İçişleri Bakanı Muammer Güler, Taksim Gezi Parkı'ndaki Olaylarla İlgili 77 İlde Değişik Şekillerde 603'e Yakın Eylem Gerçekleştirildiğini Belirterek, "280 İşyeri, 6 Kamu Binası, 103 Polis Otosu, 207 Özel Araç, Bir Konut, Bir Polis
Başbakan Yardımcısı ve Başbakan Vekili Arınç: Ankara - Ankara - Başbakan Yardımcısı ve Başbakan Vekili Bülent Arınç, Taksim Gezi Parkı'ndaki eylem nedeniyle başlayan olaylardaki maddi zararın 70 milyonun üzerinde olduğunu belirterek, "Duyarlı insanlarımız bence bu saldırıları bugün bitirecektir. Bütün sendikalardan, bütün siyasi partilerden, Türkiye'yi düşünen, ortak paydası Türkiye sevdası olan herkesten biz bugün bunu bekliyoruz" dedi.
Arınç, Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"Taksim Gezi Parkı ile ilgili projenin ertelenmesi veya projeden vazgeçilmesi söz konusu mu, Ankara'daki gösterilerde portakal gazı kullanıldığına dair iddialar var, bu iddialar ne kadar doğru" soruları üzerine Arınç, olayların bazı merkezlerden yönlendirildiğini, toplumda panik yaratmak için yalan haberler yayınlandığını bildiklerini söyledi.
Bu süreçte demokrat davrandıklarını ifade eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunların hepsini kapatmak, erişimini engellemek mümkün ama şu ana kadar hiçbir şey yapmadık. Bakınız, o tweetlere, o mesajlara girin, bas-konuş yöntemleriyle, bir şekilde taa Amerika'daki bir başka merkezden server kullanarak Türkiye'ye talimatlar yağdıranlara bir bakın. Onlar olayların asıl failleridir. İnsanlarda, 'Şu kadar kişi öldü, şu kadar kişi yaralandı. Filan hastanede şu kadar genç var. Gençler eziliyor '.Bütün bunları görmek mümkün. Herkes nerede, ne olduğunu çok iyi bilecek noktada. Bu yalan ve yanlış haberlerle bir kirlilik yaşanıyor Türkiye'de. Bu kirliliğin yaşatılmasının tek sebebi de olaylar sönmesin, insanlar tahrik edilsin ve duyarlılıkları her gün yenilensin.
Bunlar içerisinde polisi hedef alanlar, polisin katledilmesini, linç edilmesini isteyenler de var. Polisin bilmem ne gazı kullandığını söyleyenler de var. Bazılarının hiç akla gelmeyecek birtakım tahrikler yaptığını da biliyoruz. Aynen 27 Mayıs olaylarından önce 'Üniversite gençliği öldürüldü, betonların altına gömüldü veya kıyma makinalarında kıyıldı' gibi saçma sapan, rezil, ahlaksız yalanların bin türlüsünün, maalesef bugün bu internet dünyasındaki sorumsuzluk içerisinde yayınlandığını biliyoruz. Toplumun sağduyusuna güveniyoruz.
Çevik kuvvetin şu veya bu şekilde davrandığına dair polisle ilgili soruşturmalar... Bunlar yapılıyor. İdari ve yargı açısından soruşturmalar yapılıyor. Hemen üç-beş saat sonra bundan netice almak mümkün değil çünkü olaylar devam ediyor. Olaylar bittiği anda sağlıklı bir soruşturma yapılır ve mutlaka bir açıklamayla sonlanır."
-"Fikri ortaya koyalım ve halkımızın istediği konuda karar verelim"
Taksim Gezi Parkı ile ilgili mahkeme kararında gösterilen hususlara dikkat edeceklerini belirten Arınç, davanın neden açıldığına, mahkemenin hangi gerekçeyle karar verdiğine, Kültür ve Turizm Bakanlığının bu konudaki düşüncesinin ne olduğuna bakılacağını vurguladı. Arınç, "Peşin bir kararımız yoktur. Kaldı ki orada ne yapılacağı konusu da henüz kararlaştırılmamıştır. Sadece Taksim'i yayalaştırma çalışmasında bir proje vardır ama buraya, Gezi Parkı'na veya Topçu Kışlası'na ne yapılacağı konusunda farklı düşünceler vardır. Henüz düşünce aşamasındadır. Elbette bu duyarlılıkları dikkate alarak çok kesin bir karar alacağımızı söyleyebilirim. Önce mahkeme kararını irdeleyelim. Sonra buraya ne yapılacağı konusunda net bir fikir ortaya koyalım. Bu fikri, bütün taraflarla, paydaşlarla görüşelim ve halkımızın istediği konuda karar verelim" diye konuştu.
