Başbakan Yardımcısı Arınç Diyarbakır'da Açıklaması
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Çözüm Süreci'ne ilişkin, "Biz bunu çözmekte kararlıyız. Kardeş kavgasını sona erdirmekte kararlıyız. Dağlarda ve dağa benzetilmek istenen şehir merkezleri ve ilçelerde artık huzurun, barışın ve güvenin tesis edilmesini istiyoruz. Bunun için çok üzülüyoruz. Bazen çok isyan ettiğimiz de oluyor ama bu işi sona erdirmezsek bizden başka da kimse bunu yapamaz, bizden sonra gelenler tekrar silaha sarılırlar diye de endişe ediyoruz" dedi.
Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Diyarbakır'a gelen Arınç, beraberinde Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile Ergani ilçesinde Ergani Barajı ve Çermik Kale Barajı'nın temel atma törenine katıldı.
Ergani Barajı şantiyesinde düzenlenen törende konuşan Arınç, suyun hayat demek olduğunu vurgulayarak, iki baraj ile toprakların suyla buluşarak ürünlerin bereketleneceğini, verimliliğin aratacağını, mahsulün kıymet bulacağını söyledi.
İki baraj inşaatının 1,5 yılda tamamlanıp hizmete girmesini arzu ettiklerini ifade eden Arınç, barajların şimdiden hayırlı olmasını diledi.
Arınç, seçime çok yaklaşıldığını, hükümet olarak ellerindeki işleri yakmakla meşgul olduklarını dile getirerek, "Peygamber efendimiz bir hadisinde, 'Kıyametin kopacağını bilsen elindeki fidanı dik' buyuruyor. Yani yapılacak hayırlı işlerden geri kalınmamalı. Bugüne kadar çok temeller attık, çok açılışlar yaptık. Ülkenin her yerine hizmet götürdük. DSİ'nin bu yatırımlarının gecikmemesi, bir an evvel çalışmalarına başlanması için temelini atmaya geldik" diye konuştu.
- "Halkımız bize 'durmak yok yola devam' dedi"
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bu yatırımların AK Parti hükümetleri ile başladığına işaret eden Arınç, geçmişte 60 yılda yapılan yatırımın 10 katını 12 yılda gerçekleştirdiklerini anlattı.
Arınç, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde geçmişte en çok sıkıntı çekilen hususun ekonomik geri kalmışlık olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bu bölgenin coğrafyası bir tarafa, bilerek ve kasten de bu bölge halkı fakirliğe ve yoksulluğa mahkum edilmiştir. Sadece kimlik meselesi değil. Bir insanın yüzyıllardır kendisini bir mensubiyet dolayısıyla Kürt hissettiği, başka bir etnik farklılık içerisinde bildiği gerçeğini geçmiş dönemlerdeki hükümetler veya mevcut yönetimler reddediyordu. İnkar ediyorlardı. Onları asimile etmek istiyorlardı. İnsanlar gerçek kimliğini saklamaya mecbur hissediyorlardı. 13 yıl önce halk AK Parti hükümetine güvendi. 3 dönem üst üste oylarımızı daha da artırarak hükümet olma imkanı bulduk. Halkımız, 'Toplumsal barışı korumak, ayrıcalıkları ortadan kaldırmak için arkanda ben varım. Bize durmak yok yola devam' dedi. Yapmamız gerekenden birisi Rabbimize şükrederek, çalışmaya devam etmek. İkincisi de milletimize teşekkür borcumuzu belirterek, 'Ey millet ben senin kölenim. Sen bana destek ol ben senin hizmetkarın olayım' demek."
- "Verdiğimiz sözü tuttuk"
Arınç, 13 yıl içerisinde 3 mahalli seçimin geride bırakıldığını, Türkiye'de 3 bine yakın belediyeden yüzde 62'sini, 30 büyükşehirden 18'ini, 923 ilçenin 570'ini 2 bine yakın beldenin de bin 400'ünü AK Parti'nin kazandığını aktararak, AK Parti'nin 12 yılda 3 referandum ile toplam 9 seçimden alnı ak, yüzü açık çıktığını dile getirdi.
