"türkiye'de Uzlaşma Kültürü ve Anayasa Yapım Süreci" Konferansı

ANKARA - TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Gezi Parkı ile ilgili gündeme gelen nokta, anayasal anlamdaki halk oylaması değil. Çünkü o halk oylamaları bağlayıcıdır. Eğer halk o metni kabul ederse siz ona uymak mecburiyetindesiniz. Kamuoyu görüşünü almak belki ne düşünüyor, icraat yapacaklara, karar vereceklere yol gösterici olacaktır" dedi.

Çiçek, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu tarafından düzenlenen "Türkiye'de Uzlaşma Kültürü ve Anayasa Yapım Süreci" konferansına konuşmacı olarak katıldı.

Yeni anayasa yapım süreci hakkında değerlendirmelerde bulunan Çiçek, katılımcıların sorularını da yanıtladı. Gezi Parkı odaklı olayların ve buna ilişkin yaşanan gelişmelerin sorulması üzerine Çiçek, olayın hak ve özgürlük talebi tarafının yanında başka bir kısmı olduğunu da söyledi.

Bu kısmı kimsenin görmemezlikten gelmemesi gerektiğini ifade eden Çiçek, şöyle konuştu:

"İktidara kızanlar olabilir, Başbakanın tutumunu beğenmeyenler olabilir, eleştirenler olabilir, tamam. Ama öbür taraftan bir kısım kanunsuzlukları, kamu düzenini bozacak gelişmeleri de bu kızgınlık, görmezden getirmemeli. Kamu düzeni bozulduğu zaman hak ve özgürlükleri kullanma imkanı olmaz. Biz bunu yaşadık. Aslında Türkiye, kamu düzeni bozulursa ne olurunun çok örneklerini yaşadı. Ankara'da bile bir semtten bir semte insanlar gidemedi. Yolun altı başka, yolun üstü başka bir görüş. Akşam 7-8'de kahvehanelerin tarandığı günleri biliyoruz."

Kendisinin Yozgatlı olduğunu ve o dönemde "sağ görüşlü vilayet" olarak anıldığını anımsatan Çiçek, Yozgatlıların karşılaştıkları sıkıntılar nedeniyle 66 yerine 06 plakayı tercih ettiklerini anlattı. Kaldıkları otellerde bile şehirlerini Yozgatlı yazdıramadıklarını belirten Çiçek, şöyle devam etti:

"Herkes yaşananları unutuyor, onun için kamu düzeni bozulmamalı, bunda hepimiz mutabık kalmalıyız. Anayasada hak ve özgürlükler yetmiyorsa daha fazla verilsin. Ama hak ve özgürlük talepleri, haksız hukuksuz bir yol ve yöntemle talep edilmemesi lazım. AİHM kararlarına sıkça atıf yaparız biz. AİHM kararlarında şunu söylüyor, 'herkes herşeyi söyleyebilecektir, ifade özgürlüğü esas ama cebir ve şiddet kati suretle bir hak talep etme yöntemi olamaz.' Maalesef bu tartışmalar içerisinde, medya sizi bir yere de yerleştiriyor. Ondan sonra çırpınıp duruyorsunuz, 'ben o değilim' diye. Ben madalyonun iki yönünü de söylemeye çalışıyorum. Hak ve özgürlük taleplerine elbette evet, daha fazla genişletilmesi eyvallah buna da varız. Ama hangi tip anayasayı düzenlerseniz düzenleyin, özgürlükler noktasında cebir ve şiddet karşısında herkesin bir tavır alması gerekir. İşin bu kısmında aması, fakatı olmaz. Eğer şiddeti mazur gösterecek amalar, fakatlar bulmaya çalışırsak öbür taraftaki hak ve özgürlükler de gider."

Kamu mallarının, belediye otobüslerinin yakıldığını, durakların tahrip edildiğini dile getiren Çiçek, "Elimizi vicdanımıza koyalım, 15 gündür Kızılay'daki esnaf siftah edemiyor. Camı çerçevesi kırılmış. Adam kira parası verecek, çeki, senedi var. Daha hak ve özgürlükler talep edilecek. Kanun diyor ki Abdi İpekçi'de olur, Tandoğan'da olur. Ama 'ben her istediğim yerde bunu yaparım' deniliyorsa bu yok" değerlendirmesinde bulundu.

-G-8'le ilgili protestolar

Bu çizginin anayasanın ve yasaların konusu olduğunu vurgulayan Çiçek, "Türkiye uzunca bir zamadır hukuku askıya aldığı için, herkes siyasi pozisyonuna göre bu olayları değerlendiriyor. Siyaseten hangi köşede duruyorsanız, haklı ya da haksız diyorsunuz. Gelin hukuku, hatta uluslararası hukuku hakem kılarak olup bitenleri değerlendirelim. Dün Londra'da G-8'le ilgili protestolar vardı. Oradaki uygulamalara da bir bakalım, doğruyu böyle bulmaya çalışalım" dedi.

