Köylülerin Asbest Tedirginliği
Sivas'ın Yıldızeli ilçesine bağlı Sandal köyünde akciğer zarı kanserine yol açtığı öne sürülen asbestli toprağın yoğun olması, buradaki vatandaşları tedirgin ediyor.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, 1993-2010 döneminde Cumhuriyet Üniversitesince (CÜ) Jeoloji Mühendisleri Odası Sivas Şubesi iş birliğiyle köyde yaşayan 126 erkek ve 93 kadın üzerinde yapılan incelemede, 190 kişinin akciğer zarı kanserine yol açtığı belirtilen asbeste maruz kaldığı tespit edildi. Köyde bu yıl da 4 kişi aynı hastalıktan hayatını kaybetti.
CÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekber Şahin, AA muhabirine, bölgede toprakta yaygın asbest olduğunu ve akciğer zarı kanseri hastalığıyla sıkça karşılaştıklarını söyledi.
Asbestli toprağın ilçenin özelikle Yozgat ve Tokat ile sınır bölgelerinde yaygın bulunduğunu anlatan Şahin, topraktaki asbestin solunum yoluyla vücuda geçtiğini bildirdi.
Bölgedeki vatandaşların, beyaz toprağı evlerinin duvarında sıva olarak kullandıkları için asbeste maruz kaldığını dile getiren Şahin, "Ev içinde kullandıkları beyaz toprak, zamanla ortama asbest lifleri salıyor. Bu asbest lifler de solunum yoluyla vücuda geçiyor. Vücuda geçtikten 30-40 yıl sonra bu hastalık meydana geliyor. Bu çalışmalarla da tespit edilmiştir" diye konuştu.
Köyde 1993-2010'te bir çalışma gerçekleştirildiğine işaret eden Şahin, 2012'de de 131 erkek ve 97 kadın üzerinde yapılan taramada, 197 kişide akciğer zarı kanseri bulgusuna rastlandığını belirtti. Şahin, bu kişilerden 130'una kemoterapi, 67'sine destek tedavisi uygulandığını söyledi.
Hastaların yüzde 98'inin 24 aylık sürede hayatını kaybettiğini söyleyen Şahin, şunları kaydetti:
"Hastalık çoğu zaman nefes darlığı, öksürük ve göğüs ağrısı şikayetleriyle ortaya çıkıyor. Vatandaşların asbestli toprak konusunda bilinçlendirilmesi, asbestli sıva kullanılan evlerde boyayla toprağın üzerinin kapatılması gerekiyor. Akciğer zarı kanserinde erken tanı oldukça güç. Kötü gidişli bir hastalık. Cerrahi tedavisi var ancak sonuçları çok yüz güldürücü değil. Ülkemizde her yıl ortalama 700-800 vaka görülmekte. Bu toprak, Eskişehir, Kütahya, Yozgat, Sivas ve Diyarbakır'da yoğun görülüyor."
- "Asbestin direkt havayla teması engellenmeli"
Köyde 1993-2010 ve 2010-2012 yıllarındaki araştırmada yer alan CÜ Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Berk de Sivas'ta başlattıkları çalışmanın son 3 yıldır Türkiye genelinde 20 ili kapsayacak şekilde devam ettiğini bildirdi.
Araştırmanın önemli kısmının tamamlandığını ancak henüz elde edilen verilerin makale haline getirilmediğini anlatan Berk, şöyle konuştu:
"Sivas özelinde ise özellikle Yıldızeli ilçesine bağlı bazı köylerde asbestli toprağa rastlıyoruz. Bu toprak, damlara seriliyor, duvarda sıva, badana amacıyla kullanılıyor. Bu toprağa uzun süre, 30-40 yıl gibi, solunum yoluyla maruz kalınırsa akciğer zarı kanseri görülebiliyor. Kötü bir hastalık, tedavisi çok olmayan bir hastalık. Bunun sonlandırılması için asbestli toprak kullanılan evlerin duvarlarının kaliteli boyalarla kapatılarak asbestin direkt havayla teması engellenmeli. Bu toprağın yoğun olduğu araziler de terk edilmeli. "
- Köylülerin görüşleri
Sandal köyünde yaşayan ve babası Ahmet Erkuş'u 2008'de akciğer zarı kanserinden kaybeden Hüseyin Erkuş (43), "Köyümüzde ölümlerin çoğu kanser kaynaklı. Devletimizden yardım istiyoruz. Ya bu kanserli topraktan bizi kurtarsınlar ya da köyü başka yere taşısınlar" dedi.
