Başbakan kime bağlı
MHP Lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Devlet Bahçeli'nin hedefinde yine Başbakan Erdoğan ve akil insanlar vardı. Bahçeli, " Sayın Başbakan asıl sen nereye bağlısın. İmralı'ya mı bağlısın Kandil'e mi bağımlısın? Kimler tarafından yetkilendirildin? Sen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı mısın yoksa BOP'un eşbaşkanı mısın?" dedi.
MHP Lideri Bahçeli,' Başbakan Erdoğan çözüm ve barış sözleri ile milletimizi kandırmaya merhum Erbakan ve Özal'ı kullanarak ulaşacağını zannediyorsa kesinlikle yanılmaktadır. Yaşarken vefa göstermekdiklerini, ebediyete göçtükten sonra hatırlaması geçtir, istismardır ve tıpatıp şark kurnazlığıdır' dedi.
MHP lideri Devlet Bahçeli son toplantısında yine zehir gibi sözlerle hükümeti eleştirdi. Konuşmasının sonunda şampiyon olan Galatasaray'ı kutlarken öyle bir dil sürçmesi yaşadı ki yine sosyal alemde dillere düşecek.
ŞAMPİYON YERİNE ŞAMPUAN
Bahçeli'nin bu görüntüleri yine internette tık rekoru kıracak. Galatasaray'ın şampiyon olmasını kutlamak isterken'şampuan'diyerek hem kendi güldü hem dinleyicileri güldürdü. Bir Beşiktaşlı olarak Galatasaray'ı kutladığını belirtti.
Devlet Bahçeli'nin yaptığı açıklamalar şöyle:
Türk milletinin bağrından çıkan Yunus Emre'nin anıldığı Uluslararası Yunus Emre Kültür ve Sanat haftası kutlanmaktadır. Yunus Emre'nin yaşadığı çağda Türkçe'yi çok iyi kullanması ve eserleri kalıcılaşması Türk milletinin yüz akı olmuştur. Türkçe seslenişinin ve Türkçe bakışından dolayı kendisini hayranlıkla anıyorum ve rahmet diliyorum. Türkiye yaklaşık 10,5 yıldır karanlık bir dönemin ve fetret döneminde kalmıştır. AKP döneminde milletimizin aleyhine olacak ne varsa harekete geçirilmiştir. Türkiye karmaşık ilişkilerle ağır bir ortama mahkum edilmiştir. Kardeşlik ve dayanışma yıpranmıştır. Son 10,5 yılda doğruluk gerilemiş, yalan ilerlemiştir. Milli kimlik zayıflamış, Türkiyelilik saçmalığı ortaya çıkmıştır. Türkçe küçümsenmiş anadil saçmalığı ortaya çıkarılmıştır. Federasyon gibi söylemler ortaya çıkmıştır. Psikolojik harekâtlar akılalmaz dedikodular çıkmıştır. Hükümet ihaneti masumlaştırmak amacıyla her pis tezgahtan istifade etmiştir. Başbakan ve hükümetinin en sık müracaat ettiği konu ise analarımızın gözyaşlarıdır.
Analar ağlamasın sözü PKK pazarlığının paratoneri olmuştur. Bir sığınak olmuştur. 1 Ağustos 2009'da başlatılan sürekli isim değiştirilen son olarak Milli Birlik ve Kardeşlik adını alan PKK açılımı başlamıştır. Başbakan Erdoğan'ın PKK ile kurduğu yakınlık, teröre toleransı saldırıları arttırmıştır. Şehitlerimizin yası son yurdumuzu baştan başa kaplamıştır. Terör örgütüne heyecan katan başbakan analarımızı perişan etmiştir. Annelik elbette her tür vefaya layıktır. Hiçbir anne acı çekmemeli, evlat acısı ile imtihan edilmemelidir. Anne feryadı dayanılmazdır. Anne çığlığı katlanılmazdır. Ateş düştüğü yeri yakmaktadır. Bu itibarla Başbakan'ın annelerimizin gözyaşlarını istismar etmeleri çarpıklıktır.
