Korkut: Toplum gerçek sorunlarını tartışmaya başlayacak
Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu Sekreteri Levent Korkut, "Bu süreçten başarıyla çıkarsak eğer önümüz açılacak ve toplum gerçek sorunlarını tartışmaya başlayacak" dedi.
Korkut ve Grup üyesi Ahmet Gündoğdu, bir otelde, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.
Türkiye'nin çok önemli süreç yaşadığını belirten Korkut, buna karşı çıkanların ve destek verenlerin olabileceğini söyledi.
Demokratik toplum düzeni içinde hiçbir zaman yüzde 100 destek ve yüzde 100 karşı çıkmanın görülmeyeceğini dile getiren Korkut, konuşma, birlikte tartışma, önerileri alma ve bunları listelemenin kendileri için önemli olduğunu, bu yönde çalıştıklarını anlattı.
Oldukça zengin bir rapor sunacaklarına inandığını vurgulayan Korkut, şöyle konuştu:
"Toplum iyi anlaşılırsa kaygı ve endişeleri iyi tahlil edilirse demokratik toplum sağlıklı işleyebilir. Biz, siyasi insanlar değiliz. Bir siyasi parti içinde de değiliz. Bir siyasi parti adına hareket etmiyoruz. Farklı çözüm önerilerimiz var belki kafamızda ama böyle bir sürecin faydalı olacağına inanıyoruz. Bu sorunları yaşayan ne ilk ne son ülke olacağız. Bilim adamları, 1990'lardan bu yana 100'ün üzerinde ülkede, etnik ya da benzeri türden çatışmaların yaşandığını tespit etmiş. Bu ülkelerde çözümler oluşturulduğu zaman başarısının iki şeye bağlı olduğu görülmüş. Birincisi güçlü bir siyasi irade, bir hükümet iradesi, ikincisi ise arkasında bir halk desteği. Bu ikisinin oluşması, demokratik toplum açısından dikkat edilmesi gereken aşamalardan geçiyor."
-"Süreçten başarıyla çıkarsak önümüz açılacak"-
Korkut, benzer süreçlerin en büyük zorluğunun, sürecin kendisini savunan iradeyi gösteren hükümetin, bir siyasi parti olmasından kaynaklandığını belirterek, bu cesaretin gösterildiği ülkelerde, siyasi partilerin mensupları değil halkın içinde daha büyük bir tabanın bu süreci desteklemesinin önem taşıdığını vurguladı.
Konunun çok farklı olduğuna dikkati çeken Korkut, "Bu konuda daha farklı bir anlayış, yeni dil bir geliştirmek zorundayız. Bu, siyasete indirgenecek kadar basit bir konu değil. Bu süreçten başarıyla çıkarsak eğer önümüz açılacak ve toplum gerçek sorunlarını tartışmaya başlayacak. Gündemi işgal eden binlerce kişinin hayatına mal olan, şehit ailelerinin arttığı bir süreçte gerçek demokratik sonuçlara ulaşmamız cidden zor" değerlendirmesinde bulundu.
Korkut, yapılması gerekenin, silahların sustuğu bu ortamda, halkın sağduyusunun işlediği yeni dil geliştirebilmek ve halkın her zaman sağduyusuna güvenebilmek olduğunu söyledi.
Bu süreç için birçok endişe ve kaygının olduğunu bildiklerini dile getiren Korkut, şunları kaydetti:
"Bunları listelerimize işledik. Buradaki amaç, silahsızlanmayı sağlamak, dağdaki kişileri bu pozisyonlarından uzaklaştırmak ve böyle bir ortam sağlandığında, yeni anayasa ve hukuki süreçleri birlikte yaşayarak en son sözü halkın söyleyeceği bir süreci başlatmak. Hiçbir zaman bu sürecin unsurları gizli kalmayacaktır. Böyle bir endişeye kapılmanız anlamsızdır. Bu gizli olan her şey, sonuçta ortaya çıkacak ve yasaya dönüşecek ya da anayasa yapılacak. Ne kadar uzatabilirsek ne kadar sürdürülebilirliğini sağlarsak ne kadar halkın aklını sürece dahil edebilirsek başarı şansı o kadar fazla olacaktır. Dünyadaki örneklerin hepsi bunu gösteriyor."
