Gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak Açıklaması

Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak, paralel yapının Haberal’ın dışarı çıkmasından hemen önce derin yapı ile kendi arasında bir mutabakat sağladığını savunarak, “Gezi olayları derin yapı ile paralel yapının ortak operasyonuydu” dedi.

Gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak Açıklaması

Çorum Milli İrade Platformu tarafından “Ümmet Aşkı” konulu bir konferans düzenlendi.

Konferansa konuşmacı olarak katılan Dilipak, gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Milleti birbirine düşürmek için her yolun deneneceğine dikkat çeken Dilipak, “Bu ülkede Cumhurbaşkanına sukisat düzenlendi hala içinden çıkabilmiş değiliz. Özal o. Bu memlekette bir Jandarma Genel Komutanı suikasta uğradı mı? Uğramadı mı? Bilmiyoruz. Eşref Bitlis. Bu memlekette bir siyasi partinin genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, suikasta uğradı mı? Uğramadı mı? Geçen seçimden önce olan bir olayın davası henüz açılmış değil” diye konuştu.

Türkiye’de henüz taşların yerine oturmadığını dile getiren Dilipak, derin devletin tasfiye olmadığını söyledi.

Derin devletin halen hayatta olduğunu belirten Dilipak, Balyoz ve Ergenekon davalarının bir göz boyama hadisesi olduğunu öne sürdü.

Balyoz ve Ergenekon operasyonlarını “Amerika’nın söz dinlemeyen çocuklarını tasfiye edip derin devlet içerisindeki bir takım İslamcıların sisteme entegre edilmesine karşı çıkan unsurları tasfiye operasyonu” olarak yorumlayan Dilipak, “Yani derin devleti tahkim etme operasyonuydu. Balyoz ve Ergenekon davaları derin devleti tasfiye etme değil, tahkim etme operasyonlarıydı. Bizim içimizdeki bir takım insanlar kadına, paraya tamah edenler, iktidara, makama tamah edenler, şöhrete tamah edenleri sisteme entegre etmeye yönelik artık İslamcıları da uluslararası düzenin aktörü yapmaya yönelik bir operasyondu. Buna karşı çakanlara karşı o davalar açıldı. Şimdi buda ortaya çıktı. Düzmece evraklarla nelerin tezgahlandığı ortaya çıktı. Paralel yapı Haberal’ın dışarı çıkmasından hemen önce derin yapı ile kendi arasında bir mutabakat sağladı. Gezi olayları derin yapı ile paralel yapının ortak operasyonuydu” ifadelerini kullandı.

Dershanelerin kapanmasına da değinen Dilipak, dershanelerin ‘iktidara karşı halkı sokağa dökmenin bir aracı olabilir mi’ diye tezgahlandığını savundu. Başbakana dershanelerin kapatılmasını teklif edenlerden birisi olduğunu açıklayan Dilipak, dershanelerin kapatılması ile ilgili birçok gerekçeyi de kendisinin yazdığını ifade etti.

Dershanelerin kapatılmayıp okula dönüştürüleceğini anlatan Dilipak, “Çocuklar ezberden kurtulacaktı. Bu proje doğrudur ve hayata geçirilmesi gereken bir proje. Başbakan öğrenci başına da para vereyim diyor. Eğer devam etmek istemezseniz kadronuzu da alayım diyor. Eğer devam edip genişlemek istiyorsanız faizsiz kredi de vereyim diyor. Bütün bunları reddettiler. Hayır. Bu düzen böyle devam edecek. Dershane diploma versin deniyor dershane kapatılmıyor. Halkı sokağa çekmeyi düşündüler. Çünkü Tayyip Erdoğan kontrolden çıktı. Tayyip Erdoğan’da bu oyunun bir parçası olarak kullanılmak isteniyor. Büyük Ortadoğu Projesi bu yeni din anlayışının siyasi ayağını oluşturacaktı. Oluşturulacak model diğer ülkelerdeki okullar vasıtasıyla diğer Müslüman topluluklara taşınacaktı. Dünyada yeni bir İslam algısı ile yeni bir İslami birlik oluşturulacaktı. Uluslararası sistem İslam’ı ve Müslümanları teslim almak istiyor. Türkiye Müslümanlara bırakılamayacak kadar önemli bir ülke” şeklinde konuştu.

