Başbakan Yardımcısı Atalay Açıklaması
ANKARA - Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Türkiye'nin uluslararası alanda hem ekonomisiyle hem de demokratikleşmesi ile yer etmiş bir ülke olduğunu belirterek Ortadoğu ülkesi gibi değerlendirilmesini asla kabul etmeyeceklerini bildirdi.
Atalay, Kanal 24 televizyonunda katıldığı programda, Taksim Gezi Parkı olaylarını değerlendirdi.
Eylemlere katılan örgütlerin bilindiğini kaydeden Atalay, mecbur kalınmadıkça güvenlik güçlerinin sert bir tutum içine de girmediklerini belirterek kamuya ve vatandaşa ait mallar ile iş yerlerinin tahrip edilmesine izin verilmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Atalay, tahribata uğrayan yerlerin tespit edildiğini ve zararların telafisi yönünde değerlendirmeler yaptıklarına işaret etti.
Atalay, eylemlerle ilgili uluslararası medyada çok ileri yayınlar yer aldığını ve bunları ciddi şekilde analiz ettiklerini ifade ederek, "Bu kadar çabuk algılanması ve uluslararası yayınlarda sanki Türkiye bu olayların meydana geldiği sıradan bir Ortadoğu ülkesi gibi yaklaşımlar, asla kabul etmeyeceğimiz şeylerdir. Ama bunlar Türkiye'ye zarar verir. Türkiye herkes biliyor ki yıldızı parlayan, önümüzdeki dönemde en ileri adımları atan 4-5 ülkeden biri. Öyle sayılıyordu. Bu dış yayınlar başta turizme zarar verir. Türkiye'nin turizmi çok gelişti. Parlak bir sektörümüz var" değerlendirmelerde bulundu.
"Türkiye, uluslararası kuruluşların ifade ettikleri yatırıma en elverişli, yatırım yapılabilir ülkeler konumunda. Bu tür gelişmeler onu zedeler. Bütün vatandaşlarımız bundan zarar görür. Türkiye ileri adımlar atıyor, büyüyor. Bunu da herkesin düşünmesi lazım" diye konuşan Atalay, hükümet olarak çok sorumlu bir konumda olduklarını ve eylemi bütün boyutları ile ele aldıklarının altını çizerek, tek yanlı, yönlü ve yalın bakış içerisinde bulunmadıklarını söyledi.
Atalay, parti olarak çok seslilige önem verdiklerini ve bunlardan şikayet ederek gelmiş, yaşamış kişiler olduklarını vurguladı.
Herkesin düşüncelerini ifade etmesinin çok önemli olduğuna dikkati çeken Atalay, fırsatçıların ve illegal yapıların yer aldığı, tahribata yöneldiği eylemlerin sadece ülkeye zarar vereceğini belirtti.
Türkiye'nin herhangi bir Ortadoğu ülkesi olmadığını, Kopenhag kriterlerini tamamlayarak üye olmak için AB ile müzakere aşamasına gelen bir ülke olduğunu kaydeden Atalay, "Türkiye uluslararası alanda hem ekonomisiyle hem de demokratikleşmesi ile yer etmiş bir ülke. Ortadoğu ülkesi gibi değerlendirilmesini de asla kabul etmeyiz" dedi.
-Çözüm Süreci ile bağı yok-
Atalay, Taksim Gezi Parkı olaylarının çözüm sürecine olumsuzluğunun bulunup bulunmadığı şeklindeki bir soruya "Şöyle bir değerlendirme var: Bu olup-bitenlerin çözüm süreci ile hiçbir irtibatı, bağı yok gibi. Türkiye büyük bir ülke. Bu tür toplumsal oluşumların içinde hangi faktörlerin ne kadar olduğunu tespit etmek kolay değildir. Çok karmaşık yapı var şu anda. Ama biz doğrusu bu boyutu çok irdeliyoruz. Bundan kopuk değil. Hiçbir oluşum çözüm sürecinden şu andaki hele Taksim'in dışına taşmış, Ankara'ya vesaireye taşmış bu tür gelişmeler, bunların içinde çözüm süreci ile ilgili bir boyut da var" yanıtını verdi.
