Galatasaray Kulübü Başkanı Aysal Açıklaması
Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, "Geçtiğimiz iki ay içinde ciddi bilgi kirliliği, hatta saldırı Galatasaray'a musallat oldu. Bu sadece bana değil, yönetime değil, bütün camiaya dönük saldırıydı" dedi.
Sarı-kırmızılı kulübün 25 Ekim'de yapılacak olağanüstü seçimli genel kurulunda aday olmayan mevcut başkan Aysal, spor medyasının müdürleri ve temsilcileriyle bir araya geldi. Türk Telekom Arena'daki kulüp merkezinde gerçekleştirilen toplantıda Aysal, başkanlıkta bulunduğu 3,5 yılın değerlendirmesini yaptı.
Dönemini tamamlarken bazı soru işaretlerinin kimsenin kafasında kalmasını istemediğini belirten başkan Aysal, şöyle konuştu:
"Bunları beraberce aydınlatalım, Galatasaray'da bir dönemi de böylece kapatmış oluruz. Medya, benim için gerçekten geçtiğimiz 3,5 sene içinde çok önemli deneyimin kaynağı oldu. Çok iyi bilmediğim ve her gün biraz daha iyi anlamaya çalıştığım, ufkumu genişleten bir bilgi kaynağı olarak bana yardımcı ve destek oldunuz. Günün gerçeklerini bir şekilde beraber yaşadık. Ama geçtiğimiz iki ay içinde ciddi bilgi kirliliği, hatta saldırı Galatasaray'a musallat oldu. Bu sadece bana değil, yönetime değil, bütün camiaya dönük saldırıydı. Bazı televizyon programları spor programı olmaktan çıkıp, magazin programı haline geldi. Ufak konular ve gerçeklerden çok büyük yanlışlar oluşturuldu."
Tartışma konusu olan konulara değinen başkan Aysal, Riva'daki arazi ve Galatasaray'ın varlık satışları konusunda bilgi vererek, şu ifadeleri kullandı:
"Galatasaray'ın en büyük değerlerinden biri Riva. Göreve geldikten hemen sonra bana her türlü yetki verildi.
Satmak, kiralama, inşaat yapmak ve projelendirmek konusunda elim serbestti. Bu çok sıkıntılı günlerimizde dahi Riva'ya dokunmadım. Galatasaray'ın bütün değerlerini, bugüne kadar üzerinde herhangi bir değişiklik yapmadan, hiçbirini harcamadan bugüne getirdim. Benden sonraki başkana da bu şekilde teslim edeceğim. Ama projelendirdim. Benim görevim bir proje yapmaktı. Borçlarımız var. Borçlar bana miras olarak geldi. Borçların aşağı yukarı miktarı her şeye rağmen aynı. Bu borçlardan da kurtulmak görevimiz. Bununla ilgili projelendirme yaptım. Gayrimenkullerimizin bir çatı altında toplanıp, bunun gayrimenkul yatırım ortaklığı veya yatırım fonu formülü üzerinde değerlendirilmesi, böylece 100 liralık arazimizin, projelendirildikten sonra 200 liraya çıkarılması, 100'lük rakamın başka bir haslete çıkarılması ama artı değerin de borçların ödenmesi ve böylece borç yükümüzün hafifletilmesi yönünde çalışmalarımız oldu. 2014'te 13 Nisan'da gerçekleştirilen genel kurula bu şekilde izah ettim."
- "Formülleri ürettim ama kabulü yönünde başarılı olamadım"
Başkanlığı döneminde sorunları çözmek için formülleri ürettiğini anlatan Ünal Aysal, kulübe kabul yönünde ise başarılı olamadığını dile getirdi.
Çalışmalarının ana hedefinin borç yükünü hafifletme olduğunu kaydeden Aysal, "Bu borç yüküyle Galatasaray bugün ekonomik olarak Türkiye kulüpleri içinde en güçlüsüdür. Buna rağmen bu borç yükünden kurtulmadığı takdirde Galatasaray'ın prangalarından kurtulup daha yukarı çıkması mümkün değil. Formülleri ürettim ama kabulü yönünde başarılı olduğumu söyleyemem" ifadelerini kullandı.
