Kılıçdaroğlu: Sorumlu Erdoğan'dır
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Reyhanlı'daki bombalı saldırılara ilişkin yayın yasağını eleştirerek, "Bütün dünya görüyor, Türkiye'de sen yayın yasağı getiriyorsun. Kimse öğrenmesin diye. Buradan söylüyorum. Ölen 51 vatandaşın sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan'dır" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Bulgaristan'daki seçimlere ilişkin, AK Parti'nin kendi kişisel politikasını yapmasına rağmen Hak ve Özgürlükler Partisi'nin büyük bir başarıya imza attığını söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Recep Tayyip Erdoğan, bir başka ülkenin içişlerine karışmanın, ortalığı bulandırmanın ne kadar ayıp olduğunu görecek mi-" diye sordu.
Manisa'da 9 Mayıs'ta meydana gelen dolu yağışına değinen Kılıçdaroğlu, tarım arazilerinin ciddi oranda zarar gördüğünü ifade etti.
Tarım arazilerinin afet öncesi ve sonrası fotoğraflarını gösteren Kılıçdaroğlu, zararın en kısa sürede giderilmesi gerektiğini belirtti.
Kemal Kılıçdaroğlu, THY'de yaşanan uyuşmazlığı da yakından takip ettiklerini söyledi.
İşçilerin zam istemediğini, işten çıkarılan 305 çalışanın yeniden işe alınmasını talep ettiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, THY yönetiminin, kendilerine söz vermesine rağmen, bu konuda yargı kararlarına bile uymadığını dile getirdi.
Reyhanlı'daki bombalı saldırılara değinen Kılıçdaroğlu, kendisinin de bölgeye giderek incelemelerde bulunduğunu anımsattı.
Hatay'ın, Türkiye'de ayrı bir yeri olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu "Alevisi, Sünnisi, Musevisi, Hristiyanı onlarca yıldır barış içinde yaşıyorlar. Eğer 'Türkiye'de farklı inanç gruplarında, kimliklerde binlerce kişinin yaşadığı toprağa örnek' derseniz, burası Hatay'dır. Kimsenin burnu kanamadı. Barış ve huzur içinde yaşadı herkes. 'Barışın, huzurun adresi Hatay'dır' diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
-Reyhanlı izlenimleri-
Reyhanlı'daki izlenimlerini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Patlatılan bombalardan sonra kenti görmek hoş bir şey değil. Onlarca tonluk bomba yağdırılmış sanki. İnsanlar huzursuz. Herkes, 'Ne oldu. neden oldu- Bunun hesabını kim verecek-' diye soruyor.
Vatandaşın dertlerini dinledim. Herkes burnundan soluyor. Hükümetin doğru bilgi verdiğine kesinlikle inanmıyorlar. 'Yalan söylüyor hükümet. Verilen bilgilerin hiçbiri doğru değil' diyorlar. Bakanların açıklamalarına da tepkililer. Her Bakan ayrı telden çalıyor. Yasak getirilmesine de tepkililer. 'Neden-' deniliyor. 'Bunun mücadelesini verin' diye talep var bizden.
Taziye ziyaretindeydik. Bir çadırda oğlunu kaybetmiş baba anlatıyor. Üç çocuğu var. En büyüğü 9 yaşında. Son çocuğu da 12 aylık. Hiçbir şeyin farkında değil. Evde insanlar ağlıyor, o da ağlıyormuş. Neden ağlıyor, kimse bilmiyor. Baba, 'Benim güvencem yok. Yeşil kartım var. Bu çocuklar ne olacak-' diyor. 'Ülke için savaşırız da şehit de düşeriz. Bayrak, vatan için her zaman mücadele ederiz. Fakat bu felaketin sebebi ne-' diyor. Başka bir taziye ziyaretinde de gencecik bir kadın, kucağında çocuk. Eşi ölmüş. 'Ne olacak bizim halimiz- Ben geleceğe nasıl bakacağım- Evimin direği yıkıldı-' diyor. Dramlar yaşanıyor."
Hatay'da hastanede yaralıları ziyaret ettiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Gencecik, filinta gibi çocuk. Hatay'a gelmiş, orada evlendirecekler. Gelini kuaföre götürüyor, kendisi de damatlık için terziye gidecek, yolda bombanın hışmına uğruyor. Bir gözünü kaybediyor.
