Kaçırılan Polis Ve Asker Aileleri Mecliste
TBMM - HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, "Her iki tarafa çağrı yapıyoruz: Bir an önce kentlerde, dağlarda sürdürülen operasyonlar durdurulmalı. PKK da iyi niyet göstergesi olarak, alıkoyduğu polis ve askerlerin ailelerine kavuşması için gerekirse tek taraflı inisiyatif kullanmalı" dedi.
Çeşitli tarihlerde PKK tarafından kaçırılan polis ve askerlerin aileleri, bazı sivil toplum örgütleriyle birlikte, HDP TBMM Grubu'nu ziyaret etti.
İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, çatışmalı sürecin yeniden başlaması nedeniyle alıkonulanlarla ilgili yeni bir sorunla karşı karşıya olunduğunu belirterek, "Bu sorun sadece ailelerin ve insan hakları örgütlerinin ilgilendiği bir konu değil, partilerin, iktidarın, Parlamentonun ilgilenmesi gereken bir konu" dedi.
Yeniden kalıcı barış ve çatışmasızlık ortamına dönülmesi gerektiğini ısrarla vurguladıklarını belirten Türkdoğan, alıkonulanların sağ salim teslim edilmelerini ve tarafların müzakere etmesini istediklerini söyledi.
MAZLUMDER Genel Başkanı Faruk Ünsal, PKK'nın 2013 yılında, elinde bulundurduğu 8 devlet görevlisini serbest bırakmak suretiyle sürecin başlaması için iyi niyet adımı attığını belirterek, "O adımdan sonra 2,5 yıl süren çatışmasızlık ortamı olmuştu. PKK şimdi de güvenlik görevlilerini serbest bırakmak suretiyle sürecin yeniden başlamasına vesile olabilir. Devlet de barışın ve çatışmasızlık halinin devamı için atılması geren adımları atmalıdır" diye konuştu.
PKK'nın kaçırdığı Semih Özbey'in babası Gürsel Özbey, 70 gündür "yaşayan bir ölü" olduğunu vurgulayarak, "Çocuklarımızın bir an önce bize kavuşması için kim elinden ne geliyorsa yapsın. Önümüz kış, çocuklarımıza ne olacak bilmiyoruz" ifadesini kullandı.
Asker Müslüm Altıntaş'ın babası Şevket Altıntaş, "İçim yanıyor, uyku denen şey benim içim haram oldu" derken, annesi Songül Altıntaş ise "Ben Kürdüm eşim Türk, biz aynıyız, kardeşiz. Türk Kürt ayrılır mı? Ayrılmaz. Çocuk kaçırmayla bu iş gitmez. Ne gündüzümüz gündüz ne gecemiz gece. Yeter artık çocuklarımızı bıraksınlar" dedi.
Polis memuru Sedat Yabalak'ın eşi Burcu Yabalak, eşinin, arabayla Erzurum'dan Şanlıurfa'ya giderken Diyarbakır Lice'de kendisinin ve çocuklarının yanında kaçırıldığını söyledi.
Eşini götürenlere yalvardığını, ancak engel olamadığını belirten Yabalak, şöyle konuştu:
"Benim üç çocuğum var; Kürt değilim, Türküm, dadaşım. Eşimin suçu ve günahı yok. Atılan o kurşunlar annelerin ve eşlerin yüreğinde son buluyor, kimseye bir şey olmuyor. Ben 4 aydır üç çocuğumla yaşam mücadelesi veriyorum. Erzurum'dan buraya tek başıma geldim. Gündüz sahte gülüşlerle çocuklarımı oyalarken, gece sabahlara kadar ağlıyorum. İnanın çok dertliyim, kelimeler yetmiyor, yutkunmaktan içim şişti. Çay içemiyorum, yemek yiyemiyorum. Eğer gerçekten barış istiyorsak eşim ve diğerleri serbest bırakılsın. Onların ailelerine verildiği gün barış günüdür. Lütfen, yalvarıyorum sizlere. Eşim geldiği gün ellerime kına yakacağım, kurban keseceğim ama eğer gelmezse hakkımı kimseye helal etmiyorum. Barış istiyorsak lütfen getirin. Benim gelirken ellerim üşüdü, ya onun eli üşüyorsa. Her şeye siper oldunuz, bir de bizim için siper olun."
- "Kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir çığlıkla karşı karşıyayız"
İdris Baluken de yaptığı konuşma da "Artık sözün bittiği, kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir çığlıkla karşı karşıyayız" dedi.