Eski başkanlardan Özhan Canaydın döneminde AIG ile C hisseleri konusunda yaşanan soruna değinen başkan Aysal, şöyle konuştu:
"2002 yılında başkan Özhan Canaydın ve iki arkadaş bana geldi. AIG ile anlaşma yaptıklarını, bir hafta içinde 23 milyon dolar ödemedikleri takdirde AIG'ye 60 milyon dolarlık cezai ödeme yapmaları gerektiğini, bunu yapamayacaklarını, bu şekilde kulübün kontrolünün tamamen AIG'ye geçeceğini söylediler. Bana tuhaf geldi. Neden kulübün hisselerini AIG'ye vermişlerdi? Burada önemli olan para değildi. Galatasaray'ın kurtarmak istediği şey C grubu hissesiydi. Önemli olan oydu. O zamanki yönetimin bence yanlış bir idari tasarrufuyla, Faruk Süren dönemidir hatırlatayım, bu C hissesi üretilmiş ve şirkete verilmiş. AIG'nin Galatasaray'daki bütün kararlarda veto hakkı vardı. Yönetimi birebir denetleyen, kontrol eden ve yönlendiren bir konumdaydı. Önemli olan bu C hissesini almaktı."
Kendisinin 23 milyon doları ödeyerek C hisselerini aldığını vurgulayan Ünal Aysal, şöyle devam etti:
"Hem C hissesini hem diğer hisseleri üstüme aldım. C hissesini aynı kulübe verdik. Kulüp iptal etti. Bu şekilde sıkıntı giderildi. 23 milyon dolarlık hisseler bende kaldı. Karşılığı olarak kulüpten bir faiz anlaşması, bir kar anlaşmam yoktu. Bir senelik anlaşmaydı. Bir sene geçti 'hisseleri alacak mısınız?' diye sordum. 'Şu anda alamayız' dediler. Bir sene daha uzatma talebinde bulundular. İkinci sene sonrasında alıp alamayacaklarını sordum. Alma imkanı olmadığını söylediler. Hisseleri satmaya çalışacaklarını söylediler. Bir köşe yazarı dostumun önerisiyle Canaydın, hisseleri satmaya çalıştı. Beni aradı ve 23 milyon dolara alıcı bulduğunu iletti. Piyasaları kontrol ettim ve hisselerin 37 milyon dolar değeri olduğunu söyledim. 37 milyon dolar toparladık ve tamamı kulübe geçti. Kulüp bu paranın içinden 23 milyon dolarımı ve diğer haklarımı verdi. Kulübe de 5-6 milyon dolar ekstra kar kaldı."
Bu arada Aysal'ın konuşması sırasında kulübün bir çalışanı rahatsızlandı. Tansiyonu düşen ve kafasını yere çarpan kişiye ilk müdaheleyi statta bulunan sağlık ekibi yaptı. Kulüp çalışanın rahatsızlığı nedeniyle basın toplantısına bir süre ara verildi.
(SÜRECEK)
Kaynak: AA
Dönemini tamamlarken bazı soru işaretlerinin kimsenin kafasında kalmasını istemediğini belirten başkan Aysal, şöyle konuştu:
"Bunları beraberce aydınlatalım, Galatasaray'da bir dönemi de böylece kapatmış oluruz. Medya, benim için gerçekten geçtiğimiz 3,5 sene içinde çok önemli deneyimin kaynağı oldu. Çok iyi bilmediğim ve her gün biraz daha iyi anlamaya çalıştığım, ufkumu genişleten bir bilgi kaynağı olarak bana yardımcı ve destek oldunuz. Günün gerçeklerini bir şekilde beraber yaşadık. Ama geçtiğimiz iki ay içinde ciddi bilgi kirliliği, hatta saldırı Galatasaray'a musallat oldu. Bu sadece bana değil, yönetime değil, bütün camiaya dönük saldırıydı. Bazı televizyon programları spor programı olmaktan çıkıp, magazin programı haline geldi. Ufak konular ve gerçeklerden çok büyük yanlışlar oluşturuldu."
Tartışma konusu olan konulara değinen başkan Aysal, Riva'daki arazi ve Galatasaray'ın varlık satışları konusunda bilgi vererek, şu ifadeleri kullandı:
"Galatasaray'ın en büyük değerlerinden biri Riva. Göreve geldikten hemen sonra bana her türlü yetki verildi.
