Afyonkarahisar'daki Mühimmat Deposu Patlamasının Davası
Afyonkarahisar'da 25 askerin şehit olduğu, 8'i asker 11 kişinin yaralandığı mühimmat deposu patlamasına ilişkin davanın görülmesine devam ediliyor.
Eskişehir 1. Hava Kuvvet Komutanlığı Askeri Mahkemesinde görülen davada, tutuksuz sanıklardan Üsteğmen Tuncay Aydın, duruşmalardan vareste tutulan Albay Veysel Özbay ve Binbaşı Ali Duran'ın avukatları ile 25 şehidin yakınları hazır bulundu.
Duruşmada, tanık olarak dinlenilen ve patlamadan yaralı kurtulan 347. kısa dönem er Fethi Tuna (27), Samsun'daki acemilik döneminde kendilerine hiçbir şekilde mühimmat konusunda bilgi verilmediğini söyledi.
Tuna, Samsun'daki acemilik eğitiminden sonda 1 Eylül 2012'de Afyonkarahisar'daki birliğine teslim olduğunu belirterek, olay günü yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Olay günü raporum olduğu halde arkadaşlarıma yardım etmek için ben de depoların bulunduğu bölgeye gittim. Deponun içinde ve dışında çalışan hem uzun dönem hem de kısa dönem erler vardı. Saat 21.00 sıralarında deponun önünde çalışırken, içeride bir sıkışıklık olduğu söylendi, biz de dışarıdan içeriye mühimmat götürmedik. Ben dinlenmek için deponun önünde duran kamyonun yanından yürüdüğüm sırada ilk patlama oldu. Patlamanın etkisiyle uzağa fırladım. Daha sonra panikle koşmaya başladım. Birliğin aşağı kısmındaki tel örgülere geldiğim sırada ikinci ve büyük patlama oldu."
- "İstif yaptığımız mühimmat sandıkları çok eskiydi"
Tel örgüleri geçerek birliğin yanındaki köye ulaştığını anlatan Tuna, buradakilerin kendisini alarak ambulansa götürdüğünü ifade ederek, "Ambulansla Afyon Devlet Hastanesine kaldırıldım. Olay sonrası ambulansla hastaneye getirildiğimde yanıma gelen sivil giyimli bir kişi bana kırmızı bir kimlik gösterdi ve kazanın nasıl olduğunu sordu. Hastanede kaldığım sırada ise ilk ziyaretime gelen Üsteğmen Tuncay Aydın'dı. Bana 'geçmiş olsun' dileğinde bulundu. Sonra Albay Veysel Özbay geldi ve benimle görüşmek istedi ancak bizi görüştürmediler" diye konuştu.
Hastanede 2-3 gün kaldıktan sonra Garnizon Komutanlığının revirine götürüldüğünü dile getiren Tuna, şöyle devam etti:
"Kütahya Devlet Hastanesine sevk edildim. Burada bir gün kaldıktan sonra taburcu edilirken hastane çıkışında yanıma gelen bir komutan, kağıt uzatarak imzalamamı istedi. Okuduğum kadarıyla kağıtta haber kanallarına, basına ve başka kimseye açıklama yapmamam gerektiği yazılıydı. Bende imzaladım ve kağıdı verdim. Daha sonra hava değişimi için memleketime gittim."
Tuna, mahkeme heyetinin istif yapılan sandıkların durumu hakkındaki sorusu üzerine, "İstif yaptığımız mühimmat sandıkları çok eskiydi. Üstü kapalı olan kasa yok denecek kadar azdı. Bombaları görebiliyorduk" dedi.
Şehit yakını avukatlarından Altan Ulutaş ise tanık Tuna'ya patlamanın yaşandığı deponun benzerinin fotoğrafını göstererek, çalışmaların nerede yoğunlaştığını ve kendisinin nerede bulunduğunu sordu.
Bunun üzerine Tuna, "Çalışmalar deponun girişine göre sağ tarafta yoğunlaşmıştı. Burada sıkı bir çalışma vardı. Ben ise dinlenmek için deponun önünde bulunan kamyonun yanından su havuzu istikametine gittiğim sırada patlama meydana geldi" ifadelerini kullandı.
