''Üniversitelerarası Kurul Toplantısı''

YALOVA - Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, "Birkaç gündür ülkemizde yükselen toplumsal tansiyon karşısında öğrencisinden öğretim elemanına, idari çalışanından yöneticilerine kadar üniversitelerimizin değerli mensuplarının farklı fikir ve görüşlerini dile getirirlerken şiddete başvurmaları ya da şiddeti özendirmeleri kabul edilemez" dedi.

Prof. Dr. Çetinsaya, Yalova Üniversitesi ev sahipliğinde Raif Dinçkök Kültür Merkezi'nde düzenlenen 215. Üniversitelerarası Kurul Toplantısı'ndaki konuşmasında, "çözüm süreci" ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Daha önce yapılan kurul toplantılarında çözüm süreciyle ilgili görüşlerini dile getirdiğini ifade eden Çetinsaya, "5 Nisan 2013'ten itibaren Elazığ'da başlayan süreçte ben diyebilirim ki aşağı yukarı Doğu ve Güney Anadolu Bölgesi'ndeki illerimizin önemli bir kısmını ziyaret ettim. Rektörlerimizle, öğrencilerimizle, öğrenci temsilcilerimizle, bütün öğretim üyeleriyle toplantılar gerçekleştirdim. Onlarla hem çözüm süreciyle alakalı konuları hem de Yüksek Öğretim Sistemimizi masaya yatırma imkanım oldu. Hatta gittiğim illerde çözüm süreciyle ilgili en ufak tereddüt görmediğim için giderek konular tamamen o üniversitelerimizin meseleleri, konuları üzerine yoğunlaştı diyebiliriz" diye konuştu.

Toplantıda ele alınacak konularla ilgili de görüşlerini açıklayan Çetinsaya, şöyle konuştu:

"İki konu vardı geçen Üniversitelerarası Kurul toplantılarında konuştuğumuz. Biri, özlük hakları meselesi. Bununla ilgili birazdan bir rapor dinleyeceğiz. Aynı şekilde Yabancı Dil Sınavı'nın niteliği konusunda bir rapor dinleyeceğiz. Benim görebildiğim kadarıyla, şu anda aldığım raporlar, başta Ardahan Üniversitemizin bana sunduğu rapor olmak üzere, sınavın hem sürenin kısaltılması bakımından hem de soruların zorluk derecesinin artırılması bakımından çok nitelikli bir analizi var. Ben bundan bir adım öteye geçmemizi talep ediyorum. Mesele artık sınavın zorluğu meselesi değil, mevcut sınavlarla karşılaştırılması olayı değildir. Öğretim üyesi camiamız için çok kritik olan ve insan kaynağımızı oluşturan bu sınavımızın nasıl rasyonel, anlamlı bir sınav olacağı meselesidir. O bakımdan zorluk kolaylığın ötesinde bizim ne tür sorularla neyi ölçmemiz gerektiği konusunda bundan sonraki çalışmamızı yönetmemiz gerektiğini düşünüyorum ve bu konuda sizlerle bir adım öteye daha gitmeyi teklif ediyorum. Sizler Üniversitelerarası Kurul olarak bizler Yüksek Öğrenim Kurulu olarak çalışırsak ve anlamlı bir çerçeve sunarsak, zannederim ÖSYM'yi de doğru kanallara yöneltebiliriz diye düşünüyorum."

-Gezi Parkı odaklı gelişmeler

Gezi Parkı odaklı gelişmelere de değinen Çetinsaya, siyasal ve toplumsal alanda yer alan bütün aktörlerin yeni bir Türkiye'nin inşasıyla karşı karşıya bulunduğu konusunda hem fikirdir olduğunu belirtti.

Çetinsaya, sürecin sağlıklı biçimde yaşanabilmesinin her şeyden önce farklı kültür ve anlayışların bir arada, müzakere halinde ve sürekli etkileşim içerisinde bulunabilmesine bağlı olduğunu söyledi.

Çetinsaya, üniversitelerin, öncü fikirlerin, barışçı gelecek tasavvurlarının, demokratik bir biçimde bir arada yaşama kültürünün yeşerdiği ve savunulduğu mekanlar olarak Türkiye'nin bugün tecrübe ettiği gerilimlerin tırmanmaması için çaba sarf edip, itidali ve müzakereyi savunma durumunda olduğuna işaret etti.

Üniversitelerin siyasal, toplumsal, kültürel meseleler, sıkıntılar, çelişki ve gerilimler hakkında etkin araştırmaların, gerçek fikirlerin, sahici gelecek senaryolarının üretildiği mekanlar olduğunu anlatan Çetinsaya, şunları söyledi:

"Bugün ülkemizde toplumun, doğanın, mekanın ve kültürün mahiyeti ve muhtevası hakkında farklı düzeylerde, birçok tartışmanın sürdürüldüğünü görüyoruz. Üniversitelerimizin ülkemizdeki tartışma ve müzakere kültürüne katacakları çok önemli değerler olduğunu ve bütün üniversite mensuplarına bu noktada çok ciddi sorumluluklar düştüğünü düşünüyorum. Biz üniversite mensupları olarak kendimizi toplumun dışında ya da üstünde yer alan yargıçlar mesabesinde göremeyiz. Bizler toplumun içinde sosyalleşen, toplumun sorunlarını önemseyen ve onlara farklı çözüm alternatifleri geliştirebilen bireyler olarak araştırma ve eğitim gündemlerimizle fikir, teori, soru ve araştırmalarımızla kriz ve çatışma meseleleriyle ilgilenmek durumundayız. Ne var ki biz toplumsal, kültürel, siyasi sorun ve gerilim alanlarına futbol taraftarlığı düzeyinde de yaklaşamayız. Bugün üzülerek görüyorum ki bazı üniversite mensuplarımız, tarafı oldukları siyasi pozisyonu kavram ve fikirler eşliğinde değil, sloganlar eşliğinde savunmaktadır. Yine üzülerek görüyoruz ki birçok tartışma doğrulanmamış, manipülasyon amacıyla üretilen yanlış haberlere dayalı olarak sürdürülmektedir."

-"Gerçek araştırmaya, fikri üretime değer veriyoruz"

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, üniversite mensuplarının doğaya, mekana, tarihe, topluma, kültüre, geleceğe ilişkin çeşitli kitle iletişim ortamlarında görüş beyan etmelerinin anlamlı ve değerli olduğuna işaret etti. Üniversite mensuplarının bununla yetinemeyeceğini, üniversitelerin araştırmaların, uzun dönemli çalışmaların mekanı olduğunu belirten Çetinsaya, bu nedenle üniversitelerin bu süreçte atmaları gereken en önemli adımın, toplumsal çatışma alanlarına uzun dönemli araştırmalarla sürece katkı vermesi, tartışmaların düzeyini ve kalitesini arttırması olduğunu bildirdi.

"Bizler, üniversitelerimizin sessizleşmesini değil, aksine üniversitelerimizin çevresine çok daha duyarlı olmalarını, fakat bunu bir çatışma diliyle ve sadece gündelik yorumlarla değil, müzakere diliyle ve yaptıkları uzun soluklu araştırmalarla yapmalarını önemli görüyoruz" diyen Çetinsaya, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunun yanında bazı üniversite mensuplarımızın pozitivist bilim paradigması içerisinden birer yargıç gibi konuşup, siyaseti, toplumu küçümsemesini doğru bulmuyoruz. Üniversitelerimiz toplumun dışında, toplumun üstünde bir yerde konumlanmaz. Üniversite mensuplarımız da toplumun içinde özgür akademik üretimi gerçekleştiren mekanlardır. Biz o nedenle gerçek araştırmaya, fikri üretime değer veriyoruz. Bu çerçevede topluma, siyasete, farklı tespit, öneri ve öngörüleri sunmayı önemli buluyoruz. Fakat bu tespit, öneri ve öngörüleri geleneksel meslek odası mantığı ve diliyle ortaya koymayı da doğru bulmuyorum. 1960'ların Türkiye'si ile karşı karşıya değiliz ve 1960'ların meslek odası diliyle üniversite mensuplarımızın konuşmasını anlamakta zorlanıyorum."

-"Üniversiteler her şeyden önce eğitimin ve araştırmanın mekanlarıdır"

Prof. Dr. Çetinsaya, üniversite mensupları olarak kendilerine düşenin "farklılıklardan korkulmaması" ve "dogmatizmden kaçınılması" gerektiğini savunmak olduğunu söyledi.

Normalleşen demokrasisi, büyüyen ekonomisi, artan itibar ve istikrarıyla Türkiye'nin büyük bir fırsat yakaladığını, toplumsal barışı tesis etme adına önemli adımlar attığını dile getiren Çetinsaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Üniversitelerimiz, farklı seslerin, farklı taleplerin akademik özgürlük sınırları içerisinde, şiddet içermeyen yol ve yöntemlerle dile getirilebildiği mekanlardır ve bu özelliklerini korumaları gerekir. Birkaç gündür ülkemizde yükselen toplumsal tansiyon karşısında öğrencisinden öğretim elemanına, idari çalışanından yöneticilerine kadar üniversitelerimizin değerli mensuplarının farklı fikir ve görüşlerini dile getirirlerken şiddete başvurmaları ya da şiddeti özendirmeleri kabul edilemez. Şiddet içeren, şiddeti öven talep ve fikirler akademik özgürlük sınırlarıyla bağdaşmaz. Akademik özgürlük, fikir ve görüşlerin korkusuzca ve barışçıl bir tarzda dile getirilmesi, kişilik haklarını rencide etmeksizin ortaya konması anlamına gelir. Üniversite mensuplarımızdan bu süreçte beklentimiz, ülkemizin toplumsal barış adına attığı önemli adımları boşa çıkaracak şekilde şiddet övgüsü yapan ifade ve örgütlenmelerden kaçınmalarıdır. Unutulmamalıdır ki üniversiteler her şeyden önce eğitimin ve araştırmanın mekanlarıdır. Özgür ve kaliteli bir akademik ortamın varlığı, daha güzel, daha müreffeh, daha demokratik bir Türkiye'nin de teminatı olacaktır."

Toplantı, daha sonra basına kapalı olarak devam etti. Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Dr. İbrahim Halil Mutlu'nun yönetiminde gerçekleşen toplantıya üniversite rektörleri ve temsilcilerinin yanı sıra Yalova Valisi Esengül Civelek, Yalova Belediye Başkanı Yakup Koçal da katıldı.

Kaynak: AA