Davutoğlu Türk Konseyi Dışişleri Bakanları Toplantısında Konuştu

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi 3. Zirvesi'nin dışişleri bakanları toplantısına katıldı.

Toplantıda bir konuşma yapan Davutoğlu, "Türk Konseyi'nin uluslararası planda tanınan, itibarlı bir kuruluş olarak hak ettiği yeri almasına büyük önem veriyoruz. Bu bakımdan konseyin BM Genel Kurulu nezdinde gözlemcilik statüsünü kazanması önem taşımaktadır. Ayrıca Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve AGİT gibi üyesi bulunduğumuz diğer kuruluşlar nezdinde de girişimlerimizi eşgüdümlü olarak sürdürmeliyiz" dedi.

"ULAŞTIRMA PROJELERİ BÜYÜK ÖNEM TAŞIMAKTADIR"
Davutoğlu, "Bu yılki zirve temasının ulaştırma alanında işbirliği olarak belirlendiğini hatırlatan Bakan Davutoğlu, "Zira ülkelerimiz arasındaki işbirliğinin sağlam temellere oturması, bu alanda gerçekleştireceğimiz projelere bağlıdır. Tarihde yıldızı parlayan yerlere şöyle bir baktığımızda Semerkand'ı, Buhara'yı, Oş'u, Bişkek'i, Şeki'yi, Bakü'yü, Almatı'yı, Çinkent'i, Merv'i, Nişapur'u, Herat'ı, Nişapur'u, Horasın'ı, Bağdat'ı, Şam'ı, Konya'yı, Kayseri'yi, İstanbul'u ön plana çıkaran o zamanın sadece siyasi konjonktürü değil, aynı zamanda o konjonktürü destekleyen ve onun oluşumunu sağlayan tarihi İpek Yolu'nun döşemiş olduğu yollar ve onun sunmuş olduğu pazarlardı" diye konuştu" dedi
Davutoğlu konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkistan'ın piri Hoca Ahmed Yesevi hazretlerinin düşünceleri ve maneviyatı, Manas'ın kahramanlıkları, Kaşgarlı Mahmud'un Türk dilinden duyduğu gurur, Yusuf Has Hacib'in Türkler'in ahlak, hukuk ve devlet idaresi ile törelerini dile getiren eseri, Türk dünyasını kaleminde birleştiren ve Türkçe'nin derinliklerine dalınca 18 bin alemden daha yüksek bir alem göründü diyen ve şiirde Türk rönesansını başlatan Ali Şir Nevai'nin eşsiz eserleri, vatan şairi Mahdum Kulu Firaki'nin, Resulzade'nin, Fuzuli'nin, Firdevsi'nin doyumsuz şiirleri ve felsefesi bize ilk önce bu yolla ve kervanlarla ulaşmıştı."
"Türkiye Avrupa ve Asya'yı fiziki olarak birleştirecek ve kıtalar arasında kesintisiz hızlı ve güvenli ulaşımı sağlayacak büyük ulaştırma alt yapısı projelerini yürütmekte ve desteklemektedir. Bu çervede Doğu Batı Ulaştırma Koridor'unun, diğer bir deyişle Orta Koridor'un geliştirilmesine büyük önem atfediyoruz. Bu projenin en önemli ayağını Azerbaycan'la birlikte yürüttüğümüz Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesi oluşturmaktadır. Bu projenin devreye girmesi ve Marmaray projesinin de tamamlanmasıyla Batı Avrupa'dan çıkan bir trenin kesintisiz olarak Hazar kıyılarına, oradan da Şangay'a, Seul'e ulaşması mümkün olacaktır."
"Türk Konseyi üyesi ülkeler arasında ticaret, yatırım ve turizmin teşvik edilmesi için bölgesel ulaştırma sistemleri arasında daha derin bir bağlılık ve müşterek çalışma sağlanmalıdır. Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ve İpek Rüzgarı blok tren projeleri birbirini tamamlayarak orta koridorda etkin ve sürdürülebilir ulaştırma imkanı sunacaktır."
"Türk Konseyi kurulduğunda ortak değerlerin yükseltilmesi, temaslar ve işbirliğinin artırılması, ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi gibi birçok hedef ortaya konulmuştur. Bunların hayata geçirilebilmesi içinse ulaştırma ve iletişim alanında işbirliği şarttır. Ulaştırma sektörlerimiz arasında işbirliğimizin geliştirilmesi yoluyla ülkelerimizin rekabet seviyesi artacaktır."