Bu arada, duruşmayı CHP Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş da izledi.
Duruşma, diğer tanıkların dinlenilmesi için yarın devam edecek.
Kaynak: AA
Duruşmada, tanık olarak dinlenilen ve patlamadan yaralı kurtulan 347. kısa dönem er Fethi Tuna (27), Samsun'daki acemilik döneminde kendilerine hiçbir şekilde mühimmat konusunda bilgi verilmediğini söyledi.
Tuna, Samsun'daki acemilik eğitiminden sonda 1 Eylül 2012'de Afyonkarahisar'daki birliğine teslim olduğunu belirterek, olay günü yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Olay günü raporum olduğu halde arkadaşlarıma yardım etmek için ben de depoların bulunduğu bölgeye gittim. Deponun içinde ve dışında çalışan hem uzun dönem hem de kısa dönem erler vardı. Saat 21.00 sıralarında deponun önünde çalışırken, içeride bir sıkışıklık olduğu söylendi, biz de dışarıdan içeriye mühimmat götürmedik. Ben dinlenmek için deponun önünde duran kamyonun yanından yürüdüğüm sırada ilk patlama oldu. Patlamanın etkisiyle uzağa fırladım. Daha sonra panikle koşmaya başladım. Birliğin aşağı kısmındaki tel örgülere geldiğim sırada ikinci ve büyük patlama oldu."
- "İstif yaptığımız mühimmat sandıkları çok eskiydi"
Tel örgüleri geçerek birliğin yanındaki köye ulaştığını anlatan Tuna, buradakilerin kendisini alarak ambulansa götürdüğünü ifade ederek, "Ambulansla Afyon Devlet Hastanesine kaldırıldım. Olay sonrası ambulansla hastaneye getirildiğimde yanıma gelen sivil giyimli bir kişi bana kırmızı bir kimlik gösterdi ve kazanın nasıl olduğunu sordu. Hastanede kaldığım sırada ise ilk ziyaretime gelen Üsteğmen Tuncay Aydın'dı. Bana 'geçmiş olsun' dileğinde bulundu. Sonra Albay Veysel Özbay geldi ve benimle görüşmek istedi ancak bizi görüştürmediler" diye konuştu.
Hastanede 2-3 gün kaldıktan sonra Garnizon Komutanlığının revirine götürüldüğünü dile getiren Tuna, şöyle devam etti:
"Kütahya Devlet Hastanesine sevk edildim. Burada bir gün kaldıktan sonra taburcu edilirken hastane çıkışında yanıma gelen bir komutan, kağıt uzatarak imzalamamı istedi. Okuduğum kadarıyla kağıtta haber kanallarına, basına ve başka kimseye açıklama yapmamam gerektiği yazılıydı. Bende imzaladım ve kağıdı verdim. Daha sonra hava değişimi için memleketime gittim."
Tuna, mahkeme heyetinin istif yapılan sandıkların durumu hakkındaki sorusu üzerine, "İstif yaptığımız mühimmat sandıkları çok eskiydi. Üstü kapalı olan kasa yok denecek kadar azdı. Bombaları görebiliyorduk" dedi.
Şehit yakını avukatlarından Altan Ulutaş ise tanık Tuna'ya patlamanın yaşandığı deponun benzerinin fotoğrafını göstererek, çalışmaların nerede yoğunlaştığını ve kendisinin nerede bulunduğunu sordu.
Bunun üzerine Tuna, "Çalışmalar deponun girişine göre sağ tarafta yoğunlaşmıştı. Burada sıkı bir çalışma vardı. Ben ise dinlenmek için deponun önünde bulunan kamyonun yanından su havuzu istikametine gittiğim sırada patlama meydana geldi" ifadelerini kullandı.
Bu arada, duruşmayı CHP Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş da izledi.
Duruşma, diğer tanıkların dinlenilmesi için yarın devam edecek.