Zirve Yayınevi Davası

Zirve Yayınevi davasının 96. duruşmasında tutuklu sanık Binbaşı Haydar Yeşil, “Cezaevindeki başka şahsa yalan ifade verdirerek, asıl sanığı beraat ettirerek aleyhimize tanık yaptırdılar” iddiasında bulundu.

Zirve Yayınevi Davası

Zirve Yayınevi davasının 96. duruşmasının 2. bölümünde tutuklu sanıklar emekli Kurmay Albay Mehmet Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil’in talep ve görüşleri alındı. Ülger, yaptığı savunmasında, “Paralel devlet yapılanmasını TSK’ya sızması ile ilgili olarak Uzman Çavuş Aykut Saka’nın ifadesini aldıktan sonra hedef haline geldik. Aykut Saka’nın paralel yapının TSK ile ilgili çalışması hakkında verdiği bilgiler ve edinilen istihbari çalışmalar üzerine durumu 2. Ordu Askeri savcılığına bildirdik. Aykut Saka 2. Ordu Askeri savcılığına verdiği ifadesinde ‘Fettullah Gülen cemaati mensupları benden Mehmet Ülger’in Zirve cinayetlerini işlediklerine dair kendi el yazımla ihbar mektubu yazmamı istediklerini’ belirtmiştir. Paralel devlet yapılanması mensupları cinayetleri jandarma üzerine yıkmak isterken suçüstü yakalanmışlardır. Eski mahkeme heyeti ve soruşturma savcıları bu davada gerçekleri ortaya çıkarmanın aksine delilleri karartmak için çaba göstermiştir” dedi.

Aykut Saka’nın evinden dizüstü bilgisayarının çalınarak içerisindeki kadınlarla ilgili görüntüsünün internette yayına verildiğini belirten Ülger, kendisini evine de girilerek dizüstü bilgisayarının çalındığını belirtti.

Mahkemede söz alan tutuklu sanık Haydar Yeşil, “Bu dosyada yapılan hukuksuzlukların ve sahteciliklerin görünmemesi için dosya ile alakası olmayan binlerce evrak dahil edilmiştir. Mütalaalar da 4 sanık için silahlı terör örgütü, 3 sanık içinde terör örgütü suçlaması yapılıyor. Sayın savcı 7 Haziran 2012 tarihli mütalaasında delillerin tam olarak toplanamadığını belirtiyor. Ancak 8 Haziran 2012 tarihinde ise iddianameye mahkemeye sunuyor. Sayın savcı ya delilleri toplayamadı, ya da ‘topladım’ diyerek mahkemeye yalan söyledi.

Mütalaa da benim için verilen suçların hiç birisi mahkemede sunulan iddianamede bulunmamıştır. 7 Haziran 2012 tarihinde henüz deliller toplanamadıysa, 8 Haziran 2012 tarihinde nasıl iddianameye hazırladınız? Neden yangından mal kaçırır gibi iddianameyi hazırladınız? İddianamede sanıklar Haydar yeşil, Mehmet Ülger ve Ruhi Abat için tutuklama talebi yoktur. Neden bulunmamıştır? ‘silahlı terör örgütü’ ve ‘terör örgütü üyesi’ olmak diye hukuken bir kavram var mıdır? Bu dosyada ‘yalanda’ olsa ‘Haydar Yeşil bu cinayetleri işledi’ diye bir ifade var mıdır?” ifadelerini kaydetti.

“SAVCILAR YALANCI TANIK İFADELERİ İLE DOSYAYA SAHTE EVRAK SOKMUŞLARDIR”
Haydar Yeşil şunları söyledi:
“Bir savcı, soruşturma dosyası açıp yargılaması devam eden bir olayla ilgili soruşturma açabilir mi? Yaşar Adak, kenevir dosyasından beraat ettirilerek Zirve Yayınevi davasında aleyhimizde tanıklık yaptırılmıştır. Mahkemeye suç duyurusunda bulunuyorum; savcılar yalancı tanık ifadeleri ile dosyaya sahte evrak sokmuşlardır. Beni dosyaya sahte belge koymakla suçlayanların kendileri dosyaya sahte belge koymuştur. Erhan Elalmış adlı şahıs Cumhuriyet Başsavcılığa gönderdiği dilekçesinde, ‘Ben yaralama suçunda cezaevine girdim. Bu tarihte bu suçu nasıl işledim’ diyor. Erhan Elalmış’a, kenevir dosyasında, ‘Kenevirleri jandarmada müdürün talimatı ile bahçeye ektim’ dedirtilerek, Yaşar Adak yalan beyanlarla beraat ettirilerek, aleyhimizde tanık yapmışlardır.”

“OSMAN ULU GİZLİ TANIK İSE İFADESİNİN ARAŞTIRILMASINI İSTİYORUM”
Tutuklu sanık Yeşil, Malatya’daki Begüm Kartal cinayetinin hükümlüsü Osman Ulu ile ilgili olarak da, “Osman Ulu, 30 Mayıs 2014 tarihinde 2014/2587 sayılı dosya numarası ile cezaevinden sayın savcının odasına getirildiğini ve hiçbir hukuki işlem yapılmadan tekrar cezaevine gönderildiğini öğrendim. Malatya Adliyesinde 2014/2587 sayılı dosya var mıdır, yoksa neden çağrılmıştır? Osman Ulu gizli tanık mıdır, bunun araştırılmasını istiyorum. Bunu sorulmasını talep ediyorum. Osman Ulu gizli tanık ise ifadesinin araştırılmasını istiyorum” diye konuştu.

