlülüğü tehdit etmediği bir ülke istiyoruz. Mevsimlik işçilerin sorunlarının çözüldüğü bir ülke istiyoruz. İş kazalarının olmadığı bir ülke istiyoruz. İş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı tedbirlerin alındığı, işyerlerinde çalışmak istiyoruz. İş kazalarında her gün dört kişinin öldüğü, anne- babaların evlatsız, eşlerin dul, çocukların yetim kaldığı bir ülke görüntüsünden kurtulmak istiyoruz. Adliyede savcımıza, hastanede doktorumuza, okulda öğretmenimize yapılan saldırı ve cinayet girişimlerinin önüne geçildiği, kadına şiddetin son bulduğu bir ülke istiyoruz” şeklinde konuştu.
Öz İplik-İş Sendikası’nın 11. Olağan Genel Kurulu’ndan bu yana geçen dört yıllık dönemde Türkiye ve dünyada yaşanan önemli gelişmelerin yanı sıra sendikal hayatta da köklü değişikliklerin olduğunu bildiren İnanç, şunları kaydetti:
“7 Kasım 2012 tarihinde 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle sendikal hayatta yeni bir dönem başladı.
12 Eylül darbesinden sonra yürürlüğe giren 2821 ve 2822 sayılı kanun, çalışma hayatı için sancılı bir dönemdi. Çoğu kez bu kanunların değiştirilmesi yönünde adımlar atıldı, ancak çalışma hayatını ve sendikaları rahatlatacak biz düzenleme yapılamadı. Yürürlüğe giren 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu tam anlamıyla taleplerimizi karşılamasa da, sendikalar yasası üzerindeki darbe izlerinin silinmesi açısından önemli bir adım oldu. Yürürlüğe giren kanunla işkolları birleşti. 28 olan işkolu sayısı 20’ye indirilmiştir. İki ayrı işkolu olan deri ve tekstil, tek işkolu halinde birleştirilmişti. Böylece sendikamız Öz İplik-İş’in faaliyet gösterdiği 06 nolu dokuma işkolu, yeni düzenlemeyle 05 nolu dokuma, hazır giyim ve deri iş kolu olarak değişmiş oldu. Yeni düzenlemeyle sendika kurmak kolaylaştı. Sendika kurucusu olmak için Türk vatandaşı olma şartı kaldırıldı. Birden çok sendikaya üye olma hakkı getirildi.
İşyeri sendika temsilcilerinin ve yöneticilerinin güvenceleri arttırıldı. Yüksek Hakem Kurulu’nda tüm konfederasyonlardan temsilci oldu. Sendika üyeliğindeki noter şartı kalktı, yerini e-devlet üyeliğine bıraktı. Kaldırılan noter şartının yerine e-üyelik sisteminin getirilmiş olması, sendikaların üzerindeki maddi yükü hafifletti. Ancak bu defa, üye işçilere yönelik e-devlet şifrelerinin baskı ve tehdit yoluyla kimi işverenlerce ele geçirilmesi gibi sorunlar ortaya çıktı. Bu konular, kanunun olumlu taraflarıydı. Kanunda itirazımız olan noktalar da var.”
“İŞKOLU BARAJININ YÜZDE 10’DAN YÜZDE 1’E DÜŞÜRÜLMESİ ÜLKEMİZ GERÇEKLERİYLE ÖRTÜŞMEMEKTEDİR”
6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun en sorunlu maddelerinden birisinin sendika özgürlüğünün güvencesi başlıklı 25. madde olduğunu ifade eden İnanç, “Bu madde, gerekçesindeki amaçları gerçekleştirmeyi mümkün kılmak bir yana,temel haklardan birisi olan sendikaya üye olma hakkını kullanılamaz hale getirmişti. Ancak anayasa mahkemesi tarafından bu madde iptal edilerek yeniden düzenlendi.
Bu da bizleri sevindiren bir gelişme oldu. Eleştirdiğimiz diğer maddeler, çifte baraj olarak adlandırılan işkolu, işyeri ve işletme baraj sistemleri halen devam etmektedir. Toplu iş sözleşmesi süreleri varlığın koruyor. Grevlerle ilgili kısıtlamalar hala devam ediyor. Yasal olarak yaptırımı olmayan resmi arabuluculuk sistemi hala devam ediyor. İşkolu barajının yüzde 10’dan yüzde 1’e düşürülmesi, ülkemiz gerçekleriyle örtüşmemektedir. Bizce baraj tümüyle kaldırılmalıdır. 1978 yılında Gaziantep’te kurulan sendikamız bir küskünler hareketi değildir. Kökü dışarıda bir hareket değildir.Çıkar gruplarının talimatı ile kurulmuş bir sendika hiç değildir” dedi.
“2015 YILINDA ÜYE SAYIMIZI 22 BİNİN ÜZERİNE ÇIKARDIK”
“Öz İplik-İş Sendikası’na biz bir işçi hareketi diyoruz” ifadesini kullanan İnanç, “Bu hareket erdemli bir işçi hareketi. Onurlu bir işçi hareketi. Sorumlu bir işçi hareketi. İlkeli bir hareketidir. Öz İplik-İş, sendikal hareketin kendi işkolunda en köklü ve öncü ismidir. Öz İplik-İş Sendikası, 37 yıllık birikiminin ışığında dört yıllık başarılı bir sendikal dönemi geride bırakmıştır. Bugün bunun heyecan ve onurunu yaşıyoruz. Bilindiği gibi 23 Mayıs 2011 yılında Öz İplik-İş yönetimine seçildik. 2013 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından açıklanan üye sayımız 17 binlerde iken, 2015 yılında üye sayımızı 22 binin üzerine çıkardık.İki yılda 5 bin’den fazla üye kaydettik” diye konuştu.