İstanbul'da yapılacak bir iş konusunda Büyükşehir Belediye Başkanı'nın ve Meclisi'nin büyük bir duyarlılık içerisinde hem çevrecilerle hem de İstanbul'da yaşayan tüm vatandaşlarla ortak bir karar alması gerektiğini ifade eden Arınç, belediyelerin bazı konuları referandum yoluyla belirlemeye çalıştığını kaydetti.
Arınç, "Buraya yapılacak bir yapılaşma konusunda Büyükşehir Belediyemizin bir referandum yapmasını bile gönülden desteklerim. Halkımız bu konuda ne düşünüyor? Görüşerek mi referandum yoluyla mı? Bu duyarlılığın da ortaya çıkmasında fayda olabilir" ifadesini kullandı.
Arınç, portakal gazı kullanılması iddialarına ilişkin "Portakal gazı, sarin gazı, bunların hepsi ajitasyondur'' diyerek, bunlara itibar edilmemesini istedi.
-"Onun görevleri, bizim yetkilerimizi herkes çok iyi biliyor"
Köşke çıkmasının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşüp görüşmediğine dair soru üzerine Arınç, "Hayır, Başbakan ile bir temasım olmadı. Akşam, arkadaşlarımızla görüşürken Sayın Başbakanımıza da görüştüğümüz heyetin düşüncelerini, bilgilerini aktardım. Bugün için Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşeceğimi, kendisinden davet aldığımı aktardım. Her şeyi olumlu buldu. Benim konuşma üslubumu, düşüncelerimi esasen Sayın Başbakanım bilir. Bana bu yetkiyi verirken de bu sorumluluğumu vermişti" değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmalarını yazıya bağlı kalmadan yaptığını ancak aktarmak istediği bazı bilgilerin önünde metin olarak bulunmasında fayda gördüğünü ifade eden Arınç, "Konuştuğumuz konu, Hükümetimizin bu konudaki düşünceleridir. Bunun için ayrıca bir teyide veya desteğe de ihtiyacımız yoktur" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül'ün, bugün bulunduğu makam itibarıyla çok önemli bir yerde bulunduğuna, Türk devletini ve Türk milletinin birliğini temsil ettiğine, anayasadan kaynaklanan geniş yetkileri olduğuna ve bunları kullanabildiğine işaret eden Arınç, Gül'ün anayasal organların çalışmalarının organize ve ahenkli olması konusunda çaba gösterdiğini vurguladı. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kaldı ki bunun dışında geçmiş yıllardan bu yana birlikte olduğumuz, birbirimizin yapısını, birbirimizin ahlakını, aile özelliklerini çok iyi bildiğimiz insanlarız. Bizler, Hükümetimizdeki kişiler de, Cumhurbaşkanımız ve diğer bazı arkadaşlarımız yıllardır belirli bir mücadelenin içinde geldik. Hepimizin belli bir üslubu var. Cumhurbaşkanımız sadece bu konuda değil hemen hemen her konuda yapıcı bir rol oynuyor, yapıcı bir konuşma yapıyor. Siyasi parti liderlerini davet ediyor. Türkiye'nin meselelerine daha geniş bir perspektiften bakarak çözmeye çalışıyor. Bunu takdirle karşılamak lazım.
Kapıdan çıktığım zaman 'Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarını aldım veya almak istedim' sözünü hiç kimse yanlış anlamasın. Sayın Cumhurbaşkanımız, bugünkü konumu itibarıyla bize talimat verecek noktadadır. Siyaset böyle bir şeydir."