Ailelerin bu çığlığına kayıtsız kalınamayacağını belirten Baluken, "Aileler bizlere sitemde bulundular, evet haklılar. Ancak şunun bilinmesi gerekir ki bu grupta bulunan her bir milletvekili bu ailelerin yaşadığı acıları kat be kat yaşamıştır, bedelini ödemiş, kendi eliyle en yakın canını toprağa vermiş insanlardır, biz de öyleyiz. O yüzden yüreğinizden kopan bu çığlığı en iyi anlayan insanlarız" ifadesini kullandı.
Baluken, Ankara-Kandil-İmralı arasındaki görüşme trafiğinin hepsine katıldığını anımsatarak, şu görüşleri dile getirdi:
"Biz bu topraklarda yaşanan acıları durdurmayı başardık. Polis, asker, sivil, gerilla hiçbir gencimizin toprağa düşmediği bir süreci hayata geçirmeyi başardık. Ne oldu da peki bu süreç bozuldu, niye bu masa devrildi, niye tekrar bu topraklara savaş, kan, nefret ve öfke getirildi? Aynı acı katlanmış olarak Nusaybin'deki ananın yüreğinde de var. Operasyonları durdurmak istedik ve çatışmasızlık ortamı sağlandığında devlet yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerde sizlerin sıkıntılarınızı dile getirdik. Operasyonları durdurmayan, her gün savaşı devam ettiren bir anlayış, bizim bu konuda KCK ile en küçük bir iletişim kanalı kurmamızı engelledi. Böyle bir realite var.
Biz her iki tarafa da çağrı yapmak istiyoruz: Bir an önce çatışmasızlık ortamı sağlanmalı, kalıcı ateşkes durumu yaratılmalı. Kentlerde, kırlarda, dağlarda sürdürülen operasyonlar durdurulmalı. PKK da iyi niyet göstergesi olarak, alıkoyduğu polis ve askerlerin ailelerine kavuşması için gerekirse tek taraflı inisiyatif de kullanmalı. Çözüm iradesine tekrar bu iyi niyetli adımlarla ulaşılabilir."
Baluken, polis ve asker ailelerin dile getirdiği bu çığlığa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere hiç kimsenin kayıtsız kalmamasını istedi. İsrail'in, Filistin'in elindeki bir askeri için, binin üzerinde Filistinliyi serbest bırakarak bir askerinin canına ne kadar değer verdiğini gösterdiğini belirten Baluken, 80-120 gündür yaşanan bu sıkıntı konusunda devlet yetkililerinden tek bir cümle dahi duymadıklarını iddia etti.
Görüşmede HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir de yer aldı.
Kaynak: AA
İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, çatışmalı sürecin yeniden başlaması nedeniyle alıkonulanlarla ilgili yeni bir sorunla karşı karşıya olunduğunu belirterek, "Bu sorun sadece ailelerin ve insan hakları örgütlerinin ilgilendiği bir konu değil, partilerin, iktidarın, Parlamentonun ilgilenmesi gereken bir konu" dedi.
Yeniden kalıcı barış ve çatışmasızlık ortamına dönülmesi gerektiğini ısrarla vurguladıklarını belirten Türkdoğan, alıkonulanların sağ salim teslim edilmelerini ve tarafların müzakere etmesini istediklerini söyledi.
MAZLUMDER Genel Başkanı Faruk Ünsal, PKK'nın 2013 yılında, elinde bulundurduğu 8 devlet görevlisini serbest bırakmak suretiyle sürecin başlaması için iyi niyet adımı attığını belirterek, "O adımdan sonra 2,5 yıl süren çatışmasızlık ortamı olmuştu. PKK şimdi de güvenlik görevlilerini serbest bırakmak suretiyle sürecin yeniden başlamasına vesile olabilir. Devlet de barışın ve çatışmasızlık halinin devamı için atılması geren adımları atmalıdır" diye konuştu.
PKK'nın kaçırdığı Semih Özbey'in babası Gürsel Özbey, 70 gündür "yaşayan bir ölü" olduğunu vurgulayarak, "Çocuklarımızın bir an önce bize kavuşması için kim elinden ne geliyorsa yapsın. Önümüz kış, çocuklarımıza ne olacak bilmiyoruz" ifadesini kullandı.
Asker Müslüm Altıntaş'ın babası Şevket Altıntaş, "İçim yanıyor, uyku denen şey benim içim haram oldu" derken, annesi Songül Altıntaş ise "Ben Kürdüm eşim Türk, biz aynıyız, kardeşiz. Türk Kürt ayrılır mı? Ayrılmaz. Çocuk kaçırmayla bu iş gitmez. Ne gündüzümüz gündüz ne gecemiz gece. Yeter artık çocuklarımızı bıraksınlar" dedi.