Partinin kurucularından biri olarak yola çıkarken halka verilen sözleri yerine getirmenin mutluluğunu yaşadığını anlatan Arınç, şöyle dedi:
"Hava ulaşımında çok daha büyük bir devrim yapacağız. Bölünmüş yollara bakın 19 bin kilometreyi 10 yılda yapmış dünyada başka bir ülke yoktur. Otobanlar, yüksek hızlı trenler ulaşımda çağ atladığımızı gösteriyor. Hastanelerimizle devrim yaptık. Sağlıkta Dönüşüm Programları uygulandı. Doktor sayısını artırdık. Artık bin, bin 350 yataklı hastaneler sağlık hizmeti veriyor. Eskiden hastaneye sağlam giren ölü çıkabiliyordu. Hastanede rehin kalınabiliyordu. Bir yatakta 2-3 kişinin yatmaya çalıştığını görüyorduk. Yerlerde beton üstünde hastaların kıvrandığını görüyorduk. Hastanelerde bile ayrımcılık vardı. Binlerce okul ve derslik yaptık. Yeni üniversiteler açtık. Yeni teşvikler getirdik. Verdiğimiz söz hizmetti, sözümüzü tuttuk."
- "Ne darbeciler ne cuntacılar bu hükümeti devirmeye muvaffak olamadı"
Arınç, halka dürüst, ilkeli, kararlı ve cesur olacaklarının sözünü verdiklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Çünkü geçmişte hükümetleri darbe ile devirenler vardı. Muhtıra verenler vardı. Kaşını kaldırdığı zaman hükümetler istifa ediyor, kaşını çattığı zaman korkusundan şapkasını alıp kaçıyordu. Böyle bir gelenekten geliyordu Türk siyaseti. Omuzu kalabalıklar istemezse hükümetler devrilip gidiyordu. Partiyi kurduğumuz gün, 'Milletten aldığımız emaneti sokakta bırakmayız. Ölürüz millete hizmetten vazgeçmeyiz' dedik. O yüzden ne darbeciler ne cuntacılar ne şu veya bu hesapları yapanlar topları tüfekleriyle bu hükümeti devirmeye muvaffak olamadılar. Partimizi kapatmak istediler muvaffak olamadılar, içinden bölmeye çalıştılar muvaffak olamadılar. İnançlı insanların sapasağlam tuttuğu bu parti bugünlere kolay gelmedi. Partimiz ne 27 Nisan bildirisi karşısında korktu ne de başka bir olay karşısında."
- "Çözüm Süreci'ne sahip çıktık"
"Bugüne kadar hiçbir hükümetin yapmadığı, yapmayı düşünemediği, cesaret bile edemediği Çözüm Süreci'ne sahip çıktık. Silah, asker, jandarma ve polisle terörle mücadele ettik ama terör bitmedi. Terörü ortaya çıkaran sebeplere inmeniz, bu sebepler üzerinde çalışmanız gerekiyordu. Yüzlerce insan hayatını kaybetti, binlerce şehit verildi. Ne dağa çıkışlar eksildi ne dağdan inmeler arttı" diyen Arınç, bir siyasi çözüme ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Arınç, siyasi çözümün başarıya ulaşmasıyla artık annelerin ağlamayacağını, şehit cenazelerin gelmeyeceğini, ağıtların yakılmayacağını, birbirine düşman insanların silahını bırakıp dost olacağını, siyaset yapmak istiyorsa siyaset yapacağını, toplum hayatına katılmak istiyorsa da toplumda yerini alacağını kaydetti.
"Baldıran zehrini içmeye razı olduk. İktidardan düşmeyi göze aldık. Tüm tehditlere rağmen, 'Çözüm Süreci', 'Demokratik Açılım', 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni uygulamada kararlı olduk. Hamdolsun ki başarılı olduk" ifadelerini kullanan Arınç, 2-3 yıldan bu yana artık cenazelerin gelmediğini anlattı.