Mekke'de 2005'te yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'ne, TBMM Başkanı olarak katıldığını anımsatan Arınç, "Ben Türkiye adına zirve toplantısında bir konuşma yaptım. Sayın Abdullah Gül o zaman Dışişleri Bakanıydı, benim üç arkamda oturuyordu. Şimdi ben başbakan yardımcısıyım, Sayın Abdullah Gül bizim cumhurbaşkanımız. O benim 10 metre önümde. Bunlar üzülecek şeyler değil iftihar edilecek şeyler. Bizim siyasetimiz millet için, milletimizin daha güzel günler görmesi için."
Gerek CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun gerek kendisinin Cumhurbaşkanı Gül ile görüşmelerinin önemli olduğu belirten Arınç, "Olaylara onun gözüyle bakmak ve yapabileceğimiz işler konusunda onun düşüncelerini almak bizim için fevkalade önemlidir. Aramızdaki mesafeyi biliriz. Onun görevlerini, bizim yetkilerimizi herkes çok iyi biliyor" dedi.
-"Tahribatın içinde hedefe AK Parti alınmıştır"
Başbakan Vekili Bülent Arınç, "Yurdun birçok yerinde gösteriler oldu. İzmir'de göstericiler hizmet grubuna ait noktaları ateşe verdiler. AK Parti'nin dışında hizmet grubu da hedef alınmış olabilir mi" sorusunu yanıtlarken, hedefler içinde çok sayıda sivil hedef olduğunu, bunu hizmet grubuyla sınırlı tutmamak gerektiğini ifade etti.
Düşman olarak görülen bazı noktalara saldırılarda bulunulduğunu dile getiren Arınç, şöyle konuştu:
"O kitledeki nefreti ve kini görmek lazım. Sadece düşüncelerini ortaya koymak, Hükümeti eleştirmek adına değil belli isimleri, noktaları adeta düşman gibi gören illegal bir yapılanma tahribat yapmak istiyor. Bu tahribatın içerisinde hedefe alınan parti, AK Parti'dir, ilçe merkezleri, il merkezidir. Dünkü olaylarda AK Parti Genel Merkezine karşı bir sabotaj yapılacağı veya işgal yapılacağı duyum olarak, internetten birbirleriyle haberleşenlerden aldığımız, adeta telsiz gibi konuşmalardan özetlerdir.
Bunlar gösteriyor ki Hükümet, Hükümetin organları ve Hükümetteki şahsiyetler birilerinin hedefi halindedir. Bunlar gösteriyor ki bu soygunları, bu çapulculukları yapanlar, yasa dışı örgütler için söylüyorum, insana, doğaya, mala zarar verme konusunda adeta söz vermişlerdir. Şu ana kadar maddi zarar 70 milyonun üzerindedir. Yazık, günah değil mi? Ulaşım araçlarının, ambulansların, iş makinalarının yakılması, insanların özel hayatlarında korku içinde yaşamaları büyük bir tahribat değil mi? Duyarlı insanlarımız bence bu saldırıları bugün bitirecektir. Bütün sendikalardan, bütün siyasi partilerden, Türkiye'yi düşünen, ortak paydası Türkiye sevdası olan herkesten biz bugün bunu bekliyoruz.
Ben, hükümet olarak, yaşadığımız olaylardan kendimize göre ders çıkardığımızı rahatlıkla ifade edebiliyorum. Eksiğimizi varsa onu gördük, telafi edeceğiz. Doğru yürüdüğümüz yerler fazlasıyla mevcut, bunları da takip edeceğiz. Ama hiç kimseyi görmezden, duymazdan gelmek lüksüne ve hatasına sahip değiliz. Demokratik taleplerin, demokratik yöntemlerle ortaya konduğu her yerde asıl demokrasi vardır ve demokrasi muhalefetsiz olmaz."
-"Önemli olan illegal örgütlerin sokakta yalnız kalması"
Arınç, gösterilere katılan illegal örgütlerden tespit edilenler olup olmadığına ilişkin soruyu da şöyle yanıtladı:
"Var ama isimlerini saymak istemiyorum. 11 tane illegal örgüt var. Yaralılardan bir kısmının da örgüt mensubu olduğu söyleniyor ama işin nezaketi itibarıyla bu örgütlerin isimlerini vermenin doğru olmadığına inanıyorum. Herkes bunları, bir şekilde bugüne kadar yaptığı eylemlerden de tavırlarından da sabıkalarına bakıldığında görebileceğimiz özelliklerinden de çok iyi tanıyor. Önemli olan bunlar değil önemli olan bunların sokakta yalnız kalması ve masum insanlarımızın elini, sokaktan ve şiddetten çekmesidir. Onlar şiddetten elini veya desteğini çektiği zaman bu iş bir saate bitecek bir iştir."
