Tbb 32. Olağan Genel Kurulu
Ankara - Türkiye Barolar Birliğinin 32. Olağan Genel Kurulu'nda başkanlığa adaylığını açıklayan TBB Genel Başkanı Vedat Ahsen Coşar, eski İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu ve Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu genel kurula hitap etti.
TBB Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki genel kurulun ilk günü, başkan adayların konuşmalarıyla tamamlandı.Halen TBB Başkanı olan Vedat Ahsen Coşar, görevi sırasında yaptıklarının ortada olduğunu, bir kez daha seçilmesi halinde neleri yapmayı hedeflediğini ise broşürlerde dile getirdiğini belirtti ve bunları tekrarlamayacağını söyledi.
Açılış konuşmasında Türkiye'ye ve dünyaya bakışını, mesleğin sorunları, hukuk, yargı ve yeni anayasa konusundaki görüşlerini etraflıca anlattığını anımsatan Coşar, "Ben, hayatın kendisine cömert davrandığı insanlardanım. Yüce Tanrı bana temiz bir hayat lütfetti, onun için her gün şükrediyorum" dedi .Bugüne kadar girip de kaybettiği seçimlerin ardından rakiplerini tebrik ettiğini, ancak kazandığı 6 seçim sonrasında kendisinin kutlanmadığını belirten Coşar, "İnancım odur ki hayatta kazananlar, başkalarının başarısını karalayanlar değil, alkışlamasını bilenlerdir. 'Bugün o yaptı, yarın da ben yaparım' diyenlerdir. Ben böyle dedim ve hep kazandım. Kaybederken de kazandım" diye konuştu.
-Kazım Kolcuoğlu
Kazım Kolcuoğlu da 1980 darbesinin ardından anayasanın yanı sıra 300 kadar kanun yapıldığını, ancak anayasanın değiştirilmesinden bahsedenlerin, bu yasalardan bahsetmediklerini savundu.Yargının bugün baskı aracı gibi kullanıldığını iddia eden Kolcuoğlu, 800 kadar öğrencinin tutuklu olduğunu, iki bine yakın öğrencinin yargılandığını, ancak kendi öğrencilik döneminin tersine, hocaların gerekli tepkiyi göstermediklerini ifade etti.
Kolcuoğlu, hukuk fakültelerinden mezun öğrencilerin genç yaşta hakim ve savcı olduklarına dikkati çekti ve sürekli hukuk fakültesi açılarak, hukukun boğulmaya çalışıldığını söyledi.
Kolcuoğlu, göreve gelmeleri durumunda "her hukuk fakültesi mezununun, 'Hiç değilse avukat olurum' demesine" karşı mücadele vereceklerini bildirdi. Avukatlık sınavından yana olduklarını dile getiren Kolcuoğlu, başkan seçilmesi halinde yasa tasarıları hakkında görüş hazırlayacak hukuk kurulu oluşturacaklarını, avukatların her hastanede, katkı ödemeden tedavisini sağlayacaklarını, emekli avukatlara maddi destek verileceğini anlattı.
-Feyzioğlu'nun konuşması-
Halen Ankara Barosu Başkanlığını yapan Metin Feyzioğlu ise göreve gelmesi halinde, bugüne kadar kurumsal olarak süregelen hizmetlerin artarak devam edeceğini ve daha kuvvetli biçimde barolara destek olacaklarını söyledi.
"Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaşlığını, insan haklarını, özgürlükleri temsil eden tüm değerlerin, demokrasi, hukuk devleti ve üniter yapının büyük saldırı altında olduğunu" savunan Feyzioğlu, müvekkillerini savunmaları gereken avukatların, görevini yaparken kendini savunmak durumunda kaldığını ifade etti.
