"Zamanaşımı" Tehlikesini Ortadan Kaldırdı
Mehmet Tosun - Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüne ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame, "zamanaşımı" endişesini ortadan kaldırdı.
Müebbet hapis cezası gerektiren suçlarla ilgili soruşturmalarda zaman aşımı süresini 20 yıl olarak öngören 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'na göre, Özal'ın 17 Nisan 1993'teki ölümüne ilişkin soruşturma, savcılığın bir iddianame hazırlamaması durumunda 17 Nisan'da kapanacaktı.
Soruşturmayı yürüten TMK'nin 10. maddesiyle görevli Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in, Özal'ın ölümüne ilişkin, Ergenekon davası sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz hakkında hazırladığı iddianame, zamanaşımı tehlikesinin önüne geçti.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, Ersöz, TCK'nin, ''Cumhurbaşkanına suikasta'' ilişkin 156. maddesi kapsamında suçlandı.
Maddede, ''Reisicumhur hakkında suikastta bulunanlarla buna teşebbüs edenler fiilleri teşebbüsü tam derecesinde ise ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasıyla, nakıs ise müebbet ağır hapis ile cezalandırılır'' ifadesi yer alıyor.
Suç tarihinin ''17 Nisan 1993'' olarak yer aldığı iddianamede, Özal'ın eşi Semra Özal ile oğlu Ahmet Özal ''müşteki'' gösterildi.
Mahkemenin, "iddianamenin kabulü veya reddine" ilişkin bir karar vermesi bekleniyor.
-"Saç örnekleri inceleniyor"-
Soruşturmayı yürüten savcılık, aralarında Özal'ın eşi Semra Özal ve oğlu Ahmet Özal ile hastaneye kaldırıldığında müdahale eden Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi doktorlarının da bulunduğu çok sayıda kişinin ''tanık'' sıfatıyla ifadesine başvurdu.
Levent Ersöz'ün "şüpheli" sıfatıyla ifadesinin alınması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına talimat yazan savcılık, "Özal'ın ölümüne karıştığına" ilişkin iddiaları sordu.
Soruşturma kapsamında, mezarı açılan Özal'ın naaşı, Adli Tıp Kurumunca incelendi. Adli Tıp Kurumunun hazırladığı raporda, "ölüm olayının meydana gelişi ile ilgili anlatımlar öncelikle ani kardiyak bir ölümü düşündürmekteyse de ölüm sonrası otopsi işlemi uygulanmamış ve iç organlarda, vücut sıvılarında gerekli makroskobik, mikroskobik, mikrobiyolojik, serolojik, toksikolojik incelemeler yapılmamış olduğundan mevcut bilgi ve bulgular ile kesim ölüm sebebinin tespit edilemediği oy birliğiyle mütalaa edildi'' ifadesi yer aldı.
Raporda, "otopsi örneklerinde saptanan ağır metal düzeylerinin Türkiye'de normal popülasyonda saptanan doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan postmortem doku düzeyleri ile uyum gösterdiği, bu nedenle ağır metal maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı" da belirtildi.
Ahmet Özal'ın, savcılığa teslim ettiği babasının saç örneklerinin ise İstanbul Adli Tıp Kurumundaki incelemesi sürüyor.
Yayıncı: Ebubekir Gülüm
Kaynak: AA
Soruşturmayı yürüten TMK'nin 10. maddesiyle görevli Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in, Özal'ın ölümüne ilişkin, Ergenekon davası sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz hakkında hazırladığı iddianame, zamanaşımı tehlikesinin önüne geçti.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, Ersöz, TCK'nin, ''Cumhurbaşkanına suikasta'' ilişkin 156. maddesi kapsamında suçlandı.
Maddede, ''Reisicumhur hakkında suikastta bulunanlarla buna teşebbüs edenler fiilleri teşebbüsü tam derecesinde ise ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasıyla, nakıs ise müebbet ağır hapis ile cezalandırılır'' ifadesi yer alıyor.
Suç tarihinin ''17 Nisan 1993'' olarak yer aldığı iddianamede, Özal'ın eşi Semra Özal ile oğlu Ahmet Özal ''müşteki'' gösterildi.
Mahkemenin, "iddianamenin kabulü veya reddine" ilişkin bir karar vermesi bekleniyor.
-"Saç örnekleri inceleniyor"-
Soruşturmayı yürüten savcılık, aralarında Özal'ın eşi Semra Özal ve oğlu Ahmet Özal ile hastaneye kaldırıldığında müdahale eden Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi doktorlarının da bulunduğu çok sayıda kişinin ''tanık'' sıfatıyla ifadesine başvurdu.
Levent Ersöz'ün "şüpheli" sıfatıyla ifadesinin alınması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına talimat yazan savcılık, "Özal'ın ölümüne karıştığına" ilişkin iddiaları sordu.
Soruşturma kapsamında, mezarı açılan Özal'ın naaşı, Adli Tıp Kurumunca incelendi. Adli Tıp Kurumunun hazırladığı raporda, "ölüm olayının meydana gelişi ile ilgili anlatımlar öncelikle ani kardiyak bir ölümü düşündürmekteyse de ölüm sonrası otopsi işlemi uygulanmamış ve iç organlarda, vücut sıvılarında gerekli makroskobik, mikroskobik, mikrobiyolojik, serolojik, toksikolojik incelemeler yapılmamış olduğundan mevcut bilgi ve bulgular ile kesim ölüm sebebinin tespit edilemediği oy birliğiyle mütalaa edildi'' ifadesi yer aldı.
Raporda, "otopsi örneklerinde saptanan ağır metal düzeylerinin Türkiye'de normal popülasyonda saptanan doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan postmortem doku düzeyleri ile uyum gösterdiği, bu nedenle ağır metal maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı" da belirtildi.
Ahmet Özal'ın, savcılığa teslim ettiği babasının saç örneklerinin ise İstanbul Adli Tıp Kurumundaki incelemesi sürüyor.
Yayıncı: Ebubekir Gülüm