Çevik kuvvet polislerinin kask numaralarının silindiğine ilişkin sorunun tekrarlanması üzerine de Arınç, bu konuyu bilmediğini, İçişleri Bakanı Muammer Güler'e iletilebileceğini söyledi.
Kaynak: AA
"Taksim Gezi Parkı ile ilgili projenin ertelenmesi veya projeden vazgeçilmesi söz konusu mu, Ankara'daki gösterilerde portakal gazı kullanıldığına dair iddialar var, bu iddialar ne kadar doğru" soruları üzerine Arınç, olayların bazı merkezlerden yönlendirildiğini, toplumda panik yaratmak için yalan haberler yayınlandığını bildiklerini söyledi.
Bu süreçte demokrat davrandıklarını ifade eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunların hepsini kapatmak, erişimini engellemek mümkün ama şu ana kadar hiçbir şey yapmadık. Bakınız, o tweetlere, o mesajlara girin, bas-konuş yöntemleriyle, bir şekilde taa Amerika'daki bir başka merkezden server kullanarak Türkiye'ye talimatlar yağdıranlara bir bakın. Onlar olayların asıl failleridir. İnsanlarda, 'Şu kadar kişi öldü, şu kadar kişi yaralandı. Filan hastanede şu kadar genç var. Gençler eziliyor '.Bütün bunları görmek mümkün. Herkes nerede, ne olduğunu çok iyi bilecek noktada. Bu yalan ve yanlış haberlerle bir kirlilik yaşanıyor Türkiye'de. Bu kirliliğin yaşatılmasının tek sebebi de olaylar sönmesin, insanlar tahrik edilsin ve duyarlılıkları her gün yenilensin.
Bunlar içerisinde polisi hedef alanlar, polisin katledilmesini, linç edilmesini isteyenler de var. Polisin bilmem ne gazı kullandığını söyleyenler de var. Bazılarının hiç akla gelmeyecek birtakım tahrikler yaptığını da biliyoruz. Aynen 27 Mayıs olaylarından önce 'Üniversite gençliği öldürüldü, betonların altına gömüldü veya kıyma makinalarında kıyıldı' gibi saçma sapan, rezil, ahlaksız yalanların bin türlüsünün, maalesef bugün bu internet dünyasındaki sorumsuzluk içerisinde yayınlandığını biliyoruz. Toplumun sağduyusuna güveniyoruz.
Çevik kuvvetin şu veya bu şekilde davrandığına dair polisle ilgili soruşturmalar... Bunlar yapılıyor. İdari ve yargı açısından soruşturmalar yapılıyor. Hemen üç-beş saat sonra bundan netice almak mümkün değil çünkü olaylar devam ediyor. Olaylar bittiği anda sağlıklı bir soruşturma yapılır ve mutlaka bir açıklamayla sonlanır."
-"Fikri ortaya koyalım ve halkımızın istediği konuda karar verelim"
Taksim Gezi Parkı ile ilgili mahkeme kararında gösterilen hususlara dikkat edeceklerini belirten Arınç, davanın neden açıldığına, mahkemenin hangi gerekçeyle karar verdiğine, Kültür ve Turizm Bakanlığının bu konudaki düşüncesinin ne olduğuna bakılacağını vurguladı. Arınç, "Peşin bir kararımız yoktur. Kaldı ki orada ne yapılacağı konusu da henüz kararlaştırılmamıştır. Sadece Taksim'i yayalaştırma çalışmasında bir proje vardır ama buraya, Gezi Parkı'na veya Topçu Kışlası'na ne yapılacağı konusunda farklı düşünceler vardır. Henüz düşünce aşamasındadır. Elbette bu duyarlılıkları dikkate alarak çok kesin bir karar alacağımızı söyleyebilirim. Önce mahkeme kararını irdeleyelim. Sonra buraya ne yapılacağı konusunda net bir fikir ortaya koyalım. Bu fikri, bütün taraflarla, paydaşlarla görüşelim ve halkımızın istediği konuda karar verelim" diye konuştu.