Feyzioğlu, bunun hukuksuzluğun geldiği son nokta olduğunu dile getirerek, "İşte bugün Türkiye’de geldiğimiz nokta budur. Bunun adı ileri faşizmdir" ifadesini kullandı. Avukata ve avukat üzerinden topluma yönelik her saldırıya sonuna kadar karşı duracaklarını bildiren Feyzioğlu, siyasi görüşleri ne olursa olsun, haksız müdahaleyle karşılaşan meslektaşlarının yanında yer alacaklarını belirtti.
Feyzioğlu, "Mesleğe ve meslektaşlarımıza karşı saldırıların asıl nedeni olan sessiz duruşa son vereceğiz. Sessizlik, itaat, biat biz avukatların doğasına, dolayısıyla baroların ve TBB'nin varlık sebebine aykırıdır" diye konuştu.
"Uslu avukat, uyumlu baro modelinin yaratılmak istendiğini, baroların TBB'nin şubelerine dönüştürülmesinin hedeflendiğini" savunan Feyzioğlu, "TBB'yi temsil edenlerin, mesleği, ülkeyi ve hukukun üstünlüğünü ilgilendiren hiçbir konuda sessiz kalma, 'sessizlik erdemden gelir' gibi ifadelerle tepkisizliği meşrulaştırma veya internet sitelerinde yapılan ve tabana ulaşmayan, meşru eylemlerle desteklenmeyen açıklamalarla günü kurtarma hakkı yoktur" dedi.
-Diğer konuşmacılar-
Genel kurulda çeşitli baro başkanlarının arasında bulunduğu birçok delege söz aldı.
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, birçok avukatın tutuklu bulunduğunu anımsattı ve güçlü barolar ile TBB'nin olduğu yerde, avukatların bu kadar kolay suçlanamayacağı görüşünü dile getirdi.
Kocasakal, Coşar'a yönelik, "20 sene öncenin çok iyi bir başkanı olurdunuz. Ama bu dönem, başka bir dönem. Sadece basın bildirileriyle açıklamalarla yetinilecek bir dönem değil, eylemliliği zorunlu kılan bir dönem. Gerektiğinde masaya yumruğun vurulmasını gerektiren bir dönem. Nitekim böyle bir dönem geçirilmiş olsaydı, bana göre ne bu kadar avukatın tutuklanmasına ne İstanbul Barosu ve diğer barolara dava açılmasına cesaret edilebilirdi" ifadelsini kullandı.
İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş da avukatlar hakkındaki soruşturma ve kovuşturmaların kaygı verici boyutlara ulaştığını, ancak bu süreçte baroların gücünü harekete geçiren değil, sadece açıklama yapan bir TBB gördüklerini kaydetti.
Diyarbakır Barosu delegesi Tahir Elçi ise yeni anayasa çalışmalarına ve çözüm sürecine dikkati çekerek, bunun bir fırsat sunduğunu, ancak TBB ve baroların, toplumun gündemine yakın olamadığını savundu. Elçi, bu süreçlerde, "ön açıcı yerine, geriye dönük bir tutum içinde olunduğunu" söyledi.
-Kilis Barosu'ndan aday
Kilis Barosu delegesi Zafer Köken'in, birliğin yönetim kurulu üyeliğine bağımsız adaylığını koyduğu duyurulan genel kurulda, Van, Malatya, Samsun ve Afyonkarahisar'dan gelen delegeler bir sonraki olağan genel kurulun illerinde yapılmasını istedi. Oylama sonucunda genel kurulun Van'da düzenlenmesi kararlaştırıldı.
32. Olağan Genel Kurul, yarın yapılacak seçimlerle tamamlanacak.
-"İşçi avukatlar" genel kurulda-
Başkalarının yanında ücretli çalışan bir grup genç avukat da sorun ve taleplerini genel kurula taşıdı.
Genel kurula verilen öğle yemeği arasında, bina önünde "İşçi avukatlar tip sözleşme istiyor" yazılı pankart açan avukatlar adına hazırlanan basın açıklamasını, İbrahim Gözükatı okudu.
