Karaburun’da Balık Çiftlikleri Denizi Talan Etmeye Devam Ediyor
Bir firma tarafından Karaburun Küçükbahçe kuzey mevkisinde kurulması planlanan ‘2500 ton/yıl Kapasiteli Su Ürünleri Yetiştiriciliği Tesisi’ ile ilgili Çevresel Etki Değerlendirme süreci kapsamında 11 Kasım 2014 tarihinde saat 14.00’de Küçükbahçe Köyü Kıraathanesi’nde “Halkın Katılımı Toplantısı” düzenleneceği duyuruldu.
98.000 m2 deniz yüzeyini kaplayacak şekilde kurulması planlanan bu yatırımla birlikte, bu bölgede balık çiftliği olarak kullanılan alanın 520.000 m2.yi geçeceği belirtildi
Karaburun Kent Konseyi Başkanı İpar Buğra Dilli, Ege Bölgesi’nde kıyısal yapılaşmadan korunmuş en uzun kıyı alanlarından biri olan Karaburun Yarımadasının, neslinin doğada tükenme riskinin aşırı derecede yüksek olduğu kabul edilen Akdeniz foklarının kalan son önemli üreme ve yaşam alanlarından biri olduğunu söyledi.
Dilli, bu konuda şöyle konuştu:
"Türkiye, bu nadir deniz canlısını ve yaşam alanlarını korumada, taraf olduğu birçok farklı uluslararası sözleşme ve protokoller (Barselona/ Akdeniz’in Kirlenmesine Karşı Korunması Sözleşmesi Eki Cenova Deklarasyonu; Bern/ Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Bitki ve Hayvan Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşmeler) Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması Sözleşmesi;-Cites) ile ciddi bir taahhüt altındadır. Balık çiftlikleri denizde kapladıkları alanlar, neden oldukları deniz kirliliği ve kıyı, denizalanı faaliyetleriyle Akdeniz fokunu ve yaşam alanlarını tehdit etmektedir."
Kirlenme ve diğer antropojenik etkilerden en az zarar gören Karaburun Yarımadası denizleri, Akdeniz'in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi kapsamında Tehlikeye Düşmüş veya Tehdit Altındaki Türler Listesinde yer alan Deniz çayırları bakımından zengin olduğunu anlatan Dilli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Akdeniz'in oksijen stoklarını sağlayan Deniz çayırları, yavru ve ergin deniz canlıları için sağladığı korunma ve barınma ortamıyla ekosistemin ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve devamında, yaşamsal öneme sahip. Balık çiftliklerinin neden olduğu müsilajla kaplanan Deniz çayırları ve içinde barınan türler, balık çiftliklerinin oluşturduğu aşırı kirlilik ve oksijensiz kalan ortam nedeniyle ciddi zarar görmektedir. Balık çiftlikleri, antibiyotik ve parazit ilaçları, balık dışkıları, yem artıkları, ölü balıklar ve kesilen kısımları, mazot, sintine suyu gibi atıkları, 1. Derece doğal Sit alanları içinde kalan kıyılarda konumlanan destek birimleriyle, mavi bayraklı plajlara ve bakir koylara sahip olan Karaburun Yarımadası’nda denizi ve kıyıları kirleterek, görsel kirlilik yaratarak eko/agro turizm proje ve uygulamalarını, sürdürülebilir kıyı balıkçılığını baltalamakta, halkın geçim kaynaklarını yok etmektedir. Çamlı Yem Besicilik San. ve Tic. A.Ş. firması tarafından kurulması planlanan balık çiftliği alanı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca, “…ekosistem ile biyolojik çeşitliliğin korunmasını ekonomik kalkınma ve kültürel değerlerin devamlılığıyla ve gelecek nesillere aktarılabilmesi açısından mutlaka Özel Çevre Koruma Alanı (ÖÇKA) olarak ilan edilmesi gereken ulusal ve uluslararası açıdan önemli bir yarımada...” olarak tanımlanan Karaburun Yarımadası’nın koruma altına alınması öngörülen denizel alanı içindedir.
İlgili tüm bakanlık ve kuruluşların olumlu görüş verdiği Karaburun Yarımadası’nın ÖÇKA İlanı Teklif Raporu’na, tüm Yarımada’ya yayılmakta olan Rüzgâr Enerji Santralleri nedeniyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının olumsuz görüş verdiği belirtilerek "Bütün bu kısa ömürlü yatırımların, gerçekleşmesi halinde, deniz ve karada kapladıkları toplam alan, korunması öngörülen alana ulaşacak, korunacak alan ve korunacak değer kalmayacaktır. Tüm duyarlı basın-yayın kurumlarını, kuruluş ve kişileri Yarımada halkı ve doğasının ölüm-kalım çığlığına kulak vermeye ve Yarımada’nın korunması için verilen mücadeleye destek olmaya çağırıyoruz” denildi