Hüda Par Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Açıklaması
Hür Dava Partisi (Hüda Par) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz, başkanlık sistemine ilişkin "Türkiye'de birikmiş olan sorunlar var. Bu problemleri çözecek idari bir sisteme dönüşecekse elbette destekliyoruz" dedi.
Yavuz, Hüda Par Elazığ İl Başkanlığı 1. Olağan Kongresi için geldiği Elazığ'da AA muhabirine, 7 Haziran seçimleri için partisinin hazırlıklarını son aşamaya getirdiğini ve bu kapsamda il kongreleri gerçekleştirdiklerini belirtti.
Yapılan kongrelerde, teşkilatlarının daha iyi yapılanması için görüş alış verişinde bulunduklarını ve ülkenin sorunları ile ilgili partisinin orta koyduğu çözüm önerilerini halka anlatmaya çalıştıklarını aktaran Yavuz, bunu yaparken İslami bir muhalefet misyonu ile hareket ettiklerini kaydetti.
Türkiye'nin gündeminde başkanlık sistemi, iç güvenlik paketi ve çözüm süreci ile ilgili tartışmaların yer aldığını anımsatan Yavuz, başkanlık sistemi ile ilgili mevcut parlamenter sistemin Türkiye'de bir takım sorunlara çözüm getirmediğini gördüklerini ve getirilecek başkanlık sisteminin özü itibariyle sistemden kaynaklandığını düşündükleri sorunlara çözüm sunabileceğini düşünmeleri halinde destek vereceklerini ifade etti.
Kamuoyunda Amerikan tarzı bir model olacağı veya Türkiye'ye özgü bir model olup olmadığına dair tartışmaların yer aldığını aktaran Yavuz, hükümetin kafasındaki başkanlık sistemini netleştirmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Türkiye'de birikmiş olan sorunlar var. Başta Kürt meselesi olmak üzere sistemin özellikle halkın inanç değerleriyle barışık olmamasıyla alakalı bir takım problemler var. Bu problemleri çözecek idari bir sisteme dönüşecekse elbette Hüda Par olarak destekliyoruz. Zira bu sistemin artık halka parmak sallayarak onları ikaz etme, onları hizaya getirme anlayışından ziyade sadece ve sadece halka hizmet etmek zorunda olan onların bütün dertlerine derman bulmak zorunda olan bir mekanizma olacağını düşünüyoruz."
-İç Güvenlik Paketi
Yavuz, İç Güvenlik Paketi'ne ilişkin de bir devletin devlet olma vasfının en önemli özelliğinin halkının güvenliğini sağlaması olduğunu vurgulayarak, halkının güvenliğini sağlayamayan bir devletin devlet olma vasfını yitireceğini kaydetti.
İç Güvenlik Paketi'nde özellikle önleyici tedbirler üzerinde durulması gerektiğini vurgulayan Yavuz, şöyle devam etti:
"Devlet, olaylara önleyici tedbir kapsamında ölümler meydana gelmeden önce müdahale etmelidir. Elbette 'molotof' bir silah şeklinde değerlendirilmelidir. Çünkü molotof atılarak yakılan ve katledilen insanların sayısı az değildir. Şayet İç Güvenlik Paketi ile alakalı özellikle kolluğa keyfi bir uygulama imkanı tanıyacak düzenlemeler varsa bunların mutlaka gözden geçirilmesi, kolluğa ve bölgede görev yapan özellikle polis teşkilatına keyfi şekilde hareket etme imkanı tanıyacak hususların kesinlikle ortadan kaldırılması gerekiyor."
-Çözüm süreci
Yavuz, çözüm sürecinin sağlam temeller üzerine oturması için Kürt halkını temsil eden cemaatler, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri, aşiretler gibi bütün oluşumların sürece dahil edilmesi ve muhatap alınması gerektiğini vurguladı.