BDP'nin sorumlu bir tavır takındığını kaydeden Atalay, ilk başta bir milletvekillerinin bu işin içinde yer aldığını, ancak olayların sonrasında mecrasından çıktığını kabul ettiğini belirtti.
Atalay, Türkiye'de olan toplumsal herşeyin çözüm süreci ile bağlantısı bulunduğuna işaret eden Atalay, bu sürece tepkili olanların da memnuniyetsizler grubu içinde bulunduğunu kaydetti.
Beşir Atalay, eylemlerin uluslararası operasyonlara da açık olduğuna dikkati çekerek, bunların görünür olmadıklarını ve kamufle edildiklerini söyledi.
"Türkiye bir büyük sorunundan kurtuluyor. Türkiye'nin önü açılıyor" diyen Atalay, medyanın da işini yapmasına ve onu haberleştirmesine bir şey denilemeyeceğini belirtti.
Uluslararası medyaya "Türkiye'yi iyi analiz edemediği ve tanıyamadığı" eleştirisi getiren Atalay, bunları iyi niyetli olarak değerlendirmediklerini söyledi.
Eylemler aracılığı ile "Alevi-Sünni" çatışması çıkartılmaya çalışıldığı yönünde izlenimler bulunduğunun belirtilmesi üzerine Atalay, bu konuda kendilerinin büyük hassasiyetlerinin bulunduğuna işaret etti. Atalay, kaos ortamlarını kaşıyanlar ve belli yerlere genişletmek isteyenler bulunduğunu ve bunu da gördüklerini dile getirerek, "O konuda da çok dikkatliyiz. Bizim Alevi vatandaşlarımız da biliyorlar. Hükümetin bu konuda ne kadar hassas olduğunu. Biz bütün inançlara, bütün düşüncelere olanca değeri veren bir hükümetiz. Herkes kendi inancında, düşüncesinde, farklılıklarında istediği gibi yaşasın. Onu sağlamaya çalışıyoruz. Ama bu güzel ülkemizde bu tür fırsatları kollayanlara da tabiki imkan vermemek lazım. Bütün vatandaşlarımıza da sorumluluk düşüyor" değerlendirmesini yaptı.
-Hükümet düşsün kampanyası-
Böyle zamanların "sınav" olduğunu belirten Atalay, "Her vatandaşımızın olup biteni daha iyi değerlendirmesi gerekir. Yani her zaman eleştirilecek bir şeyler bulunur istenirse hatalar da bulunabilir. İnsanlar da hata yapabilir" dedi.
Atalay, şunları kaydetti:
"Bu artık açık çok belli ki, bir kesim 'bu hükümet düşsün gibi bir kampanyaya dönüşsün' diyor. Bunu herkes görüyor artık. Bunun bir masum çevre konusunun çok ötesinde özellikler taşıdığını herkes görüyor. Vatandaşlarımız bunu görsünler.
Başbakanımızla, hükümetimizle ilgili muhalefeti ve düşüncesi olanlar belli yerlerde zaten bunu ifade ediyor, bunlara biz bir şey demeyiz ama bu olayların artık bitmesi lazım. Herkes söyleyeceğini söyledi, mesajı alması gerekenler mesajını aldı bunların analizi yapılıyor ama bunların daha ilerisi Türkiye'nin uluslararası alanda itibarına, ekonomisine, turizmine ve her alanda iş yapan insanımıza zararı olur."
"Biz şu 11 yılda siyasi istikararla doğrusu bu gelişmeleri sağladık. Türkiye çok büyük atılımlar yaptı bunları düşünsün insanlar. Türkiye bı kadar mesafe aldıktan sonra birilerinin bunu engellemesine tabi izin veremeyiz vermeyiz." diyen Atalay her şeyi değerlendirdiklerini ifade etti.
Vatandaşları, gençleri çok sevdiklerini söyleyen Atalay, "Hiç kimsenin hayat tarzıyla falan ilgili bizim bir sorunumuz yok, yeter ki herkes özgürce yaşasın, hükümetimizin tek şeyi budur; Türkiye büyüsün ve bu büyük ülkede herkes özgürce huzur ve refah içerisinde yaşasın. Bizim arzu ettiğimiz bu. Recep Tayyip Erdoğan'ın arzu ettiği, AK Parti hükümetinin istediği bu ve bugüne de bunlar getirdi. Başbakanımızın bu güçlü profili uluslararası alanda Türkiye'yi büyüttü. Bunları da herkes görsün" diye konuştu.