Bu dönem 5 ilde 7 farklı iş yerinde örgütlenerek toplu iş sözleşmesi imzaladıklarını anlatan İnanç, “Aramıza katılan Bossa, Özak Tekstil, İnci Plastik, Akb Tekstil, Rest Temizlik, Eruslu Tekstil ve Çemen Tekstil çalışanlarıyla daha da güçlendik. 30’un üzerinde işyerinde ise örgütlenme çalışmalarımız devam ediyor. 900 işçinin çalıştığı Erdem Tekstil işyerinin yetkisi yeni çıktı. Teşkilatımıza hayırlı olsun. Sendikamızın bu kazanımları elde etmesinde çok büyük emeği olan Trakya, Sakarya, Ege Bölge Başkanlıklarımıza, Gaziantep, Malatya, Kayseri, Niğde Şube Başkanlıklarımıza, İstanbul, Bursa İl Başkanlıklarımıza teşekkür ederiz. Daha da güçlenerek, yolumuza devam edeceğiz. Hedefimiz büyük. Dokuma, Hazır Giyim ve Deri iş kolundaki bütün işçi kardeşlerimizi sendikamız çatısı altında görmek istiyoruz. Bunun için çalışıyoruz. İş kolundaki bütün işçileri Sendikamıza davet ediyoruz. Çıktığımız yol zor ve meşakkatli bunu biliyoruz. Ancak bıkmadan, usanmadan çalışırsak, başarıya ulaşacağımızı da biliyoruz. Genel merkezden, işyeri temsilcisine kadar bütün üyelerimizin bu bilinçle hareket edeceğine inanıyoruz” diye konuştu.
Öz İplik-İş Sendikası olarak bu faaliyet döneminde üye sayılarını arttırdıklarını, başkanlıklar açtıklarını ancak bazı olumsuz olaylarla karşılaştıklarını anlatan Murat İnanç, Adıyaman’da faaliyet gösteren Güçlü Tekstil çalışanlarının sendikaya üye olunca işverenin sendikaya üye olan işçileri işten çıkardığını, Karabük’ün Safranbolu ilçesinde faaliyet gösteren Ramsey’in işçilerinin sendikaya üye olunca işten çıkarıldıklarını ifade etti.
Öz İplik-İş Yönetimi olarak üyeleriyle yılmadan mücadele ettiklerini söyleyen İnanç, “Buradan bir kez daha Ramsey işverenine sesleniyoruz. İşçinin özgür iradesine saygı duyun. Anayasal bir hak olan sendikal örgütlenmenin önünde engel olmayın. İşçinin aşı-ekmeğiyle oynamayın. Öz İplik İş Sendikamız bünyesinde örgütlenen üyelerimize de sesleniyorum. Örgütlenme çabanızı takdirle karşılıyoruz. Mücadelenizde sonuna kadar yanınızda olacağımızı bilmenizi istiyoruz” dedi.
"İŞ KAZASI KADER DEĞİLDİR PROJESİYLE ÜYELERİMİZİN BULUNDUĞU BEŞ İLDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE TEMEL İLK YARDIM EĞİTİMLERİ VERİYORUZ”
İnanç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Öz İplik-İş Sendikası olarak 6356 sayılı kanun yürürlüğe girdikten sonra Yeni Yüzyıl Üniversitesi’yle ’30. Yılında Yeni Toplu İş Hukuku Konferansı’ gerçekleştirdik. Konunun uzmanları ve akademisyenler tarafından yeni Sendikalar ve Toplu İş Hukuku Kanunu’nun getirdiği yenilikler hakkında üyelerimizi ve kamuoyunu bilgilendirdik. Faaliyet dönemimiz içerisinde gerçekleşen çalışma hayatıyla ilgili bir diğer önemli gelişme ise, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun çıkarılması oldu. Yıllarca çalışma hayatının önemli bir eksiği olarak görülen iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin bağımsız bir yasa bu zamana kadar mevcut değildi. 2006 yılında başlayan yasa hazırlığı bu faaliyet döneminde tamamlandı. Türk çalışma hayatı, iş sağlığı ve güvenliği anlamında müstakil bir yasaya kavuştu. Kademeli olarak yürürlüğe giren kanunla işçi-işveren taraflarına önemli hak ve yükümlülükler getirildi.
