İzmir, Yatırımda En Cazip Üç Kentten Biri
Türkiye'nin ilk tematik teknoparkı Dokuz Eylül Teknoloji Bölgesi (DEPARK) uluslararası yatırımcının ilgi odağı oldu. İlk yılında 70 firmanın Ar-Ge merkezini taşıdığı bölgede Ericsonn ve Intel'in ardından bir Fransız sağlık teknolojileri firmasının da yatırıma hazırlandığı ifade edildi. Alman menşeli bir teknoloji firmasının dünya genelinde yaptırdığı yatırım araştırmasında ise İzmir, en cazip 3 kent arasına girdi.
Her yıl milyarlarca dolar ilaç ve tıbbi malzeme ithalatı yapan Türkiye'nin bu alanda teknoloji ve rekabet gücünü artırması için sağlık alanına özel olarak kurduğu ilk tematik teknopark olan Dokuz Eylül Teknoloji Bölgesi'nin 9 aylık dönemde çeşitli boyutlarda 70 yatırıma ev sahipliği yaptığı belirtildi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Özgören, dünyada aynı zamanda tıp eğitimi verilen bir hastane kompleksi ile Ar-Ge faaliyetlerinin bir arada yürütüldüğü ender merkezlerden birisi olan DEPARK'ın Türkiye'nin sağlık inovasyon merkezi olmaya hazırlandığını dile getirdi.
Biyoteknoloji alanında araştırmalar yapmak üzere oluşturulan İzmir Biyotıp ve Genom Enstitüsü'nde bazı hastalıklara yönelik araştırmaların başladığını, dünya genelinde tıp araştırmalarıyla öne çıkan Türk bilimadamlarına çağrıda bulunulduğunu aktaran Özgören, enstitünün yakın gelecekte Türkiye'yi tıpta dışa bağımlılıktan kurtarma konusunda önemli adımlar atacağını söyledi.
-ABD ve Japonya ile anlaşma
Bilimsel araştırma altyapısı ve Türkiye'nin potansiyelinin dünya genelinde Ar-Ge yatırımcılarının dikkatini çektiğini, ABD ve AB başta olmak üzere çok sayıda ülkeden şirketlerin üst düzey yöneticilerinin teknoparkı incelemek üzere geldiğine işaret eden Prof. Dr. Özgören, bir süre önce Harvard, MIT gibi önde gelen üniversiteler ve araştırma enstitülerinin bulunduğu ABD'nin Massachusetts Eyaleti ile temsilcilik anlaşması imzaladıklarını anımsattı.
Bu anlaşmayla sağlık teknoloji transferi konusunda Massachusetts eyaletini Türkiye'de temsil edeceklerini anlatan Özgören, Türk bilim insanlarının da partner ve finansman arayışında bu kanalı kullanabileceğini, ürettikleri teknolojiyle bu pazara girmek isteyen firmalara da düşük maliyetlerle hizmet sunulacağını bildirdi.
Benzeri bir anlaşmanın Japonya ile yapılması için Hokkaido Üniversitesi ile görüşmelerin devam ettiğini vurgulayan Özgören, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İzmir'i sağlık inovasyonunda bir sıçrama noktası olarak adreslemeyi hedefliyoruz. Teknoparkta yatırım yapan firma sayısı 70'e ulaştı. 80 ile 100 arasında bekleyen başvuru var. Bunların bir kısmı genç bilim insanlarımız. Onları genellikle kuluçka bölümüne alıyoruz. Ericcson'un Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi Ar-Ge Merkezi ile Intel'in bir Ar-Ge birimi de teknopark katılımcıları arasında. Bunun yanında Türkiye'de tıbbi malzeme ve ilaç konusunda kendisini dünya çapında ispat etmiş firmalarımız da var.
