'Anayasa Mahkemesi, Meclis'in Daha Önce Reddettiği Bir Yetkiyi Kullanamaz'
"Anayasa Mahkemesi'nin yüzde 10 seçim barajı ile ilgili bireysel başvuruyu gündemine aldığı ve 3 hafta içinde karara bağlayacağının" tartışıldığı bugünlerde, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, "Mahkeme, bu bireysel başvuruyu gündemine dahi almadan reddetmesi gerektirdi" dedi.
Üstün, konuyla ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
"2011 yılında Anayasa Komisyonu'nda Başkanvekilliği görevini yürütürken, Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı komisyona gelmişti. O tasarının bireysel başvuruyla ilgili görüşmeleri hakkında bilgi verebilir misiniz?" sorusu üzerine Üstün, bugün tartışılan konunun aslında, Anayasa Mahkemesi'nde bireysel başvurulara bakan bölümlerin, kanunları Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla Genel Kurul'a sevkedip sevkedemeyeceği yönünde bir tartışma olduğunu, yoksa yüzde 10 seçim barajı meselesiyle ilgili olmadığını söyledi.
Üstün, yüzde 10 seçim barajının yıllardan beri zaten tartışıldığını ve siyasetin çözüm üreteceği bir konu olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Bizim burada asıl üzerinde durmamız gereken konu, 'Anayasa Mahkemesi kendisine yeni bir yetki alanı açıyor, böyle bir yetkisi var mı?' Yani, 'bireysel başvuru sırasında uyuşmazlığı ilgilendiren bir kanun maddesini Anayasa Mahkemesi iptal edebilir mi edemez mi?' Temel sorun bu. Aslında bu mesele, Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluş ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı Anayasa Komisyonu'nda görüşülürken de gündeme gelmişti. Ben o zaman Anayasa Komisyonu Başkanvekiliydim, bu tasarının görüşüldüğü alt komisyonun da başkanlığını yürütüyordum. Tasarı, 11 Ocak 2011'de komisyona geldi, 26 Ocak 2011'de görüşülmeye başlandı, 30 Mart 2011'de de yasalaştı.
Tasarının 49. maddesinin 6. fıkrasında şöyle bir hüküm vardı: 'Bölümler, bireysel başvuru incelemesi sırasında temel hak ihlalin, kanun veya kanun hükmünde kararname (KHK) hükmünden kaynaklandığı kanaatine varırsa, iptali istemiyle Genel Kurul'a başvururlar.' Yani bugün tartışılan konu buydu. Anayasa Mahkemesi böyle bir yetkiyi bizden o zaman talep etmişti ama komisyon tartışmaları sırasında bu düzenlemenin riskli olabileceğini gördük. 'Mahkemenin hem savcı hem hakim konumuna geçeceğini, önüne gelen her türlü kanunu sınırsız ve süresiz bir yetkiyle, herhangi bir zaman sınırı olmadan iptal etme yetkisine haiz olacağını' ifade ettik, bunun mahsurlarını da o zaman açık açık anlattık."
- "Kanunların iptal yöntemleri belli"
Komisyon Başkanı Üstün, bir kanun Anayasa'ya aykırı ise bunun iptal yöntemlerinin belli olduğunu, Cumhurbaşkanı, Ana Muhalefet Partisi ve Meclis'te bulunan 110 milletvekilinin kanunun iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi'ni başvurabileceklerini, mahkemelerin de bir kanunu iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne gönderebileceğini kaydetti.
Anayasa Mahkemesi, o zaman, bu yöntemlerin dışında üçüncü bir yöntem daha talep ettiğini ifade eden Üstün, "Kendi içinden çıkan üyelerin kurduğu bölümlerin de Anayasa Mahkemesi'ne kanunların iptali istemiyle başvurabilme yetkisini talep etti. Alt komisyon bunu çok mahsurlu buldu ve metinden çıkardı. Artık bu kanun, TBMM Genel Kurulu'ndan geçip Meclis'in bir kararı haline geldiyse milli irade haline gelmiş demektir. Meclis'in reddettiği bir yetkiyi, Anayasa Mahkemesi yorum yoluyla, zorlamayla veya sonradan içtüzüklerine koydukları muallak birtakım hükümlerle alamaz. Çünkü bu yetkinin verilmeyeceği Meclis'te tartışılmış, Meclis bu yetkinin Anayasa Mahkemesi'ne verilmemesine karar vermiş. Mahkemenin bugünden sonra artık, 'ben ülke barajını düzenleyen bu hükmün Anayasa'ya aykırı olup olmadığını görüşeceğim' demesi kadar abesle iştigal bir şey olamaz" diye konuştu.
Ayhan Sefer Üstün, bunun dışında aslında başka bir sigorta hükmü daha olduğunu ifade ederek, Kanunun 45. maddesinin ilk fıkrasında bireysel başvurunun nasıl yapılacağı, 3. fıkrasında ise hangi konular üzerinde bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne gidilemeyeceği, yani istisnai maddelerin belirtildiğini kaydederek, fıkrada, "Yasama işlemleriyle, düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamaz" denildiğini bildirdi.