Kolombiya örneğini veren Korkut, "Benzer sorunla yüz yüzeler. Halk, milyonlar halinde süreci desteklediği için bizden daha zor bir durumda olmalarına rağmen güçlü iradeyle sorunla boğuşabiliyorlar, mücadele edebiliyorlar ve aşmaya gayret gösteriyorlar. Türkiye'de de halkın iradesinin netleşmesinin, istediğinin, neye karşı olduğunun, kaygılarının açık şekilde ortaya konmasının, sürecin geleceği açısından önemli olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
-"Terör bitsin diye bir araya geldik"-
Gündoğdu ise bu toplantıya katılan, destek veren ve karşı çıkan herkesin, terörün bitmesini isteyen herkesin akil olduğunu belirterek, milletin yüzde 99'unun terörün bitirilmesinde hemfikir olduğunu ancak bitirme süreciyle ilgili kaygılar yaşandığını söyledi.
Sürecin millet lehine gelişmesi için mücadele ettiklerini anlatan Gündoğdu, şunları belirtti:
"Savaşın, terörün kaybedeninin genelde millet olması nedeniyle barışın hakim kılınmasıyla kazananın vatandaş olmasını diliyoruz. Bizler terör bitsin diye bir araya geldik. Ergenekonla teröristle PKK ile mücadele, devletin ve güvenlik kuvvetlerinin işidir. Bizim işimiz, bataklığı kurutmaktır. Bataklığı kurutmak için yapabileceğimiz ne olabilir sorusunu hep beraber cevaplandırmaktır. '30 yıldır terörün arkasında kim var, ne dış güçler mi, iş güçler mi-' diye soruyorduk. Şimdi 'çözelim' diyoruz. Neredeyse 4 aydır şehit cenazeleri gelmiyor. Anneler, babalar ve gönüller rahat. Bunu 4 ayla sınırlı tutmayıp, 400 aya, 4 bin aya, 400 yıla yaymak mümkün mü- Derdimiz bu."
Mevlana'nın pergel metaforunun önemli olduğunu dile getiren Gündoğdu, "Birinci ayağı, şehitlerin ruhunda, şehitlikte. Çanakkale'deki destanda Kürt Ahmet'le Türk Mehmet, Laz Hüseyin'le Arap Hasan, koyun koyuna omuz omuza bu ülke için bedel ödemişler. İkinci ayağımız olarak vatanın bölünmezliği konusunda asla taviz vermeden bütünleşmeyi sağlamak için ateşe su taşımak. Ateşe su taşımak diyorum. Hz. İbrahim'in ateşine su taşıyan serçeyi çok önemsiyorum. Bugün milletin ateşine su taşıma zamanı diyorum" ifadesini kullandı.
Kaynak: AA
Türkiye'nin çok önemli süreç yaşadığını belirten Korkut, buna karşı çıkanların ve destek verenlerin olabileceğini söyledi.
Demokratik toplum düzeni içinde hiçbir zaman yüzde 100 destek ve yüzde 100 karşı çıkmanın görülmeyeceğini dile getiren Korkut, konuşma, birlikte tartışma, önerileri alma ve bunları listelemenin kendileri için önemli olduğunu, bu yönde çalıştıklarını anlattı.
Oldukça zengin bir rapor sunacaklarına inandığını vurgulayan Korkut, şöyle konuştu:
"Toplum iyi anlaşılırsa kaygı ve endişeleri iyi tahlil edilirse demokratik toplum sağlıklı işleyebilir. Biz, siyasi insanlar değiliz. Bir siyasi parti içinde de değiliz. Bir siyasi parti adına hareket etmiyoruz. Farklı çözüm önerilerimiz var belki kafamızda ama böyle bir sürecin faydalı olacağına inanıyoruz. Bu sorunları yaşayan ne ilk ne son ülke olacağız. Bilim adamları, 1990'lardan bu yana 100'ün üzerinde ülkede, etnik ya da benzeri türden çatışmaların yaşandığını tespit etmiş. Bu ülkelerde çözümler oluşturulduğu zaman başarısının iki şeye bağlı olduğu görülmüş. Birincisi güçlü bir siyasi irade, bir hükümet iradesi, ikincisi ise arkasında bir halk desteği. Bu ikisinin oluşması, demokratik toplum açısından dikkat edilmesi gereken aşamalardan geçiyor."
-"Süreçten başarıyla çıkarsak önümüz açılacak"-
Korkut, benzer süreçlerin en büyük zorluğunun, sürecin kendisini savunan iradeyi gösteren hükümetin, bir siyasi parti olmasından kaynaklandığını belirterek, bu cesaretin gösterildiği ülkelerde, siyasi partilerin mensupları değil halkın içinde daha büyük bir tabanın bu süreci desteklemesinin önem taşıdığını vurguladı.