İşçi avukatların, yasal olarak tanınmadığı, bunun sonucunda da güvencesiz çalıştıkları ifade edilen açıklamada, "işçi avukatlık" olgusunun yasal statüye kavuşturulması istendi. Açıklamada, "Hukuki anlamda var olan muğlaklık dolayısıyla keyfi çalışma koşullarını reddediyor ve bu nedenle avukatlar arası tip sözleşme zorunluluğu getirilmesini istiyoruz" ifadesi de yer aldı.
Kaynak: AA
Açılış konuşmasında Türkiye'ye ve dünyaya bakışını, mesleğin sorunları, hukuk, yargı ve yeni anayasa konusundaki görüşlerini etraflıca anlattığını anımsatan Coşar, "Ben, hayatın kendisine cömert davrandığı insanlardanım. Yüce Tanrı bana temiz bir hayat lütfetti, onun için her gün şükrediyorum" dedi .Bugüne kadar girip de kaybettiği seçimlerin ardından rakiplerini tebrik ettiğini, ancak kazandığı 6 seçim sonrasında kendisinin kutlanmadığını belirten Coşar, "İnancım odur ki hayatta kazananlar, başkalarının başarısını karalayanlar değil, alkışlamasını bilenlerdir. 'Bugün o yaptı, yarın da ben yaparım' diyenlerdir. Ben böyle dedim ve hep kazandım. Kaybederken de kazandım" diye konuştu.
-Kazım Kolcuoğlu
Kazım Kolcuoğlu da 1980 darbesinin ardından anayasanın yanı sıra 300 kadar kanun yapıldığını, ancak anayasanın değiştirilmesinden bahsedenlerin, bu yasalardan bahsetmediklerini savundu.Yargının bugün baskı aracı gibi kullanıldığını iddia eden Kolcuoğlu, 800 kadar öğrencinin tutuklu olduğunu, iki bine yakın öğrencinin yargılandığını, ancak kendi öğrencilik döneminin tersine, hocaların gerekli tepkiyi göstermediklerini ifade etti.
Kolcuoğlu, hukuk fakültelerinden mezun öğrencilerin genç yaşta hakim ve savcı olduklarına dikkati çekti ve sürekli hukuk fakültesi açılarak, hukukun boğulmaya çalışıldığını söyledi.
Kolcuoğlu, göreve gelmeleri durumunda "her hukuk fakültesi mezununun, 'Hiç değilse avukat olurum' demesine" karşı mücadele vereceklerini bildirdi. Avukatlık sınavından yana olduklarını dile getiren Kolcuoğlu, başkan seçilmesi halinde yasa tasarıları hakkında görüş hazırlayacak hukuk kurulu oluşturacaklarını, avukatların her hastanede, katkı ödemeden tedavisini sağlayacaklarını, emekli avukatlara maddi destek verileceğini anlattı.
-Feyzioğlu'nun konuşması-
Halen Ankara Barosu Başkanlığını yapan Metin Feyzioğlu ise göreve gelmesi halinde, bugüne kadar kurumsal olarak süregelen hizmetlerin artarak devam edeceğini ve daha kuvvetli biçimde barolara destek olacaklarını söyledi.
"Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaşlığını, insan haklarını, özgürlükleri temsil eden tüm değerlerin, demokrasi, hukuk devleti ve üniter yapının büyük saldırı altında olduğunu" savunan Feyzioğlu, müvekkillerini savunmaları gereken avukatların, görevini yaparken kendini savunmak durumunda kaldığını ifade etti.
Feyzioğlu, bunun hukuksuzluğun geldiği son nokta olduğunu dile getirerek, "İşte bugün Türkiye’de geldiğimiz nokta budur. Bunun adı ileri faşizmdir" ifadesini kullandı. Avukata ve avukat üzerinden topluma yönelik her saldırıya sonuna kadar karşı duracaklarını bildiren Feyzioğlu, siyasi görüşleri ne olursa olsun, haksız müdahaleyle karşılaşan meslektaşlarının yanında yer alacaklarını belirtti.