Olaylar sürecinde iki yurt dışı seyahati olduğunu bildiren Çiçek, şunları kaydetti:

"Türkiye inanılmaz derecede bir kampanya ile karşı karşıya.Türkiye'nin imajına çok büyük ölçüde zarar verdi bu gelişmeler. Belki bunlara da en büyük cevap 'sanki demokrasi çok suni çok sanal, hak ve özgürlükler noktasında Türkiye pamuk ipliğine bağlı" bunlara verilecek en güzel cevap belki yeni anayasadır. Yeni anayasayı yaparsak, hayır biz ne demokrasiden vazgeçiyoruz, ne cumhuriyetten vazgeçiyoruz. Bu iki Türkiye'nin en önemli kazanımlarıdır ve doğru tercihtir. Yapmak istediğimiz şey bunu daha kurumsallaştırmak daha katilesini artırmaktır. Bunun da yolu yeni bir anayasadan geçiyor. Onun için yeni bir anayasa bu beklentilerin önemli bir kısmına belli ölçüde cevap verecektir. Kaldı ki burada dikkat etmemiz gereken husus şu, bana gelen yazılardan, katıldığım toplantılardan da biliyorum, en iyi anayasa kendinin kafasındaki anayasa. Biz herkesin kendi kafasına göre değil, hepimize uygun bir anayasa yapmaya çalışıyoruz ve ortalama bulacağız. Bunu 4 siyasi parti başarabilirse, Taksim'dekilerde başka taraftakilerde herhalde 'ortak metin budur' deyip buna da saygı duymaları gerekecektir."

Yeni anayasayı halkın oyuna sunacaklarını hatırlatan Çiçek, "Şimdi Gezi Parkı ile ilgili gündeme gelen nokta, anayasal anlamdaki halk oylaması değil. Çünkü o halk oylamaları bağlayıcıdır. Eğer halk o metni kabul ederse siz ona uymak mecburiyetindesiniz. Kamuoyu görüşünü almak belki ne düşünüyor, icraat yapacaklara, karar vereceklere yol gösterici olacaktır" diye konuştu.

-"Salı günleri Meclise yaklaşık 12 bin 500 ziyaretçi geliyor"

Çiçek, seçim sistemi ve siyasi partiler yasası ile ilgili bir soruyu yanıtlarken de partilerin grup toplantılarına değindi. Çiçek, grup toplantılarının siyasi partilerin grup içi yönetmeliklerine aykırı yapıldığını belirtti.

Her salı günü Meclis'in bir anlamda grupların mitinglerine sahne olduğunu dile getiren Çiçek, grup toplantılarında sadece milletvekili ve bazı parti yöneticilerin bulunması gerektiğini söyledi.

Çiçek, "Maalesef son 15-20 yıldır Meclis çatısı altında grup toplantısı yapılmıyor, yapılan grup toplantısı değil. Çok katılımlı basın toplantısıdır. Toplantıların asli unsuru milletvekilleridir. Salı günleri grup toplantılarında milletvekilleri oturacak yer bulamıyor" dedi.

Salı günleri Meclis'e yaklaşık 12 bin 500 ziyaretçi geldiğini belirten Çiçek, bunun kendileri için bir takım zorlukları da beraberinde getirdiğini kaydetti.

Çiçek, seçim sistemi ile ilgili olarak alt yapısı yeterince hazırlanmadığı için "dar bölge" yerine "Daraltılmış bölgeden" yana olduğunu bildirdi.

-"Bizde uzlaşma kültürü yok"

Bir soru üzerine, anayasanın yargı, temel hak ve özgürlükler gibi kısımları olduğunu dile getiren Çiçek, bunun da başkanlık ve parlamenter sistemle alakası olmadığını, hepsinde aynı hükümler içerdiğini söyledi.

Çiçek, Başkanlık sisteminin doğrudan etkileyeceği alanın yürütme alanı ve yasama organının denetimi ile ilgili kısım olduğunu belirtti.

Anayasa yapım sürecinin katılım kısmında yeterli desteği alamadıklarını da vurgulayan Çiçek, özellikle üniversitelerin bu konuda sınıfta kaldığını söyledi.

Çiçek, 100 binden fazla kuruluşa görüş sorduklarını kendilerine ise sadece 4 bin cevap geldiğini bildirdi.

Başka bir soru üzerine uzlaşma kültünün önemine işaret eden Çiçek, uzlaşmanın çoğu zaman "iman zaafiyeti" olarak değerlendirildiğini, bunun da yanlış olduğunu söyledi.

Çiçek, "Bizde uzlaşma kültürü yok. Halkda var, aydında ve siyasetçide yok. Meclis olarak bu noktada iyi örnekler veremiyoruz, buna dikkat etmemiz gerekiyor" dedi.

Kaynak: AA