Henüz çok yeni bir teknopark olmamıza rağmen yabancı kullanıcı seviyesinin istediğimiz düzeyde olmadığını söyleyebilirim. Yabancı yatırımcılar genelde Türkiye'de yalnız olmak istemiyorlar, yerli partnerler istiyorlar. Ericsonn ve İntel'in ardından Fransız sağlık teknolojileri şirketi de bölgede yatırıma hazırlanıyor. Bu firmaya hem Ar-Ge hem pilot üretim sürecinde destek vermeyi planlıyoruz. 2015 ortalarında 120 firmanın DEPARK içinde faaliyet göstereceğini öngörüyoruz."
-İzmir'in cazibesi
MENA olarak tanımlanan Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi'nde ileri sağlık teknolojilerinin geliştirildiği ve üretime dönüştürüldüğü bir merkezin olmadığını, Fransa'dan Hindistan'a kadar olan büyük bir boşluğun tam ortasında yer aldıklarını kaydeden Özgören, İzmir'in inovasyon kapasitesi ve yatırım cazibesinin uluslar arası raporlara da girmeye başladığına değindi.
Prof. Dr. Özgören, şöyle devam etti:
"Geçen yıl Almanya merkezli dünyaca tanınan bir grup teknoloji alanında yaklaşık bin mühendisin çalışacağı büyük bir Ar-Ge mekezi kurmak üzere bir araştırma yaptırdı. Dünya genelinde İstanbul, Ankara ve İzmir'in de yer aldığı 20 kent değerlendirmeye alındı. İzmir, bu araştırmada Ar-Ge yatırımında en cazip 3 kent arasına girdi. İzmir'de eğitimli genç nüfusun olması, insan havuzunun taze ve düzgün olması, uluslar arası ve şehir içi ulaşımın çok kolay olması en önemli etkenler oldu. 15 dakikada havalimanına, teknoparklara, serbest bölgeye, sanayi bölgelerine ulaşma imkanı bulunan çok fazla merkez yok. Ayrıca kentin NATO'nun üç komutanlığından birine ev sahipliği yapması da lojistik konusundaki avantajına konusunda önemli bir referans kaynağı oldu. Kentteki üniversiteler ve teknoloji kurumları arasında hızla ortak kararlar alınabilmesi de olumlu bir kriter olarak gösterildi.
Bu değerlendirmede İstanbul, trafik sorunu ve maliyetlerinin yüksek olması, Ankara ise akademik altyapısının büyük bölümünün kullanımda olması nedeniyle geride kaldı. İzmir'de açıkta bulunan, kullanılmayı bekleyen nitelikli bir kapasite var. DEPARK'ın bu yatırımı kazanıp kazanmadığını henüz bilmiyoruz. Ancak bu değerlendirmede dünyada ilk üçe kaldığımızı öğrenmek bize mutluluk verdi."
Kaynak: AA
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Özgören, dünyada aynı zamanda tıp eğitimi verilen bir hastane kompleksi ile Ar-Ge faaliyetlerinin bir arada yürütüldüğü ender merkezlerden birisi olan DEPARK'ın Türkiye'nin sağlık inovasyon merkezi olmaya hazırlandığını dile getirdi.
Biyoteknoloji alanında araştırmalar yapmak üzere oluşturulan İzmir Biyotıp ve Genom Enstitüsü'nde bazı hastalıklara yönelik araştırmaların başladığını, dünya genelinde tıp araştırmalarıyla öne çıkan Türk bilimadamlarına çağrıda bulunulduğunu aktaran Özgören, enstitünün yakın gelecekte Türkiye'yi tıpta dışa bağımlılıktan kurtarma konusunda önemli adımlar atacağını söyledi.
-ABD ve Japonya ile anlaşma
Bilimsel araştırma altyapısı ve Türkiye'nin potansiyelinin dünya genelinde Ar-Ge yatırımcılarının dikkatini çektiğini, ABD ve AB başta olmak üzere çok sayıda ülkeden şirketlerin üst düzey yöneticilerinin teknoparkı incelemek üzere geldiğine işaret eden Prof. Dr. Özgören, bir süre önce Harvard, MIT gibi önde gelen üniversiteler ve araştırma enstitülerinin bulunduğu ABD'nin Massachusetts Eyaleti ile temsilcilik anlaşması imzaladıklarını anımsattı.