- "Kardeş kavgasını sona erdirmekte kararlıyız"
Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İnsanlar huzurun ve barışın tadını alıyorlar. Dağlar yeniden şenleniyor. Terk edilmiş bölgeler, köyler, yaylalar, meralar huzur içerisinde. İnsanlar topraklarına dönmeye başlıyorlar. Ama hala terör kalıntısı olup da hala tehditle, şantajla, korkutarak menfaat devşirmeye çalışanlar var. 7-8 Ekim'de olduğu gibi sokağa çıkıp, insan öldürmeye çalışanlar yok mu? Var. Ancak genel olarak çözüm sürecini vatandaşımız kabul etti, alkışladı ve bunu başarma uğruna AK Parti hükümetine en büyük desteği veriyor. Biz bunu çözmekte kararlıyız. Kardeş kavgasını sona erdirmekte kararlıyız. Dağlarda tekrar huzurun ve barışın egemen olması, dağa benzetilmek istenen şehir merkezleri ve ilçelerde artık huzurun, barışın ve güvenin tesis edilmesini istiyoruz. Bunun için çok üzülüyoruz. Bazen çok isyan ettiğimiz de oluyor ama bu işi sona erdirmezsek bizden başka da kimse bunu yapamaz, bizden sonra gelenler tekrar silaha sarılırlar diye de endişe ediyoruz."
- "Redleri ve ayrımcılığı kaldırdık, kucaklaştık"
Başbakan Yardımcısı Arınç, terörün hakim olduğu yıllarda bu yatırımlara çok karşı çıkıldığını, baraj yapımlarına hala karşı çıkmaya çalışanların olduğunu belirterek, "Silvan Barajı konusunda neler çekiyoruz. Yüksekova'da havalimanı yapacağız, karşı çıkıyorlar. İş makinelerini yakıyor, müteahhitleri kaçırıyor, para istiyorlar ama mücadele ediyoruz" şeklinde konuştu.
Batıdaki en güzel hastaneleri ayrımcılık olmasın diye bölgedeki illere de yaptıklarını ifade eden Arınç, şunları kaydetti:
"Çermik, Çüngüş, Ergani'deki Hasan da bizim kardeşimiz, Alanya, Muğla, Aydın'daki Mehmet de bizim kardeşimiz. Bölgeler arasında farklılık olmasın, geçim standardı farklı olmasın diye çalışıyoruz. Kıyafetteki, inançlardaki, bölgeler arasındaki ayrımcılığı kaldırdık, kucaklaştık. Bir ve beraber olduk. Bugün ülkemizde insanlar kendilerini kimlikleriyle ifade edebiliyorlar. Dillerini rahatlıkla konuşuyorlar. Bir millet bir inanç bir kimlik ve bir dil dünyanın hiçbir yerinde reddedilmez. Biz bu redleri ortadan kaldırdık. 'Kardeşiz, bin yıldan beri bu toprakların üzerindeyiz ve dünyanın en kadim halklarından olan Kürt kardeşlerimizle huzur ve barış içerisinde yaşayacağız' dedik. Bize güvendiniz, inandınız, destek verdiniz. Ülkemizde bu hayra gidişin, bu doğru işin, bu yapılması gerekli işin başarılabilmesi konusunda hükümetimizin iş başında ve daha güçlü olması lazım."