Yavuz, şöyle dedi:
"Adına Kürt meselesi dediğimiz geniş bir hinterlanda yayılan ve tarihsel bir arka planı bulunan bu mesele PKK ile başlamadığından dolayı bu konudaki bütün muhatap halktır. Çözüm sürecini başlatan devletin bu hakikati göz önünde bulundurarak mutlaka PKK dışındaki Kürt halkının temsilcileri ile görüşmeler gerçekleştirmesi, onları da masaya davet etmesi ve çözüm sürecinin bir parçası haline getirmesi gerekiyor. Bu şekilde olduğu zaman Kürt halkının gerçek anlamda temsilcilerinin kimler olduğunu, kimlerin nihai ve kalıcı bir çözümden yana olduğunu, kimlerin de ideolojik yönleri ağır basan örgütsel çıkarlar peşinde koştuğunu çok net bir şekilde başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye kamuoyu gözlemle fırsatı bulacaktır."
-"PKK ve politik uzantıları tek başına Kürt halkının temsilcisi değildir"
Yavuz, PKK'nın ve politik uzantılarının tek başına kürt halkının temsilcisi olmadığını belirterek, oy oranlarına bakıldığında Türkiye'de 20 milyon olarak ifade edilen Kürt halkının sadece beşte birlik bir oy oranına sahip olduklarını savundu.
Alınan oyların PKK'nın bazı bölgelerde seçmen üzerinde kurduğu baskılardan etkilendiğini ileri süren Yavuz, konuşmasını şöyle tamamladı:
"PKK'nın olmayan inisiyatifine terk edilen halk şayet imkan tanınır, özgür bir şekilde iradesini sandığa yansıtma imkanını bulursa emin olun ki PKK ve politik uzantılarının aslında Kürt halkının çok az bir kesiminin desteğini aldığı ortaya çıkacaktır. Zira PKK ve temsil etmiş olduğu ideolojik sistem Kürt halkının inanç değerleri ile taban tabana zıt bir ideolojik eksene oturmaktadır. Özellikle kendi içlerinden bazı milletvekillerinin tencere kapak misali üzerinden PKK'nın üst yönetimindeki ideolojik yapılanması ağır basan ana damarının Kürt halkının inancıyla, kültürüyle, geleneğiyle ve göreneğiyle hiçbir alakasının olmadığı gözler önüne gelecektir."
Kaynak: AA
Yapılan kongrelerde, teşkilatlarının daha iyi yapılanması için görüş alış verişinde bulunduklarını ve ülkenin sorunları ile ilgili partisinin orta koyduğu çözüm önerilerini halka anlatmaya çalıştıklarını aktaran Yavuz, bunu yaparken İslami bir muhalefet misyonu ile hareket ettiklerini kaydetti.
Türkiye'nin gündeminde başkanlık sistemi, iç güvenlik paketi ve çözüm süreci ile ilgili tartışmaların yer aldığını anımsatan Yavuz, başkanlık sistemi ile ilgili mevcut parlamenter sistemin Türkiye'de bir takım sorunlara çözüm getirmediğini gördüklerini ve getirilecek başkanlık sisteminin özü itibariyle sistemden kaynaklandığını düşündükleri sorunlara çözüm sunabileceğini düşünmeleri halinde destek vereceklerini ifade etti.
Kamuoyunda Amerikan tarzı bir model olacağı veya Türkiye'ye özgü bir model olup olmadığına dair tartışmaların yer aldığını aktaran Yavuz, hükümetin kafasındaki başkanlık sistemini netleştirmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Türkiye'de birikmiş olan sorunlar var. Başta Kürt meselesi olmak üzere sistemin özellikle halkın inanç değerleriyle barışık olmamasıyla alakalı bir takım problemler var. Bu problemleri çözecek idari bir sisteme dönüşecekse elbette Hüda Par olarak destekliyoruz. Zira bu sistemin artık halka parmak sallayarak onları ikaz etme, onları hizaya getirme anlayışından ziyade sadece ve sadece halka hizmet etmek zorunda olan onların bütün dertlerine derman bulmak zorunda olan bir mekanizma olacağını düşünüyoruz."
