Biyoloji Öğrencilerine 'Doğal Laboratuvar'da Ders
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü öğrencilerine öğrendiklerini pekiştirmeleri amacıyla zaman zaman dağlarda ve ormanlık alanlarda ders veriliyor.
MSKÜ Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Varol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin dünya ölçeğinde değerlendirildiğinde çok önemli bitki çeşitliliğine sahip olduğunu söyledi.
Biyoloji bölümü öğrencileri ile vejetasyon dersinde "arazi uygulaması" yaptıklarını anlatan Varol, öğrencilerin derslerde gördüğü teorik bilgileri arazide uyguladıklarını kaydetti.
Derslerde doğa ile ilgili teorik bilgilerin öğrencilere ayrıntılı şekilde verildiğine işaret eden Varol, "Ancak sahada bizzat uygulanması yapılmayınca öğrenilen bilgilerin kalıcılığından söz etmek çok zor. Bunun çözümü için öğrencilerimize bir hafta önce öğretilen bilgileri, takip eden hafta içerisinde arazide uygulamalı olarak gösteriyoruz" dedi.
Büyükşehirlerde ve ülkenin birçok yerindeki biyoloji bölümlerinin bu imkana sahip olmadığını belirten Varol, bu durmda üniversitelerinin ayrıcalıklı hale geldiğini söyledi.
Varol, özellikle Ege bölgesi ve Muğla'nın bitki çeşitliliği ile endemik tür açısından büyük öneme sahip olduğunun altını çizerek, "Avrupa, Türkiye'nin 20 katı büyüklüğünde bir kara parçasına sahipken sadece 12 bin tür var. Türkiye'de ise 9 binin üzerinde tür bulunuyor. Bu, bizim ne kadar büyük bir zenginliğe sahip olduğumuzun kanıtı" diye konuştu.
Muğla'da görev yaptığı 16 yıl boyunca dağları karış karış gezdiğini, bilim dünyasına 2 yeni tür kazandırdığını ifade eden Varol, Sandras Dağı'ndaki endemik 59 bitki türünden 28'inin dünyanın hiçbir yerinde bulunmadığını dile getirdi.
- "Dünyanın gözü Muğla'nın bitki çeşitliliğinde"
Muğla'nın bitki çeşitliliği açısından zengin olması nedeniyle dünyanın gözünün kentte olduğunu belirten Varol, bu zenginliğin Türkiye'nin değişik iklim kuşakları içerisinde bulunması, çok farklı ekolojik parametrelere sahip olmasından kaynaklandığını bildirdi.
Avrupa ve dünyanın değişik yerlerinden bilimsel çalışmalar için bitki tohumları istendiğini dile getiren Varol, gen rezervlerini başka noktalara taşımak amacıyla bazı bilim adamlarının kaçak yollarla bitkileri yurtdışına götürdüğünü öne sürerek, "Devletin yaptığı uyarılar sayesinde kaçakçılığın kısmen önüne geçiliyor. Özellikle halkımızın bu konudaki duyarlılığı arttı. Görünüşte 'turistik gezi' adı altında geliyorlar ama bu esnada değerli türlerimizi yurtdışına çıkarıyorlar" diye konuştu.
Bu bitkilerin gelecekte bazı ilaçların etken maddesi olabileceğine dikkati çeken Varol, bitki türlerine ve gen rezervine sahip çıkılması gerektiğini kaydetti.
- "Gelecekte bunun faydasını göreceğiz"
Biyoloji bölümü öğrencilerinden Gökçe Tokay ise arazi çalışmaları ile yeni türleri tanıdıklarını, öğrendiklerini görme şansı bulduklarını söyledi.
Gelecekte mesleklerini yaparken teorik bilginin yanında arazi çalışmalarında edindikleri pratik bilgilerin faydasını göreceklerini dile getiren Tokay, "Muğla ve çevresi, biyoloji gibi uygulamalı alanların her yönüyle mükemmel doğal bir laboratuvar gibi. Diğer üniversitelerde okuyan arkadaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde ne kadar isabetli bir karar verdiğimizi şimdi daha iyi anlıyoruz" dedi.