Akif Demir (30) de babasının 2009'da akciğer zarı kanserinden öldüğünü belirterek, "Amcam da kanserden öldü. Yapılan incelemelerde toprağımızda yüksek miktarda asbest çıktı. Şu anda da köyde kanser olanlarımız var" şeklinde konuştu.
Aynı hastalıktan yaşamını yitiren Ömer Erkuş'un oğlu Habib Erkuş ise babasının teşhis konulduktan 20 gün sonra hayatını kaybettiğini anlattı.
Cumhuriyet Üniversitesinden köye gelip araştırma yaptıklarını anlatan Erkuş, "Kanser nedenine 'toprak ve su' dediler. Ölümlerin bir çoğu da bu yüzden oluyor" ifadelerini kullandı.
Babasını 2008'de kaybeden Selami Köse (50), "Babam, amcamın oğlu da kanserden öldü. Bu köyün çoğu kanser. Daha önceleri köyde analiz yaptılar. Toprak ve suyumuz bozuk çıktı. Köye bir çare bulunmasını istiyoruz. Bizi bu kanser illetinden kurtarsınlar" dedi.
Köy muhtarı Vuhap Köse ise yağmurun asbestli topraktan geçerek şebeke suyuna karıştığını kaydederek, "90'lı yıllardan bu yana her evde kanser olayı var. Köyümüzde ölümlerin çoğu kanserden. Devletimizin bu konuyu ele alıp, sorunu çözmesini istiyoruz. Bu yıl köyümüzde 4 ölüm vakası gerçekleşti. Dördü de kanserden öldü. Gerekirse bizim bu köyü buradan kaldırsınlar. Korku içinde yaşıyoruz" diye konuştu.
Kaynak: AA
CÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekber Şahin, AA muhabirine, bölgede toprakta yaygın asbest olduğunu ve akciğer zarı kanseri hastalığıyla sıkça karşılaştıklarını söyledi.
Asbestli toprağın ilçenin özelikle Yozgat ve Tokat ile sınır bölgelerinde yaygın bulunduğunu anlatan Şahin, topraktaki asbestin solunum yoluyla vücuda geçtiğini bildirdi.
Bölgedeki vatandaşların, beyaz toprağı evlerinin duvarında sıva olarak kullandıkları için asbeste maruz kaldığını dile getiren Şahin, "Ev içinde kullandıkları beyaz toprak, zamanla ortama asbest lifleri salıyor. Bu asbest lifler de solunum yoluyla vücuda geçiyor. Vücuda geçtikten 30-40 yıl sonra bu hastalık meydana geliyor. Bu çalışmalarla da tespit edilmiştir" diye konuştu.
Köyde 1993-2010'te bir çalışma gerçekleştirildiğine işaret eden Şahin, 2012'de de 131 erkek ve 97 kadın üzerinde yapılan taramada, 197 kişide akciğer zarı kanseri bulgusuna rastlandığını belirtti. Şahin, bu kişilerden 130'una kemoterapi, 67'sine destek tedavisi uygulandığını söyledi.
