Chp Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Bartın'da Açıklaması
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kendi ordusuna bir siyasal iktidar kumpas kuramaz, kendi ordusuna kumpas kuran siyasal iktidar önce halkına kumpas kurmuştur" dedi.
Kılıçdaroğlu, Bartın'da seçim otobüsüyle vatandaşları selamlamasının ardından Ömer Tepesi Spor Salonu'nda düzenlenen Bartın Belediye Başkan Adayları Tanıtım Toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullarının iyi olmadığını, bunun her yurttaşın ortak kanısı olduğunu söyledi.
Ülkenin iyi yönetilmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, her gün yeni bir sorunla karşı karşıya kalındığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, "Gün sadece iktidar mücadelesi olmaktan çıkmıştır. 90 yıllık cumhuriyetimizde kazanımlar ayaklarımızın altından kaymaktadır" diyerek, şunları kaydetti:
''Hukuk devleti ayaklar altına alınmıştır. Hukuk devleti tartışmaları vardır. O kadar ki ülkenin Cumhurbaşkanı bile 'yargı bağımsızdır' demek zorunda kalmıştır. Anayasasında 'yargı bağımsızdır, hiçbir organ makam yargıya talimat veremez' hükmüne rağmen bu ülkenin Cumhurbaşkanı bu hatırlatmayı yapmak zorunda kalmıştır. O zaman görüşü ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, bütün yurttaşlarımı sağduyuyla düşünmeye davet ediyorum. Gün, bir CHP, AKP ve MHP günü değildir, gün cumhuriyet günüdür, cumhuriyetin kazanımlarıdır."
- "Kendi ordusuna bir siyasal iktidar kumpas kuramaz"
Milli orduya kumpas yapıldığı itirafının yapıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Aylardır, yıllardır söylüyorduk. 'Bu davalar doğru değil' diyorduk. 'Bu davalar böyle giderse pek çok insan derin yaralar alır' diyorduk. Biz bunları söylediğimizde 'siz Ergenekoncusunuz' diyorlardı. Şimdi ne oldu? 'Orduya kumpas kurdular' noktasına geldiler. Kendi ordusuna bir siyasal iktidar kumpas kuramaz, kendi ordusuna kumpas kuran siyasal iktidar önce halkına kumpas kurmuştur" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, darbelere karşı olduklarını, hiç kimsenin darbe yapmasını istemediklerini dile getirerek, demokrasi ve özgürlüğü savunduklarını belirtti.
- "17 Aralık benim doğum tarihimdir"
Yargı bağımsızlığını sonuna kadar savunduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Davalar görülürken ne diyordu, 'ben o davaların savcısıyım' diyordu. Sen o davaların savcısıysan bugün geldiği noktaya bir bak bakalım. Ne hale getirdin bu memleketi. 17 Aralık benim doğum tarihimdir. 17 Aralık tarihinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu yapıldı. Nasıl olur da 11 yıldır ülkeyi yöneteceksiniz, bakanlar çıkacaklar çocuklarıyla birlikte yolsuzluk ve rüşvet batağına saplanacaklar. Gerçekten bu ülkede bir değil birden fazla hırsız var. Tüyü bitmemiş yetimin hakkına göz koyan hırsızları asla affetmeyeceğiz. Din, iman edebiyatı yapacaklar, yetimin hakkına göz koyacaklar, hırsızları savunacaklar, milletinin gözünün içine bakarak yalan söyleyecekler."
Kılıçdaroğulu, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu yapılarak bakan çocuklarının hapse girdiğini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bakanlar istifa ediyor. Ülkeyi yöneten kişi, 'bize komplo kuruldu' diyor. Vallahi de yalan, billahide yalan. O bakanların çocukların yatak odalarına 6-7 para kasasına,o banka genel müdürünün evine ayakkabı kutusunun içinde 4,5 milyon doları çeteler mi koydu? Sen bu milletin aklıyla alay mı ediyorsun?