Öz İplik-İş Sendikası olarak, Yeni Yüzyıl Üniversitesi ile yine bir ilki gerçekleştirdik. Yargıtay Daire Başkanları ve üyeleri ile akademisyen, işveren ve işçi temsilcileriyle, sosyal tarafların da katıldığı, konuyu hukuki boyutlarıyla ele alan ‘6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği’ne Hukuki Bakış’ konulu bir panel gerçekleştirdik. Üniversite ile ortak düzenlediğimiz her iki panel sonrasında sunumları bir kitapta topladık. Konuya ilişkin ilk yayınları sendika olarak çıkaran biz olduk. Tüm kamu kurum ve kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine ve üniversitelere bu yayınları gönderdik. Bunlara ek olarak, 2009 yılında başlayarak her yıl örgütlü olduğumuz fabrikalarda, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin eğitim seminerleri düzenliyoruz. Üyelerimizi bilinçlendirmeye yönelik çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor. Öz İplik-İş Sendikası olarak, gerçekleştirdiğimiz sendikal mücadelenin yanında gelecek nesillere adil, erdemli ve kalkınmış bir ülke bırakma mücadelesi veriyoruz. Çalışma hayatının sorunlarını tespit ederek çözüm üretiyoruz. Saygın iş, saygın yaşam için mücadele ediyoruz. Tüm yetkilileri ve sosyal tarafları bilgilendirip, toplumsal ve siyasi gündemi yeniden yorumluyoruz. Öz İplik-İş Sendikası olarak, bu dönemde de üyelerimize ve çalışma hayatına yönelik birçok projeyi hayata geçirdik. Üyelerimizin okuyan çocuklarına doping kart eğitim sistemini ücretsiz olarak sunduk. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun çocuklara sosyal güvenliği öğretmek ve kayıt dışı istihdamın zararlarını anlatmak üzere hazırladığı çocuk kitabı ve çizgi film çalışmasının ana fikri sendikamıza aittir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sanayi Bakanlığı tarafından kadın istihdamını arttırmaya yönelik olarak organize sanayi bölgelerinde kreş açılmasına ilişkin protokolün imzalanmasında, sendikamızın önemli bir rolü vardır. Sendikalı ve kayıtlı çalışan işletmelere teşvik sağlanması konusunda geliştirdiğimiz Beyaz Bayrak projesi, hükümetin İş Güvenliği Eylem Planı içerisinde yer almıştır. Ayrıca bu dönemde bir projemiz daha kabul olmuştur. ‘İş kazası kader değildir’ projesiyle üyelerimizin bulunduğu beş ilde iş sağlığı ve güvenliği ile temel ilk yardım eğitimleri veriyoruz. ‘İş kazası kader değildir’ projesinde olmamasına rağmen eğitim programının ilkini biz Kayseri’de, işitme engelli çalışanlara ve üyelerimize iş sağlığı ve güvenliği ile temel ilk yardım eğitimini işaret diliyle vererek, Öz İplik-İş Sendikası olarak Türkiye’de bir ilke daha imza attık.”
Öz İplik-İş Sendikası’nın eğitimler veren, projeler üreten, kayıt dışılık ve işsizlikle mücadele eden, çalışanların aleyhine çıkan her kararın karşısında duran, cinsiyet ayrımcılığını reddeden, dezavantajlı grupları önemseyen bir sendika olduğunu da sözlerine ekleyen İnanç, “Bütün bunları yaparken çatışmacı yöntemlerden kaçınan, sosyal diyalog mekanizmalarını kullanarak örgütlenen, büyüyen bir sendikadır. Bu doğrultuda 11. Olağan Genel Kurul’da aldığımız kararla faaliyet dönemi içerisinde Genel Merkez Kadın Komitemizi kurduk. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) ve Avrupa Kadın Lobisi (EWL) yönetiminde sendikamız kadın komitesi başkanı görev aldı” dedi.
“SENDİKAL ÖRGÜTLENMEYİ KOLAYLAŞTIRACAK YASALAR İSTİYORUZ”
7 Haziran’da genel seçimlerinin yapılacağına değinen İnanç, “Öz İplik-İş Sendikası olarak iktidarlardan, şunları istiyoruz; sendikal örgütlenmeyi kolaylaştıracak yasalar istiyoruz. Yılda iki kez hatırlanan kesim olmaktan ziyade, sürekliliği olan politikalar istiyoruz. Tarım işçilerine, mevsimlik işçilere, yönelik politikalar istiyoruz. Kimseden sadaka istemiyoruz. Ürettiğimizin karşılığını istiyoruz. Her kediye bir fare, her fareye can güvenliği vaat eden politikaların hiçbirimize bir faydası olmamıştır. Biz, çözüm odaklı politikalar istiyoruz. Kıdem Tazminatı Fonu kurulsun istiyoruz. İşçileri, kazanılmış haklarından geriye götürmeyecek düzenlemeler yapılmalı, kıdem tazminatı ödemesindeki tavan uygulaması kaldırılmalıdır. İşçinin yıllardır sahip olduğu haklar üzerinden pazarlık yapılması doğru değildir. Yıllık ödenecek kıdem tazminatında 30 yevmiyeden aşağısına razı değiliz. Taşeron sorunu çözülsün istiyoruz. Kayıt dışı işçiliği, sendikasızlığı, haksız rekabeti, yasadışı çalışma koşullarını yaygınlaştıran, taşeron uygulaması derhal kaldırılmalıdır. Asgari ücret dört kişilik bir ailenin insanca yaşayacağı şekilde tespit edilmelidir. Asgari ücret, yanlı ve yanlış belirleniyor. Asgari ücret tespit komisyonunun yapısı bizleri tam olarak ifade etmiyor. Daha demokratik, tarafların gerçek anlamda temsil edildiği, tüm işçi konfederasyonlarının komisyonda bulunduğu bir yapı oluşturulmalıdır. Asgari ücretten vergi alınmamalıdır. Tekstil sektöründe çalışma koşulları iyileştirilmelidir. Sektörde asgari ücretin altında bir ücretle çalışma uygulaması yaygın. Çift bordro uygulaması var. Sigortasız çalışma var. Çocuk işçiliği var. Kaçak işçilik var. Göçmenlerin