Konunun çok farklı olduğuna dikkati çeken Korkut, "Bu konuda daha farklı bir anlayış, yeni dil bir geliştirmek zorundayız. Bu, siyasete indirgenecek kadar basit bir konu değil. Bu süreçten başarıyla çıkarsak eğer önümüz açılacak ve toplum gerçek sorunlarını tartışmaya başlayacak. Gündemi işgal eden binlerce kişinin hayatına mal olan, şehit ailelerinin arttığı bir süreçte gerçek demokratik sonuçlara ulaşmamız cidden zor" değerlendirmesinde bulundu.
Korkut, yapılması gerekenin, silahların sustuğu bu ortamda, halkın sağduyusunun işlediği yeni dil geliştirebilmek ve halkın her zaman sağduyusuna güvenebilmek olduğunu söyledi.
Bu süreç için birçok endişe ve kaygının olduğunu bildiklerini dile getiren Korkut, şunları kaydetti:
"Bunları listelerimize işledik. Buradaki amaç, silahsızlanmayı sağlamak, dağdaki kişileri bu pozisyonlarından uzaklaştırmak ve böyle bir ortam sağlandığında, yeni anayasa ve hukuki süreçleri birlikte yaşayarak en son sözü halkın söyleyeceği bir süreci başlatmak. Hiçbir zaman bu sürecin unsurları gizli kalmayacaktır. Böyle bir endişeye kapılmanız anlamsızdır. Bu gizli olan her şey, sonuçta ortaya çıkacak ve yasaya dönüşecek ya da anayasa yapılacak. Ne kadar uzatabilirsek ne kadar sürdürülebilirliğini sağlarsak ne kadar halkın aklını sürece dahil edebilirsek başarı şansı o kadar fazla olacaktır. Dünyadaki örneklerin hepsi bunu gösteriyor."
Kolombiya örneğini veren Korkut, "Benzer sorunla yüz yüzeler. Halk, milyonlar halinde süreci desteklediği için bizden daha zor bir durumda olmalarına rağmen güçlü iradeyle sorunla boğuşabiliyorlar, mücadele edebiliyorlar ve aşmaya gayret gösteriyorlar. Türkiye'de de halkın iradesinin netleşmesinin, istediğinin, neye karşı olduğunun, kaygılarının açık şekilde ortaya konmasının, sürecin geleceği açısından önemli olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
-"Terör bitsin diye bir araya geldik"-
Gündoğdu ise bu toplantıya katılan, destek veren ve karşı çıkan herkesin, terörün bitmesini isteyen herkesin akil olduğunu belirterek, milletin yüzde 99'unun terörün bitirilmesinde hemfikir olduğunu ancak bitirme süreciyle ilgili kaygılar yaşandığını söyledi.
Sürecin millet lehine gelişmesi için mücadele ettiklerini anlatan Gündoğdu, şunları belirtti:
"Savaşın, terörün kaybedeninin genelde millet olması nedeniyle barışın hakim kılınmasıyla kazananın vatandaş olmasını diliyoruz. Bizler terör bitsin diye bir araya geldik. Ergenekonla teröristle PKK ile mücadele, devletin ve güvenlik kuvvetlerinin işidir. Bizim işimiz, bataklığı kurutmaktır. Bataklığı kurutmak için yapabileceğimiz ne olabilir sorusunu hep beraber cevaplandırmaktır. '30 yıldır terörün arkasında kim var, ne dış güçler mi, iş güçler mi-' diye soruyorduk. Şimdi 'çözelim' diyoruz. Neredeyse 4 aydır şehit cenazeleri gelmiyor. Anneler, babalar ve gönüller rahat. Bunu 4 ayla sınırlı tutmayıp, 400 aya, 4 bin aya, 400 yıla yaymak mümkün mü- Derdimiz bu."
Mevlana'nın pergel metaforunun önemli olduğunu dile getiren Gündoğdu, "Birinci ayağı, şehitlerin ruhunda, şehitlikte. Çanakkale'deki destanda Kürt Ahmet'le Türk Mehmet, Laz Hüseyin'le Arap Hasan, koyun koyuna omuz omuza bu ülke için bedel ödemişler. İkinci ayağımız olarak vatanın bölünmezliği konusunda asla taviz vermeden bütünleşmeyi sağlamak için ateşe su taşımak. Ateşe su taşımak diyorum. Hz. İbrahim'in ateşine su taşıyan serçeyi çok önemsiyorum. Bugün milletin ateşine su taşıma zamanı diyorum" ifadesini kullandı.