- "Tuzaklara millet bugüne kadar düşmedi, bundan sonra da düşmeyecek"
Arınç, kimsenin siyasi tercihine bir engelin söz konusu olmadığını, herkesin gönlünden geçeni rahatlıkla ifade edebilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları dile getirdi:
"Oyunuza karışmayız. Ama ben size bir tehlikeden bahsetmek istiyorum. Türkiye'deki bu gidişatı engellemek isteyenler, bugüne kadar seçimlerde kendi aralarında siyaset mühendisliği yaptılar. 'Ne yapsak da bu iktidarın gidişini engellesek, oyunu azaltsak, düşürsek?' dediler. Bu sefer proje daha büyük. Bu partilerden hepsini veya bir kaçını daha da güçlendirmek suretiyle AK Parti'nin hükümetteki etkinliğini ve gücünü azaltmak istiyorlar. Bu oyunlara milletimizin feraseti gelmez. Bu tuzaklara millet bugüne kadar düşmedi, bundan sonra da düşmeyecek. Bölgede kalkınmanın artarak devam etmesi, yatırımların artması, tüm halkın zenginlik içinde yaşaması siyasi ve ekonomik istikrarın devamına bağlı. Birileri, bu istikrar kapaklanıp yere düşsün istiyor."
- "Bu istikrarı kolay bulmadık, kolay harcayacak da değiliz"
"Kardeşim mertçe ortaya çık ve şunu söyle; 'Ben iktidar olmaya talibim. Ben iktidar olabilirim. Millet bana yüzde 45-50 oy verecek'. Millet sana inanırsa gel başımızın üstünde yerin var. Ama siz yüzde 10, 15, 25'leri hedefleyip, olsa olsa biz koalisyon kurarız diye milletin karşısına çıkarsanız olmaz" diyen Arınç, 12 yılda yapılan hizmetlerin tek parti iktidarında gerçekleştiğini aktardı.
Yanlışlıkların, eksikliklerin de geçmişteki koalisyon hükümetleri döneminde olduğunu ifade eden Arınç, konuşmasını şöyle tamamladı:
"1999-2002 arasında DSP-MHP ve ANAP'ın koalisyonunda 22 bankayı batıranlar milletin sırtına 44 katrilyonluk bedel yüklemişlerdir. Enflasyon, faizler azmış, esnaf batmıştı. Yeni işsizler ordusu meydana gelmişti. Biz böyle bir enkazın üzerine tek başımıza geldik ve 12 yılda Türkiye'yi çukurdan aldık, dağın tepesine koyduk. Bu istikrarı kolay bulmadık, kolay harcayacak da değiliz. Biz alim değiliz ama hepiniz Arif'siniz. Yapılan işler yerde kalmasın. Birileri gelip, 'bu işlerden vazgeçtik artık eski günlere geri döneceğiz' demesin. Kalbinize sorun, vicdanınıza danışın. Ananızın ak sütü gibi helal oylarınızı ülkemizin geleceği, milletimizin huzuru için kullanacağına inanıyorum."
Kaynak: AA
Ergani Barajı şantiyesinde düzenlenen törende konuşan Arınç, suyun hayat demek olduğunu vurgulayarak, iki baraj ile toprakların suyla buluşarak ürünlerin bereketleneceğini, verimliliğin aratacağını, mahsulün kıymet bulacağını söyledi.
İki baraj inşaatının 1,5 yılda tamamlanıp hizmete girmesini arzu ettiklerini ifade eden Arınç, barajların şimdiden hayırlı olmasını diledi.
Arınç, seçime çok yaklaşıldığını, hükümet olarak ellerindeki işleri yakmakla meşgul olduklarını dile getirerek, "Peygamber efendimiz bir hadisinde, 'Kıyametin kopacağını bilsen elindeki fidanı dik' buyuruyor. Yani yapılacak hayırlı işlerden geri kalınmamalı. Bugüne kadar çok temeller attık, çok açılışlar yaptık. Ülkenin her yerine hizmet götürdük. DSİ'nin bu yatırımlarının gecikmemesi, bir an evvel çalışmalarına başlanması için temelini atmaya geldik" diye konuştu.
- "Halkımız bize 'durmak yok yola devam' dedi"
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bu yatırımların AK Parti hükümetleri ile başladığına işaret eden Arınç, geçmişte 60 yılda yapılan yatırımın 10 katını 12 yılda gerçekleştirdiklerini anlattı.
