İçişleri Bakanı Güler:
"Kanun hakimiyetini sağlamak bizim görevimizdir. Bunun için de özellikle rica ediyorum memurlardan, işçilerden. Kanunsuz eylemlere iştirak etmemelerini bekliyorum. Bunun kanuni sonuçlarına katlanırlar"
Bakan Güler, başkentte düzenlenen "Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi Çalıştayı"ndan ayrılırken, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
İstanbul'daki eylemlerde polisin göstericilere TOMA'lardan sıkılan suyun içeriğine ilişkin sorusu üzerine, Güler, şöyle konuştu:
"İçeriğini tabii biliyorum. Güvenlik güçlerinin, polisin hangi hallerde zor kullanacağı kanunlarda yazılmış. Polis, Vazife Selahiyet Kanunu'nda, Jandarma kanununda, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda yazılı olan hallerde polis zor kullanma yetkisine sahip. Kullanacağı enstrümanlar; kalkanı var, copu var, su sıkabilir. Ayrıca gaz sıkıştırılmış su sıkabilir ve biber gazı kullanabilir. Şartlar oluştuğunda da elbetteki polisin silahı var,silah da kullanır. Bu kanunun kendisine verdiği yetkiler arasındadır. İlaçlı su diye bir şey yok. Bir kere onu kabul etmek mümkün değildir. Böyle bir uygulama yok. Oradan su sıkılıyor. Tazyikli su sıkılıyor bazen de gaz sıkıştırılmış su sıkılıyor. Gerektiği zamanda boyalı su sıkılıyor. Onun dışında bir şey yok. Böyle standardımız yok."
Güler, olaylarda gözaltında alınan kişilerle ilgili soru üzerine de "Gözaltına alınan 393 kişi var. Bunların ifadeleri alınıyor. Sorguları sürüyor. Süratle tamamlanmaya çalışılıyor. Özellikle İstanbul'da gözaltılar var. Onlarla ilgili işlemleri süratle arkadaşlarımız yapıyor" ifadesini kullandı.
-"İçlerinde doktorluk mesleğinden olmayan insanlar var"-
Gözaltındaki beyaz önlüklü kişilere ilişkin soruyu da yanıtlayan Güler, "Doktorlarla ilgili konuyu da Sağlık Bakanımız ifade etti.
İçlerinde doktorluk mesleğinden olmayan insanlar var. Tıp öğrencilerinin doktorluk statüsü yok. Revir açmanın özel bir izni var. Bir diğer konu, muayene yapan doktor mutlaka bunu adli mercilere, resmi mercilere bildirmek durumunda. Bütün bunların bir de tabi Sağlık Bakanlığı açısından görev başında olup olmama ayrıntısı var. Sağlık Bakanlığımız bunu değerlendirecektir" şeklinde konuştu.
Güler, polisin orantısız güç kullandığı iddialarıyla ilgili soruya da "Şu anda İzmir; Ankara, İstanbul ve Hatay'da ekiplerimiz konuyla ilgili bütün araştırmaları yapıyorlar. Şu ana kadar İzmir'de 2, İstanbul'da 1 kişi açığa alındı. Tabii ki bu soruşturmanın sonucunda hangi işlemlerin yapıldığını göreceğiz" yanıtını verdi.
Bazı sendikaların eylemlere destek amacıyla aldığı grev kararına ilişkin değerlendirmesi sorulan Güler, "Tabii şiddet eylemlerinin sürdürülmesi konusundaki inatlaşmayı anlamam mümkün değildir. Yani bugün iş bırakma ve grev gibi kanunsuz eylemlerle insanları sokağa dökme çabaları vardır. Bunlara da izin verilmeyeceğini, yasayla belirlenmemiş alanlarda, genel yollarda, parklarda böyle bir toplantı gösteri yürüyüşünün yapılmayacağını ifade etmek isterim. Polisimiz görevini yapıyor" diye konuştu.
-"Biz silahlı kuvvetlerden herhangi bir kuvvet talebinde bulunmadık"-
Jandarma ekiplerinin İstanbul'da göstericilere karşı görevlendirilmesiyle ilgili basında yapılan yorumlara da değinen Güler, şunları kaydetti:
"Ayrıca jandarmanın görev alması konusunda, basında yoğun yorumların olduğunu gördüm. Şunu bir kere söylemek isterim. İçişleri Bakanlığı, Türkiye'nin emniyet ve asayişinden sorumlu bakanlıktır. 3 tane güvenlikle ilgili bağlı kuruluş vardır. Birisi Emniyet Genel Müdürlüğü, birisi Jandarma Genel Komutanlığı birisi de Sahil Güvenlik Komutanlığı'dır. Bunların görev alanları bellidir. Emniyet kentlerde, jandarma kırsal alanlarda, sahil güvenlik de denizlerde görev yapmaktadır. İçişleri Bakanı, bu güvenlik güçlerine nerelerde görevlendirme icap ediyorsa orada görevlendirmeye yetkindir. Ben kırsal alanda polisi, kentte de jandarmayı ihtiyaç duyduğum anda görevlendirebilirim.
