Ablası Öldürülen Kardeşten Kadınlara 'Korkmayın' Çağrısı
Eskişehir’de ablasının eşi tarafından öldürülmesine şahit olan Serpil Biçergil, şiddet gören kadınların korkmadan polis ve adliyeye başvurarak haklarını aramaları gerektiğini, korkan kadınların öldürüldüğünü söyledi.
Türkiye’de yılda yüzlerce kadın erkeklerin, kurbanı oluyor. Eşi veya başka erkekler tarafından öldürülen kadınlara her geçen gün yenisi eklenirken binlerce kadın ise şiddete maruz kalıyor. Şiddet gören kadınların birçoğunda kalıcı yaralar oluşurken bir kısmı ise psikiyatri tedavi görmek zorunda kalıyor. Hayatını kaybeden kadınların birçoğu ise kocaları tarafından öldürülüyor. Bu tür olayların aslında yıllara dayanan geçimsizlikten ya da kadınların şiddet görmesinin ardından susmalarından kaynaklandığı yapılan araştırmalarda ortaya çıkıyor.
Eskişehir’de 1 yıl önce ablası Yasemin Varıcı’nın eşi tarafından öldürülmesine şahit olan ve olay sonrasında uzun bir süre psikolojik sorunlar yaşayan Serpil Biçergil, ablasının evlendiği zamandan başlayan şiddet olaylarına uzun yıllar maruz kaldığını söyledi.
“BİR GÜN ABLAMA TELEFON EDİP ‘SENİN CANINI ALACAĞIM’ DEDİ”
Ablasının çocuğunun olmasına rağmen şiddet görmeye devam ettiğini belirten Biçergil, kardeşinin çocuğuna kendisinin baktığını ve her akşam kavgayla evine geri döndüğünü ifade etti.
Ablasının gözünün ününde öldürülmesi olayını anlatan Biçergil, “Bahçede çalışmak için kardeşimle bahçeye gidip geliyoruz. O ara yine kocası onu rahatsız ediyor. Bir gün yine bahçeye gittim. Bir kadına temizliğe gidiyordum, temizlikten sonra akşam 10’da oraya geldim. Kocası yine içmiş kapının önünde zil zurna sarhoş. Zile basıp basıp küfrediyordu. Sonra telefon ettim ‘Eşin burada, gelme!’ diye. Ben dolanırken o arada içeri girip evde ne var ne yok, televizyonu kırmış, yatağı kesmiş, buzdolabına zarar vermiş, evde ne varsa darp etmiş. Biz polis çağırdık. Polisler geldi. Uzaklaştırma verildi.
Bir gün telefon edip ‘Senin canını alacağım.’ diyor. Onların bir kedisi vardı. Kedinin beli kırılmıştı. Kediyi götürürken o yine oralarda geziniyordu. “Polis çağıralım öyle çıkalım” dedim. O da “Bir şey olmaz” dedi.
Sonra ablam aşağı inip kuaförün önüne oturdu. Koşarak kocası geldi ve ablam içeri girdi. Kuaförün içine girince kapıda yalvardı “Ben çocuğumu görmek istiyorum, çocuğumu özledim. Aç kapıyı bir şey olmayacak. Çocuğumu görüp gideceğim” diye. Ablam da öyle deyince açtı kapıyı. O arada ilk bıçak darbesini aldı. Sonra içeriden dışarı çıkınca ablam düştü. Ablam düşünce kaç bıçak vurduğunu bilmiyorum. Ben de sandalye alıp vurana kadar bayağı şey oldu. Sandalyeyle vurunca ben ablam içeri girdi. Ve 7 saat sonra hastanede can verdi" dedi.
"ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKIYOR”
Ablasından sonra yaşanan kadın cinayetlerinde içinin yandığını ifade eden kardeş Biçergil, sözlerine şöyle devam etti:
"İnsanın başına gelince o zaman anlıyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Şimdi televizyonda bir kadın öldürüldüğünü duyunca sanki benim içim yanıyor. Kadınlar çalıştıkları zaman çok iyi. Erkeklere güvenmesinler, onlara bel bağlamasınlar. Bundan sonra mücadelem hep kadınların arkasındayım. Ne kadar kadın varsa arkasındayım. Zaten kadınları destekliyoruz. Her zaman da destekleyeceğim kadınları. Korkmasınlar. Her zaman polisimiz savcımız arkamızda. Zaten korktukları için kurban gidiyorlar ya. Korkmayacaklar artık kadınlar. Kadınların artık ön plana çıkmaları lazım.”