Arınç, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde geçmişte en çok sıkıntı çekilen hususun ekonomik geri kalmışlık olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bu bölgenin coğrafyası bir tarafa, bilerek ve kasten de bu bölge halkı fakirliğe ve yoksulluğa mahkum edilmiştir. Sadece kimlik meselesi değil. Bir insanın yüzyıllardır kendisini bir mensubiyet dolayısıyla Kürt hissettiği, başka bir etnik farklılık içerisinde bildiği gerçeğini geçmiş dönemlerdeki hükümetler veya mevcut yönetimler reddediyordu. İnkar ediyorlardı. Onları asimile etmek istiyorlardı. İnsanlar gerçek kimliğini saklamaya mecbur hissediyorlardı. 13 yıl önce halk AK Parti hükümetine güvendi. 3 dönem üst üste oylarımızı daha da artırarak hükümet olma imkanı bulduk. Halkımız, 'Toplumsal barışı korumak, ayrıcalıkları ortadan kaldırmak için arkanda ben varım. Bize durmak yok yola devam' dedi. Yapmamız gerekenden birisi Rabbimize şükrederek, çalışmaya devam etmek. İkincisi de milletimize teşekkür borcumuzu belirterek, 'Ey millet ben senin kölenim. Sen bana destek ol ben senin hizmetkarın olayım' demek."
- "Verdiğimiz sözü tuttuk"
Arınç, 13 yıl içerisinde 3 mahalli seçimin geride bırakıldığını, Türkiye'de 3 bine yakın belediyeden yüzde 62'sini, 30 büyükşehirden 18'ini, 923 ilçenin 570'ini 2 bine yakın beldenin de bin 400'ünü AK Parti'nin kazandığını aktararak, AK Parti'nin 12 yılda 3 referandum ile toplam 9 seçimden alnı ak, yüzü açık çıktığını dile getirdi.
Partinin kurucularından biri olarak yola çıkarken halka verilen sözleri yerine getirmenin mutluluğunu yaşadığını anlatan Arınç, şöyle dedi:
"Hava ulaşımında çok daha büyük bir devrim yapacağız. Bölünmüş yollara bakın 19 bin kilometreyi 10 yılda yapmış dünyada başka bir ülke yoktur. Otobanlar, yüksek hızlı trenler ulaşımda çağ atladığımızı gösteriyor. Hastanelerimizle devrim yaptık. Sağlıkta Dönüşüm Programları uygulandı. Doktor sayısını artırdık. Artık bin, bin 350 yataklı hastaneler sağlık hizmeti veriyor. Eskiden hastaneye sağlam giren ölü çıkabiliyordu. Hastanede rehin kalınabiliyordu. Bir yatakta 2-3 kişinin yatmaya çalıştığını görüyorduk. Yerlerde beton üstünde hastaların kıvrandığını görüyorduk. Hastanelerde bile ayrımcılık vardı. Binlerce okul ve derslik yaptık. Yeni üniversiteler açtık. Yeni teşvikler getirdik. Verdiğimiz söz hizmetti, sözümüzü tuttuk."
- "Ne darbeciler ne cuntacılar bu hükümeti devirmeye muvaffak olamadı"
Arınç, halka dürüst, ilkeli, kararlı ve cesur olacaklarının sözünü verdiklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Çünkü geçmişte hükümetleri darbe ile devirenler vardı. Muhtıra verenler vardı. Kaşını kaldırdığı zaman hükümetler istifa ediyor, kaşını çattığı zaman korkusundan şapkasını alıp kaçıyordu. Böyle bir gelenekten geliyordu Türk siyaseti. Omuzu kalabalıklar istemezse hükümetler devrilip gidiyordu. Partiyi kurduğumuz gün, 'Milletten aldığımız emaneti sokakta bırakmayız. Ölürüz millete hizmetten vazgeçmeyiz' dedik. O yüzden ne darbeciler ne cuntacılar ne şu veya bu hesapları yapanlar topları tüfekleriyle bu hükümeti devirmeye muvaffak olamadılar. Partimizi kapatmak istediler muvaffak olamadılar, içinden bölmeye çalıştılar muvaffak olamadılar. İnançlı insanların sapasağlam tuttuğu bu parti bugünlere kolay gelmedi. Partimiz ne 27 Nisan bildirisi karşısında korktu ne de başka bir olay karşısında."