- "Mahkemenin geçmişinde 367 gibi hukuk garabeti içeren kararlar var"
Bunların dışında başka bir istisnai madde daha olduğunu, kanunda "Anayasa Mahkemesi kararları aleyhine de bireysel başvuru yapılamaz" denildiğini belirten Üstün, "Anayasa Mahkemesi böyle bir yolu açarsa, 'istisnai maddeyi ben kabul etmiyorum' derse, kendi kararlarının da tümünü bireysel başvuru yöntemine açmış olacak. O zaman kaotik bir durum ortaya çıkar. O zaman; Osmanlı'dan bize intikal eden bütün kanunlar dahi, zaman ve sayı sınırına bakılmadan, olmayan yetki ile artık Anayasa'ya aykırı olup olmadığı incelemesine tabi tutulur ve mahkeme, tüm kanunları yeniden görüşme ve iptal etme yetkisine haiz olur. Bu son derece riskli bir şey; hukuk güvenliği, demokrasi, milli irade ve Meclis'in yetkileri açısından riskli bir durum" dedi.
Üstün, "Peki bu durumda Anayasa Mahkemesi ne yapmalıydı?" sorusuna, "Anayasa Mahkemesi'nin, milletvekili seçim kanunundaki baraj hükmünün iptaline yönelik böyle bir bireysel başvuru geldiğinde, bunu derhal usul yönünden reddetmesi gerekirdi. Çünkü Anayasa Mahkemesi'nin bu yetkisi tartışılmış ve kabul edilmemiş. Ayrıca istisnai maddelerde de yasama işlemlerinin bireysel başvuruya konu edilmeyeceği açıkça yazılmış. Bu hükümler çerçevesinde, dilekçe, kabul edilebilirlik ön incelemesi sırasında, 'kabul edilemez' şeklinde bir kararla reddedilmeliydi. Mahkemenin bunu reddetmediği görülüyor ama daha henüz vakit geçmiş değil. Bence bütün bu değerlendirmeler ışığında, usul yönünden bu talep reddedilmeli" yanıtını verdi.
"O zaman, Anayasa Mahkemesi hukuk ihlali yapmış diyebilir miyiz?" sorusuna yanıt verirken Üstün, "Böyle bir karar, skandal karar olur. Anayasa Mahkemesi'nin geçmişinde 367 kararı gibi hukuk garabeti içeren kararlar vardır. Mahkeme hala bunların vebali altında ezilmektedir. Yeni bir hukuk garabetine neden olacak karara imza atmaması gerekir. Böyle bir şeyi yapmayacaklarını ümit ediyorum" dedi.
Kaynak: AA
"2011 yılında Anayasa Komisyonu'nda Başkanvekilliği görevini yürütürken, Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı komisyona gelmişti. O tasarının bireysel başvuruyla ilgili görüşmeleri hakkında bilgi verebilir misiniz?" sorusu üzerine Üstün, bugün tartışılan konunun aslında, Anayasa Mahkemesi'nde bireysel başvurulara bakan bölümlerin, kanunları Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla Genel Kurul'a sevkedip sevkedemeyeceği yönünde bir tartışma olduğunu, yoksa yüzde 10 seçim barajı meselesiyle ilgili olmadığını söyledi.
Üstün, yüzde 10 seçim barajının yıllardan beri zaten tartışıldığını ve siyasetin çözüm üreteceği bir konu olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Bizim burada asıl üzerinde durmamız gereken konu, 'Anayasa Mahkemesi kendisine yeni bir yetki alanı açıyor, böyle bir yetkisi var mı?' Yani, 'bireysel başvuru sırasında uyuşmazlığı ilgilendiren bir kanun maddesini Anayasa Mahkemesi iptal edebilir mi edemez mi?' Temel sorun bu. Aslında bu mesele, Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluş ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı Anayasa Komisyonu'nda görüşülürken de gündeme gelmişti. Ben o zaman Anayasa Komisyonu Başkanvekiliydim, bu tasarının görüşüldüğü alt komisyonun da başkanlığını yürütüyordum. Tasarı, 11 Ocak 2011'de komisyona geldi, 26 Ocak 2011'de görüşülmeye başlandı, 30 Mart 2011'de de yasalaştı.
Tasarının 49. maddesinin 6. fıkrasında şöyle bir hüküm vardı: 'Bölümler, bireysel başvuru incelemesi sırasında temel hak ihlalin, kanun veya kanun hükmünde kararname (KHK) hükmünden kaynaklandığı kanaatine varırsa, iptali istemiyle Genel Kurul'a başvururlar.' Yani bugün tartışılan konu buydu. Anayasa Mahkemesi böyle bir yetkiyi bizden o zaman talep etmişti ama komisyon tartışmaları sırasında bu düzenlemenin riskli olabileceğini gördük. 'Mahkemenin hem savcı hem hakim konumuna geçeceğini, önüne gelen her türlü kanunu sınırsız ve süresiz bir yetkiyle, herhangi bir zaman sınırı olmadan iptal etme yetkisine haiz olacağını' ifade ettik, bunun mahsurlarını da o zaman açık açık anlattık."