“SİSTEMİN GÜÇLENDİRİLMESİ VE DÜZELTİLMESİ GEREKİYOR”
Kadınlar olarak mücadelelerinin Türkiye’deki ve dünyadaki can mücadelesi olduğunu belirten Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Eskişehir Temsilcisi Fatma Kurt, kadınların korumayla ilgili taleplerini ısrarla istemeleri gerektiğini bildirdi. Korumaların çok iyi işlemediği zamanların da olduğuna dikkat çeken Kurt, “Şu anda kadını korumakla görevli olan polisin öldürüldüğü durumlarla da karşılaşabiliyoruz. Zaten bu sistemin güçlendirilmesi gerektiğinin de en büyük kanıtı yani. Kadını koruması için görevlendirilen polis dahi öldürülebiliyor. Ancak artık bu sistemin düzeltilmesi gerekiyor. Bunun için de bu emeği vererek ailelerimizle, kadın cinayetlerini durduracağız platformuyla, Türkiye’deki kadın mücadelesi yürüten kadınlarla, bu emeği verenlerin çözüm olarak sunduğu yasal düzenlemelerin ve iyileştirmelerin yapılması gerekir. Eğer kadına karşı şiddeti durdurmak istiyoruz diyorsak bunlar yapılmalıdır. Kadın arkadaşlarımız yalnız olmadıklarını bilsinler ve canları için mücadele etsinler” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
Eskişehir’de 1 yıl önce ablası Yasemin Varıcı’nın eşi tarafından öldürülmesine şahit olan ve olay sonrasında uzun bir süre psikolojik sorunlar yaşayan Serpil Biçergil, ablasının evlendiği zamandan başlayan şiddet olaylarına uzun yıllar maruz kaldığını söyledi.
“BİR GÜN ABLAMA TELEFON EDİP ‘SENİN CANINI ALACAĞIM’ DEDİ”
Ablasının çocuğunun olmasına rağmen şiddet görmeye devam ettiğini belirten Biçergil, kardeşinin çocuğuna kendisinin baktığını ve her akşam kavgayla evine geri döndüğünü ifade etti.
Ablasının gözünün ününde öldürülmesi olayını anlatan Biçergil, “Bahçede çalışmak için kardeşimle bahçeye gidip geliyoruz. O ara yine kocası onu rahatsız ediyor. Bir gün yine bahçeye gittim. Bir kadına temizliğe gidiyordum, temizlikten sonra akşam 10’da oraya geldim. Kocası yine içmiş kapının önünde zil zurna sarhoş. Zile basıp basıp küfrediyordu. Sonra telefon ettim ‘Eşin burada, gelme!’ diye. Ben dolanırken o arada içeri girip evde ne var ne yok, televizyonu kırmış, yatağı kesmiş, buzdolabına zarar vermiş, evde ne varsa darp etmiş. Biz polis çağırdık. Polisler geldi. Uzaklaştırma verildi.
Bir gün telefon edip ‘Senin canını alacağım.’ diyor. Onların bir kedisi vardı. Kedinin beli kırılmıştı. Kediyi götürürken o yine oralarda geziniyordu. “Polis çağıralım öyle çıkalım” dedim. O da “Bir şey olmaz” dedi.
Sonra ablam aşağı inip kuaförün önüne oturdu. Koşarak kocası geldi ve ablam içeri girdi. Kuaförün içine girince kapıda yalvardı “Ben çocuğumu görmek istiyorum, çocuğumu özledim. Aç kapıyı bir şey olmayacak. Çocuğumu görüp gideceğim” diye. Ablam da öyle deyince açtı kapıyı. O arada ilk bıçak darbesini aldı. Sonra içeriden dışarı çıkınca ablam düştü. Ablam düşünce kaç bıçak vurduğunu bilmiyorum. Ben de sandalye alıp vurana kadar bayağı şey oldu. Sandalyeyle vurunca ben ablam içeri girdi. Ve 7 saat sonra hastanede can verdi" dedi.
"ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKIYOR”
Ablasından sonra yaşanan kadın cinayetlerinde içinin yandığını ifade eden kardeş Biçergil, sözlerine şöyle devam etti:
"İnsanın başına gelince o zaman anlıyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Şimdi televizyonda bir kadın öldürüldüğünü duyunca sanki benim içim yanıyor. Kadınlar çalıştıkları zaman çok iyi. Erkeklere güvenmesinler, onlara bel bağlamasınlar. Bundan sonra mücadelem hep kadınların arkasındayım. Ne kadar kadın varsa arkasındayım. Zaten kadınları destekliyoruz. Her zaman da destekleyeceğim kadınları. Korkmasınlar. Her zaman polisimiz savcımız arkamızda. Zaten korktukları için kurban gidiyorlar ya. Korkmayacaklar artık kadınlar. Kadınların artık ön plana çıkmaları lazım.”
“SİSTEMİN GÜÇLENDİRİLMESİ VE DÜZELTİLMESİ GEREKİYOR”
Kadınlar olarak mücadelelerinin Türkiye’deki ve dünyadaki can mücadelesi olduğunu belirten Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Eskişehir Temsilcisi Fatma Kurt, kadınların korumayla ilgili taleplerini ısrarla istemeleri gerektiğini bildirdi. Korumaların çok iyi işlemediği zamanların da olduğuna dikkat çeken Kurt, “Şu anda kadını korumakla görevli olan polisin öldürüldüğü durumlarla da karşılaşabiliyoruz. Zaten bu sistemin güçlendirilmesi gerektiğinin de en büyük kanıtı yani. Kadını koruması için görevlendirilen polis dahi öldürülebiliyor. Ancak artık bu sistemin düzeltilmesi gerekiyor. Bunun için de bu emeği vererek ailelerimizle, kadın cinayetlerini durduracağız platformuyla, Türkiye’deki kadın mücadelesi yürüten kadınlarla, bu emeği verenlerin çözüm olarak sunduğu yasal düzenlemelerin ve iyileştirmelerin yapılması gerekir. Eğer kadına karşı şiddeti durdurmak istiyoruz diyorsak bunlar yapılmalıdır. Kadın arkadaşlarımız yalnız olmadıklarını bilsinler ve canları için mücadele etsinler” ifadelerini kullandı.