Yeşil, “14 Ocak 2013 tarihinde 3 ara kararlarına yaptığım itiraz için bugüne kadar bana cevap verilmemiştir. Mahkeme başkanı o tarihte ‘Diyarbakır 6 Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildiğini ve itirazların reddedildiğini’ belirtmiştir. Bu durum duruşma zaptında da bulunmaktadır. Ancak ben Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesine başvurdum ve bana o tarihte Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin nöbetçi olmadığı tarafıma bildirildi” ifadelerini kaydetti.

“1 NİSAN ŞAKASI SANDIM”
Yeşil, “Veysel Şahin, 1 Nisan 2013 tarihinde dinlendiğinde 1 Nisan şakası sandım. Veysel Şahin, telefonları dinlenmiş, operasyon yapılmış ve yargılanarak 29 yıl hapis cezası almıştır. Aynı Veysel Şahin, bu davada telefonları dinlendiği için mağdur sıfatıyla tanık olarak dinlenmiştir. Siz olsanız 1 Nisan Şakası sanmaz mısınız?” diye konuştu.

“TUTUKLAMA GEREKÇESİ, ASLINDA LEHİME”
İddianamede gizli tanık ve sanık İlker Çınar’ın isminin bin 400’kez geçtiğini belirten Haydar Yeşil, “Tutuklanmama gerekçe gösterilen İl Emniyet Komisyon Toplantıları bizim yasal olarak çalıştığımızı gösterir. Eğer bu toplantı suç ise o komisyonu üyesi tüm kuruluşlarının burada yargılanması gerekir. Bu toplantıları bizim yaptığımız çalışmaları MİT ile Emniyet ile Garnizon ile paylaştığımızı gösterir. Tutuklanmama gerekçe gösterilen İl Emniyet Komisyon toplantısı aleyhimize değil, lehimizedir, çünkü yasal olarak çalıştığımızı gösterir” ifadelerini kullandı.

Yeşil, yine telefon görüşmelerini gösteren HTS kayıtlarının da tutuklanma gerekçesi gösterildiğini belirterek, “Kiminle görüşmüşüm, yaptığım görüşmelerin hangisinde suç unsuru var. Mehmet Ülger ile görüşmüşüm, benim il komutanım, diğer jandarma personeli ile görüşmüşüm benim personelim. Telefon ile konuşmak suç mudur? Burada suç olması gereken benimle ilgili 6 tane dinleme tutanağının hiçbir suç unsuru olmaması ve dava ile ilgisi bulunmamasına rağmen dosyaya konmuş olmasıdır. HTS kayıtlarında yapılan sahtelikleri ise esas hakkındaki savunmam da belirteceğim” dedi.

Dosyadaki ses kayıtları ile ilgili de konuşan Binbaşı Haydar Yeşil, “Ses kayıtlarının kime ait olduğuna dair yetkin kurumlara inceletme yapılmamıştır. Zirve Yayınevi cinayetleri öncesi yapılan ses kayıtlarında Zirve Yayınevi ile ilgili tek bir kelime geçmiyor. Bu ses kayıtları bilirkişi raporları ile ancak delil olabilir. Bu ses kayıtları savcının Hopa ilçesini Trabzon’un ilçesi gibi göstermesinin bir delilidir. Ses kayıtlarının dezenformasyon amaçlı hazırlandığı iddia ediliyor. Hangi dezenformasyon da bu ses kayıtları kullanılmıştır? Hardiskte aleyhime tek bir delil yoktur” dedi.

“GENELKURMAY İŞLEM YAPAMAYA GEREK DUYMADI, BENİM ALEYHİME DELİL OLDU”
Dava dosyasında bulunan MİT’in TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderdiği belgelerle ilgili olarak ise Binbaşı Haydar Yeşil, “Bu bir rapor değildir, Özel Kuvvetler ile ilgili MİT’e gönderilen ihbar mektuplarıdır. Genelkurmay Başkanlığı 2007 yılında bunlarla ilgili eşlem yapmaya gerek duymamış, ama bugün benim aleyhimde suç delili olarak kullanılıyor. İhbar mektuplarının delil olarak sunulması ismini bile yazmaktan korkan alçakların vatansever olarak gösterilmesidir. İçinde siyah-beyaz geçen herkesi Beyaz Kuvvet yapılıyor. Zekeriya Beyaz’ı bile soyadından dolayı sanık yapacaklar. Beyazıt Öztürk’ün resmini araçlarda görselerdi her halde onu da sanık olarak gösterirlerdi. İlker Çınar kendisini bu kuvvetlerin elemanı olarak gösteriyor. En yakın arkadaşı mahkemede tanık olarak ifade verdi. Dediki, ‘Birliğimiz Hakkari’ye gidecek diye firar ettik.’ Birliği Hakkari’ye gidecek diye korkarak firar eden birisini seferberlik için almazlar. Çünkü düşman daha gelmeden kaçar” şeklinde konuştu.

Mahkeme heyeti duruşmayı yarına erteledi.

Öte yandan, davanın asıl sanıklarından olan ve tutuksuz yargılanan Emre Günaydın adliyenin ön kapısından çıkarak polis aracına binerken, Salih Gürler ile Abuzer Yıldırım ise adliyenin tutuklu sanıklarının giriş yaptı arka kapıdan çıkış yaptılar.
Kaynak: İHA