- "Çözüm Süreci'ne sahip çıktık"
"Bugüne kadar hiçbir hükümetin yapmadığı, yapmayı düşünemediği, cesaret bile edemediği Çözüm Süreci'ne sahip çıktık. Silah, asker, jandarma ve polisle terörle mücadele ettik ama terör bitmedi. Terörü ortaya çıkaran sebeplere inmeniz, bu sebepler üzerinde çalışmanız gerekiyordu. Yüzlerce insan hayatını kaybetti, binlerce şehit verildi. Ne dağa çıkışlar eksildi ne dağdan inmeler arttı" diyen Arınç, bir siyasi çözüme ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Arınç, siyasi çözümün başarıya ulaşmasıyla artık annelerin ağlamayacağını, şehit cenazelerin gelmeyeceğini, ağıtların yakılmayacağını, birbirine düşman insanların silahını bırakıp dost olacağını, siyaset yapmak istiyorsa siyaset yapacağını, toplum hayatına katılmak istiyorsa da toplumda yerini alacağını kaydetti.
"Baldıran zehrini içmeye razı olduk. İktidardan düşmeyi göze aldık. Tüm tehditlere rağmen, 'Çözüm Süreci', 'Demokratik Açılım', 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni uygulamada kararlı olduk. Hamdolsun ki başarılı olduk" ifadelerini kullanan Arınç, 2-3 yıldan bu yana artık cenazelerin gelmediğini anlattı.
- "Kardeş kavgasını sona erdirmekte kararlıyız"
Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İnsanlar huzurun ve barışın tadını alıyorlar. Dağlar yeniden şenleniyor. Terk edilmiş bölgeler, köyler, yaylalar, meralar huzur içerisinde. İnsanlar topraklarına dönmeye başlıyorlar. Ama hala terör kalıntısı olup da hala tehditle, şantajla, korkutarak menfaat devşirmeye çalışanlar var. 7-8 Ekim'de olduğu gibi sokağa çıkıp, insan öldürmeye çalışanlar yok mu? Var. Ancak genel olarak çözüm sürecini vatandaşımız kabul etti, alkışladı ve bunu başarma uğruna AK Parti hükümetine en büyük desteği veriyor. Biz bunu çözmekte kararlıyız. Kardeş kavgasını sona erdirmekte kararlıyız. Dağlarda tekrar huzurun ve barışın egemen olması, dağa benzetilmek istenen şehir merkezleri ve ilçelerde artık huzurun, barışın ve güvenin tesis edilmesini istiyoruz. Bunun için çok üzülüyoruz. Bazen çok isyan ettiğimiz de oluyor ama bu işi sona erdirmezsek bizden başka da kimse bunu yapamaz, bizden sonra gelenler tekrar silaha sarılırlar diye de endişe ediyoruz."
- "Redleri ve ayrımcılığı kaldırdık, kucaklaştık"
Başbakan Yardımcısı Arınç, terörün hakim olduğu yıllarda bu yatırımlara çok karşı çıkıldığını, baraj yapımlarına hala karşı çıkmaya çalışanların olduğunu belirterek, "Silvan Barajı konusunda neler çekiyoruz. Yüksekova'da havalimanı yapacağız, karşı çıkıyorlar. İş makinelerini yakıyor, müteahhitleri kaçırıyor, para istiyorlar ama mücadele ediyoruz" şeklinde konuştu.
