'birçok Hastalık Yeme Alışkanlığından Kaynaklanıyor'

Doğal Sağlık Danışmanı Nuray Karpuzcu, birçok hastalığın yeme alışkanlığından kaynaklandığını belirterek ''Açlık tedavisinin dünyadaki karşılığı bıçaksız ameliyat gibidir.

' ' dedi.

Doğal Sağlık Danışmanı Nuray Karpuzcu Moral FM’de Hatice Kübra Tongar'ın sunduğu Kadınca Kararınca programına konuk oldu. Karpuzcu, medyada diyet ve beslenme üzerine çok fazla kirli bilgiler olduğunu belirterek Müslümanların her konuda olduğu gibi beslenme, yeme ve içme konusunda da Peygamber Efendimiz (SAV)’in hayatına bakarak yapması gerektiğini söyledi.

"Açlık tedavisinin dünyadaki karşılığı bıçaksız ameliyat gibidir." diyen Karpuzcu, her tedavinin kişiye özel olduğunu özellikle vurgulayarak şu bilgileri paylaştı: "Bu tedavinin yapılması için önce yeme alışkanlıklarının düzenlenmesi gerekiyor. Bundan sonra açıklık tedavisine başlıyoruz. Oruç tedavisinde önce bu tedaviye kaç gün başlayacağınıza niyet ediyorsunuz. Siz niyet ettiğiniz zaman beyin otomatik olarak bütün alıcıları kapatıyor. O yüzden niyet çok önemli. Biz sadece beslenme şekillerini değiştirdiğimiz ölçüde diyabet ve hipertansiyon hastası olanları tedavi ettiğimizi biliyoruz. Önleyici bir tedavi şeklidir. Manen ve madden çok faydaları var. Nefis terbiye oluyor, beden formuna giriyor ve cilt güzelleşiyor. Burada niyet ve sizin neden bunu yaptığınız çok önemli."İnsanın yeme ölçüsünün 250 gram olduğunu belirten Karpuzcu, "Günümüzde hangimiz bunu yiyor. Biraz bilinçlenmemiz gerekiyor. Basında da çok kirli bilgiler var. Bizim çok güzel bir liderimiz var. Peygamber Efendimiz nasıl yaşıyormuş, bunu örnek almak dışında yapmamız geren bir şey yok. Yemeğe tuzla başlıyordu. Tek çeşit yemek yiyordu. Oruç tutuyordu." diye konuştu.

Doğal sağlık danışmanı, "Bu tedavinin insana hem ahlaki, hem ruhi hem de sağlık açısından faydası oluyor. Bedeniniz çok dingin oluyor. Vücudun hiçbir yerine gıda geçmiyor ve sizin davranışlarına yansıyor. Bu aynı zamanda nefis tedavisidir. İnsanlar çoğu zaman ben oruç tutamam diye ikileme düşüyor. Aslında tutabilirler. Peygamber Efendimiz bunu tavsiye etmiş. Abdulkadir Geylani hazretleri 40 günde bir iftar edermiş." ifadelerini kullandı. "Bu tedaviyi kişiye öneriyorsak organların durumuna göre yaparız. Bu programa başlamak için önce beslenmemizi düzenlememiz gerekiyor." diyen Karpuzcu, şunları kaydetti: "Güne taze sıkılmış bir meyve suyu ile başlasınlar. İçerisine bir fındık büyüklüğü kader taze zencefil ekleyebilirler. Sonra acıktıklarında tek çeşit meyve yesinler. Öğlen bol yeşillikli bir salata yesinler. Kaya tuzu kullansınlar. Sirke de olabilir. Ekmek yiyebilirler. İkindi de 3-4 gibi bir bitki çayıyla birlikte hurma yemelerinde sıkıntı yoktur. Akşamda tek bir çeşit yemek yesinler bol salata ile birlikte. Bir haftalık beslenmeden sonra açlık diyetine geçiyoruz. Başlarken hem açlığa, hem sağlığa niyet ediyoruz. Pazartesi günü yapacaksak Pazar günü akşam 19.00’da yemek yiyoruz. Gece akşam 12’de sinemik tozu ile pelin otu ya da İngiliz tozu yediriyoruz. Pazartesi oruçlu oluyoruz. Akşam su ile birlikte orucumuzu açıyoruz. Salı sabahı önce meyve suyu ile karışımı sulandırıp içiyorlar. Mümkünse bir ay kahvaltı yapmasınlar. Biz 36 saatlik bir oruç tavsiye ettik. Bu on güne kadar sürebilir. Bu kişiye özel bir tedavidir. Aç kalmaya dayanamayanlar sahurda ve iftarda istedikleri gibi hurma yiyebilirler. Hicri 13-14-15. gün ay dünyaya yakın olduğu için denizler nasıl kabarıyorsa vücudumuzdaki sularda kabarıyor. Bu üç gün oruç tutmak da çok önemlidir. Oruç tutamayanlar hiçbir şey yapamıyorsa en azından haftanın iki gününü meyve suyu içerek geçirebilirsiniz."HACAMAT KANININ EN AZ 24 SAAT KORUNMASI GEREKİYORHacamat tedavisinin de sağlık açısından faydalı olduğunu belirten Karpuzcu, "Çok sahih hadislerde övgü ile bahsediliyor. Sihir ve büyülerde çok etkili olduğu bildiriliyor. Buna hacamat ve kupa tedavisi de deniliyor. Dünya buna sahip çıktı. Biz ama maalesef hala alternatif tedavi yöntemi olarak görüyoruz." şeklinde konuştu.

Hacamatın hastalıklardan koruyucu özelliğinin çok fazla olduğunu kaydeden Karpuzcu, şu bilgileri paylaştı: "Aklınıza gelebilecek 70’e yakın hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Önceliyi tedavi olarak kullanılıyor. İlkbahar ve sonbaharda vücutta biriken toksitleri atmanın tam zamanı olduğu için bu dönemlerde yapılıyor. Hafızayı güçlendiriyor, psikolojik rahatsızlıklara faydası oluyor. Nazara, büyüye iyi geliyor. Ama ehil kişilerin yapması çok önemli. Çünkü hacamat kanını muhafaza etmek de çok önemli. Onu en az 24 saat korumanız gerekiyor. Peygamber Efendimiz hacamat kanının ‘Asla yere damlatmayın’ diye uyarıyor. Sadece bir yere gidip hacamat olmanız yetmiyor. Kanınızı da korumanız gerekiyor. "