Türkiye layık mı buna bütün bunlara- Bunlar yaşanırken Recep Tayip Erdoğan, 'Suriye'de çocuklar öldü, neden görmüyorsunuz-' diyor. Recep Tayyip Erdoğan, sen Reyhanlı'yı neden görmüyorsun- Elbette ki hiçbir insanın saçının teline zarar gelmesini istemeyiz. İster Suriye ister Amerika ister Rusya ister başka yerde... Biz insanı severiz. Her gittiğim yerde söylerim: 'İnsan Allah'ın yarattığı en değerli varlıktır ve bizim başımızın üzerinde yeri vardır.'
Reyhanlı'yı görmüyor. 51 kişi hayatını kaybetti. Beyefendi bütün bu olaylardan habersiz, İstanbul'da toplantı yapıyor. Adı ne- 'Analar ağlamasın...' Buradan medyaya da sesleniyorum: Recep Tayyip Erdoğan'ın annesi vefat ettiği zaman, Allah rahmet etsin, bütün medya yas ilan etmişti. Korkudan yayın yapamıyorlardı. 51 kişi öldü 51... Acaba bu medya ne yaptı-
Şöyle diyor konuşmasında: 'Yarın mahşer gününde Rabbim, diye soracak.' Hangi akılla, hangi mantıkla böyle bir densiz ifade kullanabilirsin- Rabbin ne diyecekmiş, 'Ey Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı...' Rabbinin sana nasıl hitap edeceğini sen mi belirleyeceksin- Kibrin böylesine ilk kez tanık oluyor bu millet. Böyle bir kibir olabilir mi- Kendisini öbür dünyada da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ilan edecek. Kimsin sen-"
-"Hep beraber karşı çıkacağız"-
Kılıçdaroğlu, Reyhanlı'da da onlarca çocuğun öldüğünü ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bunu görmezden geldiğini iddia ederek,"diyorsun. Onlara da üzül ama senin ülkende, senin vatandaşın, çocukların ölüyor. İnsanda vicdan olur. Kalkmış, 'Analar ağlamasın' programında şov yapıyor... Bütün dünya görüyor, Türkiye'de sen yayın yasağı getiriyorsun. Kimse öğrenmesin diye. Buradan söylüyorum. Ölen 51 vatandaşın sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan'dır'' diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Neymiş, ben oraya gitmişim, alınganlık gösteriyor beyefendi. Nerede bir vatandaşın derdi varsa, hiç kimse unutmasın, CHP bütün kadrolarıyla orada olacaktır.
Neymiş, beyefendi ABD'den sonra Hatay'a gidecekmiş. Malum Gazze'ye de ABD'den sonra gidecek. Recep Tayyip Erdoğan, sen ülkeni sevmiyorsun, milletini sevmiyorsun. Sen batının egemen güçlerinin Ortadoğu'daki taşeronusun. Taşerondan vatansever olmaz. Zaten taşeron olduğun içindir ki sen, 'Ben her türlü milliyetçiliği ayaklar atlına aldım' dedin. Biz seni biliyoruz. Bu millette de öğrenecek seni. Ama benim dileğim, başına felaket gelmeden önce öğrensin. Reyhanlı'da dünyanın oyunu aldın. Kalktın o vatandaşların başına felaket oldun.
Bir konuda 76 milyon yurttaşın ortaklaşa hareket etmesi lazım. Terör kimden, nereden gelirse gelsin, hep beraber karşı çıkacağız. Terörün dini, imanı, yoktur."
-"İstihbarat zafiyeti var"-
Reyhanlı'daki bombalı saldırılarla ilgili beş tespitte bulunduklarını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Suriye'deki çatışmalardan dolayı Suriyeliler komşu ülkelerin tamamına dağıldı. Bizim, bize gelen, çadırlarda kalan, bizim yiyecek, giyecek verdiğimiz Suriyeliler'le sorunumuz yok. Türkiye büyük bir devlettir. Gereğini yapmalıdır. Ama çadırın dışında, mülteci kampının dışında ne olduğu belirsiz. İnsanların elini kolunu sallayarak kente gelmeleri, ev tutmaları, iş yeri açmaları, bomba yapmaları bizim kabul edeceğimiz bir şey değildir.