sektörde kayıt dışı ve kaçak çalışması var. Sivil toplum örgütleri güçlendirilmelidir. Başta işçi kuruluşları olmak üzere sivil toplum örgütleri güçlendirilmeli, örgütlenmeyi zorlaştıran yasal ve pratik engeller ortadan kaldırılmalıdır. Sendikalı işyerlerine pozitif ayrımcılık getirilmelidir. Örgütlenmeyi teşvik etmek, sendikalı işyerleri ile sendikasız işyerleri arasındaki haksız rekabeti önlemek için sendikalı işyerlerine vergi indirimi getirilmelidir. İhale ve teşviklerde sendikalı işyerlerine öncelik verilmelidir. İşsizlik bir sosyal afet olarak görülmelidir. İşsizlikle mücadele sonuç almaya dayalı, bütün imkânlar seferber edilerek sürdürülmelidir. Lokomotif sektörler desteklenmelidir. Tekstil ve istihdam kapasitesi yüksek, vasıfsız işçi istihdam edebilen, ihracatta öncü ve lider konumundaki sektörlerin sorunlarının çözülmesine özel önem ve öncelik verilmelidir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na işitme engellilerin çalışma koşullarına ilişkin iyileştirmeler eklenmelidir. Çözüm süreci çalışmaları güçlendirilmelidir. Bir fırsat olarak gördüğümüz çözüm sürecine ilişkin çabaları destekliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Öz İplik-İş Sendikası olarak Türkiye’deki gergin ortamın ortadan kalkması sonucu yatırımların artacağını, artan yatırımların istihdam oluşturacağını düşündüklerini ifade eden İnanç, “Yıllardır terörü önlemek adına harcanan yüksek miktardaki paranın ekonomiye aktarılmasıyla da yeni istihdam imkanlarının oluşacağına inanıyoruz. İstek ve talepler demokrasi çerçevesinde çözülmelidir. Türkiye’de dini gruplar, mezhepler ve ırkların demokratik istek ve talepleri, demokrasi sınırları çerçevesinde çözülmelidir.Türkiye’de yaşayan insanların inançlarına göre yaşama hakları vardır. Haklarına devlet saygı göstermeli ve yeterli hizmeti vermelidir. Öz İplik-İş, bir kültürdür, bir değerdir. Öz İplik-İş, temsil ettiği gücün farkındadır. Bu yolda sevgi, saygı, muhabbet, hoşgörü, adalet ve iyi niyet düsturu ile faaliyetlerini sürdürmeye devam edecektir” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Divanın oluşturulmasıyla başlayan genel kurulun açılış konuşmasını Öz İplik-İş Genel Bakanı Murat İnanç yaptı. Öz İplik-İş Sendikası olarak 7 Ağustos 1978 yılında Mehmet Er önderliğinde yedi tekstil işçisinin Gaziantep’te başlattığı yürüyüşün 12. Olağan Genel Kurulu’nun icra edildiğini belirten İnanç, “Dünya ölçeğinde büyük değişikliklerin olduğu bir dönemdeyiz. Rusya, Ukrayna ve Kırım’ı işgal ediyor. Yukarı Karabağ Ermenistan’ın işgali altında bulunuyor. Çin, Doğu Türkistan’daki soydaşlarımıza baskı ve şiddet uyguluyor. Dünyanın en büyük açık hava hapishanesi Gazze’de bir insanlık dramı yaşanıyor. Arakan’da Müslümanlar işkence ile diri diri yakılıyor. Bunlar dünya ülkelerinin gözleri önünde cereyan ediyor. Bu olaylar bizi yakından ilgilendiriyor. Irak’ın bölünmesi, Irak topraklarında terör örgütlerinin cirit atması, soydaşlarımız ve mazlumların öldürülmesi, bize istikrarsızlık olarak yansıyor. Suriye’de diktatör ve terör zulmünden kaçanlar ülkemize sığınıyor. Birleşmiş Milletler dahil dünya ülkeleri Şam’da, Irak’ta, Gazze’de, Mısır’daki ölümlere tepkisiz kalıyor. Demokratik seçimle yönetime gelen Mısır’ın ilk sivil lideri Muhammed Mursi’yi deviren Sisi’nin askeri darbesine darbe diyemeyenler, başka ülkelerde halkın oyları ile seçilmişlere kolayca diktatör yaftasını vurabiliyorlar. Demokrasi havarileri ise, sivil halkı öldürenlere ses çıkarmıyor” diye konuştu.
“TÜM DÜNYA EMEKÇİLERİNE SESLENMEK İSTİYORUM, BİRLEŞMEK ZORUNDAYIZ HEP BERABER HAREKET ETMEK ZORUNDAYIZ”
Avrupa ülkelerine sığınmak isteyen mültecilerin Akdeniz’deki ölümlerine sessiz kalanların Türkiye’deki yaklaşık 2 milyon mültecinin kamplarını ziyaret etme yarışına girdiklerini ifade eden İnanç, şunları kaydetti:
“Norveçli katilin masum insanları öldürmesine cinnet hali, Alman pilotun masumları yolcuları ölüme götürmesine psikolojik rahatsızlık derken, Paris’teki teröristlerin market baskınına İslâmi terör diyen Avrupalılar’ın ikiyüzlü politikasını anlamakta zorlanıyoruz. Bosna’da, Cezayir’de, Mısır’da, Gazze’de, Orta Afrika’da, Kıbrıs’ta, Doğu Türkistan’da, Amerika’da Kızılderililere yapılanları soykırım olarak görmeyenlerin, bizi soykırımla suçlamaya hakları yoktur. Tarihi tarihçiler yazar. Masum kitlelerin imhasıyla ve sömürüsüyle kirlenmiş ülkelerin siyasetçileri tarih yazmaya kalkmasın. Hiç kimse onlara inanmaz. Bu leke onların üzerine kalır. Biz emekçiler din, dil, ırk ayrımını bir kenara bırakıp, tüm savaşlara karşı ortak tepki vermezsek, bu ayrımcılık dünyayı yaşanmaz hale getirecek. Dünyadaki gelişmiş ülkelerin ekonomik sömürülerine karşı ortak hareket edemezsek yeryüzü bir cehenneme dönecek. Yeryüzünde yüz binlerce masum daha hayatını kaybedecek. Bu böyle giderse dünyada yoksullaşma artacak. Milyonlarca işçi işsiz kalacak. Daha çok kan dökülecek ve alın teri daha fazla sömürülecek. Buradan tüm dünya emekçilerine seslenmek istiyorum. Birleşmek zorundayız, hep beraber hareket etmek zorundayız.”