Şu anda jandarma, Türkiye yüzölçümünün yüzde 93'ünde, nüfusun da yüzde 25'inde güvenliği tesis eden bir kuruluştur. Yaz aylarında bu nüfus, yüzde 45'e kadar yükselmektedir. Yani jandarmanın da toplumsal olaylara müdaheleyle ilgili jandarma komando birlikleri vardır. Jandarma özel harekat birlikleri, jandarma asayiş birlikleri vardır. Bunlar, İçişleri Bakanı olarak benim emrindemdir. Jandarma Genel Komutanlığı'ndan bu konuyla ilgili talepte bulunursam uygun gördüğüm yerde, bunlar görev alırlar. Jandarma bu anlamda İstanbul'da görev almıştır. Gerekirse polise de jandarmanın alanında görev vermek mümkündür. Bunu karıştırmasınlar. Silahlı kuvvetlerinin emrindeki askerin kullanılması ayrı bir şeydir yani emniyet de jandarmayla eğer bir toplumsal olayı bastıramıyorsanız o zaman TSK'dan İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesine göre kuvvet talebinde bulunursunuz. Biz silahlı kuvvetlerden herhangi bir kuvvet talebinde bulunmadık. Ben kendi emrimdeki emniyet ve jandarma güçlerini beraber kullandım. Jandarma, bir güvenlik gücüdür. Şu anda İstanbul'daki bazı ilçelerde, jandarma polis gibi güvenlik görevini yürütmektedir. Bunda anlaşılmayacak bir şey yoktur."
-"Kanun hakimiyetini sağlamak bizim görevimizdir"-
Güler, sendikaların yapacağı eylemle ilgili bir başka soruya da şu yanıtı verdi:
"5 sendikanın bir kere yasal bir eylemi yok ki. Hangi yasal eylemine izin vereceğiz. Alanları, genel yolları, kamu düzenini bozacak şekilde genel hayatı felce uğratacak şekilde, her gün gösteri yürüyüş hakkı nerede görülmüştür? Böyle bir şey olabilir mi? Ben her gün geleceğim, Kızılay'ın ortasında sabahtan akşama kadar eylem yapacağım. Böyle bir şey olabilir mi? Bunu insanların kabul etmesi mümkün mü? Geçtiğimiz gün Ankara'daki şoför esnafı protesto yaptı. Esnaf ve Sanatkarlar Konfedarasyonu geldi. Sayın Başbakana bu olaylardan esnafın ve diğer iş sahiplerinin, işyeri sahiplerini duyduğu sıkıntıları belirttiler. Hakların kullanılması, bir başkasının hakkının kullanılmasına engel olamaz. Bu konuda arkadaşları duyarlı olmaya davet ediyorum. Anlaşılıyor ki Gezi Parkı'nda olduğu gibi buradaki insanlar da bu direnişlerin, kanunsuz direnişlerin bir aracı haline getirilmiştir. Bu sürdürülmek istenmektedir. Bunun sürdürülebilirliği yoktur. Kanun hakimiyetini sağlamak bizim görevimizdir. Bunun için de özellikle rica ediyorum memurlardan, işçilerden. Kanunsuz eylemlere iştirak etmemelerini bekliyorum. Bunun kanuni sonuçlarına katlanırlar."
-"Sosyal paylaşım siteleriyle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğümüzün yürüttüğü çalışmalar var"-
Sosyal paylaşım sitelerinden yayılan asılsız haberlere karşı da gerekli önlemlerin alınacağını belirten Güler, "Sosyal paylaşım siteleriyle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğümüzün yürüttüğü çalışmalar var. Burada halkı tahrik eden manipülasyonlar, yalan haberlerle halkı kışkırtmaya hatta toplumsal olaylara mal ve can emniyetini sıkıntıya sokacak, bozacak eylemlere yönlendiren gerek Twitter gerek Facebook gerekse sosyal medyanın diğer enstrümanlarını kullanarak bunları yönlendirenlerle ilgili çalışmamız var. Daha önce İzmir'de böyle bir çalışma oldu. Şimdi diğer yerlerde böyle bir çalışma olacak. Bu konularda ayrı yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda Adalet Bakanlığımızın ilgili bakanların çalışmaları da olacak. Çünkü toplumu bir anda yalan haberlerle, gördünüz işte, Gezi olaylarında hangi yalan haberlerin nasıl sızdırıldığını gördük. Bunu da inceliyoruz. Bunlarla ilgili operasyonlarımız sürecek."
