Başbakan Erdoğan AK Parti İftarına Katıldı
İSTANBUL - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bilesiniz ki güçlü bir Türkiye'yi dünya pek istemiyor. Türkiye'nin güçlü olmaması için elinden geleni yapan güçler var. Egemen güçler, emperyal güçler, buna ne derseniz deyin" dedi.
Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın Haliç Kongre Merkezi'nde verdiği iftara katıldı.
Yemeğin ardından konuşan Erdoğan, farklılıkların birarada yaşayabilmesinin en temel şartının, hiç kuşkusuz birbirine saygı, birbirine hoşgörü ve tahammül olduğunu belirterek, "Fakat şiddete dayalı olarak değil, düşünceyle, fikirle bunu bu şekilde ortaya koyabilmektir aslolan" diye konuştu.
Ülkedeki 76 milyon nüfusun her bir ferdinin, istisnasız olarak, insan olmaktan, vatandaş olmaktan kaynaklanan özgürlüklerini kullanma hakkına sahip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Başkasının özgürlük alanına müdahale etmediği, başkasının yaşamını, yaşam tarzını, inançlarını ve haklarını tehdit etmediği müddetçe, herkes özgür olmak, haklarını özgürce kullanmak durumundadır. Çoğunluk olmak, azınlığı yok saymak anlamına asla gelmez, kimseye de bu hakkı vermez. Demokrasi, esasen, insanları, başkalarının özgürlük alanlarına müdahale etmeyecek şekilde, birarada, birbirine saygılı ve hoşgörülü şekilde tutabilmek için vardır. Çoğunluk, çok olma avantajını kullanarak, azınlığa dayatmalarda bulunamaz. Ancak azınlık da, elindeki güçlere güvenerek, çoğunluğa istikamet çizme, çoğunluğa dayatmalarda bulunma hakkına asla sahip olamaz."
Eğer azınlığın çoğunluğa tahakkümüne müsade edilirse, o zaman da çoğunluğun ta kendisine saygısızlık yapmış olunacağını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu iradeyi, bu iktidarı kullanamayanlar da kendilerini iktidara getirmiş olanlara karşı saygısızlıkta bulunmuş olurlar. Demokrasilerde, sandıktan çıkan çoğunluğun, elbetteki sandıktan çıkan azınlığa her istediğini yapma ve yaptırma hakkı yoktur. Tekrar ediyorum aynı şekilde, azınlığın da, elindeki sermaye gücünü, medya gücünü, propaganda gücünü, uluslararası güçleri arkasına alarak, çoğunluğa dayatmalarda bulunma hakkı yoktur. Bizim, geleceğe, işte bu temel ilkeler, bin yılların içinden süzülüp gelen bu tecrübeler ışığında yürümemiz gerekiyor."
-"Güçlü bir Türkiye'yi dünya pek istemiyor"
"Bu anlamlı gecede bir şeyi özellikle paylaşmak istiyorum" diyen Başbakan Erdoğan, "Bilesiniz ki güçlü bir Türkiye'yi dünya pek istemiyor. Türkiye'nin güçlü olmaması için elinden geleni yapan güçler var. Egemen güçler, emperyal güçler, buna ne derseniz deyin" ifadelerini kullandı.
Son 10 yıl içinde gücünü bire üç katlayan bir Türkiye'nin birçok çevreyi rahatsız ettiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İçeride ve dışarıda bunlar dayanışma içindeler. Bunların hepsi bizim malumumuzdur. Şu anda içimizde bulunan birçok dostum da aslında bunları biliyor. Bütün bunlara karşı biz güçlü Türkiye'de daha mutlu olacağımız, herhalde bilmemiz gerekir bundan korkmamızın bir anlamı yok ama bizi zayıf veya zayıflatma gayreti içerisinde olanlara karşı biz dayanışma içinde olmazsak, elbirliği halinde olmazsak, ülkemizin geleceğine yazık olmaz mı? İşte bir mayıs ayı düşünün, haziranı düşünün bu iki ay içerisinde Türkiye çok ciddi bir sıçramayı yaşarken, bu sıçramayı yaşadığı esnada meydana gelen olayların tanımını kimse yapabildi mi? Bakınız bütün bu olan eylemler zam talebiyle yapılmadı. Bu eylemler 'bizim şu şu şu haklarımız elimizden alındı' diye yapılmadı. Ne diye başladı? '4 tane ağaç' diye başladı.
Böyle bir durum var mı? 4 tane ağaç kesilmiş ya 4 kesilir, 40 tane dikilir. Kaldı ki burada bir sökme olayı söz konusu. Kaldı ki bu iktidar, bu konuda asla kimsenin yarışamayacağı bir iktidar."
Başbakan Erdoğan, İstanbul'da görülen yeşilin, hep iktidarları döneminde olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Bunu iddia ile söylüyorum, kimse bu konuda bizimle yarışa çıkamaz, aşık atamaz. Hepsinin nerede nasıl bunlar yapıldı, bizim yol haritamızda bunlar mevcut. Bakın ben 2 milyar 800 milyon fidan ve ağaçtan bahsediyorum Türkiye geneli için bakıyorsunuz ki kimsenin bu noktada kafası basmıyor, malum çevrelerin. Niye? Hesap yapmaya kalkıyor işte, 'şu kadar metrekareye şu kadar olur veya bu kadar olur' diye, bu hesaplara başlıyorlar. Çünkü fidanla ağacı karıştırıyor. Bu fidanlar yarın ağaca duracak ama ağaç nedir fidan nedir bunun farkında değil. Bütün bunlarla beraber, Türkiye genelinde şu anda bizim dikmiş olduğumuz fidanlardan ağaçlara kadar dünyayla rekabete girdiğimizde, hamdolsun dikme yarışı içerisinde dünyada önde gelen ülkelerden bir tanesiyiz. Bütün bunlara rağmen sabırla biz bu mücadelemizi sürdürüyoruz, sürdüreceğiz."