Haftasonu idrak edeceğimiz Anneler Günü öncesinde herkes konumunu kontrol etmelidir. Analar ağlamasın sözünü PKK masasında harcayanlara sesleniyorum ki yazıklar olsun. Terör düşkünlerine yeni mandacılara haykırıyorum ki hepinize yazıklar olsun. Cenab-ı Allah sizleri bildiği gibi yapsın. Annelerimizin emekleri paha biçilemezdir. Yüce dinimiz İslam cennetin annelerin ayağı altında olduğunu müjdelemiştir. Ecdadımızın beşiklerini de anneler sallamıştır. Hiçbir şekilde teröristlerin kanlı ellerinin analarıyla eş görülmeyecektir. Şehit anneleri bizlere emanettir. Analar ağlamasın temennisiyle kirli niyetlerine mazeret arayanlara en net cevap anneler tarafından verilecektir.
1 Mayıs'ta hükümetin ön görülemez tutumlarıyla olaylar çıkmıştır. Kalabalığın arasına sızan bölücü unsurlar zehir saçmışlardır. Bu arada yasadışı bir örgüt olarak gösterilen 17 yaşındaki bir kızın başına gaz bombası isabet etmiş ve 1 Mayıs bayramdan çıkmıştır. Günlerdir bu kızın elindeki sirke mi molotof mu olduğu tartışılmış. Diğer provokatörlerin bulunması gerekirken olay magazinleştirilmiştir. Bize en garip gelen de sözde barış ve huzur laflarının edildiğin bir dönemde teröristler şehre inmiştir. Bayramlaşma ve helalleşme sözleri bir sonuç doğurmamıştır.
Bizim açımızdan ilginç olan da işçi sendikalarının başındakilerin yangına körükle gitmeleridir. Bunlardan bazıları akil insan üyesidir. Anlaşılan o ki bunların akılları kendilerine bile yetmemiştir. Taksim inatlaşması Türkiye'yi germiş ve huzur kaçırmıştır. 1 Mayıs günü çirkin tablodan AKP ve herkes gereken dersleri çıkarmalıdır. Emniyet güçlerimizi topyekun suçlamak doğru bir yaklaşım değil. Toplumsal güvenliği temin etmekten aciz iktidar anlayışıyla daha nereye kadar gidilecektir? Başbakan ve hükümeti başarısızlığın markası haline geldiğini anlamalılar.
Bir devletin üç kurucu unsuru vardır. Ülke, millet ve egemenlik. Devletin oluşması ve saygınlığa ulaşması bu üçlü yapıyla mümkündür. Adalet ise kurucu unsurlar arasında dengeyi sağlayan faktördür. Aziz ecdadımızın kurduğu tüm devletlerde bu unsurlar hayati unsurdur. Bir devletin üç kurucu unsuru vardır. Ülke, millet ve egemenlik. Devletin oluşması ve saygınlığa ulaşması bu üçlü yapıyla mümkündür. Adalet ise kurucu unsurlar arasında dengeyi sağlayan faktördür. Aziz ecdadımızın kurduğu tüm devletlerde bu unsurlar hayati unsurdur. Türk devlet geleneğinde tesadüflere yer yoktur. Ülkemiz son derece stratejik bir coğrafyanın içinde bulunduğundan dolayı üzerindeki hesaplar hiç eksik olmamış ve düşmanca tavırlar hiç azalmamıştır.
Tarihin her döneminde kumpaslar hiç bitmemiştir. Devamlılığımız birilerini rahatsız etmiştir. Emperyal hedefler zayıflamamızı birbirimize düşmemizi sağlamak için tetikte beklemişlerdir. Milletçe kaybettiğimiz her toprağımızın geride bıraktığımızın her insanımızın merkezinde bu insan suretinde dolaşan vahşiler vardır. Bunlar ki Balkan yenilgisinden dolayı coşmuşlardır. Bunlar ki kutsal topraklardan gitmemize sevinmişlerdir. Başbakan Erdoğan ve İmralı canisinin güdümüne girenler ülkemizi bölmek için uğraşmaktadır. Erdoğan'ın maşa olarak kullandığı 63 aklını yemiş faaliyetlerine devam etmektedir. Başbakan Erdoğan bunları irşat heyetine benzetmiştir. Bunları irşat heyetine bir tutmak kimsenin haddi değildir. Eğer kastettiği sonu t ile biten çirkinlik anlamında irşat ise başkadır.
İrşad heyeti Anadolu'daki isyan için milletimizi aydınlarmış ve milletimizi Anadolu mücadelesine çağırmıştır. Türk milleti yanlış yolda mıdır ki birileri irşadla vazifelendirmiştir. Aziz milletimiz bunları duymalıdır. Başbakan'ın gerçek yüzünü AKP'ye oy verenler tanımalıdır. Başbakana göre bunlar irşad heyeti ise mürşit kimdir? Mehmet Akif Ersoy da irşad heyetinin içinde bulunmuştur. merhum şairimiz Ersoy Kastamonu'da yaptığı konuşmasında şunu söylemiştir: Milletler topla tüfekle zırhlı ordularla tayyarelerle yıkılmıyor yıkılmaz. Milletler ancak aralarındaki rabıtalar çözülerek kendi derdine düştüğü zaman çözülür.