Kaynak: AA
İstanbul'daki eylemlerde polisin göstericilere TOMA'lardan sıkılan suyun içeriğine ilişkin sorusu üzerine, Güler, şöyle konuştu:
"İçeriğini tabii biliyorum. Güvenlik güçlerinin, polisin hangi hallerde zor kullanacağı kanunlarda yazılmış. Polis, Vazife Selahiyet Kanunu'nda, Jandarma kanununda, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda yazılı olan hallerde polis zor kullanma yetkisine sahip. Kullanacağı enstrümanlar; kalkanı var, copu var, su sıkabilir. Ayrıca gaz sıkıştırılmış su sıkabilir ve biber gazı kullanabilir. Şartlar oluştuğunda da elbetteki polisin silahı var,silah da kullanır. Bu kanunun kendisine verdiği yetkiler arasındadır. İlaçlı su diye bir şey yok. Bir kere onu kabul etmek mümkün değildir. Böyle bir uygulama yok. Oradan su sıkılıyor. Tazyikli su sıkılıyor bazen de gaz sıkıştırılmış su sıkılıyor. Gerektiği zamanda boyalı su sıkılıyor. Onun dışında bir şey yok. Böyle standardımız yok."
Güler, olaylarda gözaltında alınan kişilerle ilgili soru üzerine de "Gözaltına alınan 393 kişi var. Bunların ifadeleri alınıyor. Sorguları sürüyor. Süratle tamamlanmaya çalışılıyor. Özellikle İstanbul'da gözaltılar var. Onlarla ilgili işlemleri süratle arkadaşlarımız yapıyor" ifadesini kullandı.
-"İçlerinde doktorluk mesleğinden olmayan insanlar var"-
Gözaltındaki beyaz önlüklü kişilere ilişkin soruyu da yanıtlayan Güler, "Doktorlarla ilgili konuyu da Sağlık Bakanımız ifade etti.
İçlerinde doktorluk mesleğinden olmayan insanlar var. Tıp öğrencilerinin doktorluk statüsü yok. Revir açmanın özel bir izni var. Bir diğer konu, muayene yapan doktor mutlaka bunu adli mercilere, resmi mercilere bildirmek durumunda. Bütün bunların bir de tabi Sağlık Bakanlığı açısından görev başında olup olmama ayrıntısı var. Sağlık Bakanlığımız bunu değerlendirecektir" şeklinde konuştu.
Güler, polisin orantısız güç kullandığı iddialarıyla ilgili soruya da "Şu anda İzmir; Ankara, İstanbul ve Hatay'da ekiplerimiz konuyla ilgili bütün araştırmaları yapıyorlar. Şu ana kadar İzmir'de 2, İstanbul'da 1 kişi açığa alındı. Tabii ki bu soruşturmanın sonucunda hangi işlemlerin yapıldığını göreceğiz" yanıtını verdi.
Bazı sendikaların eylemlere destek amacıyla aldığı grev kararına ilişkin değerlendirmesi sorulan Güler, "Tabii şiddet eylemlerinin sürdürülmesi konusundaki inatlaşmayı anlamam mümkün değildir. Yani bugün iş bırakma ve grev gibi kanunsuz eylemlerle insanları sokağa dökme çabaları vardır. Bunlara da izin verilmeyeceğini, yasayla belirlenmemiş alanlarda, genel yollarda, parklarda böyle bir toplantı gösteri yürüyüşünün yapılmayacağını ifade etmek isterim. Polisimiz görevini yapıyor" diye konuştu.
-"Biz silahlı kuvvetlerden herhangi bir kuvvet talebinde bulunmadık"-
Jandarma ekiplerinin İstanbul'da göstericilere karşı görevlendirilmesiyle ilgili basında yapılan yorumlara da değinen Güler, şunları kaydetti:
"Ayrıca jandarmanın görev alması konusunda, basında yoğun yorumların olduğunu gördüm. Şunu bir kere söylemek isterim. İçişleri Bakanlığı, Türkiye'nin emniyet ve asayişinden sorumlu bakanlıktır. 3 tane güvenlikle ilgili bağlı kuruluş vardır. Birisi Emniyet Genel Müdürlüğü, birisi Jandarma Genel Komutanlığı birisi de Sahil Güvenlik Komutanlığı'dır. Bunların görev alanları bellidir. Emniyet kentlerde, jandarma kırsal alanlarda, sahil güvenlik de denizlerde görev yapmaktadır. İçişleri Bakanı, bu güvenlik güçlerine nerelerde görevlendirme icap ediyorsa orada görevlendirmeye yetkindir. Ben kırsal alanda polisi, kentte de jandarmayı ihtiyaç duyduğum anda görevlendirebilirim.