İstanbul'da yapılacak bir iş konusunda Büyükşehir Belediye Başkanı'nın ve Meclisi'nin büyük bir duyarlılık içerisinde hem çevrecilerle hem de İstanbul'da yaşayan tüm vatandaşlarla ortak bir karar alması gerektiğini ifade eden Arınç, belediyelerin bazı konuları referandum yoluyla belirlemeye çalıştığını kaydetti.
Arınç, "Buraya yapılacak bir yapılaşma konusunda Büyükşehir Belediyemizin bir referandum yapmasını bile gönülden desteklerim. Halkımız bu konuda ne düşünüyor? Görüşerek mi referandum yoluyla mı? Bu duyarlılığın da ortaya çıkmasında fayda olabilir" ifadesini kullandı.
Arınç, portakal gazı kullanılması iddialarına ilişkin "Portakal gazı, sarin gazı, bunların hepsi ajitasyondur'' diyerek, bunlara itibar edilmemesini istedi.
-"Onun görevleri, bizim yetkilerimizi herkes çok iyi biliyor"
Köşke çıkmasının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşüp görüşmediğine dair soru üzerine Arınç, "Hayır, Başbakan ile bir temasım olmadı. Akşam, arkadaşlarımızla görüşürken Sayın Başbakanımıza da görüştüğümüz heyetin düşüncelerini, bilgilerini aktardım. Bugün için Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşeceğimi, kendisinden davet aldığımı aktardım. Her şeyi olumlu buldu. Benim konuşma üslubumu, düşüncelerimi esasen Sayın Başbakanım bilir. Bana bu yetkiyi verirken de bu sorumluluğumu vermişti" değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmalarını yazıya bağlı kalmadan yaptığını ancak aktarmak istediği bazı bilgilerin önünde metin olarak bulunmasında fayda gördüğünü ifade eden Arınç, "Konuştuğumuz konu, Hükümetimizin bu konudaki düşünceleridir. Bunun için ayrıca bir teyide veya desteğe de ihtiyacımız yoktur" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül'ün, bugün bulunduğu makam itibarıyla çok önemli bir yerde bulunduğuna, Türk devletini ve Türk milletinin birliğini temsil ettiğine, anayasadan kaynaklanan geniş yetkileri olduğuna ve bunları kullanabildiğine işaret eden Arınç, Gül'ün anayasal organların çalışmalarının organize ve ahenkli olması konusunda çaba gösterdiğini vurguladı. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kaldı ki bunun dışında geçmiş yıllardan bu yana birlikte olduğumuz, birbirimizin yapısını, birbirimizin ahlakını, aile özelliklerini çok iyi bildiğimiz insanlarız. Bizler, Hükümetimizdeki kişiler de, Cumhurbaşkanımız ve diğer bazı arkadaşlarımız yıllardır belirli bir mücadelenin içinde geldik. Hepimizin belli bir üslubu var. Cumhurbaşkanımız sadece bu konuda değil hemen hemen her konuda yapıcı bir rol oynuyor, yapıcı bir konuşma yapıyor. Siyasi parti liderlerini davet ediyor. Türkiye'nin meselelerine daha geniş bir perspektiften bakarak çözmeye çalışıyor. Bunu takdirle karşılamak lazım.
Kapıdan çıktığım zaman 'Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarını aldım veya almak istedim' sözünü hiç kimse yanlış anlamasın. Sayın Cumhurbaşkanımız, bugünkü konumu itibarıyla bize talimat verecek noktadadır. Siyaset böyle bir şeydir."
Mekke'de 2005'te yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'ne, TBMM Başkanı olarak katıldığını anımsatan Arınç, "Ben Türkiye adına zirve toplantısında bir konuşma yaptım. Sayın Abdullah Gül o zaman Dışişleri Bakanıydı, benim üç arkamda oturuyordu. Şimdi ben başbakan yardımcısıyım, Sayın Abdullah Gül bizim cumhurbaşkanımız. O benim 10 metre önümde. Bunlar üzülecek şeyler değil iftihar edilecek şeyler. Bizim siyasetimiz millet için, milletimizin daha güzel günler görmesi için."