Kaynak: AA
Yemeğin ardından konuşan Erdoğan, farklılıkların birarada yaşayabilmesinin en temel şartının, hiç kuşkusuz birbirine saygı, birbirine hoşgörü ve tahammül olduğunu belirterek, "Fakat şiddete dayalı olarak değil, düşünceyle, fikirle bunu bu şekilde ortaya koyabilmektir aslolan" diye konuştu.
Ülkedeki 76 milyon nüfusun her bir ferdinin, istisnasız olarak, insan olmaktan, vatandaş olmaktan kaynaklanan özgürlüklerini kullanma hakkına sahip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Başkasının özgürlük alanına müdahale etmediği, başkasının yaşamını, yaşam tarzını, inançlarını ve haklarını tehdit etmediği müddetçe, herkes özgür olmak, haklarını özgürce kullanmak durumundadır. Çoğunluk olmak, azınlığı yok saymak anlamına asla gelmez, kimseye de bu hakkı vermez. Demokrasi, esasen, insanları, başkalarının özgürlük alanlarına müdahale etmeyecek şekilde, birarada, birbirine saygılı ve hoşgörülü şekilde tutabilmek için vardır. Çoğunluk, çok olma avantajını kullanarak, azınlığa dayatmalarda bulunamaz. Ancak azınlık da, elindeki güçlere güvenerek, çoğunluğa istikamet çizme, çoğunluğa dayatmalarda bulunma hakkına asla sahip olamaz."
Eğer azınlığın çoğunluğa tahakkümüne müsade edilirse, o zaman da çoğunluğun ta kendisine saygısızlık yapmış olunacağını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu iradeyi, bu iktidarı kullanamayanlar da kendilerini iktidara getirmiş olanlara karşı saygısızlıkta bulunmuş olurlar. Demokrasilerde, sandıktan çıkan çoğunluğun, elbetteki sandıktan çıkan azınlığa her istediğini yapma ve yaptırma hakkı yoktur. Tekrar ediyorum aynı şekilde, azınlığın da, elindeki sermaye gücünü, medya gücünü, propaganda gücünü, uluslararası güçleri arkasına alarak, çoğunluğa dayatmalarda bulunma hakkı yoktur. Bizim, geleceğe, işte bu temel ilkeler, bin yılların içinden süzülüp gelen bu tecrübeler ışığında yürümemiz gerekiyor."
-"Güçlü bir Türkiye'yi dünya pek istemiyor"
"Bu anlamlı gecede bir şeyi özellikle paylaşmak istiyorum" diyen Başbakan Erdoğan, "Bilesiniz ki güçlü bir Türkiye'yi dünya pek istemiyor. Türkiye'nin güçlü olmaması için elinden geleni yapan güçler var. Egemen güçler, emperyal güçler, buna ne derseniz deyin" ifadelerini kullandı.
Son 10 yıl içinde gücünü bire üç katlayan bir Türkiye'nin birçok çevreyi rahatsız ettiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İçeride ve dışarıda bunlar dayanışma içindeler. Bunların hepsi bizim malumumuzdur. Şu anda içimizde bulunan birçok dostum da aslında bunları biliyor. Bütün bunlara karşı biz güçlü Türkiye'de daha mutlu olacağımız, herhalde bilmemiz gerekir bundan korkmamızın bir anlamı yok ama bizi zayıf veya zayıflatma gayreti içerisinde olanlara karşı biz dayanışma içinde olmazsak, elbirliği halinde olmazsak, ülkemizin geleceğine yazık olmaz mı? İşte bir mayıs ayı düşünün, haziranı düşünün bu iki ay içerisinde Türkiye çok ciddi bir sıçramayı yaşarken, bu sıçramayı yaşadığı esnada meydana gelen olayların tanımını kimse yapabildi mi? Bakınız bütün bu olan eylemler zam talebiyle yapılmadı. Bu eylemler 'bizim şu şu şu haklarımız elimizden alındı' diye yapılmadı. Ne diye başladı? '4 tane ağaç' diye başladı.
Böyle bir durum var mı? 4 tane ağaç kesilmiş ya 4 kesilir, 40 tane dikilir. Kaldı ki burada bir sökme olayı söz konusu. Kaldı ki bu iktidar, bu konuda asla kimsenin yarışamayacağı bir iktidar."
Başbakan Erdoğan, İstanbul'da görülen yeşilin, hep iktidarları döneminde olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Bunu iddia ile söylüyorum, kimse bu konuda bizimle yarışa çıkamaz, aşık atamaz. Hepsinin nerede nasıl bunlar yapıldı, bizim yol haritamızda bunlar mevcut. Bakın ben 2 milyar 800 milyon fidan ve ağaçtan bahsediyorum Türkiye geneli için bakıyorsunuz ki kimsenin bu noktada kafası basmıyor, malum çevrelerin. Niye? Hesap yapmaya kalkıyor işte, 'şu kadar metrekareye şu kadar olur veya bu kadar olur' diye, bu hesaplara başlıyorlar. Çünkü fidanla ağacı karıştırıyor. Bu fidanlar yarın ağaca duracak ama ağaç nedir fidan nedir bunun farkında değil. Bütün bunlarla beraber, Türkiye genelinde şu anda bizim dikmiş olduğumuz fidanlardan ağaçlara kadar dünyayla rekabete girdiğimizde, hamdolsun dikme yarışı içerisinde dünyada önde gelen ülkelerden bir tanesiyiz. Bütün bunlara rağmen sabırla biz bu mücadelemizi sürdürüyoruz, sürdüreceğiz."