Vatandaşların olayların toplumsal hayat ve ülkeye maliyetini gördüğünü ifade eden Atalay, birilerinin bunu sürekli hale getirmeye çalışmasına rağmen olayların yavaşladığını ve katılımın düştüğünü söyledi.
Atalay, olayın ilk iki gününde bazı illerde gösteriler olmasına karşın şu an Ankara ve İstanbul dışında bir şey olmadığını ifade etti.
Atalay, "Bu işin artık sona doğru gittiği yönünde bizim tespitlerimiz var. Bitmesi de lazım esasen. Bugün kişiler de dinlendi, diğer mesajlar ve boyutları hepsini kendimiz de değerlendiriyoruz. Bütün bunların içerisinden de Başbakanımız geldikten sonra bir değerlendirme yapılır ve gerekli kararlar ve mesajlar verilir" dedi.
Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'nun rutin toplatısında "Çözüm Süreci''nin yanı sıra Gezi Parkı olaylarının da değerlendirildiğini anlatan Atalay, herkesin kendi görüşlerini ifade ettiğini ve istihabarat birimlerinin olayın hem yurtiçi hem de yurtdışı geri planları ile ilgili çalışmalar yaptığını vurguladı, yeni talimatlar verdiklerini söyledi.
Atalay, Çözüm Süreci'nin gayet iyi yürüdüğünü ve planın işlediğini kaydetti.
Siyaset kurumunun TBMM çatısı altında her şeyi görüşebileceğini anlatan Atalay, "Sokaktan medet uman siyasetçiler demokratik süreçlerden umudunu kesmiş siyasetçilerdir. Hiç kimsenin sokaktaki bu gelişmelere katılarak bunlardan fayda ummaması lazım. Bunlar onlara bir katkı sağlamaz aksine Türkiye'de normal yaşayan vatandaşın olumsuz tepkilerini alır eninde sonunda. Sokağı kesilen yolu kesilen geceleri yolu kesilip trafikten geçemeyen oralarda saatlerce bekleyen vatandaşların tepkisini alırlar başka bir şey olmaz" görüşünü dile getirdi.
Atalay, vatandaşların Miraç Kandili'ni de kutladı.
Kaynak: AA
Eylemlere katılan örgütlerin bilindiğini kaydeden Atalay, mecbur kalınmadıkça güvenlik güçlerinin sert bir tutum içine de girmediklerini belirterek kamuya ve vatandaşa ait mallar ile iş yerlerinin tahrip edilmesine izin verilmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Atalay, tahribata uğrayan yerlerin tespit edildiğini ve zararların telafisi yönünde değerlendirmeler yaptıklarına işaret etti.
Atalay, eylemlerle ilgili uluslararası medyada çok ileri yayınlar yer aldığını ve bunları ciddi şekilde analiz ettiklerini ifade ederek, "Bu kadar çabuk algılanması ve uluslararası yayınlarda sanki Türkiye bu olayların meydana geldiği sıradan bir Ortadoğu ülkesi gibi yaklaşımlar, asla kabul etmeyeceğimiz şeylerdir. Ama bunlar Türkiye'ye zarar verir. Türkiye herkes biliyor ki yıldızı parlayan, önümüzdeki dönemde en ileri adımları atan 4-5 ülkeden biri. Öyle sayılıyordu. Bu dış yayınlar başta turizme zarar verir. Türkiye'nin turizmi çok gelişti. Parlak bir sektörümüz var" değerlendirmelerde bulundu.
"Türkiye, uluslararası kuruluşların ifade ettikleri yatırıma en elverişli, yatırım yapılabilir ülkeler konumunda. Bu tür gelişmeler onu zedeler. Bütün vatandaşlarımız bundan zarar görür. Türkiye ileri adımlar atıyor, büyüyor. Bunu da herkesin düşünmesi lazım" diye konuşan Atalay, hükümet olarak çok sorumlu bir konumda olduklarını ve eylemi bütün boyutları ile ele aldıklarının altını çizerek, tek yanlı, yönlü ve yalın bakış içerisinde bulunmadıklarını söyledi.