Bunlar şirke kayacak ve firavunlara taş çıkartacak kadar milli değerlerine küsmüşlerdir. Bunların kökü hiç kurumamış nesli hiç tükenmemiştir. Türklüğe hasımlık bunların ortak paydasıdır. Bu aşamadan son olarak diyeceğim odur ki Sayın Başbakan 63'lükleri ille de benzeteceksen o da milli tarihimizde 150'likler olarak geçen sabıkalı hainlere benzetebilirsin. Başbakan Erdoğan İmralı canisi ve terör örgütüyle pazarlığa oturmuştur. Pazarlık edilen Türk milleti, Türk vatanı, özerklik, federasyon ve konfederasyondur. İmralı canisi Türkiye'ye getirildiğinde MHP işbaşında değildir.
Yargılanmaya başlandığı Mayıs 1999'da da yaptığı cinayetler sorulmuştur. Nasıl bir yalan batmışsın ki sorgulama ile pazarlığı birbirine karıştırıyorsun. Sen AKP'ye oy verenleri saf mı sanıyorsun. Pazarlık yapa yapa senin gözün bir şey görmemekte, kafan bir şey almamaktadır. MHP'yi zedelemek Başbakan'ın çapını aşacak. Sayın Başbakan asıl sen nereye bağlısın. İmralı'ya bağlısın Kandil'e mi bağımlısın? Kimler tarafından yetkilendirildin? Bu hallere nasıl düşürüldün? Sen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı mısın yoksa BOP'un eşbaşkanı mısın?
Beşar Esad'e bebek katili diyen ama bir adım ötesinde bu sıfatların Türk milleti tarafından verildiği cani başıyla görüşen Erdoğan yaptıklarının bedelini bir bir ödeyecektir. Başbakan'ın hatırına birden bire merhum başbakanımız Erbakan Hocamız gelmiştir. Yaşarken sırtından vurduğu Erbakan'ı bugün anması kendisi adına bir gelişmedir. 1993 yılı Kasım ayında yaptığı bir konuşmasında'Benim memurum işini bilir'diyerek rüşveti yolsuzluğu meşrulaştırmakla suçladığı Özal'ı takdir etmesi manidardır. Bu zihniyetin yaşarken vefa göstermediklerini ölünce hatırlaması şark kurnazlığıdır.
MHP lideri Devlet Bahçeli son toplantısında yine zehir gibi sözlerle hükümeti eleştirdi. Konuşmasının sonunda şampiyon olan Galatasaray'ı kutlarken öyle bir dil sürçmesi yaşadı ki yine sosyal alemde dillere düşecek.
ŞAMPİYON YERİNE ŞAMPUAN
Bahçeli'nin bu görüntüleri yine internette tık rekoru kıracak. Galatasaray'ın şampiyon olmasını kutlamak isterken'şampuan'diyerek hem kendi güldü hem dinleyicileri güldürdü. Bir Beşiktaşlı olarak Galatasaray'ı kutladığını belirtti.
Devlet Bahçeli'nin yaptığı açıklamalar şöyle:
Türk milletinin bağrından çıkan Yunus Emre'nin anıldığı Uluslararası Yunus Emre Kültür ve Sanat haftası kutlanmaktadır. Yunus Emre'nin yaşadığı çağda Türkçe'yi çok iyi kullanması ve eserleri kalıcılaşması Türk milletinin yüz akı olmuştur. Türkçe seslenişinin ve Türkçe bakışından dolayı kendisini hayranlıkla anıyorum ve rahmet diliyorum. Türkiye yaklaşık 10,5 yıldır karanlık bir dönemin ve fetret döneminde kalmıştır. AKP döneminde milletimizin aleyhine olacak ne varsa harekete geçirilmiştir. Türkiye karmaşık ilişkilerle ağır bir ortama mahkum edilmiştir. Kardeşlik ve dayanışma yıpranmıştır. Son 10,5 yılda doğruluk gerilemiş, yalan ilerlemiştir. Milli kimlik zayıflamış, Türkiyelilik saçmalığı ortaya çıkmıştır. Türkçe küçümsenmiş anadil saçmalığı ortaya çıkarılmıştır. Federasyon gibi söylemler ortaya çıkmıştır. Psikolojik harekâtlar akılalmaz dedikodular çıkmıştır. Hükümet ihaneti masumlaştırmak amacıyla her pis tezgahtan istifade etmiştir. Başbakan ve hükümetinin en sık müracaat ettiği konu ise analarımızın gözyaşlarıdır.