Bunu Reyhanlı'da, Hatay'da yaşayan her yurttaş biliyor. Almışsınız insanları, getiriyorsunuz iş yeri açıyor. Neye göre açıyor- Bizim insanlarımızla kavga ediyor, neye göre- Bizim insanlarımız, Suriyeliler münakaşa ettiklerinde gözaltına alınıyor. Bunu bana kamu görevlileri de söylüyor. Buna kim izin verebilir- Bakın, mülteciler sadece biz de yok. Ürdün'de de var. Orada olay, kavga, bomba var mı- Eline silah alan, elini kolunu sallayarak geldi. Parası olana başka, olmayana başka muamele yapıldı.
İstihbarat zafiyeti var. Bana deseler ki 'İstihbaratçılarla ilgili festival düzenleyelim ','Hatay' derim. Her ülkeden istihbaratçı var. Böyle devlet olur mu-
Vatandaş da şikayetçi, kamu görevlileri de şikayetçi. Nasıl olur böyle şey- Her türlü ajitasyona, teröre açık. Yabancı devletlerin ajanları Antakya'da cirit atıyor. Askeri kıyafetleri ile ceplerinde silahları ile dolaşıyorlar.
Bütün bunları git Reyhanlı'da sor bakalım ne diyecekler- Onlara gelince 'tık' yok. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına gelince, hepsinin telefonları dinleniyor. Sen masum vatandaşın telefonunu dinleyeceğine, teröristin telefonunu dinle. Bak bakalım ne yapıyor-
'24 saat içinde failler yakalandı' diyor. 24 saatin öncesine neden bakmıyorsun- Bu adamlar arabalarla gelirken, bombaları yerleştirirken, sen neredeydin- 51 vatandaş hayatını kaybetti. İstihbarat bilgi alır, değerlendirir ve engeller. Amaç bu. Sen ne yapıyorsun- 'Gelsin eylemini yapsın, bombasını patlatsın, insanlarımız ölsün; sonra bu gidip failleri yakalısın.' Arabayı bulmuşlar. Araba zaten orada. Plakayı tespit etmişler. Plaka zaten orada.
İstihbaratı siyasi çıkarın için, kendi için kullanırsan Türkiye'nin başını beladan kurtaramazsın. Ne diyordu grup toplantısında: 'Ey Kılıçdaroğlu, senin nefes alışını bile izliyoruz, takip ediyoruz' diyordu. Benim nefes alışımı takip ediyorsun da bir de şu teröristlerin nefes alışını takip etsen olmaz mı-"
Muhabir: Kubilay Çelik
Yayıncı: Sefa Salantur
Kaynak: AA
Kemal Kılıçdaroğlu, "Recep Tayyip Erdoğan, bir başka ülkenin içişlerine karışmanın, ortalığı bulandırmanın ne kadar ayıp olduğunu görecek mi-" diye sordu.
Manisa'da 9 Mayıs'ta meydana gelen dolu yağışına değinen Kılıçdaroğlu, tarım arazilerinin ciddi oranda zarar gördüğünü ifade etti.
Tarım arazilerinin afet öncesi ve sonrası fotoğraflarını gösteren Kılıçdaroğlu, zararın en kısa sürede giderilmesi gerektiğini belirtti.
Kemal Kılıçdaroğlu, THY'de yaşanan uyuşmazlığı da yakından takip ettiklerini söyledi.
İşçilerin zam istemediğini, işten çıkarılan 305 çalışanın yeniden işe alınmasını talep ettiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, THY yönetiminin, kendilerine söz vermesine rağmen, bu konuda yargı kararlarına bile uymadığını dile getirdi.
Reyhanlı'daki bombalı saldırılara değinen Kılıçdaroğlu, kendisinin de bölgeye giderek incelemelerde bulunduğunu anımsattı.
Hatay'ın, Türkiye'de ayrı bir yeri olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu "Alevisi, Sünnisi, Musevisi, Hristiyanı onlarca yıldır barış içinde yaşıyorlar. Eğer 'Türkiye'de farklı inanç gruplarında, kimliklerde binlerce kişinin yaşadığı toprağa örnek' derseniz, burası Hatay'dır. Kimsenin burnu kanamadı. Barış ve huzur içinde yaşadı herkes. 'Barışın, huzurun adresi Hatay'dır' diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
-Reyhanlı izlenimleri-
Reyhanlı'daki izlenimlerini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Patlatılan bombalardan sonra kenti görmek hoş bir şey değil. Onlarca tonluk bomba yağdırılmış sanki. İnsanlar huzursuz. Herkes, 'Ne oldu. neden oldu- Bunun hesabını kim verecek-' diye soruyor.