Feyzioğlu, "Mesleğe ve meslektaşlarımıza karşı saldırıların asıl nedeni olan sessiz duruşa son vereceğiz. Sessizlik, itaat, biat biz avukatların doğasına, dolayısıyla baroların ve TBB'nin varlık sebebine aykırıdır" diye konuştu.
"Uslu avukat, uyumlu baro modelinin yaratılmak istendiğini, baroların TBB'nin şubelerine dönüştürülmesinin hedeflendiğini" savunan Feyzioğlu, "TBB'yi temsil edenlerin, mesleği, ülkeyi ve hukukun üstünlüğünü ilgilendiren hiçbir konuda sessiz kalma, 'sessizlik erdemden gelir' gibi ifadelerle tepkisizliği meşrulaştırma veya internet sitelerinde yapılan ve tabana ulaşmayan, meşru eylemlerle desteklenmeyen açıklamalarla günü kurtarma hakkı yoktur" dedi.
-Diğer konuşmacılar-
Genel kurulda çeşitli baro başkanlarının arasında bulunduğu birçok delege söz aldı.
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, birçok avukatın tutuklu bulunduğunu anımsattı ve güçlü barolar ile TBB'nin olduğu yerde, avukatların bu kadar kolay suçlanamayacağı görüşünü dile getirdi.
Kocasakal, Coşar'a yönelik, "20 sene öncenin çok iyi bir başkanı olurdunuz. Ama bu dönem, başka bir dönem. Sadece basın bildirileriyle açıklamalarla yetinilecek bir dönem değil, eylemliliği zorunlu kılan bir dönem. Gerektiğinde masaya yumruğun vurulmasını gerektiren bir dönem. Nitekim böyle bir dönem geçirilmiş olsaydı, bana göre ne bu kadar avukatın tutuklanmasına ne İstanbul Barosu ve diğer barolara dava açılmasına cesaret edilebilirdi" ifadelsini kullandı.
İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş da avukatlar hakkındaki soruşturma ve kovuşturmaların kaygı verici boyutlara ulaştığını, ancak bu süreçte baroların gücünü harekete geçiren değil, sadece açıklama yapan bir TBB gördüklerini kaydetti.
Diyarbakır Barosu delegesi Tahir Elçi ise yeni anayasa çalışmalarına ve çözüm sürecine dikkati çekerek, bunun bir fırsat sunduğunu, ancak TBB ve baroların, toplumun gündemine yakın olamadığını savundu. Elçi, bu süreçlerde, "ön açıcı yerine, geriye dönük bir tutum içinde olunduğunu" söyledi.
-Kilis Barosu'ndan aday
Kilis Barosu delegesi Zafer Köken'in, birliğin yönetim kurulu üyeliğine bağımsız adaylığını koyduğu duyurulan genel kurulda, Van, Malatya, Samsun ve Afyonkarahisar'dan gelen delegeler bir sonraki olağan genel kurulun illerinde yapılmasını istedi. Oylama sonucunda genel kurulun Van'da düzenlenmesi kararlaştırıldı.
32. Olağan Genel Kurul, yarın yapılacak seçimlerle tamamlanacak.
-"İşçi avukatlar" genel kurulda-
Başkalarının yanında ücretli çalışan bir grup genç avukat da sorun ve taleplerini genel kurula taşıdı.
Genel kurula verilen öğle yemeği arasında, bina önünde "İşçi avukatlar tip sözleşme istiyor" yazılı pankart açan avukatlar adına hazırlanan basın açıklamasını, İbrahim Gözükatı okudu.
İşçi avukatların, yasal olarak tanınmadığı, bunun sonucunda da güvencesiz çalıştıkları ifade edilen açıklamada, "işçi avukatlık" olgusunun yasal statüye kavuşturulması istendi. Açıklamada, "Hukuki anlamda var olan muğlaklık dolayısıyla keyfi çalışma koşullarını reddediyor ve bu nedenle avukatlar arası tip sözleşme zorunluluğu getirilmesini istiyoruz" ifadesi de yer aldı.