Analar ağlamasın sözü PKK pazarlığının paratoneri olmuştur. Bir sığınak olmuştur. 1 Ağustos 2009'da başlatılan sürekli isim değiştirilen son olarak Milli Birlik ve Kardeşlik adını alan PKK açılımı başlamıştır. Başbakan Erdoğan'ın PKK ile kurduğu yakınlık, teröre toleransı saldırıları arttırmıştır. Şehitlerimizin yası son yurdumuzu baştan başa kaplamıştır. Terör örgütüne heyecan katan başbakan analarımızı perişan etmiştir. Annelik elbette her tür vefaya layıktır. Hiçbir anne acı çekmemeli, evlat acısı ile imtihan edilmemelidir. Anne feryadı dayanılmazdır. Anne çığlığı katlanılmazdır. Ateş düştüğü yeri yakmaktadır. Bu itibarla Başbakan'ın annelerimizin gözyaşlarını istismar etmeleri çarpıklıktır.
Haftasonu idrak edeceğimiz Anneler Günü öncesinde herkes konumunu kontrol etmelidir. Analar ağlamasın sözünü PKK masasında harcayanlara sesleniyorum ki yazıklar olsun. Terör düşkünlerine yeni mandacılara haykırıyorum ki hepinize yazıklar olsun. Cenab-ı Allah sizleri bildiği gibi yapsın. Annelerimizin emekleri paha biçilemezdir. Yüce dinimiz İslam cennetin annelerin ayağı altında olduğunu müjdelemiştir. Ecdadımızın beşiklerini de anneler sallamıştır. Hiçbir şekilde teröristlerin kanlı ellerinin analarıyla eş görülmeyecektir. Şehit anneleri bizlere emanettir. Analar ağlamasın temennisiyle kirli niyetlerine mazeret arayanlara en net cevap anneler tarafından verilecektir.
1 Mayıs'ta hükümetin ön görülemez tutumlarıyla olaylar çıkmıştır. Kalabalığın arasına sızan bölücü unsurlar zehir saçmışlardır. Bu arada yasadışı bir örgüt olarak gösterilen 17 yaşındaki bir kızın başına gaz bombası isabet etmiş ve 1 Mayıs bayramdan çıkmıştır. Günlerdir bu kızın elindeki sirke mi molotof mu olduğu tartışılmış. Diğer provokatörlerin bulunması gerekirken olay magazinleştirilmiştir. Bize en garip gelen de sözde barış ve huzur laflarının edildiğin bir dönemde teröristler şehre inmiştir. Bayramlaşma ve helalleşme sözleri bir sonuç doğurmamıştır.
Bizim açımızdan ilginç olan da işçi sendikalarının başındakilerin yangına körükle gitmeleridir. Bunlardan bazıları akil insan üyesidir. Anlaşılan o ki bunların akılları kendilerine bile yetmemiştir. Taksim inatlaşması Türkiye'yi germiş ve huzur kaçırmıştır. 1 Mayıs günü çirkin tablodan AKP ve herkes gereken dersleri çıkarmalıdır. Emniyet güçlerimizi topyekun suçlamak doğru bir yaklaşım değil. Toplumsal güvenliği temin etmekten aciz iktidar anlayışıyla daha nereye kadar gidilecektir? Başbakan ve hükümeti başarısızlığın markası haline geldiğini anlamalılar.
Bir devletin üç kurucu unsuru vardır. Ülke, millet ve egemenlik. Devletin oluşması ve saygınlığa ulaşması bu üçlü yapıyla mümkündür. Adalet ise kurucu unsurlar arasında dengeyi sağlayan faktördür. Aziz ecdadımızın kurduğu tüm devletlerde bu unsurlar hayati unsurdur. Bir devletin üç kurucu unsuru vardır. Ülke, millet ve egemenlik. Devletin oluşması ve saygınlığa ulaşması bu üçlü yapıyla mümkündür. Adalet ise kurucu unsurlar arasında dengeyi sağlayan faktördür. Aziz ecdadımızın kurduğu tüm devletlerde bu unsurlar hayati unsurdur. Türk devlet geleneğinde tesadüflere yer yoktur. Ülkemiz son derece stratejik bir coğrafyanın içinde bulunduğundan dolayı üzerindeki hesaplar hiç eksik olmamış ve düşmanca tavırlar hiç azalmamıştır.