Diyor ki; 'biz içimizdeki kirlileri temizledik' Peki içindeki kirlileri temizlediysen niye onları savunuyorsun, neden savcının elini ayağını bağlıyorsun. 1994'te ne diyordu; 'yolsuzluk yapan babam bile olsa onu soruştururum' Baban vefa etti, Allah rahmet eylesin ama senin oğlun mahkeme kararıyla 'gelsin ifade versin' diyorlar. 'Benim oğlum gelmez' diyor. Senin oğlunu ayrıcalıklı kılan nedir? Neden gitmiyor mahkemeye, neden savcıya gitmiyor? Korkmuyorsa alnı temizse her yere gider, niye gitmesin? Gider ifadesini verir 'alnım aktır' der. Ne o söylüyor ne de babası söylüyor. Siz kul hakkı yediniz."
- "Devletin içinde çeteler var"
Devletin içinde çetelerin olduğunun gerçek olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "O çeteleri görmek istiyorsan Bakanlar Kurulunu topla orada çeteleri görürsün. Çete reisini mi görmek istiyorsun, aynaya bakarsın çete reisini görürsün" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bir gazetenin genel yayın yönetmeni bir bankanın genel müdürüne telefon ettiğini kaydederek, "Süleymancım 2 milyon lira gönder de ücretleri ödeyeceğim' diyor. Orası senin babanın dükkanı mı? Bu milletin parasıyla yandaşlarını besliyorsun sen" ifadesini kullandı.
Her kuruşun hesabını soracağını dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İçişleri bakanının adı yolsuzluğa bulaşmış oğluyla beraber. Telefonla konuşurken oğluna 'dikkatli ol' diyor. 'Bunlar telefonda konuşulmaz'. Bu bakan da mı çete, o da komplo mu kurdu sana karşı? Bu millet kul hakkını affetmez. Madem ki sen kul hakkı yiyor ve yediriyorsun bunun hesabını vereceksin. Kendisine söyledim. Temiz bir adam olduğunu mu iddia ediyorsun, 'kul hakkı yemedim ben ey Kılıçdaroğlu', bunu mu söylüyorsun. 'Çık o zaman kendi mal varlığını, çocuklarının mal varlığını, o bakanların mal varlığını açıkla' dedim. Açıkladı mı, duydum mu? Habire tutturmuş devletin içinde çete var, paralel devlet varmış. Bu paralel devlet konusu doğru. Bir devlet var, saydam düzgün çalışan, bir de başka bir devlet var kendisini yolsuzluğa kilitlemiş. Başında başbakan var, altında bakanları var, onun altında çocukları var, altında kirli bürokratları var, altında kirli polisleri ve savcıları var. Paralel devlet bu."
- "Hatay'da durdurulan tır"
Kılıçdaroğlu, dün Hatay il sınırları içinde 'bir tırda silah var' diye ihbar geldiğini hatırlatarak, "İhbar savcıya gidiyor. Savcının adı ne, cumhuriyet savcısı. Hiçbir mesleğin önünde cumhuriyet sözcüğü olmaz. Bir tek unvan var ki önünde cumhuriyet savcısı yazar, yani cumhuriyeti koruyan savcıdır o" dedi.
Polis ve jandarmaya tırın aranması konusunda engel çıkarıldığını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bunu arayamazsınız' diyorlar. Neden? 'Biz Milli İstihbarat Teşkilatındanız, biz bu tırı Suriye'ye götüreceğiz, siz arayamazsınız'. Hani bu ülkede hukukun üstünlüğü vardı. Savcının verdiği talimatlar yerine getirilirdi. Vali yazı yazıyor, emniyet müdürlüğüne ve jandarmaya, 'o tırı kimse aramasın, tır MİT'in kontrölündedir' diyor. Türkiye Cumhuriyetinin uluslararası alanda meşruiyeti tartışılır hale gelmiştir. Hiçbir devlet, yasadışı işlere bulaşmaz. Açıkça göz göre göre Suriye'nin iç işlerine karışıyorlar. Göz göre göre birilerinin eline silah verip 'git kardeşini öldür' diyorlar. Biz buna 'evet' diyecek miyiz? Müslümanın Müslümanı öldürdüğü bir düzeni biz mi kuracağız? Biz mi bunun aracısı olacağız?"
