Kayseri'de 'Uyuşturucuyla Mücadele Çalıştayı' Düzenlendi
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Saliha Demirel Özsoy, bağımlılık riski en yüksek olan maddenin tütün olduğunu belirterek, "Sigara içenlerin 3'te 2'si bırakmak istiyor ancak sadece yüzde 3'ü bırakabiliyor" dedi.
Özsoy, İl Halk Sağlığı Müdürlüğünce Kadir Has Kongre Merkezinde düzenlenen "Kayseri Uyuşturucuyla Mücadele Çalıştayı"nda yaptığı konuşmada, bağımlılık yapan maddelerin çok yoğun ve hızlı şekilde keyif alma hali oluşturduğunu, madde alımı devam ettikçe biyolojik bir sürecin başladığını söyledi.
Beynin zamanla bu maddeye alıştığına dikkati çeken Özsoy, "Beyinde yapısal, kimyasal kalıcı değişiklikler oluşmaya başlıyor. Bir süre sonra kişi, maddeyi almadığı zaman kendisini rahatsız eden belirtiler yaşamaya başlıyor, buna yoksunluk diyoruz. Bu belirtileri yaşamamak için madde almaya devam ediyor, bağımlılık tam da bu işte. Böyle bir kısır döngü ortaya çıkıyor, madde kişiyi yönetmeye başlıyor" diye konuştu.
Özsoy, bağımlılık yapan yüzlerce madde olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Araştırmalara göre, en az bir kez kullanımıyla bağımlılık geliştirme riski en yüksek olan madde tütün. Sigara içenlerin 3'te 2'si bırakmak istiyor ancak sadece yüzde 3'ü bırakabiliyor. Çok iyi tedaviler var ama maalesef bu tedavinin ardından bir yıl temiz kalım süreleri yüzde 10. Tedavi alsalar bile bir süre sonra tekrar başlıyorlar. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada sigara kullanımı yaygınlığı yüzde 22, Sağlık Bakanlığı verilerine göre ise Türkiye'de yüzde 31,2. Dünya ortalamasından daha fazla sigara içiyoruz. Sigara tiryakilerinin yüzde 50'si sigarayla ilişkili nedenler sonucu ölüyor. Tütün, dünyada ölümlerin yüzde 12'sinden, Türkiye'de ise yüzde 23'ünden sorumlu."
Türkiye'de sigaraya kıyasla daha az alkol tüketildiğini ancak bu tüketimin her geçen gün arttığını ifade eden Özsoy, alkole başlama yaşının da düştüğünü dile getirdi.
- "Antisosyal kilişik bozukluğu, tedaviyi zorlaştırıyor"
Doç. Dr. Özsoy, madde bağımlısı kişinin sahip olduğu bazı olumsuz özelliklerin tedaviyi olumsuz etkilediğine dikkati çekti. Bunların başında antisosyal kişilik bozukluğunu geldiğini vurgulayan Özsoy, şunları kaydetti:
"Antisosyal kişilik bozukluğu, tedaviyi zorlaştırıyor. Bu, bir hastalık olmadığı için tedavisi de mümkün değil. Ayrıca çoklu madde kullanımı, depresyon, şizofreni gibi hastalıklar da tedaviyi zora sokuyor. Yaygın kullanılan maddelerden biri de esrar. Esrarla ilgili 'masum bir madde, ot, bağımlılık yapmaz gibi' yanlış inanışlar var. Biliyoruz ki esrar bağımlılık yapıyor, yoksunluğu da var. Tek farkı bunlar biraz yavaş gelişiyor. Esrar çoğu zaman bir başlangıç maddesi oluyor. İnsanlar esrarla başlıyorlar ve arkasından başka maddeler geliyor. Şizofreni gibi ciddi hastalıklar da esrar kullanımıyla artıyor."
Kayseri Halk Sağlığı Müdürü Yunus Karadağ ise iki gün sürecek çalıştayın faydalı olmasını temenni etti.
Kaynak: AA
Beynin zamanla bu maddeye alıştığına dikkati çeken Özsoy, "Beyinde yapısal, kimyasal kalıcı değişiklikler oluşmaya başlıyor. Bir süre sonra kişi, maddeyi almadığı zaman kendisini rahatsız eden belirtiler yaşamaya başlıyor, buna yoksunluk diyoruz. Bu belirtileri yaşamamak için madde almaya devam ediyor, bağımlılık tam da bu işte. Böyle bir kısır döngü ortaya çıkıyor, madde kişiyi yönetmeye başlıyor" diye konuştu.
Özsoy, bağımlılık yapan yüzlerce madde olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Araştırmalara göre, en az bir kez kullanımıyla bağımlılık geliştirme riski en yüksek olan madde tütün. Sigara içenlerin 3'te 2'si bırakmak istiyor ancak sadece yüzde 3'ü bırakabiliyor. Çok iyi tedaviler var ama maalesef bu tedavinin ardından bir yıl temiz kalım süreleri yüzde 10. Tedavi alsalar bile bir süre sonra tekrar başlıyorlar. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada sigara kullanımı yaygınlığı yüzde 22, Sağlık Bakanlığı verilerine göre ise Türkiye'de yüzde 31,2. Dünya ortalamasından daha fazla sigara içiyoruz. Sigara tiryakilerinin yüzde 50'si sigarayla ilişkili nedenler sonucu ölüyor. Tütün, dünyada ölümlerin yüzde 12'sinden, Türkiye'de ise yüzde 23'ünden sorumlu."
Türkiye'de sigaraya kıyasla daha az alkol tüketildiğini ancak bu tüketimin her geçen gün arttığını ifade eden Özsoy, alkole başlama yaşının da düştüğünü dile getirdi.
- "Antisosyal kilişik bozukluğu, tedaviyi zorlaştırıyor"
Doç. Dr. Özsoy, madde bağımlısı kişinin sahip olduğu bazı olumsuz özelliklerin tedaviyi olumsuz etkilediğine dikkati çekti. Bunların başında antisosyal kişilik bozukluğunu geldiğini vurgulayan Özsoy, şunları kaydetti:
"Antisosyal kişilik bozukluğu, tedaviyi zorlaştırıyor. Bu, bir hastalık olmadığı için tedavisi de mümkün değil. Ayrıca çoklu madde kullanımı, depresyon, şizofreni gibi hastalıklar da tedaviyi zora sokuyor. Yaygın kullanılan maddelerden biri de esrar. Esrarla ilgili 'masum bir madde, ot, bağımlılık yapmaz gibi' yanlış inanışlar var. Biliyoruz ki esrar bağımlılık yapıyor, yoksunluğu da var. Tek farkı bunlar biraz yavaş gelişiyor. Esrar çoğu zaman bir başlangıç maddesi oluyor. İnsanlar esrarla başlıyorlar ve arkasından başka maddeler geliyor. Şizofreni gibi ciddi hastalıklar da esrar kullanımıyla artıyor."
Kayseri Halk Sağlığı Müdürü Yunus Karadağ ise iki gün sürecek çalıştayın faydalı olmasını temenni etti.