Atalay, parti olarak çok seslilige önem verdiklerini ve bunlardan şikayet ederek gelmiş, yaşamış kişiler olduklarını vurguladı.
Herkesin düşüncelerini ifade etmesinin çok önemli olduğuna dikkati çeken Atalay, fırsatçıların ve illegal yapıların yer aldığı, tahribata yöneldiği eylemlerin sadece ülkeye zarar vereceğini belirtti.
Türkiye'nin herhangi bir Ortadoğu ülkesi olmadığını, Kopenhag kriterlerini tamamlayarak üye olmak için AB ile müzakere aşamasına gelen bir ülke olduğunu kaydeden Atalay, "Türkiye uluslararası alanda hem ekonomisiyle hem de demokratikleşmesi ile yer etmiş bir ülke. Ortadoğu ülkesi gibi değerlendirilmesini de asla kabul etmeyiz" dedi.
-Çözüm Süreci ile bağı yok-
Atalay, Taksim Gezi Parkı olaylarının çözüm sürecine olumsuzluğunun bulunup bulunmadığı şeklindeki bir soruya "Şöyle bir değerlendirme var: Bu olup-bitenlerin çözüm süreci ile hiçbir irtibatı, bağı yok gibi. Türkiye büyük bir ülke. Bu tür toplumsal oluşumların içinde hangi faktörlerin ne kadar olduğunu tespit etmek kolay değildir. Çok karmaşık yapı var şu anda. Ama biz doğrusu bu boyutu çok irdeliyoruz. Bundan kopuk değil. Hiçbir oluşum çözüm sürecinden şu andaki hele Taksim'in dışına taşmış, Ankara'ya vesaireye taşmış bu tür gelişmeler, bunların içinde çözüm süreci ile ilgili bir boyut da var" yanıtını verdi.
BDP'nin sorumlu bir tavır takındığını kaydeden Atalay, ilk başta bir milletvekillerinin bu işin içinde yer aldığını, ancak olayların sonrasında mecrasından çıktığını kabul ettiğini belirtti.
Atalay, Türkiye'de olan toplumsal herşeyin çözüm süreci ile bağlantısı bulunduğuna işaret eden Atalay, bu sürece tepkili olanların da memnuniyetsizler grubu içinde bulunduğunu kaydetti.
Beşir Atalay, eylemlerin uluslararası operasyonlara da açık olduğuna dikkati çekerek, bunların görünür olmadıklarını ve kamufle edildiklerini söyledi.
"Türkiye bir büyük sorunundan kurtuluyor. Türkiye'nin önü açılıyor" diyen Atalay, medyanın da işini yapmasına ve onu haberleştirmesine bir şey denilemeyeceğini belirtti.
Uluslararası medyaya "Türkiye'yi iyi analiz edemediği ve tanıyamadığı" eleştirisi getiren Atalay, bunları iyi niyetli olarak değerlendirmediklerini söyledi.
Eylemler aracılığı ile "Alevi-Sünni" çatışması çıkartılmaya çalışıldığı yönünde izlenimler bulunduğunun belirtilmesi üzerine Atalay, bu konuda kendilerinin büyük hassasiyetlerinin bulunduğuna işaret etti. Atalay, kaos ortamlarını kaşıyanlar ve belli yerlere genişletmek isteyenler bulunduğunu ve bunu da gördüklerini dile getirerek, "O konuda da çok dikkatliyiz. Bizim Alevi vatandaşlarımız da biliyorlar. Hükümetin bu konuda ne kadar hassas olduğunu. Biz bütün inançlara, bütün düşüncelere olanca değeri veren bir hükümetiz. Herkes kendi inancında, düşüncesinde, farklılıklarında istediği gibi yaşasın. Onu sağlamaya çalışıyoruz. Ama bu güzel ülkemizde bu tür fırsatları kollayanlara da tabiki imkan vermemek lazım. Bütün vatandaşlarımıza da sorumluluk düşüyor" değerlendirmesini yaptı.
-Hükümet düşsün kampanyası-
Böyle zamanların "sınav" olduğunu belirten Atalay, "Her vatandaşımızın olup biteni daha iyi değerlendirmesi gerekir. Yani her zaman eleştirilecek bir şeyler bulunur istenirse hatalar da bulunabilir. İnsanlar da hata yapabilir" dedi.