(Sürecek)
Kaynak: AA
Ülkenin iyi yönetilmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, her gün yeni bir sorunla karşı karşıya kalındığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, "Gün sadece iktidar mücadelesi olmaktan çıkmıştır. 90 yıllık cumhuriyetimizde kazanımlar ayaklarımızın altından kaymaktadır" diyerek, şunları kaydetti:
''Hukuk devleti ayaklar altına alınmıştır. Hukuk devleti tartışmaları vardır. O kadar ki ülkenin Cumhurbaşkanı bile 'yargı bağımsızdır' demek zorunda kalmıştır. Anayasasında 'yargı bağımsızdır, hiçbir organ makam yargıya talimat veremez' hükmüne rağmen bu ülkenin Cumhurbaşkanı bu hatırlatmayı yapmak zorunda kalmıştır. O zaman görüşü ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, bütün yurttaşlarımı sağduyuyla düşünmeye davet ediyorum. Gün, bir CHP, AKP ve MHP günü değildir, gün cumhuriyet günüdür, cumhuriyetin kazanımlarıdır."
- "Kendi ordusuna bir siyasal iktidar kumpas kuramaz"
Milli orduya kumpas yapıldığı itirafının yapıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Aylardır, yıllardır söylüyorduk. 'Bu davalar doğru değil' diyorduk. 'Bu davalar böyle giderse pek çok insan derin yaralar alır' diyorduk. Biz bunları söylediğimizde 'siz Ergenekoncusunuz' diyorlardı. Şimdi ne oldu? 'Orduya kumpas kurdular' noktasına geldiler. Kendi ordusuna bir siyasal iktidar kumpas kuramaz, kendi ordusuna kumpas kuran siyasal iktidar önce halkına kumpas kurmuştur" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, darbelere karşı olduklarını, hiç kimsenin darbe yapmasını istemediklerini dile getirerek, demokrasi ve özgürlüğü savunduklarını belirtti.
- "17 Aralık benim doğum tarihimdir"
Yargı bağımsızlığını sonuna kadar savunduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Davalar görülürken ne diyordu, 'ben o davaların savcısıyım' diyordu. Sen o davaların savcısıysan bugün geldiği noktaya bir bak bakalım. Ne hale getirdin bu memleketi. 17 Aralık benim doğum tarihimdir. 17 Aralık tarihinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu yapıldı. Nasıl olur da 11 yıldır ülkeyi yöneteceksiniz, bakanlar çıkacaklar çocuklarıyla birlikte yolsuzluk ve rüşvet batağına saplanacaklar. Gerçekten bu ülkede bir değil birden fazla hırsız var. Tüyü bitmemiş yetimin hakkına göz koyan hırsızları asla affetmeyeceğiz. Din, iman edebiyatı yapacaklar, yetimin hakkına göz koyacaklar, hırsızları savunacaklar, milletinin gözünün içine bakarak yalan söyleyecekler."
Kılıçdaroğulu, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu yapılarak bakan çocuklarının hapse girdiğini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bakanlar istifa ediyor. Ülkeyi yöneten kişi, 'bize komplo kuruldu' diyor. Vallahi de yalan, billahide yalan. O bakanların çocukların yatak odalarına 6-7 para kasasına,o banka genel müdürünün evine ayakkabı kutusunun içinde 4,5 milyon doları çeteler mi koydu? Sen bu milletin aklıyla alay mı ediyorsun?