Satmak, kiralama, inşaat yapmak ve projelendirmek konusunda elim serbestti. Bu çok sıkıntılı günlerimizde dahi Riva'ya dokunmadım. Galatasaray'ın bütün değerlerini, bugüne kadar üzerinde herhangi bir değişiklik yapmadan, hiçbirini harcamadan bugüne getirdim. Benden sonraki başkana da bu şekilde teslim edeceğim. Ama projelendirdim. Benim görevim bir proje yapmaktı. Borçlarımız var. Borçlar bana miras olarak geldi. Borçların aşağı yukarı miktarı her şeye rağmen aynı. Bu borçlardan da kurtulmak görevimiz. Bununla ilgili projelendirme yaptım. Gayrimenkullerimizin bir çatı altında toplanıp, bunun gayrimenkul yatırım ortaklığı veya yatırım fonu formülü üzerinde değerlendirilmesi, böylece 100 liralık arazimizin, projelendirildikten sonra 200 liraya çıkarılması, 100'lük rakamın başka bir haslete çıkarılması ama artı değerin de borçların ödenmesi ve böylece borç yükümüzün hafifletilmesi yönünde çalışmalarımız oldu. 2014'te 13 Nisan'da gerçekleştirilen genel kurula bu şekilde izah ettim."
- "Formülleri ürettim ama kabulü yönünde başarılı olamadım"
Başkanlığı döneminde sorunları çözmek için formülleri ürettiğini anlatan Ünal Aysal, kulübe kabul yönünde ise başarılı olamadığını dile getirdi.
Çalışmalarının ana hedefinin borç yükünü hafifletme olduğunu kaydeden Aysal, "Bu borç yüküyle Galatasaray bugün ekonomik olarak Türkiye kulüpleri içinde en güçlüsüdür. Buna rağmen bu borç yükünden kurtulmadığı takdirde Galatasaray'ın prangalarından kurtulup daha yukarı çıkması mümkün değil. Formülleri ürettim ama kabulü yönünde başarılı olduğumu söyleyemem" ifadelerini kullandı.
Eski başkanlardan Özhan Canaydın döneminde AIG ile C hisseleri konusunda yaşanan soruna değinen başkan Aysal, şöyle konuştu:
"2002 yılında başkan Özhan Canaydın ve iki arkadaş bana geldi. AIG ile anlaşma yaptıklarını, bir hafta içinde 23 milyon dolar ödemedikleri takdirde AIG'ye 60 milyon dolarlık cezai ödeme yapmaları gerektiğini, bunu yapamayacaklarını, bu şekilde kulübün kontrolünün tamamen AIG'ye geçeceğini söylediler. Bana tuhaf geldi. Neden kulübün hisselerini AIG'ye vermişlerdi? Burada önemli olan para değildi. Galatasaray'ın kurtarmak istediği şey C grubu hissesiydi. Önemli olan oydu. O zamanki yönetimin bence yanlış bir idari tasarrufuyla, Faruk Süren dönemidir hatırlatayım, bu C hissesi üretilmiş ve şirkete verilmiş. AIG'nin Galatasaray'daki bütün kararlarda veto hakkı vardı. Yönetimi birebir denetleyen, kontrol eden ve yönlendiren bir konumdaydı. Önemli olan bu C hissesini almaktı."
Kendisinin 23 milyon doları ödeyerek C hisselerini aldığını vurgulayan Ünal Aysal, şöyle devam etti:
"Hem C hissesini hem diğer hisseleri üstüme aldım. C hissesini aynı kulübe verdik. Kulüp iptal etti. Bu şekilde sıkıntı giderildi. 23 milyon dolarlık hisseler bende kaldı. Karşılığı olarak kulüpten bir faiz anlaşması, bir kar anlaşmam yoktu. Bir senelik anlaşmaydı. Bir sene geçti 'hisseleri alacak mısınız?' diye sordum. 'Şu anda alamayız' dediler. Bir sene daha uzatma talebinde bulundular. İkinci sene sonrasında alıp alamayacaklarını sordum. Alma imkanı olmadığını söylediler. Hisseleri satmaya çalışacaklarını söylediler. Bir köşe yazarı dostumun önerisiyle Canaydın, hisseleri satmaya çalıştı. Beni aradı ve 23 milyon dolara alıcı bulduğunu iletti. Piyasaları kontrol ettim ve hisselerin 37 milyon dolar değeri olduğunu söyledim. 37 milyon dolar toparladık ve tamamı kulübe geçti. Kulüp bu paranın içinden 23 milyon dolarımı ve diğer haklarımı verdi. Kulübe de 5-6 milyon dolar ekstra kar kaldı."
Bu arada Aysal'ın konuşması sırasında kulübün bir çalışanı rahatsızlandı. Tansiyonu düşen ve kafasını yere çarpan kişiye ilk müdaheleyi statta bulunan sağlık ekibi yaptı. Kulüp çalışanın rahatsızlığı nedeniyle basın toplantısına bir süre ara verildi.
(SÜRECEK)