Vatandaşın dertlerini dinledim. Herkes burnundan soluyor. Hükümetin doğru bilgi verdiğine kesinlikle inanmıyorlar. 'Yalan söylüyor hükümet. Verilen bilgilerin hiçbiri doğru değil' diyorlar. Bakanların açıklamalarına da tepkililer. Her Bakan ayrı telden çalıyor. Yasak getirilmesine de tepkililer. 'Neden-' deniliyor. 'Bunun mücadelesini verin' diye talep var bizden.
Taziye ziyaretindeydik. Bir çadırda oğlunu kaybetmiş baba anlatıyor. Üç çocuğu var. En büyüğü 9 yaşında. Son çocuğu da 12 aylık. Hiçbir şeyin farkında değil. Evde insanlar ağlıyor, o da ağlıyormuş. Neden ağlıyor, kimse bilmiyor. Baba, 'Benim güvencem yok. Yeşil kartım var. Bu çocuklar ne olacak-' diyor. 'Ülke için savaşırız da şehit de düşeriz. Bayrak, vatan için her zaman mücadele ederiz. Fakat bu felaketin sebebi ne-' diyor. Başka bir taziye ziyaretinde de gencecik bir kadın, kucağında çocuk. Eşi ölmüş. 'Ne olacak bizim halimiz- Ben geleceğe nasıl bakacağım- Evimin direği yıkıldı-' diyor. Dramlar yaşanıyor."
Hatay'da hastanede yaralıları ziyaret ettiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Gencecik, filinta gibi çocuk. Hatay'a gelmiş, orada evlendirecekler. Gelini kuaföre götürüyor, kendisi de damatlık için terziye gidecek, yolda bombanın hışmına uğruyor. Bir gözünü kaybediyor.
Türkiye layık mı buna bütün bunlara- Bunlar yaşanırken Recep Tayip Erdoğan, 'Suriye'de çocuklar öldü, neden görmüyorsunuz-' diyor. Recep Tayyip Erdoğan, sen Reyhanlı'yı neden görmüyorsun- Elbette ki hiçbir insanın saçının teline zarar gelmesini istemeyiz. İster Suriye ister Amerika ister Rusya ister başka yerde... Biz insanı severiz. Her gittiğim yerde söylerim: 'İnsan Allah'ın yarattığı en değerli varlıktır ve bizim başımızın üzerinde yeri vardır.'
Reyhanlı'yı görmüyor. 51 kişi hayatını kaybetti. Beyefendi bütün bu olaylardan habersiz, İstanbul'da toplantı yapıyor. Adı ne- 'Analar ağlamasın...' Buradan medyaya da sesleniyorum: Recep Tayyip Erdoğan'ın annesi vefat ettiği zaman, Allah rahmet etsin, bütün medya yas ilan etmişti. Korkudan yayın yapamıyorlardı. 51 kişi öldü 51... Acaba bu medya ne yaptı-
Şöyle diyor konuşmasında: 'Yarın mahşer gününde Rabbim, diye soracak.' Hangi akılla, hangi mantıkla böyle bir densiz ifade kullanabilirsin- Rabbin ne diyecekmiş, 'Ey Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı...' Rabbinin sana nasıl hitap edeceğini sen mi belirleyeceksin- Kibrin böylesine ilk kez tanık oluyor bu millet. Böyle bir kibir olabilir mi- Kendisini öbür dünyada da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ilan edecek. Kimsin sen-"
-"Hep beraber karşı çıkacağız"-
Kılıçdaroğlu, Reyhanlı'da da onlarca çocuğun öldüğünü ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bunu görmezden geldiğini iddia ederek,"diyorsun. Onlara da üzül ama senin ülkende, senin vatandaşın, çocukların ölüyor. İnsanda vicdan olur. Kalkmış, 'Analar ağlamasın' programında şov yapıyor... Bütün dünya görüyor, Türkiye'de sen yayın yasağı getiriyorsun. Kimse öğrenmesin diye. Buradan söylüyorum. Ölen 51 vatandaşın sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan'dır'' diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Neymiş, ben oraya gitmişim, alınganlık gösteriyor beyefendi. Nerede bir vatandaşın derdi varsa, hiç kimse unutmasın, CHP bütün kadrolarıyla orada olacaktır.
