Tbmm Eski Başkanı Toptan, ‘gezi Parkı’ Olaylarını Değerlendirdi
TBMM eski Başkanı ve AK Parti Zonguldak Milletvekili Köksal Toptan, partisinin Ereğli İlçe Teşkilatı’nda ‘Gezi Parkı’ olayları ile ilgili yaptığı açıklamada, “Ortaokul ve lise öğrencilerini de bu işin içerisine katarsak, sokağa dökersek onun yaratacağı travmayı kolay kolay kaldırmayız diye endişe ederim” dedi.
TBMM eski Başkanı ve AK Parti Zonguldak Milletvekili Köksal Toptan, Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde CHP’den istifa ederek AK Parti’ye geçen Ormanlı Belediyesi Meclis üyelerine rozetlerini taktı. AK Parti Zonguldak Milletvekilleri Prof. Dr. Ercan Candan ve Özcan Ulupınar ile birlikte gazetecilerin sorularını yanıtlayan Toptan, ‘Gezi Parkı’ için yapılan eylemlerde ortaokul ve lise öğrencilerinin sokağa dökülmesinden dolayı endişe duyduğunu ifade etti.
Türkiye’nin daha önce de bu tür olaylar yaşadığına dikkat çeken Toptan şöyle konuştu:
“1990’lı yıllardan sonra dünyada yeni yükselen değerleri gördük. Bunlar içerisinde daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok din ve vicdan özgürlüğü çok öne çıktı. Bunlarla birlikte çok kavramlarda gelişti. Bunlardan bir tanesi sivil itaatsizliktir. Sivil itaatsizlik kanuni normlara aykırılık teşkil etmesine karşılık kamu vicdanı ve evrensel hukuk karşısında haklı görülebilen eylem türüne verilen bir addır. Türkiye bunu yaşadı. İstanbul’da Galatasaray Lisesi’nin önünde 1-2 yıl boyunca Cumartesi Anneleri’nin eylemine şahit olduk. Polis orada toplanan annelere hiç müdahale etmedi. Halbuki yaptıkları iş gösteri ve toplu yürüyüş yasasına da aykırılık teşkil ediyordu. Biraz olaya o çerçeveden bakmamız gerekir diye düşünüyorum. Şimdi burada polislerimizin davranışlarının abartıldığı, aşırıya kaçtığı itirazları var. Bunlara bende katılıyorum. Ama polislerin de çok zor şartlar altında görev yaptığı, onların da insan olduğu gerçeğini de unutmamamız lazım. Şimdi çok dikkatli olmamız lazım toplum olarak. Ben olayların başlangıcında eyleme sivil itaatsizlik boyutuyla bakılsaydı şimdi bu noktalara gelmeyeceğimizi düşünüyorum. O nedenle Sayın Bülent Arınç’ın yaptığı değerlendirmeye ben de katılıyorum. Böyle bir eylem başladıysa ve eylem çevrecilik adına yapılıyorsa ‘Bu ağaçlara dokunulmasın’ adına yapılıyorsa buna biraz sempati ile yaklaşılabilseydi eylem boyut kazanmayacaktı. Ama şimdi geldiğimiz noktayı çok iyi düşünmemiz lazım. Özellikle ortaokul ve lise öğrencilerini de bu işin içerisine katarsak, sokağa dökersek onun yaratacağı travmayı kolay kolay kaldıramayız diye endişe ederim. O nedenle sivil toplum önderlerinin, annelerin ve babaların çok dikkatli hareket etmesi lazım. Tabi hükümetin de süreci soğutacak, yumuşatacak söz ve eylemler içerisinde bulunması lazım. Yani her taraftan sağduyulu bir çıkış bekliyoruz. Herkesten Türkiye’nin geleceğini zora sokacak, Türkiye’yi kaotik bir ortama sürükleyecek söz ve davranışlardan kaçınmaları gerektiğini altını çizerek ifade etmek istiyorum.”
Bir gazetecinin "Sayın Başbakan’ın eylemciler için ‘çapulcular’ cümlesine katılıyor musunuz?" şeklindeki sorusuna ise Toptan, "Ben bu süreçte herkesin süreci yumuşatacak söz ve davranışlar içerisinde olmasını temenni ederim" yanıtını verdi.
Kaynak: İHA
Türkiye’nin daha önce de bu tür olaylar yaşadığına dikkat çeken Toptan şöyle konuştu:
“1990’lı yıllardan sonra dünyada yeni yükselen değerleri gördük. Bunlar içerisinde daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok din ve vicdan özgürlüğü çok öne çıktı. Bunlarla birlikte çok kavramlarda gelişti. Bunlardan bir tanesi sivil itaatsizliktir. Sivil itaatsizlik kanuni normlara aykırılık teşkil etmesine karşılık kamu vicdanı ve evrensel hukuk karşısında haklı görülebilen eylem türüne verilen bir addır. Türkiye bunu yaşadı. İstanbul’da Galatasaray Lisesi’nin önünde 1-2 yıl boyunca Cumartesi Anneleri’nin eylemine şahit olduk. Polis orada toplanan annelere hiç müdahale etmedi. Halbuki yaptıkları iş gösteri ve toplu yürüyüş yasasına da aykırılık teşkil ediyordu. Biraz olaya o çerçeveden bakmamız gerekir diye düşünüyorum. Şimdi burada polislerimizin davranışlarının abartıldığı, aşırıya kaçtığı itirazları var. Bunlara bende katılıyorum. Ama polislerin de çok zor şartlar altında görev yaptığı, onların da insan olduğu gerçeğini de unutmamamız lazım. Şimdi çok dikkatli olmamız lazım toplum olarak. Ben olayların başlangıcında eyleme sivil itaatsizlik boyutuyla bakılsaydı şimdi bu noktalara gelmeyeceğimizi düşünüyorum. O nedenle Sayın Bülent Arınç’ın yaptığı değerlendirmeye ben de katılıyorum. Böyle bir eylem başladıysa ve eylem çevrecilik adına yapılıyorsa ‘Bu ağaçlara dokunulmasın’ adına yapılıyorsa buna biraz sempati ile yaklaşılabilseydi eylem boyut kazanmayacaktı. Ama şimdi geldiğimiz noktayı çok iyi düşünmemiz lazım. Özellikle ortaokul ve lise öğrencilerini de bu işin içerisine katarsak, sokağa dökersek onun yaratacağı travmayı kolay kolay kaldıramayız diye endişe ederim. O nedenle sivil toplum önderlerinin, annelerin ve babaların çok dikkatli hareket etmesi lazım. Tabi hükümetin de süreci soğutacak, yumuşatacak söz ve eylemler içerisinde bulunması lazım. Yani her taraftan sağduyulu bir çıkış bekliyoruz. Herkesten Türkiye’nin geleceğini zora sokacak, Türkiye’yi kaotik bir ortama sürükleyecek söz ve davranışlardan kaçınmaları gerektiğini altını çizerek ifade etmek istiyorum.”
Bir gazetecinin "Sayın Başbakan’ın eylemciler için ‘çapulcular’ cümlesine katılıyor musunuz?" şeklindeki sorusuna ise Toptan, "Ben bu süreçte herkesin süreci yumuşatacak söz ve davranışlar içerisinde olmasını temenni ederim" yanıtını verdi.