AK Parti’nin kurulurken cemaatin partide etkin olmak istediğini anlatan Dilipak, şunları kaydetti:
“Tayyip Erdoğan’ı başlangıçta istemediler. AK Parti kurulurken cemaat bu partide etkin olmak istiyordu. Ama dediler Tayyip Erdoğan biraz fevri adamdır. Birde Batılılar Tayyip Erdoğan ile İngilizce konuşamıyorlar. Birde dil bilmiyor. İyi ki bilmiyormuş. Tayyip Erdoğan’ı öyle bir mahkum ettiler ki siyaset yapabilir ama seçilemez. Muhtar bile olamaz. Çünkü Tayyip Erdoğan aday olursa kesin o genel başkan olacak. Tayyip Erdoğan olmayınca kim olacak. Abdullah gül İngilizce biliyor dengeleri de gözetiyor. Tayyip Erdoğan’da meydana çıkmazsa bu partinin kazanması mümkün değil. O yüzden siyaset yasağı getirmiyor. Yumurtaları toplayacak ama başkası yiyecek. Tayyip Erdoğan’a siyaset yasağı böyle getirildi.

Abdullah Gül’den beklentileri de gerçekleşmedi. Tayyip Erdoğan teskereyi geçiremedi. Teskerenin geçeceğinden herkes emindi. CHP’lilerin hırsından dolayı teskere geçmedi. O dönemde bizim çabalarımız sonucu değil CHP’lilerin öfkesi hırsı yüzünden teskere geçmedi. CHP’lilerin keskin sirkesi küpüne zarar verdi. Abdullah Gül teskereyi geçiremedi. İkinci işte ordunun içerisindeki ılımlı İslamcıların sisteme entegre edilmesine karşı çıkan kanadı tasfiye etmesi gerekiyordu. Yani Balyoz ve Ergenekon davasına benzer bir operasyon yapması gerekiyordu. Refah yol hükümeti de bunun için kuruldu. Tansu Çiller Erbakan’ın başına komiser olarak oturdu. Erbakan’a verilen asıl görev ılımlı İslamcıların sisteme entegre edilmesine karşı çıkan kanadı tasfiye etmesi göreviydi. Bunu yapmadığını farkına varınca Ergenekon’cular hükümeti düşürdü. Bu ara ne oldu susurluk yaşandı. Abdullah Çatlı da Erbakan hükümetine illegal yönden silah çekecek olsaydı Abdullah Çatlı da onları infaz edecekti. Abdullah Çatlı da bu projenin parçasıydı. Abdullah Çatlı’nın bazı işlerini Muhsin bey destekliyordu. Bazılarını desteklemiyordu”.

Muhsin Yazıcıoğlu hayatını kaybettiği helikopter kazasının herkesin içerisinde olduğu bir suikast olduğunu anlatan Dilipak, “Refahyol hükümetinde de, Erdoğan hükümetinde de derin devletle ilgili bazı sırları anlatanda Muhsin başkandı. Öyle durup dururken vurmadılar adamı. O işi en iyi bilenlerdendi bizi 28 Şubat’ta satmadı. Namlusu halka dönen tanka selam durmam dedi.

Tayyip Erdoğan’a yönelik bir kısım suikast planlarının da haberini veren Muhsin başkandı. Çok oluyorsun dediler, oyun bozuyorsun dediler. Ve işini bitirdiler. Herkesin içerisinde olduğu bir suikast o. Kolay kolay ortaya çıkmayacak. Orada her şey biliniyor aslında. Şimdilik bir çözümde beklemeyin. Olmayacak. Olamazda Çünkü Türkiye henüz kendi ayaklarının üzerinde doğrulmuş değil. O yüzden uyanık olmak zorundayız. Sizi birbirinize düşürecekler. Terörü zor bela durdurduk. Terör durmasın diye Oslo’yu deşifre edenler Roboskiyi tezgahlayanlar KCK operasyonlarını yapanlar hepsi aynı oyunun parçası. Tayyip Erdoğan’ın planı çok acıktı. Bu çocuklar dağdan insinler. İnmek istemeyende Barzani’ye gitsin onun peşmerge ordusuna asker olsunlar. Halkı ikna edemiyorsa da her isteyenin her istediğini yapacak değiliz. Önce bağırmadan konuşalım. KCK’nın adı budur. Düz ovada siyaset. Bunun adı oydu. Terörü bitirirsem beni bitirirler diyen bir takım Kürt liderler bugün barışı bitirirsek bizi bitirirler diyorlar. Bu büyük bir kazanım. Alevi kavgası da bitecek. Kürt kavgası da Ama sabıra ihtiyaç var” dedi.

Afra Kültür Merkezi’ndeki konferansı Belediye Başkan Yardımcıları Alper Zahir, Turhan Candan, AK Parti Çorum İl Başkanı Ahmet Sami Ceylan ve davetliler izledi.
Kaynak: İHA