Polis memuru Sedat Yabalak'ın eşi Burcu Yabalak, eşinin, arabayla Erzurum'dan Şanlıurfa'ya giderken Diyarbakır Lice'de kendisinin ve çocuklarının yanında kaçırıldığını söyledi.
Eşini götürenlere yalvardığını, ancak engel olamadığını belirten Yabalak, şöyle konuştu:
"Benim üç çocuğum var; Kürt değilim, Türküm, dadaşım. Eşimin suçu ve günahı yok. Atılan o kurşunlar annelerin ve eşlerin yüreğinde son buluyor, kimseye bir şey olmuyor. Ben 4 aydır üç çocuğumla yaşam mücadelesi veriyorum. Erzurum'dan buraya tek başıma geldim. Gündüz sahte gülüşlerle çocuklarımı oyalarken, gece sabahlara kadar ağlıyorum. İnanın çok dertliyim, kelimeler yetmiyor, yutkunmaktan içim şişti. Çay içemiyorum, yemek yiyemiyorum. Eğer gerçekten barış istiyorsak eşim ve diğerleri serbest bırakılsın. Onların ailelerine verildiği gün barış günüdür. Lütfen, yalvarıyorum sizlere. Eşim geldiği gün ellerime kına yakacağım, kurban keseceğim ama eğer gelmezse hakkımı kimseye helal etmiyorum. Barış istiyorsak lütfen getirin. Benim gelirken ellerim üşüdü, ya onun eli üşüyorsa. Her şeye siper oldunuz, bir de bizim için siper olun."
- "Kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir çığlıkla karşı karşıyayız"
İdris Baluken de yaptığı konuşma da "Artık sözün bittiği, kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir çığlıkla karşı karşıyayız" dedi.
Ailelerin bu çığlığına kayıtsız kalınamayacağını belirten Baluken, "Aileler bizlere sitemde bulundular, evet haklılar. Ancak şunun bilinmesi gerekir ki bu grupta bulunan her bir milletvekili bu ailelerin yaşadığı acıları kat be kat yaşamıştır, bedelini ödemiş, kendi eliyle en yakın canını toprağa vermiş insanlardır, biz de öyleyiz. O yüzden yüreğinizden kopan bu çığlığı en iyi anlayan insanlarız" ifadesini kullandı.
Baluken, Ankara-Kandil-İmralı arasındaki görüşme trafiğinin hepsine katıldığını anımsatarak, şu görüşleri dile getirdi:
"Biz bu topraklarda yaşanan acıları durdurmayı başardık. Polis, asker, sivil, gerilla hiçbir gencimizin toprağa düşmediği bir süreci hayata geçirmeyi başardık. Ne oldu da peki bu süreç bozuldu, niye bu masa devrildi, niye tekrar bu topraklara savaş, kan, nefret ve öfke getirildi? Aynı acı katlanmış olarak Nusaybin'deki ananın yüreğinde de var. Operasyonları durdurmak istedik ve çatışmasızlık ortamı sağlandığında devlet yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerde sizlerin sıkıntılarınızı dile getirdik. Operasyonları durdurmayan, her gün savaşı devam ettiren bir anlayış, bizim bu konuda KCK ile en küçük bir iletişim kanalı kurmamızı engelledi. Böyle bir realite var.
Biz her iki tarafa da çağrı yapmak istiyoruz: Bir an önce çatışmasızlık ortamı sağlanmalı, kalıcı ateşkes durumu yaratılmalı. Kentlerde, kırlarda, dağlarda sürdürülen operasyonlar durdurulmalı. PKK da iyi niyet göstergesi olarak, alıkoyduğu polis ve askerlerin ailelerine kavuşması için gerekirse tek taraflı inisiyatif de kullanmalı. Çözüm iradesine tekrar bu iyi niyetli adımlarla ulaşılabilir."
Baluken, polis ve asker ailelerin dile getirdiği bu çığlığa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere hiç kimsenin kayıtsız kalmamasını istedi. İsrail'in, Filistin'in elindeki bir askeri için, binin üzerinde Filistinliyi serbest bırakarak bir askerinin canına ne kadar değer verdiğini gösterdiğini belirten Baluken, 80-120 gündür yaşanan bu sıkıntı konusunda devlet yetkililerinden tek bir cümle dahi duymadıklarını iddia etti.
Görüşmede HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir de yer aldı.