Hastaların yüzde 98'inin 24 aylık sürede hayatını kaybettiğini söyleyen Şahin, şunları kaydetti:
"Hastalık çoğu zaman nefes darlığı, öksürük ve göğüs ağrısı şikayetleriyle ortaya çıkıyor. Vatandaşların asbestli toprak konusunda bilinçlendirilmesi, asbestli sıva kullanılan evlerde boyayla toprağın üzerinin kapatılması gerekiyor. Akciğer zarı kanserinde erken tanı oldukça güç. Kötü gidişli bir hastalık. Cerrahi tedavisi var ancak sonuçları çok yüz güldürücü değil. Ülkemizde her yıl ortalama 700-800 vaka görülmekte. Bu toprak, Eskişehir, Kütahya, Yozgat, Sivas ve Diyarbakır'da yoğun görülüyor."
- "Asbestin direkt havayla teması engellenmeli"
Köyde 1993-2010 ve 2010-2012 yıllarındaki araştırmada yer alan CÜ Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Berk de Sivas'ta başlattıkları çalışmanın son 3 yıldır Türkiye genelinde 20 ili kapsayacak şekilde devam ettiğini bildirdi.
Araştırmanın önemli kısmının tamamlandığını ancak henüz elde edilen verilerin makale haline getirilmediğini anlatan Berk, şöyle konuştu:
"Sivas özelinde ise özellikle Yıldızeli ilçesine bağlı bazı köylerde asbestli toprağa rastlıyoruz. Bu toprak, damlara seriliyor, duvarda sıva, badana amacıyla kullanılıyor. Bu toprağa uzun süre, 30-40 yıl gibi, solunum yoluyla maruz kalınırsa akciğer zarı kanseri görülebiliyor. Kötü bir hastalık, tedavisi çok olmayan bir hastalık. Bunun sonlandırılması için asbestli toprak kullanılan evlerin duvarlarının kaliteli boyalarla kapatılarak asbestin direkt havayla teması engellenmeli. Bu toprağın yoğun olduğu araziler de terk edilmeli. "
- Köylülerin görüşleri
Sandal köyünde yaşayan ve babası Ahmet Erkuş'u 2008'de akciğer zarı kanserinden kaybeden Hüseyin Erkuş (43), "Köyümüzde ölümlerin çoğu kanser kaynaklı. Devletimizden yardım istiyoruz. Ya bu kanserli topraktan bizi kurtarsınlar ya da köyü başka yere taşısınlar" dedi.
Akif Demir (30) de babasının 2009'da akciğer zarı kanserinden öldüğünü belirterek, "Amcam da kanserden öldü. Yapılan incelemelerde toprağımızda yüksek miktarda asbest çıktı. Şu anda da köyde kanser olanlarımız var" şeklinde konuştu.
Aynı hastalıktan yaşamını yitiren Ömer Erkuş'un oğlu Habib Erkuş ise babasının teşhis konulduktan 20 gün sonra hayatını kaybettiğini anlattı.
Cumhuriyet Üniversitesinden köye gelip araştırma yaptıklarını anlatan Erkuş, "Kanser nedenine 'toprak ve su' dediler. Ölümlerin bir çoğu da bu yüzden oluyor" ifadelerini kullandı.
Babasını 2008'de kaybeden Selami Köse (50), "Babam, amcamın oğlu da kanserden öldü. Bu köyün çoğu kanser. Daha önceleri köyde analiz yaptılar. Toprak ve suyumuz bozuk çıktı. Köye bir çare bulunmasını istiyoruz. Bizi bu kanser illetinden kurtarsınlar" dedi.
Köy muhtarı Vuhap Köse ise yağmurun asbestli topraktan geçerek şebeke suyuna karıştığını kaydederek, "90'lı yıllardan bu yana her evde kanser olayı var. Köyümüzde ölümlerin çoğu kanserden. Devletimizin bu konuyu ele alıp, sorunu çözmesini istiyoruz. Bu yıl köyümüzde 4 ölüm vakası gerçekleşti. Dördü de kanserden öldü. Gerekirse bizim bu köyü buradan kaldırsınlar. Korku içinde yaşıyoruz" diye konuştu.