“HAK-İŞ VE ÖZ İPLİK-İŞ SENDİKASI KURULDUĞU GÜNDEN BUGÜNE KADAR HEP DEMOKRASİNİN YANINDA YER ALMIŞTIR”
“HAK-İŞ ve Öz İplik-İş Sendikası kurulduğu günden bugüne kadar hep demokrasinin yanında yer almıştır” diyen İnanç, “12 Eylül’de kapatılmasına rağmen yılmadan mücadele eden HAK-İŞ, 28 Şubat’ta, 27 Nisan’da ve 17-25 Aralık’ta demokrasiye yapılan müdahalelere karşı demokrasiden yana taraf olmuştur. HAK-İŞ, 1982 darbe anayasasının 10. yılında darbe anayasanın değişmesine yönelik anayasa paneli düzenleyen ilk sivil toplum örgütüdür. Konfederasyonumuz ve sendikamız darbe anayasasının değiştirilmesi yönünde sayısız panel, gösteri, miting ve eylem ortaya koymuştur. Öz İplik-İş Sendikası olarak 12 Eylül 2012 tarihindeki referandumda üzerimize düşen görevi tarihimizin bize yüklediği misyona uygun olarak layıkıyla yerine getirdiğine inanıyoruz. Ülkemiz genelindeki ortak akıl toplantılarına konuşmacı olarak katıldık. Televizyon programlarında darbe kanunlarının artık yürürlükten kalkması gerektiğini dile getirdik. Her yerde ve her fırsatta ülkemizin darbe yasası ile yönetilemeyeceğini anlattık. Sendika olarak kitaplar bastırarak, referandumda neden evet dememiz gerektiğini anlattık. Çözüm süreci için sorumluluk üstlenen akil insanlara, yazdığımız mektuplarla destek verdik. Ülkemizdeki kardeşlik duygusunu pekiştirmek ve huzurun ülkemiz topraklarına yayılmasını sağlamak istedik. Çözümün çalışma hayatına getireceği refahı düşündük, ülkemizin kalkınmasını düşündük. Kürt sorunu ile Kürt vatandaşlarımızın sorununu birbirinden ayırdık. Kürt kardeşlerimizin uğradığı haksızlıklar karşısında susmadık, haklarını savunduk” ifadelerini kullandı.
“ÖZ İPLİK-İŞ SENDİKASI OLARAK TAŞERON İŞÇİLİĞİN VE KAYIT DIŞILIĞIN SON BULDUĞU BİR ÜLKE İSTİYORUZ”
Öz İplik-İş Sendikası olarak sokaklarda terörün olmadığı, vandallığın olmadığı, anarşi ortamının olmadığı, adliyede görevi başındaki savcıların şehit edilmediği bir ülke arzu ettiklerini söyleyen İnanç, “Eşiyle pazar alışverişi yapan askerimizin kalleşçe sırtından vurulmadığı bir ülke arzu ediyoruz. Çalışanların sendikal haklarını özgürce kullandığı bir ülke istiyoruz. Asgari ücretin açlık sınırının altında olmadığı bir ülke istiyoruz. Kıdem tazminatımız üzerinden pazarlık yapılmasını asla istemiyoruz. Kıdem tazminatı bizlere verilmiş bir lütuf değildir. İşçinin yıpranmasının karşılığıdır. Daha sonra almak üzere kararlaştırılmış bir ücrettir. Kıdem tazminatı iş güvencesini sağlar ve işsizlik sigortası niteliğindedir. Bu sebeple kıdem tazminatımıza dokunulmasına asla ve asla izin vermiyoruz. Öz İplik-İş Sendikası olarak taşeron işçiliğin ve kayıt dışılığın son bulduğu bir ülke istiyoruz. Kayıt dışılığın örgütlülüğü tehdit etmediği bir ülke istiyoruz. Mevsimlik işçilerin sorunlarının çözüldüğü bir ülke istiyoruz. İş kazalarının olmadığı bir ülke istiyoruz. İş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı tedbirlerin alındığı, işyerlerinde çalışmak istiyoruz. İş kazalarında her gün dört kişinin öldüğü, anne- babaların evlatsız, eşlerin dul, çocukların yetim kaldığı bir ülke görüntüsünden kurtulmak istiyoruz. Adliyede savcımıza, hastanede doktorumuza, okulda öğretmenimize yapılan saldırı ve cinayet girişimlerinin önüne geçildiği, kadına şiddetin son bulduğu bir ülke istiyoruz” şeklinde konuştu.
Öz İplik-İş Sendikası’nın 11. Olağan Genel Kurulu’ndan bu yana geçen dört yıllık dönemde Türkiye ve dünyada yaşanan önemli gelişmelerin yanı sıra sendikal hayatta da köklü değişikliklerin olduğunu bildiren İnanç, şunları kaydetti:
“7 Kasım 2012 tarihinde 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle sendikal hayatta yeni bir dönem başladı.