Tarihin her döneminde kumpaslar hiç bitmemiştir. Devamlılığımız birilerini rahatsız etmiştir. Emperyal hedefler zayıflamamızı birbirimize düşmemizi sağlamak için tetikte beklemişlerdir. Milletçe kaybettiğimiz her toprağımızın geride bıraktığımızın her insanımızın merkezinde bu insan suretinde dolaşan vahşiler vardır. Bunlar ki Balkan yenilgisinden dolayı coşmuşlardır. Bunlar ki kutsal topraklardan gitmemize sevinmişlerdir. Başbakan Erdoğan ve İmralı canisinin güdümüne girenler ülkemizi bölmek için uğraşmaktadır. Erdoğan'ın maşa olarak kullandığı 63 aklını yemiş faaliyetlerine devam etmektedir. Başbakan Erdoğan bunları irşat heyetine benzetmiştir. Bunları irşat heyetine bir tutmak kimsenin haddi değildir. Eğer kastettiği sonu t ile biten çirkinlik anlamında irşat ise başkadır.
İrşad heyeti Anadolu'daki isyan için milletimizi aydınlarmış ve milletimizi Anadolu mücadelesine çağırmıştır. Türk milleti yanlış yolda mıdır ki birileri irşadla vazifelendirmiştir. Aziz milletimiz bunları duymalıdır. Başbakan'ın gerçek yüzünü AKP'ye oy verenler tanımalıdır. Başbakana göre bunlar irşad heyeti ise mürşit kimdir? Mehmet Akif Ersoy da irşad heyetinin içinde bulunmuştur. merhum şairimiz Ersoy Kastamonu'da yaptığı konuşmasında şunu söylemiştir: Milletler topla tüfekle zırhlı ordularla tayyarelerle yıkılmıyor yıkılmaz. Milletler ancak aralarındaki rabıtalar çözülerek kendi derdine düştüğü zaman çözülür.
Bunlar şirke kayacak ve firavunlara taş çıkartacak kadar milli değerlerine küsmüşlerdir. Bunların kökü hiç kurumamış nesli hiç tükenmemiştir. Türklüğe hasımlık bunların ortak paydasıdır. Bu aşamadan son olarak diyeceğim odur ki Sayın Başbakan 63'lükleri ille de benzeteceksen o da milli tarihimizde 150'likler olarak geçen sabıkalı hainlere benzetebilirsin. Başbakan Erdoğan İmralı canisi ve terör örgütüyle pazarlığa oturmuştur. Pazarlık edilen Türk milleti, Türk vatanı, özerklik, federasyon ve konfederasyondur. İmralı canisi Türkiye'ye getirildiğinde MHP işbaşında değildir.
Yargılanmaya başlandığı Mayıs 1999'da da yaptığı cinayetler sorulmuştur. Nasıl bir yalan batmışsın ki sorgulama ile pazarlığı birbirine karıştırıyorsun. Sen AKP'ye oy verenleri saf mı sanıyorsun. Pazarlık yapa yapa senin gözün bir şey görmemekte, kafan bir şey almamaktadır. MHP'yi zedelemek Başbakan'ın çapını aşacak. Sayın Başbakan asıl sen nereye bağlısın. İmralı'ya bağlısın Kandil'e mi bağımlısın? Kimler tarafından yetkilendirildin? Bu hallere nasıl düşürüldün? Sen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı mısın yoksa BOP'un eşbaşkanı mısın?
Beşar Esad'e bebek katili diyen ama bir adım ötesinde bu sıfatların Türk milleti tarafından verildiği cani başıyla görüşen Erdoğan yaptıklarının bedelini bir bir ödeyecektir. Başbakan'ın hatırına birden bire merhum başbakanımız Erbakan Hocamız gelmiştir. Yaşarken sırtından vurduğu Erbakan'ı bugün anması kendisi adına bir gelişmedir. 1993 yılı Kasım ayında yaptığı bir konuşmasında'Benim memurum işini bilir'diyerek rüşveti yolsuzluğu meşrulaştırmakla suçladığı Özal'ı takdir etmesi manidardır. Bu zihniyetin yaşarken vefa göstermediklerini ölünce hatırlaması şark kurnazlığıdır.