Neymiş, beyefendi ABD'den sonra Hatay'a gidecekmiş. Malum Gazze'ye de ABD'den sonra gidecek. Recep Tayyip Erdoğan, sen ülkeni sevmiyorsun, milletini sevmiyorsun. Sen batının egemen güçlerinin Ortadoğu'daki taşeronusun. Taşerondan vatansever olmaz. Zaten taşeron olduğun içindir ki sen, 'Ben her türlü milliyetçiliği ayaklar atlına aldım' dedin. Biz seni biliyoruz. Bu millette de öğrenecek seni. Ama benim dileğim, başına felaket gelmeden önce öğrensin. Reyhanlı'da dünyanın oyunu aldın. Kalktın o vatandaşların başına felaket oldun.
Bir konuda 76 milyon yurttaşın ortaklaşa hareket etmesi lazım. Terör kimden, nereden gelirse gelsin, hep beraber karşı çıkacağız. Terörün dini, imanı, yoktur."
-"İstihbarat zafiyeti var"-
Reyhanlı'daki bombalı saldırılarla ilgili beş tespitte bulunduklarını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Suriye'deki çatışmalardan dolayı Suriyeliler komşu ülkelerin tamamına dağıldı. Bizim, bize gelen, çadırlarda kalan, bizim yiyecek, giyecek verdiğimiz Suriyeliler'le sorunumuz yok. Türkiye büyük bir devlettir. Gereğini yapmalıdır. Ama çadırın dışında, mülteci kampının dışında ne olduğu belirsiz. İnsanların elini kolunu sallayarak kente gelmeleri, ev tutmaları, iş yeri açmaları, bomba yapmaları bizim kabul edeceğimiz bir şey değildir.
Bunu Reyhanlı'da, Hatay'da yaşayan her yurttaş biliyor. Almışsınız insanları, getiriyorsunuz iş yeri açıyor. Neye göre açıyor- Bizim insanlarımızla kavga ediyor, neye göre- Bizim insanlarımız, Suriyeliler münakaşa ettiklerinde gözaltına alınıyor. Bunu bana kamu görevlileri de söylüyor. Buna kim izin verebilir- Bakın, mülteciler sadece biz de yok. Ürdün'de de var. Orada olay, kavga, bomba var mı- Eline silah alan, elini kolunu sallayarak geldi. Parası olana başka, olmayana başka muamele yapıldı.
İstihbarat zafiyeti var. Bana deseler ki 'İstihbaratçılarla ilgili festival düzenleyelim ','Hatay' derim. Her ülkeden istihbaratçı var. Böyle devlet olur mu-
Vatandaş da şikayetçi, kamu görevlileri de şikayetçi. Nasıl olur böyle şey- Her türlü ajitasyona, teröre açık. Yabancı devletlerin ajanları Antakya'da cirit atıyor. Askeri kıyafetleri ile ceplerinde silahları ile dolaşıyorlar.
Bütün bunları git Reyhanlı'da sor bakalım ne diyecekler- Onlara gelince 'tık' yok. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına gelince, hepsinin telefonları dinleniyor. Sen masum vatandaşın telefonunu dinleyeceğine, teröristin telefonunu dinle. Bak bakalım ne yapıyor-
'24 saat içinde failler yakalandı' diyor. 24 saatin öncesine neden bakmıyorsun- Bu adamlar arabalarla gelirken, bombaları yerleştirirken, sen neredeydin- 51 vatandaş hayatını kaybetti. İstihbarat bilgi alır, değerlendirir ve engeller. Amaç bu. Sen ne yapıyorsun- 'Gelsin eylemini yapsın, bombasını patlatsın, insanlarımız ölsün; sonra bu gidip failleri yakalısın.' Arabayı bulmuşlar. Araba zaten orada. Plakayı tespit etmişler. Plaka zaten orada.
İstihbaratı siyasi çıkarın için, kendi için kullanırsan Türkiye'nin başını beladan kurtaramazsın. Ne diyordu grup toplantısında: 'Ey Kılıçdaroğlu, senin nefes alışını bile izliyoruz, takip ediyoruz' diyordu. Benim nefes alışımı takip ediyorsun da bir de şu teröristlerin nefes alışını takip etsen olmaz mı-"
Muhabir: Kubilay Çelik
Yayıncı: Sefa Salantur