12 Eylül darbesinden sonra yürürlüğe giren 2821 ve 2822 sayılı kanun, çalışma hayatı için sancılı bir dönemdi. Çoğu kez bu kanunların değiştirilmesi yönünde adımlar atıldı, ancak çalışma hayatını ve sendikaları rahatlatacak biz düzenleme yapılamadı. Yürürlüğe giren 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu tam anlamıyla taleplerimizi karşılamasa da, sendikalar yasası üzerindeki darbe izlerinin silinmesi açısından önemli bir adım oldu. Yürürlüğe giren kanunla işkolları birleşti. 28 olan işkolu sayısı 20’ye indirilmiştir. İki ayrı işkolu olan deri ve tekstil, tek işkolu halinde birleştirilmişti. Böylece sendikamız Öz İplik-İş’in faaliyet gösterdiği 06 nolu dokuma işkolu, yeni düzenlemeyle 05 nolu dokuma, hazır giyim ve deri iş kolu olarak değişmiş oldu. Yeni düzenlemeyle sendika kurmak kolaylaştı. Sendika kurucusu olmak için Türk vatandaşı olma şartı kaldırıldı. Birden çok sendikaya üye olma hakkı getirildi.
İşyeri sendika temsilcilerinin ve yöneticilerinin güvenceleri arttırıldı. Yüksek Hakem Kurulu’nda tüm konfederasyonlardan temsilci oldu. Sendika üyeliğindeki noter şartı kalktı, yerini e-devlet üyeliğine bıraktı. Kaldırılan noter şartının yerine e-üyelik sisteminin getirilmiş olması, sendikaların üzerindeki maddi yükü hafifletti. Ancak bu defa, üye işçilere yönelik e-devlet şifrelerinin baskı ve tehdit yoluyla kimi işverenlerce ele geçirilmesi gibi sorunlar ortaya çıktı. Bu konular, kanunun olumlu taraflarıydı. Kanunda itirazımız olan noktalar da var.”
“İŞKOLU BARAJININ YÜZDE 10’DAN YÜZDE 1’E DÜŞÜRÜLMESİ ÜLKEMİZ GERÇEKLERİYLE ÖRTÜŞMEMEKTEDİR”
6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun en sorunlu maddelerinden birisinin sendika özgürlüğünün güvencesi başlıklı 25. madde olduğunu ifade eden İnanç, “Bu madde, gerekçesindeki amaçları gerçekleştirmeyi mümkün kılmak bir yana,temel haklardan birisi olan sendikaya üye olma hakkını kullanılamaz hale getirmişti. Ancak anayasa mahkemesi tarafından bu madde iptal edilerek yeniden düzenlendi.
Bu da bizleri sevindiren bir gelişme oldu. Eleştirdiğimiz diğer maddeler, çifte baraj olarak adlandırılan işkolu, işyeri ve işletme baraj sistemleri halen devam etmektedir. Toplu iş sözleşmesi süreleri varlığın koruyor. Grevlerle ilgili kısıtlamalar hala devam ediyor. Yasal olarak yaptırımı olmayan resmi arabuluculuk sistemi hala devam ediyor. İşkolu barajının yüzde 10’dan yüzde 1’e düşürülmesi, ülkemiz gerçekleriyle örtüşmemektedir. Bizce baraj tümüyle kaldırılmalıdır. 1978 yılında Gaziantep’te kurulan sendikamız bir küskünler hareketi değildir. Kökü dışarıda bir hareket değildir.Çıkar gruplarının talimatı ile kurulmuş bir sendika hiç değildir” dedi.
“2015 YILINDA ÜYE SAYIMIZI 22 BİNİN ÜZERİNE ÇIKARDIK”
“Öz İplik-İş Sendikası’na biz bir işçi hareketi diyoruz” ifadesini kullanan İnanç, “Bu hareket erdemli bir işçi hareketi. Onurlu bir işçi hareketi. Sorumlu bir işçi hareketi. İlkeli bir hareketidir. Öz İplik-İş, sendikal hareketin kendi işkolunda en köklü ve öncü ismidir. Öz İplik-İş Sendikası, 37 yıllık birikiminin ışığında dört yıllık başarılı bir sendikal dönemi geride bırakmıştır. Bugün bunun heyecan ve onurunu yaşıyoruz. Bilindiği gibi 23 Mayıs 2011 yılında Öz İplik-İş yönetimine seçildik. 2013 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından açıklanan üye sayımız 17 binlerde iken, 2015 yılında üye sayımızı 22 binin üzerine çıkardık.İki yılda 5 bin’den fazla üye kaydettik” diye konuştu.
Bu dönem 5 ilde 7 farklı iş yerinde örgütlenerek toplu iş sözleşmesi imzaladıklarını anlatan İnanç, “Aramıza katılan Bossa, Özak Tekstil, İnci Plastik, Akb Tekstil, Rest Temizlik, Eruslu Tekstil ve Çemen Tekstil çalışanlarıyla daha da güçlendik. 30’un üzerinde işyerinde ise örgütlenme çalışmalarımız devam ediyor. 900 işçinin çalıştığı Erdem Tekstil işyerinin yetkisi yeni çıktı. Teşkilatımıza hayırlı olsun. Sendikamızın bu kazanımları elde etmesinde çok büyük emeği olan Trakya, Sakarya, Ege Bölge Başkanlıklarımıza, Gaziantep, Malatya, Kayseri, Niğde Şube Başkanlıklarımıza, İstanbul, Bursa İl Başkanlıklarımıza teşekkür ederiz. Daha da güçlenerek, yolumuza devam edeceğiz. Hedefimiz büyük. Dokuma, Hazır Giyim ve Deri iş kolundaki bütün işçi kardeşlerimizi sendikamız çatısı altında görmek istiyoruz. Bunun için çalışıyoruz. İş kolundaki bütün işçileri Sendikamıza davet ediyoruz. Çıktığımız yol zor ve meşakkatli bunu biliyoruz. Ancak bıkmadan, usanmadan çalışırsak, başarıya ulaşacağımızı da biliyoruz. Genel merkezden, işyeri temsilcisine kadar bütün üyelerimizin bu bilinçle hareket edeceğine inanıyoruz” diye konuştu.