Gerek CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun gerek kendisinin Cumhurbaşkanı Gül ile görüşmelerinin önemli olduğu belirten Arınç, "Olaylara onun gözüyle bakmak ve yapabileceğimiz işler konusunda onun düşüncelerini almak bizim için fevkalade önemlidir. Aramızdaki mesafeyi biliriz. Onun görevlerini, bizim yetkilerimizi herkes çok iyi biliyor" dedi.
-"Tahribatın içinde hedefe AK Parti alınmıştır"
Başbakan Vekili Bülent Arınç, "Yurdun birçok yerinde gösteriler oldu. İzmir'de göstericiler hizmet grubuna ait noktaları ateşe verdiler. AK Parti'nin dışında hizmet grubu da hedef alınmış olabilir mi" sorusunu yanıtlarken, hedefler içinde çok sayıda sivil hedef olduğunu, bunu hizmet grubuyla sınırlı tutmamak gerektiğini ifade etti.
Düşman olarak görülen bazı noktalara saldırılarda bulunulduğunu dile getiren Arınç, şöyle konuştu:
"O kitledeki nefreti ve kini görmek lazım. Sadece düşüncelerini ortaya koymak, Hükümeti eleştirmek adına değil belli isimleri, noktaları adeta düşman gibi gören illegal bir yapılanma tahribat yapmak istiyor. Bu tahribatın içerisinde hedefe alınan parti, AK Parti'dir, ilçe merkezleri, il merkezidir. Dünkü olaylarda AK Parti Genel Merkezine karşı bir sabotaj yapılacağı veya işgal yapılacağı duyum olarak, internetten birbirleriyle haberleşenlerden aldığımız, adeta telsiz gibi konuşmalardan özetlerdir.
Bunlar gösteriyor ki Hükümet, Hükümetin organları ve Hükümetteki şahsiyetler birilerinin hedefi halindedir. Bunlar gösteriyor ki bu soygunları, bu çapulculukları yapanlar, yasa dışı örgütler için söylüyorum, insana, doğaya, mala zarar verme konusunda adeta söz vermişlerdir. Şu ana kadar maddi zarar 70 milyonun üzerindedir. Yazık, günah değil mi? Ulaşım araçlarının, ambulansların, iş makinalarının yakılması, insanların özel hayatlarında korku içinde yaşamaları büyük bir tahribat değil mi? Duyarlı insanlarımız bence bu saldırıları bugün bitirecektir. Bütün sendikalardan, bütün siyasi partilerden, Türkiye'yi düşünen, ortak paydası Türkiye sevdası olan herkesten biz bugün bunu bekliyoruz.
Ben, hükümet olarak, yaşadığımız olaylardan kendimize göre ders çıkardığımızı rahatlıkla ifade edebiliyorum. Eksiğimizi varsa onu gördük, telafi edeceğiz. Doğru yürüdüğümüz yerler fazlasıyla mevcut, bunları da takip edeceğiz. Ama hiç kimseyi görmezden, duymazdan gelmek lüksüne ve hatasına sahip değiliz. Demokratik taleplerin, demokratik yöntemlerle ortaya konduğu her yerde asıl demokrasi vardır ve demokrasi muhalefetsiz olmaz."
-"Önemli olan illegal örgütlerin sokakta yalnız kalması"
Arınç, gösterilere katılan illegal örgütlerden tespit edilenler olup olmadığına ilişkin soruyu da şöyle yanıtladı:
"Var ama isimlerini saymak istemiyorum. 11 tane illegal örgüt var. Yaralılardan bir kısmının da örgüt mensubu olduğu söyleniyor ama işin nezaketi itibarıyla bu örgütlerin isimlerini vermenin doğru olmadığına inanıyorum. Herkes bunları, bir şekilde bugüne kadar yaptığı eylemlerden de tavırlarından da sabıkalarına bakıldığında görebileceğimiz özelliklerinden de çok iyi tanıyor. Önemli olan bunlar değil önemli olan bunların sokakta yalnız kalması ve masum insanlarımızın elini, sokaktan ve şiddetten çekmesidir. Onlar şiddetten elini veya desteğini çektiği zaman bu iş bir saate bitecek bir iştir."
Çevik kuvvet polislerinin kask numaralarının silindiğine ilişkin sorunun tekrarlanması üzerine de Arınç, bu konuyu bilmediğini, İçişleri Bakanı Muammer Güler'e iletilebileceğini söyledi.