"YUKARI KARABAĞ MESELESİ ÇÖZÜLMEDEN BARIŞ GELMEZ"
"Yukarı Karabağ ihtilafını, Güney Kafkasya'da istikrar ve kapsamlı normalleşme önünde başlıca engel olarak görüyoruz. Bu kapsamda ihtilafın çözülmesine yönelik 20 yıldır devam eden müzakere sürecinden sonuç alınamaması üzücüdür. Yukarı Karabağ sorununa barışçıl bir çözüm bulunmadan, Güney Kafkasya ve Orta Asya'da barış ve istikrar ve refah ortamının oluşturulması maalesef mümkün olmayacaktır.

Bu sebeple Yukarı Karabağ meselesinin, uluslararası hukuka uygun olarak, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü içinde çözülmesi konusunda ve Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarının işgalden kurtulması hususunda Türkiye olarak üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz."

"TÜRK KONSEYİ OLARAK KIBRISLI TÜRK KARDEŞLERİMİZE DESTEK VERMELİYİZ"
"Türk dünyasının bir diğer önemli meselesi olan Kıbrıs'ta, adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüm tesis edilene dek kardeş ülkeler olarak Kıbrıslı Türkler'in meşru haklarına sahip çıkmamız gerektiğine inanıyorum. Kıbrıs Türkleri'nin BM kapsamlı çözüm planında da yer aldığı şekliyle Kıbrıs Türk devleti sıfatıyla, gözlemci üye statüsüyle İslam İşbirliği Teşkilatı faaliyetlerine iştirak ettikleri göz önünde bulundurulduğunda, Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin Türk Konseyi ile ilişkilerini geliştirilmelerine imkan sağlanmasının mümkün ve gerekli olduğunu düşünüyoruz."

"AFGANİSTAN KAYNAKLI PROBLEMLER BÖLGEYE DE SİRAYET EDİYOR"
"Afganistan'ın güvenlik ve istikrarı bölgesel güvenlik ve istikrar ile doğrudan ilintilidir. Afganistan kaynaklı terör, aşırıcılık ve uyuşturucu üretimi ve kaçakçılığı gibi sorunlar bölgeye de sirayet edebilmektedir. Dolayısıyla bu sorunları çözmek için Türk Konseyi üyeleri olarak, el birliği ile çalışmamız gerekmektedir."

"MISIR'DAKİ MÜDAHALE KABUL EDİLEMEZ, ŞİDDETLİ KINIYORUZ"
Davutoğlu, Mısır'da güvenlik güçlerinin barışçıl göstericilere yönelik kanlı müdahalesinin "kabul edilemez" olduğunu belirterek, müdahaleyi "şiddetle kınadıklarını" tekrarladı.

Azerbaycan'ın Gebele şehrindeki Türk Konseyi Zirve toplantısında konuşan Davutoğlu, "Türkiye Ortadoğu bölgesinde istikrara katkıyı hedeflemektedir. Bu çerçevede ülkelerin içişlerine karışmamayı özen göstererek sürdürdüğümüz dış politikamızda birkaç temel ilkeyi esas almaktayız. Halkların meşru taleplerinin karşılanmasının uzun vadeli istikrar için gerekli görmekteyiz. Anayasal meşruiyete sadık kalınmasının da elzem olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca meşru taleplerini barışçıl şekilde dile getiren sivil halka karşı şiddet kullanılmasını kabul edilmez buluyoruz. Son dönemde Mısır'da yaşanan gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz. Mısır'da da anayasal meşruiyete ve sivil yönetime en kısa sürede dönülmesi temel dileğimizdir" dedi.