Öz İplik-İş Sendikası olarak bu faaliyet döneminde üye sayılarını arttırdıklarını, başkanlıklar açtıklarını ancak bazı olumsuz olaylarla karşılaştıklarını anlatan Murat İnanç, Adıyaman’da faaliyet gösteren Güçlü Tekstil çalışanlarının sendikaya üye olunca işverenin sendikaya üye olan işçileri işten çıkardığını, Karabük’ün Safranbolu ilçesinde faaliyet gösteren Ramsey’in işçilerinin sendikaya üye olunca işten çıkarıldıklarını ifade etti.
Öz İplik-İş Yönetimi olarak üyeleriyle yılmadan mücadele ettiklerini söyleyen İnanç, “Buradan bir kez daha Ramsey işverenine sesleniyoruz. İşçinin özgür iradesine saygı duyun. Anayasal bir hak olan sendikal örgütlenmenin önünde engel olmayın. İşçinin aşı-ekmeğiyle oynamayın. Öz İplik İş Sendikamız bünyesinde örgütlenen üyelerimize de sesleniyorum. Örgütlenme çabanızı takdirle karşılıyoruz. Mücadelenizde sonuna kadar yanınızda olacağımızı bilmenizi istiyoruz” dedi.
"İŞ KAZASI KADER DEĞİLDİR PROJESİYLE ÜYELERİMİZİN BULUNDUĞU BEŞ İLDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE TEMEL İLK YARDIM EĞİTİMLERİ VERİYORUZ”
İnanç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Öz İplik-İş Sendikası olarak 6356 sayılı kanun yürürlüğe girdikten sonra Yeni Yüzyıl Üniversitesi’yle ’30. Yılında Yeni Toplu İş Hukuku Konferansı’ gerçekleştirdik. Konunun uzmanları ve akademisyenler tarafından yeni Sendikalar ve Toplu İş Hukuku Kanunu’nun getirdiği yenilikler hakkında üyelerimizi ve kamuoyunu bilgilendirdik. Faaliyet dönemimiz içerisinde gerçekleşen çalışma hayatıyla ilgili bir diğer önemli gelişme ise, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun çıkarılması oldu. Yıllarca çalışma hayatının önemli bir eksiği olarak görülen iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin bağımsız bir yasa bu zamana kadar mevcut değildi. 2006 yılında başlayan yasa hazırlığı bu faaliyet döneminde tamamlandı. Türk çalışma hayatı, iş sağlığı ve güvenliği anlamında müstakil bir yasaya kavuştu. Kademeli olarak yürürlüğe giren kanunla işçi-işveren taraflarına önemli hak ve yükümlülükler getirildi.
Öz İplik-İş Sendikası olarak, Yeni Yüzyıl Üniversitesi ile yine bir ilki gerçekleştirdik. Yargıtay Daire Başkanları ve üyeleri ile akademisyen, işveren ve işçi temsilcileriyle, sosyal tarafların da katıldığı, konuyu hukuki boyutlarıyla ele alan ‘6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği’ne Hukuki Bakış’ konulu bir panel gerçekleştirdik. Üniversite ile ortak düzenlediğimiz her iki panel sonrasında sunumları bir kitapta topladık. Konuya ilişkin ilk yayınları sendika olarak çıkaran biz olduk. Tüm kamu kurum ve kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine ve üniversitelere bu yayınları gönderdik. Bunlara ek olarak, 2009 yılında başlayarak her yıl örgütlü olduğumuz fabrikalarda, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin eğitim seminerleri düzenliyoruz. Üyelerimizi bilinçlendirmeye yönelik çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor. Öz İplik-İş Sendikası olarak, gerçekleştirdiğimiz sendikal mücadelenin yanında gelecek nesillere adil, erdemli ve kalkınmış bir ülke bırakma mücadelesi veriyoruz. Çalışma hayatının sorunlarını tespit ederek çözüm üretiyoruz. Saygın iş, saygın yaşam için mücadele ediyoruz. Tüm yetkilileri ve sosyal tarafları bilgilendirip, toplumsal ve siyasi gündemi yeniden yorumluyoruz. Öz İplik-İş Sendikası olarak, bu dönemde de üyelerimize ve çalışma hayatına yönelik birçok projeyi hayata geçirdik. Üyelerimizin okuyan çocuklarına doping kart eğitim sistemini ücretsiz olarak sunduk. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun çocuklara sosyal güvenliği öğretmek ve kayıt dışı istihdamın zararlarını anlatmak üzere hazırladığı çocuk kitabı ve çizgi film çalışmasının ana fikri sendikamıza aittir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sanayi Bakanlığı tarafından kadın istihdamını arttırmaya yönelik olarak organize sanayi bölgelerinde kreş açılmasına ilişkin protokolün imzalanmasında, sendikamızın önemli bir rolü vardır. Sendikalı ve kayıtlı çalışan işletmelere teşvik sağlanması konusunda geliştirdiğimiz Beyaz Bayrak projesi, hükümetin İş Güvenliği Eylem Planı içerisinde yer almıştır. Ayrıca bu dönemde bir projemiz daha kabul olmuştur. ‘İş kazası kader değildir’ projesiyle üyelerimizin bulunduğu beş ilde iş sağlığı ve güvenliği ile temel ilk yardım eğitimleri veriyoruz. ‘İş kazası kader değildir’ projesinde olmamasına rağmen eğitim programının ilkini biz Kayseri’de, işitme engelli çalışanlara ve üyelerimize iş sağlığı ve güvenliği ile temel ilk yardım eğitimini işaret diliyle vererek, Öz İplik-İş Sendikası olarak Türkiye’de bir ilke daha imza attık.”
