"türkiye'de Hayvancılık Daha Fazla Desteklenmeli"
GİRESUN - Giresun Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Derviş Kara, Türkiye'de hayvancılığın daha fazla desteklenmesi gerektiğini söyledi.
Kara, yaptığı açıklkamada, hayvancılıkta kendi kendine yeten bir ülke durumunda olanTürkiye'nin, bugün hayvan ve et ithal eden bir ülke durumuna geldiğine işaret etti.
Çiftçinin çok kan kaybettiğini ileri süren Kara, "Sadece hayvancılık politikalarında istikrar ve yapılan yanlışların tekrarlanmaması bile çiftçimizin toparlanması için yeterlidir. 80'li yıllarda ülke nüfusunun yüzde 70'ı kırsal kesimde yaşayıp, tarım ve hayvancılıkla karnını doyurabilme yeteneğine sahipken, bugün nüfusun yapısı değişmiş ve insanlar kentlere akın etmiştir. Bu akında köy okullarının kapatılması, genç nüfusun iş için büyük şehirlere göç etmesi önemli rol oynamıştır. Bu tabloya rağmen toplam istihdamda tarım ve hayvancılığın payı AB ülkelerinde yüzde 2,2 iken, ülkemizde yüzde 35'dir. Yani tarım ve hayvancılık hala halkın önemli bir geçim kaynağıdır ve dolayısıyla tarım sektörü sanayinin de lokomotifidir. Gelecekte sadece gıda bakımından kendine yeten ülkelerin ayakta kalabileceği gerçeğinden yola çıkarsak bu sektör stratejik bir öneme de sahiptir" diye konuştu.
İklim değişiklikleri nedeniyle her yıl karşılaşılan kuraklık sonucu meraların besleyici değerini yitirdiğini ve yeterli kalitede kuru ot üretiminin olmadığını kaydeden Kara, "Hayvancılık işletmelerinde üretim için yapılan masrafların yüzde 60-70'ini yem giderleri oluşturmaktadır" dedi.
-Hayvancılığa destek artmalı
Kara, yem bitkilerinin üretimi bakımından yetersiz olan Türkiye'nin, yemde de dışa bağımlılığının söz konusu olduğunu vurgulayarak,"Halka ucuz et yedirmek isteyenler et ithal etmek yerine bu üretimi daha cazip hale getirebilir, yem desteklerini artırabilir, en azından KDV'yi düşürebilirler. Bize hayvansal ürün satmak isteyen AB ülkelerinde fiyat istikrarı bu desteklemelerle sağlanmaktadır. Köylerde üretim yeniden canlandırılmalı, et ihtiyacı ithalatla değil öz kaynaklarımız artırarak ve istikrarlı bir hayvancılık politikası oluşturarak çözülmelidir. Et Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu yeniden aktif hale getirilmeli her ilde teşkilatlanmalıdır. Besici ürettiği eti '6 ay sonra kriz olur mu? ','Zarar eder miyim?' kaygısı taşımadan üretmeli, süt üreticisi 'Süt tozu ithal edilir haksız rekabet sonucu zarar eder miyim?' kaygısı taşımadan üretim yapabilmelidir" ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
Çiftçinin çok kan kaybettiğini ileri süren Kara, "Sadece hayvancılık politikalarında istikrar ve yapılan yanlışların tekrarlanmaması bile çiftçimizin toparlanması için yeterlidir. 80'li yıllarda ülke nüfusunun yüzde 70'ı kırsal kesimde yaşayıp, tarım ve hayvancılıkla karnını doyurabilme yeteneğine sahipken, bugün nüfusun yapısı değişmiş ve insanlar kentlere akın etmiştir. Bu akında köy okullarının kapatılması, genç nüfusun iş için büyük şehirlere göç etmesi önemli rol oynamıştır. Bu tabloya rağmen toplam istihdamda tarım ve hayvancılığın payı AB ülkelerinde yüzde 2,2 iken, ülkemizde yüzde 35'dir. Yani tarım ve hayvancılık hala halkın önemli bir geçim kaynağıdır ve dolayısıyla tarım sektörü sanayinin de lokomotifidir. Gelecekte sadece gıda bakımından kendine yeten ülkelerin ayakta kalabileceği gerçeğinden yola çıkarsak bu sektör stratejik bir öneme de sahiptir" diye konuştu.
İklim değişiklikleri nedeniyle her yıl karşılaşılan kuraklık sonucu meraların besleyici değerini yitirdiğini ve yeterli kalitede kuru ot üretiminin olmadığını kaydeden Kara, "Hayvancılık işletmelerinde üretim için yapılan masrafların yüzde 60-70'ini yem giderleri oluşturmaktadır" dedi.
-Hayvancılığa destek artmalı
Kara, yem bitkilerinin üretimi bakımından yetersiz olan Türkiye'nin, yemde de dışa bağımlılığının söz konusu olduğunu vurgulayarak,"Halka ucuz et yedirmek isteyenler et ithal etmek yerine bu üretimi daha cazip hale getirebilir, yem desteklerini artırabilir, en azından KDV'yi düşürebilirler. Bize hayvansal ürün satmak isteyen AB ülkelerinde fiyat istikrarı bu desteklemelerle sağlanmaktadır. Köylerde üretim yeniden canlandırılmalı, et ihtiyacı ithalatla değil öz kaynaklarımız artırarak ve istikrarlı bir hayvancılık politikası oluşturarak çözülmelidir. Et Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu yeniden aktif hale getirilmeli her ilde teşkilatlanmalıdır. Besici ürettiği eti '6 ay sonra kriz olur mu? ','Zarar eder miyim?' kaygısı taşımadan üretmeli, süt üreticisi 'Süt tozu ithal edilir haksız rekabet sonucu zarar eder miyim?' kaygısı taşımadan üretim yapabilmelidir" ifadelerini kullandı.