Kaynak: AA
Biyoloji bölümü öğrencileri ile vejetasyon dersinde "arazi uygulaması" yaptıklarını anlatan Varol, öğrencilerin derslerde gördüğü teorik bilgileri arazide uyguladıklarını kaydetti.
Derslerde doğa ile ilgili teorik bilgilerin öğrencilere ayrıntılı şekilde verildiğine işaret eden Varol, "Ancak sahada bizzat uygulanması yapılmayınca öğrenilen bilgilerin kalıcılığından söz etmek çok zor. Bunun çözümü için öğrencilerimize bir hafta önce öğretilen bilgileri, takip eden hafta içerisinde arazide uygulamalı olarak gösteriyoruz" dedi.
Büyükşehirlerde ve ülkenin birçok yerindeki biyoloji bölümlerinin bu imkana sahip olmadığını belirten Varol, bu durmda üniversitelerinin ayrıcalıklı hale geldiğini söyledi.
Varol, özellikle Ege bölgesi ve Muğla'nın bitki çeşitliliği ile endemik tür açısından büyük öneme sahip olduğunun altını çizerek, "Avrupa, Türkiye'nin 20 katı büyüklüğünde bir kara parçasına sahipken sadece 12 bin tür var. Türkiye'de ise 9 binin üzerinde tür bulunuyor. Bu, bizim ne kadar büyük bir zenginliğe sahip olduğumuzun kanıtı" diye konuştu.
Muğla'da görev yaptığı 16 yıl boyunca dağları karış karış gezdiğini, bilim dünyasına 2 yeni tür kazandırdığını ifade eden Varol, Sandras Dağı'ndaki endemik 59 bitki türünden 28'inin dünyanın hiçbir yerinde bulunmadığını dile getirdi.
- "Dünyanın gözü Muğla'nın bitki çeşitliliğinde"
Muğla'nın bitki çeşitliliği açısından zengin olması nedeniyle dünyanın gözünün kentte olduğunu belirten Varol, bu zenginliğin Türkiye'nin değişik iklim kuşakları içerisinde bulunması, çok farklı ekolojik parametrelere sahip olmasından kaynaklandığını bildirdi.
Avrupa ve dünyanın değişik yerlerinden bilimsel çalışmalar için bitki tohumları istendiğini dile getiren Varol, gen rezervlerini başka noktalara taşımak amacıyla bazı bilim adamlarının kaçak yollarla bitkileri yurtdışına götürdüğünü öne sürerek, "Devletin yaptığı uyarılar sayesinde kaçakçılığın kısmen önüne geçiliyor. Özellikle halkımızın bu konudaki duyarlılığı arttı. Görünüşte 'turistik gezi' adı altında geliyorlar ama bu esnada değerli türlerimizi yurtdışına çıkarıyorlar" diye konuştu.
Bu bitkilerin gelecekte bazı ilaçların etken maddesi olabileceğine dikkati çeken Varol, bitki türlerine ve gen rezervine sahip çıkılması gerektiğini kaydetti.
- "Gelecekte bunun faydasını göreceğiz"
Biyoloji bölümü öğrencilerinden Gökçe Tokay ise arazi çalışmaları ile yeni türleri tanıdıklarını, öğrendiklerini görme şansı bulduklarını söyledi.
Gelecekte mesleklerini yaparken teorik bilginin yanında arazi çalışmalarında edindikleri pratik bilgilerin faydasını göreceklerini dile getiren Tokay, "Muğla ve çevresi, biyoloji gibi uygulamalı alanların her yönüyle mükemmel doğal bir laboratuvar gibi. Diğer üniversitelerde okuyan arkadaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde ne kadar isabetli bir karar verdiğimizi şimdi daha iyi anlıyoruz" dedi.