Mele ve STK'lardan 'barış' çağrısı

DBP ile Hüda-Par arasındaki gerginliği son vermek amacıyla Diyarbakır'daki Nur Camii'nde yapılan toplantıdan barış çağrısı çıktı.

Mele ve STK'lardan 'barış' çağrısı
Kent merkezindeki Nur Camii'nde, bazı sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile bölgede gayrı resmi imamlık yapan din adamaları, meleler bir araya geldi.

Buluşmadan, 6-7 Ekim tarihleri arasında çıkan ve can kayıpları ile sonuçlanan olaylardan sonra DBP ve Hüda-Par arasındaki gerginliğin bitirilmesi için 'barış çağrısı' çıktı.

Barış girişimleriyle tanınan 'Sulh ve Adalet Hareketi' lideri Seyda Süleyman Kurşun, bazı STK ile 6 ilden gelen melelerin görüş birliğine vardığı çağrıyı şu sözlerle aktardı:

— Kürdistan'da yaşatılan kaosun biran önce sona erdirilmesi ve toplumdaki gergin havanın dağıtılması.

— Yeni bir kardeş katliamına ve güven ortamının yok edilmesine yol açacak her türlü girişimden uzak durulması.

— Bir süredir devam eden olumlu havanın korunması ve bunu fırsata dönüştürebilmek için taraflar arasında iyi niyet gösterilerini bir an önce somut adımlara dönüştürülmesi.

— Eski yaraları deşmeden ve bunlardan ders alınarak Kürdistan'ın geleceği ve inşası için hep birlikte sulh ortamının sağlanmasına yönelik gayretlerinin artarak devam etmesi.

— Dini Mübin İslam ve bir parçası olmaktan asla utanmadığımız Kürdistan davalarını, ayrı ayrı ve birbirine karşıt iki mücadele gibi gösterenlerin, toplumdan soyutlanarak etkisiz hale getirilmesi.

— Yaşadığımız acı hadiseler bize öldürmeyle ve kardeş katliamlarıyla bir sonuç alınamayacağını göstermiştir. O nedenle ilim, irfan, bilim ve teknoloji gibi Allah'ın verdiği aklın ürünü olan imkânları kullanarak hakkımızı almak yerine, sisli havalar oluşturarak insanları şiddete sevk eden yöntemlere itibar edilmemesi.

— Çatışma dönemlerinin ve savaş atmosferlerinin bir ürünü olan korku, bunalım, tedirginlik ve güvensizlik yerine; cesaret, ferahlık, sükûnet ve güvenin devamlılığı için çabaların gösterilmesi.

— İnsanların insanca yaşayabilecekleri ve insani ile ilahi haklarını hiçbir baskı ve zorlamayla karşılaşmadan kullanabilecekleri bir yönetim modeli ve sisteminin İslam âleminin bir ihtiyacı ve Kürdistan sorununun da ilacı olduğu kabulünden hareketle, Kürtlerin bu konuda her türlü teklif ve öneriye açık olması.