- "Kanunların iptal yöntemleri belli"
Komisyon Başkanı Üstün, bir kanun Anayasa'ya aykırı ise bunun iptal yöntemlerinin belli olduğunu, Cumhurbaşkanı, Ana Muhalefet Partisi ve Meclis'te bulunan 110 milletvekilinin kanunun iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi'ni başvurabileceklerini, mahkemelerin de bir kanunu iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne gönderebileceğini kaydetti.
Anayasa Mahkemesi, o zaman, bu yöntemlerin dışında üçüncü bir yöntem daha talep ettiğini ifade eden Üstün, "Kendi içinden çıkan üyelerin kurduğu bölümlerin de Anayasa Mahkemesi'ne kanunların iptali istemiyle başvurabilme yetkisini talep etti. Alt komisyon bunu çok mahsurlu buldu ve metinden çıkardı. Artık bu kanun, TBMM Genel Kurulu'ndan geçip Meclis'in bir kararı haline geldiyse milli irade haline gelmiş demektir. Meclis'in reddettiği bir yetkiyi, Anayasa Mahkemesi yorum yoluyla, zorlamayla veya sonradan içtüzüklerine koydukları muallak birtakım hükümlerle alamaz. Çünkü bu yetkinin verilmeyeceği Meclis'te tartışılmış, Meclis bu yetkinin Anayasa Mahkemesi'ne verilmemesine karar vermiş. Mahkemenin bugünden sonra artık, 'ben ülke barajını düzenleyen bu hükmün Anayasa'ya aykırı olup olmadığını görüşeceğim' demesi kadar abesle iştigal bir şey olamaz" diye konuştu.
Ayhan Sefer Üstün, bunun dışında aslında başka bir sigorta hükmü daha olduğunu ifade ederek, Kanunun 45. maddesinin ilk fıkrasında bireysel başvurunun nasıl yapılacağı, 3. fıkrasında ise hangi konular üzerinde bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne gidilemeyeceği, yani istisnai maddelerin belirtildiğini kaydederek, fıkrada, "Yasama işlemleriyle, düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamaz" denildiğini bildirdi.
- "Mahkemenin geçmişinde 367 gibi hukuk garabeti içeren kararlar var"
Bunların dışında başka bir istisnai madde daha olduğunu, kanunda "Anayasa Mahkemesi kararları aleyhine de bireysel başvuru yapılamaz" denildiğini belirten Üstün, "Anayasa Mahkemesi böyle bir yolu açarsa, 'istisnai maddeyi ben kabul etmiyorum' derse, kendi kararlarının da tümünü bireysel başvuru yöntemine açmış olacak. O zaman kaotik bir durum ortaya çıkar. O zaman; Osmanlı'dan bize intikal eden bütün kanunlar dahi, zaman ve sayı sınırına bakılmadan, olmayan yetki ile artık Anayasa'ya aykırı olup olmadığı incelemesine tabi tutulur ve mahkeme, tüm kanunları yeniden görüşme ve iptal etme yetkisine haiz olur. Bu son derece riskli bir şey; hukuk güvenliği, demokrasi, milli irade ve Meclis'in yetkileri açısından riskli bir durum" dedi.
Üstün, "Peki bu durumda Anayasa Mahkemesi ne yapmalıydı?" sorusuna, "Anayasa Mahkemesi'nin, milletvekili seçim kanunundaki baraj hükmünün iptaline yönelik böyle bir bireysel başvuru geldiğinde, bunu derhal usul yönünden reddetmesi gerekirdi. Çünkü Anayasa Mahkemesi'nin bu yetkisi tartışılmış ve kabul edilmemiş. Ayrıca istisnai maddelerde de yasama işlemlerinin bireysel başvuruya konu edilmeyeceği açıkça yazılmış. Bu hükümler çerçevesinde, dilekçe, kabul edilebilirlik ön incelemesi sırasında, 'kabul edilemez' şeklinde bir kararla reddedilmeliydi. Mahkemenin bunu reddetmediği görülüyor ama daha henüz vakit geçmiş değil. Bence bütün bu değerlendirmeler ışığında, usul yönünden bu talep reddedilmeli" yanıtını verdi.
"O zaman, Anayasa Mahkemesi hukuk ihlali yapmış diyebilir miyiz?" sorusuna yanıt verirken Üstün, "Böyle bir karar, skandal karar olur. Anayasa Mahkemesi'nin geçmişinde 367 kararı gibi hukuk garabeti içeren kararlar vardır. Mahkeme hala bunların vebali altında ezilmektedir. Yeni bir hukuk garabetine neden olacak karara imza atmaması gerekir. Böyle bir şeyi yapmayacaklarını ümit ediyorum" dedi.