Davutoğlu, konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Mısır'a ilişkin politikalarımız tüm Mısır halkının istikrar içinde kalkınmasını hedefleyen politikalardır. Mısır, Ortadoğu'da, Arap ve İslam aleminde özel bir konuma sahiptir. Bu ülkede yaşanabilecek istikrarsızlık, geniş bir coğrafyada etkiler oluşturacaktır. Bölgede radikalleşmeyi körükleyecektir. Bunun için dışlayıcı olmadan, tüm grupların temsil edildiği bir siyasi sürecin yürütülmesi ve başarıyla sonuçlanması gerekmektedir. Bu doğrultuda atılacak her türlü adıma, her türlü katkıyı sağlamaya hazırız."
"Maalesef dün barışçıl göstericilere karşı yapılan kanlı müdahalede yüzlerce kişinin ölmesi, binlerce kardeşimizin yaralanması büyük bir üzüntü oluşturmuştur. Mısır'daki bu barışçıl gösterilere yapılan müdahaleyi, dünkü açıklamamızda da vurguladığımız gibi, şiddetle kınıyoruz ve burada hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa diliyoruz."
"Mısır'da daha fazla kan dökülmeden, geçiş sürecinin suhunetle tamamlanması ve anayasaya, meşruiyete sahip bir yönetimin oluşmasını temenni ediyoruz."

"SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ TEHLİKEYE ATACAK GELİŞMELERE GÖZ YUMULAMAZ"
Davutoğlu, Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehlikeye atacak gelişmelere göz yumulamayacağını söyledi.

Azerbaycan'ın Gebele şehrindeki Türk Konseyi Zirve toplantısında konuşan Davutoğlu ayrıca, Rusya ve ABD'nin öncülüğündeki 2. Cenevre Konferansı girişiminin başarıyla sonuçlanmasını diledikleri "ancak bu toplantının başarılı olabilmesi için bu egzersizin rejime meşruiyet kazandıracak şekilde yürütülmemesinin önem taşıdığını" kaydetti.

Davutoğlu, "Suriye'deki durum her geçen gün daha vahim bir hal almaktadır. Uluslararası toplumun hareketsizliğinden istifade eden rejim Kuseyr ve Humus'ta yaptığı saldırılar sonrasında baskısını artırmakta ve Suriye'deki şehirleri yoğun bir hava bombardımana tabi tutmaktadır. Bu baskılar insani durumu daha da kötüleştirmiş ve mülteci akınını hızlandırmıştır" dedi.

Davutoğlu konuşmasına şöyle devam etti:
"Şu ana kadar 100 bin kişi ölmüş, 2 milyonu aşkın kişi yurtdışında mülteci durumuna düşmüş, 5 milyona yakın kişi de Suriye içinde evinden, yerinden yurdundan edilmiştir. Türkiye'de de,500 bine yakın Suriyeli kardeşimizi ağırlamaktayız. Bu kardeşlerimize her türlü imkanı sağlamaya çalışıyoruz. Bu çerçevede yaptığımız toplam harcamalar 1,5 milyar doları bulmuştur. Bu bizim için tarihi bir görev niteliğindedir ve insani katkılarımızı sürdürmeye devam edeceğiz."
"Diğer taraftan birçok ülke ile birlikte ABD tarafından da teyit edildiği gibi rejimin sivil halka karşı kimyasal silah kullandığı artık kabul edilir bir gerçektir. Kimyasal silah kullanımı bir insanlık suçudur ve kabul edilemez niteliktedir. Uluslararası toplum bu durum karşısında ortak bir tavır sergilemelidir. BM'nin bu konuda son dönemde attığı adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini tehlikeye atacak gelişmelere göz yummamız düşünülemez."
"Suriye Ulusal Koalisyonu, üye sayısını iki katına çıkararak ve yeni liderlik kadrosunu belirleyerek daha kapsayıcı ve temsil kabiliyeti daha yüksek bir muhalefet yapısı tesis etmiştir.

Suriye'deki insani trajedinin bir an önce sona ermesi ve Suriye halkının talepleri yönünde bir çözümün hayata geçirilmesi bugün için her zamankinden daha fazla elzemdir. Türkiye bu çabalara her türlü desteği vermeye devam edecektir."
Kaynak: İHA