Bu anlaşmayla sağlık teknoloji transferi konusunda Massachusetts eyaletini Türkiye'de temsil edeceklerini anlatan Özgören, Türk bilim insanlarının da partner ve finansman arayışında bu kanalı kullanabileceğini, ürettikleri teknolojiyle bu pazara girmek isteyen firmalara da düşük maliyetlerle hizmet sunulacağını bildirdi.
Benzeri bir anlaşmanın Japonya ile yapılması için Hokkaido Üniversitesi ile görüşmelerin devam ettiğini vurgulayan Özgören, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İzmir'i sağlık inovasyonunda bir sıçrama noktası olarak adreslemeyi hedefliyoruz. Teknoparkta yatırım yapan firma sayısı 70'e ulaştı. 80 ile 100 arasında bekleyen başvuru var. Bunların bir kısmı genç bilim insanlarımız. Onları genellikle kuluçka bölümüne alıyoruz. Ericcson'un Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi Ar-Ge Merkezi ile Intel'in bir Ar-Ge birimi de teknopark katılımcıları arasında. Bunun yanında Türkiye'de tıbbi malzeme ve ilaç konusunda kendisini dünya çapında ispat etmiş firmalarımız da var.
Henüz çok yeni bir teknopark olmamıza rağmen yabancı kullanıcı seviyesinin istediğimiz düzeyde olmadığını söyleyebilirim. Yabancı yatırımcılar genelde Türkiye'de yalnız olmak istemiyorlar, yerli partnerler istiyorlar. Ericsonn ve İntel'in ardından Fransız sağlık teknolojileri şirketi de bölgede yatırıma hazırlanıyor. Bu firmaya hem Ar-Ge hem pilot üretim sürecinde destek vermeyi planlıyoruz. 2015 ortalarında 120 firmanın DEPARK içinde faaliyet göstereceğini öngörüyoruz."
-İzmir'in cazibesi
MENA olarak tanımlanan Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi'nde ileri sağlık teknolojilerinin geliştirildiği ve üretime dönüştürüldüğü bir merkezin olmadığını, Fransa'dan Hindistan'a kadar olan büyük bir boşluğun tam ortasında yer aldıklarını kaydeden Özgören, İzmir'in inovasyon kapasitesi ve yatırım cazibesinin uluslar arası raporlara da girmeye başladığına değindi.
Prof. Dr. Özgören, şöyle devam etti:
"Geçen yıl Almanya merkezli dünyaca tanınan bir grup teknoloji alanında yaklaşık bin mühendisin çalışacağı büyük bir Ar-Ge mekezi kurmak üzere bir araştırma yaptırdı. Dünya genelinde İstanbul, Ankara ve İzmir'in de yer aldığı 20 kent değerlendirmeye alındı. İzmir, bu araştırmada Ar-Ge yatırımında en cazip 3 kent arasına girdi. İzmir'de eğitimli genç nüfusun olması, insan havuzunun taze ve düzgün olması, uluslar arası ve şehir içi ulaşımın çok kolay olması en önemli etkenler oldu. 15 dakikada havalimanına, teknoparklara, serbest bölgeye, sanayi bölgelerine ulaşma imkanı bulunan çok fazla merkez yok. Ayrıca kentin NATO'nun üç komutanlığından birine ev sahipliği yapması da lojistik konusundaki avantajına konusunda önemli bir referans kaynağı oldu. Kentteki üniversiteler ve teknoloji kurumları arasında hızla ortak kararlar alınabilmesi de olumlu bir kriter olarak gösterildi.
Bu değerlendirmede İstanbul, trafik sorunu ve maliyetlerinin yüksek olması, Ankara ise akademik altyapısının büyük bölümünün kullanımda olması nedeniyle geride kaldı. İzmir'de açıkta bulunan, kullanılmayı bekleyen nitelikli bir kapasite var. DEPARK'ın bu yatırımı kazanıp kazanmadığını henüz bilmiyoruz. Ancak bu değerlendirmede dünyada ilk üçe kaldığımızı öğrenmek bize mutluluk verdi."