-İç Güvenlik Paketi
Yavuz, İç Güvenlik Paketi'ne ilişkin de bir devletin devlet olma vasfının en önemli özelliğinin halkının güvenliğini sağlaması olduğunu vurgulayarak, halkının güvenliğini sağlayamayan bir devletin devlet olma vasfını yitireceğini kaydetti.
İç Güvenlik Paketi'nde özellikle önleyici tedbirler üzerinde durulması gerektiğini vurgulayan Yavuz, şöyle devam etti:
"Devlet, olaylara önleyici tedbir kapsamında ölümler meydana gelmeden önce müdahale etmelidir. Elbette 'molotof' bir silah şeklinde değerlendirilmelidir. Çünkü molotof atılarak yakılan ve katledilen insanların sayısı az değildir. Şayet İç Güvenlik Paketi ile alakalı özellikle kolluğa keyfi bir uygulama imkanı tanıyacak düzenlemeler varsa bunların mutlaka gözden geçirilmesi, kolluğa ve bölgede görev yapan özellikle polis teşkilatına keyfi şekilde hareket etme imkanı tanıyacak hususların kesinlikle ortadan kaldırılması gerekiyor."
-Çözüm süreci
Yavuz, çözüm sürecinin sağlam temeller üzerine oturması için Kürt halkını temsil eden cemaatler, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri, aşiretler gibi bütün oluşumların sürece dahil edilmesi ve muhatap alınması gerektiğini vurguladı.
Yavuz, şöyle dedi:
"Adına Kürt meselesi dediğimiz geniş bir hinterlanda yayılan ve tarihsel bir arka planı bulunan bu mesele PKK ile başlamadığından dolayı bu konudaki bütün muhatap halktır. Çözüm sürecini başlatan devletin bu hakikati göz önünde bulundurarak mutlaka PKK dışındaki Kürt halkının temsilcileri ile görüşmeler gerçekleştirmesi, onları da masaya davet etmesi ve çözüm sürecinin bir parçası haline getirmesi gerekiyor. Bu şekilde olduğu zaman Kürt halkının gerçek anlamda temsilcilerinin kimler olduğunu, kimlerin nihai ve kalıcı bir çözümden yana olduğunu, kimlerin de ideolojik yönleri ağır basan örgütsel çıkarlar peşinde koştuğunu çok net bir şekilde başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye kamuoyu gözlemle fırsatı bulacaktır."
-"PKK ve politik uzantıları tek başına Kürt halkının temsilcisi değildir"
Yavuz, PKK'nın ve politik uzantılarının tek başına kürt halkının temsilcisi olmadığını belirterek, oy oranlarına bakıldığında Türkiye'de 20 milyon olarak ifade edilen Kürt halkının sadece beşte birlik bir oy oranına sahip olduklarını savundu.
Alınan oyların PKK'nın bazı bölgelerde seçmen üzerinde kurduğu baskılardan etkilendiğini ileri süren Yavuz, konuşmasını şöyle tamamladı:
"PKK'nın olmayan inisiyatifine terk edilen halk şayet imkan tanınır, özgür bir şekilde iradesini sandığa yansıtma imkanını bulursa emin olun ki PKK ve politik uzantılarının aslında Kürt halkının çok az bir kesiminin desteğini aldığı ortaya çıkacaktır. Zira PKK ve temsil etmiş olduğu ideolojik sistem Kürt halkının inanç değerleri ile taban tabana zıt bir ideolojik eksene oturmaktadır. Özellikle kendi içlerinden bazı milletvekillerinin tencere kapak misali üzerinden PKK'nın üst yönetimindeki ideolojik yapılanması ağır basan ana damarının Kürt halkının inancıyla, kültürüyle, geleneğiyle ve göreneğiyle hiçbir alakasının olmadığı gözler önüne gelecektir."