Erdoğan: Tüketim Devam Ederse Nefes Alabilecek Atmosfer Kalmayacak

Birleşmiş Milletler (BM) Orman Forumu’nda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, büyüme ve kalkınma süreci böyle devam ederse yaşanabilir bir dünyanın kalmayacağını söyledi.

Erdoğan: Tüketim Devam Ederse Nefes Alabilecek Atmosfer Kalmayacak
Foruma katılan yabancı ülke temsilcilerine Kızıldereli sözünden alıntı yaparak uyarılarda bulunan Erdoğan, dünyada bu hırsla tüketimin devam etmesi durumunda nefes alabilecek atmosferin bile kalmayacağını dile getirdi.Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Orman Forumu’na Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da katıldı.

Erdoğan burada yaptığı konuşmada dünyadaki hızlı tüketime dikkat çekti. Dünya nüfusunun 7 milyara ulaştığını hatırlatan Erdoğan, “Dünya nüfusunun 7 milyara ulaştığı bir çağda yaşıyoruz. İnsanları doyurmak için iş ve ekmek sahibi yapmak için, sanayi bölgelerinin, tarım alanlarının, şehirlerin hızla büyüdüğüne şahit oluyoruz. Bu hızlı büyüme karşısında denizlerimiz kirleniyor. Akarsularımız kuruyor. Ormanlarımız tehdit altına giriyor. Eko sistem hızla bozuluyor. Bölgeler ve ülkeler arasında halklar hatta tek tek fertler arasında imkanlar bakımından çok derin uçurumlar oluşuyor.” diye konuştu.

Somali’ye yaptığı ziyareti hatırlatan Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “Önceki yıl beraberinde çok geniş bir heyet olduğu halde işadamları sanatçılar olduğu halde Somali’ye ziyaret gerçekleştirdik. Dünyanın dikkatini oraya çekmek için oradaki manzarayı tüm dünyaya oradaki trajediyi aktardık. Birçoğunuzun Somali gibi ülkeleri gördüğünüze eminim. Yüz binlerce insan bir metrekarelik toprak parçası üzerinde üzeri paçavra ile örtülmüş çadır bile denilemeyecek yerlerde yaşıyorlar. Bir avuç pirincin, bir matara suyun ulaşılması zor olduğu manzara ile karşılaştık. Ziyaretimiz esnasında gözümüzün önünde bir bebeğin yetersiz beslenme ile hayatına kaybettiğine şahit olduk. Somali ziyaretimizin ardından nice ülkeye pek çok şehre ziyaretimiz oldu. Kuzey yarım kürede Batı'da birçok ülkeye gittik. Her alanda bolluk yaşayan ülke gördük. Somali’de her gece rüyasında bebeği için bir bardak süt gören annelerin tersine Kuzey'de ve Batı'da alışveriş arabasını tıka basa dolduran bir araba yetmeyip arkasında ikincisini takan insanlara şahit olduk.Yanı başında kuyulardan petrol fışkırırken sefalet çeken insanlar gördüğümüz kadar, 5 bin 6 bin motor hacimli araçlarında kendi küçük cennetlerinde yaşayan insanlarla karşılaştık. Küresel vicdana en fazla ihtiyaç duyduğumuz çağda yaşıyoruz. Sahip olduğumuzu sorgulamak yoksullarla çok daha fazla empati kurmak zorunda olduğumuz bir zamandan geçiyoruz. Dünyada öyle bir kalkınma öyle bir büyüme stratejisi hakim ki bir bölgenin refahı diğer bölgenin sefaletine dayanıyor. Hiç kuşkusuz birilerinin zaferi birilerinin yenilgisi ile mümkün olmuştur. Birilerinin refahı bir başka halkın yoksulluğu ile mümkün olmuştur. İletişimin bu kadar yaygınlaştığı dünyanın küresel köye dönüştüğü böyle bir çağda ‘bana ne başkasından’ deme lüksüne hiç kimse sahip değildir. İnsanlık gelişmiş ülkelerin hakları marketten bir paket makarna alırken oraya o makarnanın nasıl geldiğini sorgulamak zorundadır. Bir litre petrolün nerelerden geçip geldiğine, ne tür trajedilere sahip olarak evlerimize ulaştığına şahit olmamız gerekiyor. Biz sadece gövde taşıyan fizyolojik varlıklar değiliz. Biz kalp ruh ve vicdan taşıyoruz. Bizi hayvan ve bitkilerden ayıran en önemli farkımız düşünebildiğimiz kadar vicdan sahibi olmamızdır.” Dünyadaki büyüme ve kalkınma stratejisini eleştiren Erdoğan, “Büyüme ve kalkınma dediğimiz süreç böyle devam ederse ortada yaşanabilir bir dünya kalmayacaktır. Bu acımasız rekabet bu hırs bu tamah böyle devam ederse çocuklarımıza bırakabileceğimiz bir dünya var olmayacaktır. Ecdadımızdan miras olarak aldığımız çocuklarımızın emaneti dünyayı bu şekilde hırsa tüketmeye devam edersek nefes alabilecek atmosfer içecek bir damla su kalmayacaktır. Bir Kızıldereli sözünü bir kez daha tekrar etmekte fayda görüyorum: Bütün ağaçlar kesildiğinde, bütün hayvanlar avlandığında bütün sular kirlendiğinde hava solunacak hale geldiğinde paranın yenilebilir bir şey olmadığını anlayacaksınız. Önümüzde böyle bir felaket dururken adeta kıyamet denilebilecek bir akıbet dururken adım adım buna ilerlemek yerine bundan kaçınacak tedbirleri geliştirmek zorundayız.” ifadelerini kullandı .