Şu anda jandarma, Türkiye yüzölçümünün yüzde 93'ünde, nüfusun da yüzde 25'inde güvenliği tesis eden bir kuruluştur. Yaz aylarında bu nüfus, yüzde 45'e kadar yükselmektedir. Yani jandarmanın da toplumsal olaylara müdaheleyle ilgili jandarma komando birlikleri vardır. Jandarma özel harekat birlikleri, jandarma asayiş birlikleri vardır. Bunlar, İçişleri Bakanı olarak benim emrindemdir. Jandarma Genel Komutanlığı'ndan bu konuyla ilgili talepte bulunursam uygun gördüğüm yerde, bunlar görev alırlar. Jandarma bu anlamda İstanbul'da görev almıştır. Gerekirse polise de jandarmanın alanında görev vermek mümkündür. Bunu karıştırmasınlar. Silahlı kuvvetlerinin emrindeki askerin kullanılması ayrı bir şeydir yani emniyet de jandarmayla eğer bir toplumsal olayı bastıramıyorsanız o zaman TSK'dan İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesine göre kuvvet talebinde bulunursunuz. Biz silahlı kuvvetlerden herhangi bir kuvvet talebinde bulunmadık. Ben kendi emrimdeki emniyet ve jandarma güçlerini beraber kullandım. Jandarma, bir güvenlik gücüdür. Şu anda İstanbul'daki bazı ilçelerde, jandarma polis gibi güvenlik görevini yürütmektedir. Bunda anlaşılmayacak bir şey yoktur."
-"Kanun hakimiyetini sağlamak bizim görevimizdir"-
Güler, sendikaların yapacağı eylemle ilgili bir başka soruya da şu yanıtı verdi:
"5 sendikanın bir kere yasal bir eylemi yok ki. Hangi yasal eylemine izin vereceğiz. Alanları, genel yolları, kamu düzenini bozacak şekilde genel hayatı felce uğratacak şekilde, her gün gösteri yürüyüş hakkı nerede görülmüştür? Böyle bir şey olabilir mi? Ben her gün geleceğim, Kızılay'ın ortasında sabahtan akşama kadar eylem yapacağım. Böyle bir şey olabilir mi? Bunu insanların kabul etmesi mümkün mü? Geçtiğimiz gün Ankara'daki şoför esnafı protesto yaptı. Esnaf ve Sanatkarlar Konfedarasyonu geldi. Sayın Başbakana bu olaylardan esnafın ve diğer iş sahiplerinin, işyeri sahiplerini duyduğu sıkıntıları belirttiler. Hakların kullanılması, bir başkasının hakkının kullanılmasına engel olamaz. Bu konuda arkadaşları duyarlı olmaya davet ediyorum. Anlaşılıyor ki Gezi Parkı'nda olduğu gibi buradaki insanlar da bu direnişlerin, kanunsuz direnişlerin bir aracı haline getirilmiştir. Bu sürdürülmek istenmektedir. Bunun sürdürülebilirliği yoktur. Kanun hakimiyetini sağlamak bizim görevimizdir. Bunun için de özellikle rica ediyorum memurlardan, işçilerden. Kanunsuz eylemlere iştirak etmemelerini bekliyorum. Bunun kanuni sonuçlarına katlanırlar."
-"Sosyal paylaşım siteleriyle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğümüzün yürüttüğü çalışmalar var"-
Sosyal paylaşım sitelerinden yayılan asılsız haberlere karşı da gerekli önlemlerin alınacağını belirten Güler, "Sosyal paylaşım siteleriyle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğümüzün yürüttüğü çalışmalar var. Burada halkı tahrik eden manipülasyonlar, yalan haberlerle halkı kışkırtmaya hatta toplumsal olaylara mal ve can emniyetini sıkıntıya sokacak, bozacak eylemlere yönlendiren gerek Twitter gerek Facebook gerekse sosyal medyanın diğer enstrümanlarını kullanarak bunları yönlendirenlerle ilgili çalışmamız var. Daha önce İzmir'de böyle bir çalışma oldu. Şimdi diğer yerlerde böyle bir çalışma olacak. Bu konularda ayrı yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda Adalet Bakanlığımızın ilgili bakanların çalışmaları da olacak. Çünkü toplumu bir anda yalan haberlerle, gördünüz işte, Gezi olaylarında hangi yalan haberlerin nasıl sızdırıldığını gördük. Bunu da inceliyoruz. Bunlarla ilgili operasyonlarımız sürecek."