Batıdaki en güzel hastaneleri ayrımcılık olmasın diye bölgedeki illere de yaptıklarını ifade eden Arınç, şunları kaydetti:
"Çermik, Çüngüş, Ergani'deki Hasan da bizim kardeşimiz, Alanya, Muğla, Aydın'daki Mehmet de bizim kardeşimiz. Bölgeler arasında farklılık olmasın, geçim standardı farklı olmasın diye çalışıyoruz. Kıyafetteki, inançlardaki, bölgeler arasındaki ayrımcılığı kaldırdık, kucaklaştık. Bir ve beraber olduk. Bugün ülkemizde insanlar kendilerini kimlikleriyle ifade edebiliyorlar. Dillerini rahatlıkla konuşuyorlar. Bir millet bir inanç bir kimlik ve bir dil dünyanın hiçbir yerinde reddedilmez. Biz bu redleri ortadan kaldırdık. 'Kardeşiz, bin yıldan beri bu toprakların üzerindeyiz ve dünyanın en kadim halklarından olan Kürt kardeşlerimizle huzur ve barış içerisinde yaşayacağız' dedik. Bize güvendiniz, inandınız, destek verdiniz. Ülkemizde bu hayra gidişin, bu doğru işin, bu yapılması gerekli işin başarılabilmesi konusunda hükümetimizin iş başında ve daha güçlü olması lazım."
- "Tuzaklara millet bugüne kadar düşmedi, bundan sonra da düşmeyecek"
Arınç, kimsenin siyasi tercihine bir engelin söz konusu olmadığını, herkesin gönlünden geçeni rahatlıkla ifade edebilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları dile getirdi:
"Oyunuza karışmayız. Ama ben size bir tehlikeden bahsetmek istiyorum. Türkiye'deki bu gidişatı engellemek isteyenler, bugüne kadar seçimlerde kendi aralarında siyaset mühendisliği yaptılar. 'Ne yapsak da bu iktidarın gidişini engellesek, oyunu azaltsak, düşürsek?' dediler. Bu sefer proje daha büyük. Bu partilerden hepsini veya bir kaçını daha da güçlendirmek suretiyle AK Parti'nin hükümetteki etkinliğini ve gücünü azaltmak istiyorlar. Bu oyunlara milletimizin feraseti gelmez. Bu tuzaklara millet bugüne kadar düşmedi, bundan sonra da düşmeyecek. Bölgede kalkınmanın artarak devam etmesi, yatırımların artması, tüm halkın zenginlik içinde yaşaması siyasi ve ekonomik istikrarın devamına bağlı. Birileri, bu istikrar kapaklanıp yere düşsün istiyor."
- "Bu istikrarı kolay bulmadık, kolay harcayacak da değiliz"
"Kardeşim mertçe ortaya çık ve şunu söyle; 'Ben iktidar olmaya talibim. Ben iktidar olabilirim. Millet bana yüzde 45-50 oy verecek'. Millet sana inanırsa gel başımızın üstünde yerin var. Ama siz yüzde 10, 15, 25'leri hedefleyip, olsa olsa biz koalisyon kurarız diye milletin karşısına çıkarsanız olmaz" diyen Arınç, 12 yılda yapılan hizmetlerin tek parti iktidarında gerçekleştiğini aktardı.
Yanlışlıkların, eksikliklerin de geçmişteki koalisyon hükümetleri döneminde olduğunu ifade eden Arınç, konuşmasını şöyle tamamladı:
"1999-2002 arasında DSP-MHP ve ANAP'ın koalisyonunda 22 bankayı batıranlar milletin sırtına 44 katrilyonluk bedel yüklemişlerdir. Enflasyon, faizler azmış, esnaf batmıştı. Yeni işsizler ordusu meydana gelmişti. Biz böyle bir enkazın üzerine tek başımıza geldik ve 12 yılda Türkiye'yi çukurdan aldık, dağın tepesine koyduk. Bu istikrarı kolay bulmadık, kolay harcayacak da değiliz. Biz alim değiliz ama hepiniz Arif'siniz. Yapılan işler yerde kalmasın. Birileri gelip, 'bu işlerden vazgeçtik artık eski günlere geri döneceğiz' demesin. Kalbinize sorun, vicdanınıza danışın. Ananızın ak sütü gibi helal oylarınızı ülkemizin geleceği, milletimizin huzuru için kullanacağına inanıyorum."