Başörtülü Öğrencileri Engelleyen Profesörün Cezasının Onanması

İZMİR - GÜLCAN KAPLAN - İzmir Barosu avukatlarından Mehmet Gün, müvekkilinin okula baş örtüsüyle girmesini engelleyen öğretim üyesinin 2 yıl 1 aylık hapis cezasının Yargıtay tarafından onanmasına ilişkin, "Bu demokratik ortamda hakimler daha cesur davrandılar ve bu kararı verdiler.

Karar, 28 Şubat darbesine karşı verilmiş bir zaferdir" dedi.

Avukat Gün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eski Ege Üniversitesi Fen-Fakültesi Astronomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü'nün, aynı üniversite öğrenim gören müvekkili Fatma Nur Gidal'ın okula başörtüsüyle girmesini engellediği iddiasıyla açılan davada hapisle cezalandırıldığını hatırlattı. Yargıtay'ın yaptığı incelemede yerel mahkemenin kararını onadığını aktaran Gün, adaletin yerini bulduğunu söyledi.

Müvekkilinin Giresun'un küçük bir ilçesinden okumak için İzmir'e geldiğini ifade eden Gün, dava süreci hakkında şu bilgileri verdi:

"Hocası bu ayrımcı muameleyi yapınca, gurur meselesi yapıyor, önce bu tavra direnmeye çalışıyor, direnemiyor. Bir avukat arkadaşa gidiyor, o avukat arkadaşımız ilgileniyor, cesaret edemiyor. Daha sonra bayan bir avukat arkadaşa gidiyor, o da, 'Ben kendi başörtüme sahip çıkamıyorum, başörtüsüyle duruşmalara giremiyorum, sizin hakkınızı nasıl savunayım' deyip MAZLUMDER'e yönlendiriyor. Bize geldiklerinde birkaç avukat arkadaşımızla üniversiteye gittik, olayı bir de kendi gözümüzle görmek istedik. Baktık, hoca gerçekten kızların yanına geldi, açık açık 'Girmeyin böyle ha, kapıdayım, gözüm üstünüzde' dedi.

Gün, Prof. Pekünlü ile görüşerek olayı tatlıya bağlamak istediklerini ancak bunun gerçekleşmediğini söyledi.

Öğrencinin okula girmesini engelleyen, onun resimlerini çeken, sürekli gidip yüksek sesle kızlara bağırıp çağıran hakaretler eden Pekünlü'nün ceza kanununa göre beş suç işlediğini aktaran Gün, bu suçları "eğitim öğrenim hakkını engellemek", "ayrımcılık", "kişinin huzurunu bozmak", "kamu görevini kötüye kullanmak", "resmini çektiği için özel hayatın gizliliğini ihlal etmek" şeklinde sıraladı.

-Danıştay soruşturma izni verdi

Dava sürecinde cumhuriyet savcılığına başvurarak doğrudan soruşturma açılması gerektiğini belirttiklerini, YÖK kanununda da eğitim öğretim hakkının engellenmesinin doğrudan soruşturma açılması gereken konular arasında bulunduğunu anlatan Mehmet Gün, ancak savcıların biraz daraltıcı yorum yaparak rektörlüğün soruşturma izni çıkarmasını tercih ettiğini, dosyanın rektörlüğe gitmesinin ardından soruşturma izninin çıktığını anlattı.

Gün, Prof. Pekünlü'nün Danıştay'a soruşturma izni konusunda itiraz ettiğini, Danıştay'ın sadece "eğitim öğretim hakkının engellenmesi" konusunda dava açılmasına izin verdiğini kaydetti.

-"Bu karar, 28 Şubat darbesine karşı verilmiş bir zaferdir"

YÖK kanununun17. maddesinde "kılık kıyafet serbesttir" denildiğini, 28 Şubat sürecine kadar da başörtüsü yasağının gelmediğini hatırlatan Gün, "28 Şubat darbesini yapan generaller, başörtüsü yasağına yasal bir kılıf ayarlamaya çalıştılar ve Anayasa Mahkemesi'nin 1990'daki bir yorumuna dayanarak, 'başörtüsü yasaktır' dediler" şeklinde konuştu.

Mehmet Gün, 28 Şubat sürecinde de başörtülü öğrencilerin eğitim hakkının engellenmesine karşı çok sayıda dava açtıklarını ancak o dönemde savcıların kendilerine cevap bile vermediklerini, takipsizlik kararlarını göndermeye bile tenezzül etmediklerini anlatarak, "Çünkü darbe ortamıydı, darbe ortamlarında cesur karar veren hakim ve savcıların başına neler geldiğini biliyoruz" dedi.

Son yıllarda yeterli olmasa da ülkede özgürlüklerin genişlediğini, insanların daha rahatladığını, Türkiye'nin daha demokratikleştiği bir ortamın bulunduğunu vurgulayan Gün, "Bu demokratik ortamda da hakimler daha cesur davrandılar ve bu kararı verdiler. Bu karar, 28 Şubat darbesine karşı verilmiş bir zaferdir" diye konuştu.

Gün, bu karar benzeri başka kazanılmış davaların olup olmadığının sorulması üzerine, "Bu karar ilktir. Çünkü öğrenciler dava açmaya bile korkuyorlardı" diye konuştu.

Avukat Gün, söz konusu kararın emsal teşkil edeceğini kaydetti.

-İkinci dava sürüyor

EÜ Matematik Bölümü öğrencisi Fatma Nur Gidal, 2011 yılı mart ayında Fen Fakültesi binası girişinde Prof. Dr. Pekünlü'nün özellikle derslere giriş saatlerini takip ettiğini, bölüm binasının kapısına geldiğinde karşısında dikilerek başörtülü olarak okula girmesini engellediğini, ardından cep telefonuyla fotoğrafını çekerek hakaret ettiğini öne sürmüş ve bunun üzerine peruk takarak çözüm bulmaya çalıştığını belirterek, Pekünlü hakkında şikayetçi olmuştu.

Yapılan yargılama sonucunda Pekünlü'ye "aykırı olarak eğitim ve öğretim hakkını engellemek suçundan" 2 yıl 1 ay hapis cezası verilmiş, bu karar Yargıtay tarafından da onanmıştı.

Öte yandan Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü hakkında Matematik Bölümü'nde eğitim gören öğrenciler T.Ö, F.Ö, N.G. ve H.A. da TCK'nın 112. maddesinde kapsamında "Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla eğitim ve öğretim faaliyetlerine engel olma" iddiasıyla şikayetçi olmuştu. Cumhuriyet Savcısı'nın, Pekünlü hakkında 4 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istemiyle açtığı dava sürüyor.

Prof.Dr. Pekünlü, ilk dava sonuçlanmadan emekliliği isteyerek üniversiteden ayrılmıştı.
Kaynak: AA