Diyor ki; 'biz içimizdeki kirlileri temizledik' Peki içindeki kirlileri temizlediysen niye onları savunuyorsun, neden savcının elini ayağını bağlıyorsun. 1994'te ne diyordu; 'yolsuzluk yapan babam bile olsa onu soruştururum' Baban vefa etti, Allah rahmet eylesin ama senin oğlun mahkeme kararıyla 'gelsin ifade versin' diyorlar. 'Benim oğlum gelmez' diyor. Senin oğlunu ayrıcalıklı kılan nedir? Neden gitmiyor mahkemeye, neden savcıya gitmiyor? Korkmuyorsa alnı temizse her yere gider, niye gitmesin? Gider ifadesini verir 'alnım aktır' der. Ne o söylüyor ne de babası söylüyor. Siz kul hakkı yediniz."
- "Devletin içinde çeteler var"
Devletin içinde çetelerin olduğunun gerçek olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "O çeteleri görmek istiyorsan Bakanlar Kurulunu topla orada çeteleri görürsün. Çete reisini mi görmek istiyorsun, aynaya bakarsın çete reisini görürsün" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bir gazetenin genel yayın yönetmeni bir bankanın genel müdürüne telefon ettiğini kaydederek, "Süleymancım 2 milyon lira gönder de ücretleri ödeyeceğim' diyor. Orası senin babanın dükkanı mı? Bu milletin parasıyla yandaşlarını besliyorsun sen" ifadesini kullandı.
Her kuruşun hesabını soracağını dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İçişleri bakanının adı yolsuzluğa bulaşmış oğluyla beraber. Telefonla konuşurken oğluna 'dikkatli ol' diyor. 'Bunlar telefonda konuşulmaz'. Bu bakan da mı çete, o da komplo mu kurdu sana karşı? Bu millet kul hakkını affetmez. Madem ki sen kul hakkı yiyor ve yediriyorsun bunun hesabını vereceksin. Kendisine söyledim. Temiz bir adam olduğunu mu iddia ediyorsun, 'kul hakkı yemedim ben ey Kılıçdaroğlu', bunu mu söylüyorsun. 'Çık o zaman kendi mal varlığını, çocuklarının mal varlığını, o bakanların mal varlığını açıkla' dedim. Açıkladı mı, duydum mu? Habire tutturmuş devletin içinde çete var, paralel devlet varmış. Bu paralel devlet konusu doğru. Bir devlet var, saydam düzgün çalışan, bir de başka bir devlet var kendisini yolsuzluğa kilitlemiş. Başında başbakan var, altında bakanları var, onun altında çocukları var, altında kirli bürokratları var, altında kirli polisleri ve savcıları var. Paralel devlet bu."
- "Hatay'da durdurulan tır"
Kılıçdaroğlu, dün Hatay il sınırları içinde 'bir tırda silah var' diye ihbar geldiğini hatırlatarak, "İhbar savcıya gidiyor. Savcının adı ne, cumhuriyet savcısı. Hiçbir mesleğin önünde cumhuriyet sözcüğü olmaz. Bir tek unvan var ki önünde cumhuriyet savcısı yazar, yani cumhuriyeti koruyan savcıdır o" dedi.
Polis ve jandarmaya tırın aranması konusunda engel çıkarıldığını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bunu arayamazsınız' diyorlar. Neden? 'Biz Milli İstihbarat Teşkilatındanız, biz bu tırı Suriye'ye götüreceğiz, siz arayamazsınız'. Hani bu ülkede hukukun üstünlüğü vardı. Savcının verdiği talimatlar yerine getirilirdi. Vali yazı yazıyor, emniyet müdürlüğüne ve jandarmaya, 'o tırı kimse aramasın, tır MİT'in kontrölündedir' diyor. Türkiye Cumhuriyetinin uluslararası alanda meşruiyeti tartışılır hale gelmiştir. Hiçbir devlet, yasadışı işlere bulaşmaz. Açıkça göz göre göre Suriye'nin iç işlerine karışıyorlar. Göz göre göre birilerinin eline silah verip 'git kardeşini öldür' diyorlar. Biz buna 'evet' diyecek miyiz? Müslümanın Müslümanı öldürdüğü bir düzeni biz mi kuracağız? Biz mi bunun aracısı olacağız?"
(Sürecek)