Öz İplik-İş Sendikası’nın eğitimler veren, projeler üreten, kayıt dışılık ve işsizlikle mücadele eden, çalışanların aleyhine çıkan her kararın karşısında duran, cinsiyet ayrımcılığını reddeden, dezavantajlı grupları önemseyen bir sendika olduğunu da sözlerine ekleyen İnanç, “Bütün bunları yaparken çatışmacı yöntemlerden kaçınan, sosyal diyalog mekanizmalarını kullanarak örgütlenen, büyüyen bir sendikadır. Bu doğrultuda 11. Olağan Genel Kurul’da aldığımız kararla faaliyet dönemi içerisinde Genel Merkez Kadın Komitemizi kurduk. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) ve Avrupa Kadın Lobisi (EWL) yönetiminde sendikamız kadın komitesi başkanı görev aldı” dedi.
“SENDİKAL ÖRGÜTLENMEYİ KOLAYLAŞTIRACAK YASALAR İSTİYORUZ”
7 Haziran’da genel seçimlerinin yapılacağına değinen İnanç, “Öz İplik-İş Sendikası olarak iktidarlardan, şunları istiyoruz; sendikal örgütlenmeyi kolaylaştıracak yasalar istiyoruz. Yılda iki kez hatırlanan kesim olmaktan ziyade, sürekliliği olan politikalar istiyoruz. Tarım işçilerine, mevsimlik işçilere, yönelik politikalar istiyoruz. Kimseden sadaka istemiyoruz. Ürettiğimizin karşılığını istiyoruz. Her kediye bir fare, her fareye can güvenliği vaat eden politikaların hiçbirimize bir faydası olmamıştır. Biz, çözüm odaklı politikalar istiyoruz. Kıdem Tazminatı Fonu kurulsun istiyoruz. İşçileri, kazanılmış haklarından geriye götürmeyecek düzenlemeler yapılmalı, kıdem tazminatı ödemesindeki tavan uygulaması kaldırılmalıdır. İşçinin yıllardır sahip olduğu haklar üzerinden pazarlık yapılması doğru değildir. Yıllık ödenecek kıdem tazminatında 30 yevmiyeden aşağısına razı değiliz. Taşeron sorunu çözülsün istiyoruz. Kayıt dışı işçiliği, sendikasızlığı, haksız rekabeti, yasadışı çalışma koşullarını yaygınlaştıran, taşeron uygulaması derhal kaldırılmalıdır. Asgari ücret dört kişilik bir ailenin insanca yaşayacağı şekilde tespit edilmelidir. Asgari ücret, yanlı ve yanlış belirleniyor. Asgari ücret tespit komisyonunun yapısı bizleri tam olarak ifade etmiyor. Daha demokratik, tarafların gerçek anlamda temsil edildiği, tüm işçi konfederasyonlarının komisyonda bulunduğu bir yapı oluşturulmalıdır. Asgari ücretten vergi alınmamalıdır. Tekstil sektöründe çalışma koşulları iyileştirilmelidir. Sektörde asgari ücretin altında bir ücretle çalışma uygulaması yaygın. Çift bordro uygulaması var. Sigortasız çalışma var. Çocuk işçiliği var. Kaçak işçilik var. Göçmenlerin sektörde kayıt dışı ve kaçak çalışması var. Sivil toplum örgütleri güçlendirilmelidir. Başta işçi kuruluşları olmak üzere sivil toplum örgütleri güçlendirilmeli, örgütlenmeyi zorlaştıran yasal ve pratik engeller ortadan kaldırılmalıdır. Sendikalı işyerlerine pozitif ayrımcılık getirilmelidir. Örgütlenmeyi teşvik etmek, sendikalı işyerleri ile sendikasız işyerleri arasındaki haksız rekabeti önlemek için sendikalı işyerlerine vergi indirimi getirilmelidir. İhale ve teşviklerde sendikalı işyerlerine öncelik verilmelidir. İşsizlik bir sosyal afet olarak görülmelidir. İşsizlikle mücadele sonuç almaya dayalı, bütün imkânlar seferber edilerek sürdürülmelidir. Lokomotif sektörler desteklenmelidir. Tekstil ve istihdam kapasitesi yüksek, vasıfsız işçi istihdam edebilen, ihracatta öncü ve lider konumundaki sektörlerin sorunlarının çözülmesine özel önem ve öncelik verilmelidir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na işitme engellilerin çalışma koşullarına ilişkin iyileştirmeler eklenmelidir. Çözüm süreci çalışmaları güçlendirilmelidir. Bir fırsat olarak gördüğümüz çözüm sürecine ilişkin çabaları destekliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Öz İplik-İş Sendikası olarak Türkiye’deki gergin ortamın ortadan kalkması sonucu yatırımların artacağını, artan yatırımların istihdam oluşturacağını düşündüklerini ifade eden İnanç, “Yıllardır terörü önlemek adına harcanan yüksek miktardaki paranın ekonomiye aktarılmasıyla da yeni istihdam imkanlarının oluşacağına inanıyoruz. İstek ve talepler demokrasi çerçevesinde çözülmelidir. Türkiye’de dini gruplar, mezhepler ve ırkların demokratik istek ve talepleri, demokrasi sınırları çerçevesinde çözülmelidir.Türkiye’de yaşayan insanların inançlarına göre yaşama hakları vardır. Haklarına devlet saygı göstermeli ve yeterli hizmeti vermelidir. Öz İplik-İş, bir kültürdür, bir değerdir. Öz İplik-İş, temsil ettiği gücün farkındadır. Bu yolda sevgi, saygı, muhabbet, hoşgörü, adalet ve iyi niyet düsturu ile faaliyetlerini sürdürmeye devam edecektir” şeklinde konuştu.