Atalay, şunları kaydetti:
"Bu artık açık çok belli ki, bir kesim 'bu hükümet düşsün gibi bir kampanyaya dönüşsün' diyor. Bunu herkes görüyor artık. Bunun bir masum çevre konusunun çok ötesinde özellikler taşıdığını herkes görüyor. Vatandaşlarımız bunu görsünler.
Başbakanımızla, hükümetimizle ilgili muhalefeti ve düşüncesi olanlar belli yerlerde zaten bunu ifade ediyor, bunlara biz bir şey demeyiz ama bu olayların artık bitmesi lazım. Herkes söyleyeceğini söyledi, mesajı alması gerekenler mesajını aldı bunların analizi yapılıyor ama bunların daha ilerisi Türkiye'nin uluslararası alanda itibarına, ekonomisine, turizmine ve her alanda iş yapan insanımıza zararı olur."
"Biz şu 11 yılda siyasi istikararla doğrusu bu gelişmeleri sağladık. Türkiye çok büyük atılımlar yaptı bunları düşünsün insanlar. Türkiye bı kadar mesafe aldıktan sonra birilerinin bunu engellemesine tabi izin veremeyiz vermeyiz." diyen Atalay her şeyi değerlendirdiklerini ifade etti.
Vatandaşları, gençleri çok sevdiklerini söyleyen Atalay, "Hiç kimsenin hayat tarzıyla falan ilgili bizim bir sorunumuz yok, yeter ki herkes özgürce yaşasın, hükümetimizin tek şeyi budur; Türkiye büyüsün ve bu büyük ülkede herkes özgürce huzur ve refah içerisinde yaşasın. Bizim arzu ettiğimiz bu. Recep Tayyip Erdoğan'ın arzu ettiği, AK Parti hükümetinin istediği bu ve bugüne de bunlar getirdi. Başbakanımızın bu güçlü profili uluslararası alanda Türkiye'yi büyüttü. Bunları da herkes görsün" diye konuştu.
Vatandaşların olayların toplumsal hayat ve ülkeye maliyetini gördüğünü ifade eden Atalay, birilerinin bunu sürekli hale getirmeye çalışmasına rağmen olayların yavaşladığını ve katılımın düştüğünü söyledi.
Atalay, olayın ilk iki gününde bazı illerde gösteriler olmasına karşın şu an Ankara ve İstanbul dışında bir şey olmadığını ifade etti.
Atalay, "Bu işin artık sona doğru gittiği yönünde bizim tespitlerimiz var. Bitmesi de lazım esasen. Bugün kişiler de dinlendi, diğer mesajlar ve boyutları hepsini kendimiz de değerlendiriyoruz. Bütün bunların içerisinden de Başbakanımız geldikten sonra bir değerlendirme yapılır ve gerekli kararlar ve mesajlar verilir" dedi.
Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'nun rutin toplatısında "Çözüm Süreci''nin yanı sıra Gezi Parkı olaylarının da değerlendirildiğini anlatan Atalay, herkesin kendi görüşlerini ifade ettiğini ve istihabarat birimlerinin olayın hem yurtiçi hem de yurtdışı geri planları ile ilgili çalışmalar yaptığını vurguladı, yeni talimatlar verdiklerini söyledi.
Atalay, Çözüm Süreci'nin gayet iyi yürüdüğünü ve planın işlediğini kaydetti.
Siyaset kurumunun TBMM çatısı altında her şeyi görüşebileceğini anlatan Atalay, "Sokaktan medet uman siyasetçiler demokratik süreçlerden umudunu kesmiş siyasetçilerdir. Hiç kimsenin sokaktaki bu gelişmelere katılarak bunlardan fayda ummaması lazım. Bunlar onlara bir katkı sağlamaz aksine Türkiye'de normal yaşayan vatandaşın olumsuz tepkilerini alır eninde sonunda. Sokağı kesilen yolu kesilen geceleri yolu kesilip trafikten geçemeyen oralarda saatlerce bekleyen vatandaşların tepkisini alırlar başka bir şey olmaz" görüşünü dile getirdi.
Atalay, vatandaşların Miraç Kandili'ni de kutladı.