Akil Adamlar Heyeti Burdur’da

Akil Adamlar Komisyonu’nun Akdeniz grubu, çalışmalarına Burdur’un Bucak ilçesi Karapınar köyünde başladı. Heyet, köylülerle kahvaltı yaparak, çözüm süreci hakkında konuştu.

Akil Adamlar Heyeti Burdur’da
Karapınar köyünde geniş bir alanda düzenlenen kahvaltıya Akil Adamlar Komisyonu Akdeniz Bölgesi Heyeti’nde yer alan Komisyon Başkanı TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Başkan Vekili Lale Mansur, Sekreter Tarık Çelenk ile Kadir İnanır, Şükrü Karatepe, Muhsin Kızılkaya, Öztürk Türkdoğan ve Hüseyin Yayman katılırken, Nihal Bengisu Karaca ise yer almadı. Heyet, daha sonra Burdur Valisi Nurettin Yılmaz’ı makamında ziyaret etti.

Vali Yılmaz, “Son dönemde yürütülen bir çalışma kapsamında misafirlerimiz ilimize geldiler, inşallah ülkemiz için çok önemli bir çalışma, olumlu sonuçlanır. Gelen misafirlerimizin her biri ayrı ayrı kendi alanında ülkemize hizmet etmiş önemli insanlardır. TOBB Başkanımız daha önce de ilimize geldiler, ilimizi tanıyorlar. Sayın Kadir İnanır Bey, Lale Mansur Hanım, dün Selvi Boylum Al Yazmalım filminizi izledim. Oradaki emek mesajı çok önemli, her şeyin başı emektir, burada da bir emek sarf ediliyor. Hepinizin emeği var, inşallah bu emek boşa çıkmayacaktır” dedi.

“ŞERBET VERMEYE DEĞİL, NABIZ TUTMAYA GELDİK”
Türkiye’nin ayağındaki prangayı çözmek için çözüm sürecinin başladığını dile getiren Akil Adamlar Akdeniz Komisyonu Başkanı ve TOBB Genel Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise, “Özellikle ilk ziyaretimiz Burdur’adır. Size de bir nezaket ziyaretinde bulunmak istedik. Burdurluların ne kadar nazik ve misafirperver olduklarını Karapınar köyümüzdeki sabah kahvaltımızda gördük. Orada bütün vatandaşlarımıza da teşekkür ediyoruz. Bütün bir hüsnü kabulle karşılandık. Hepimizin de çok iyi bildiği gibi devletimizin yıllardır ülkemizin ayağındaki prangayı çözmek için bir süreç başladı.

Bu sürecin içinde de devletimiz diyor ki; milletimiz ne düşünüyor. Milletimizin fikirlerine başvuruyorlar ki, aslında demokrasinin gelmiş olduğu en üst noktalardan bir tanesidir. Vatandaşın ne düşündüğü ile ilgili çeşitli mekanizmalar kullanıyor ama bunu sevinerek söylüyorum ki, bunu sivil toplum eliyle yapmak istediler. En doğru olarak da bizlerden talep edilen milletin nabzını tutmak, şerbet vermek değil. Bizim görevimiz milletini seven, ülkesini seven insanlar olarak da bu görevi büyük memnuniyetle kabul ettik. Bizim Burdur’da oluşumuzun ana nedeni konuşmak değil, Burdurlu ne düşünüyor, kaygıları, endişeleri, bu süreç içinde ne düşünüyor, bunları konuşmak, dinlemek, bunları not alıp özellikle iletmek için buradayız. Bizim 9 arkadaşımızın en önemli iki ortak noktası var, bu ülkeye huzur gelsin istiyoruz, demokrasimizin kalitesi artsın diyoruz. Bu çerçevede aslında kültürümüzde çok güzel bir söz var; birlikte rahmet ve bereket, ayrılıkta azap vardır denir. Bu ülkenin 76 milyon insanı bir ve beraber hareket edebilse, rahmet ve berekete hep beraber kavuşacağız. O zaman hep beraber kazanacağız, hem Burdur’un hem de ülkemizin en büyük gururu Milli Şairimiz Mehmet Akif’in bir sözü var. Bunu zaman zaman kamuoyunda duyuyoruz; ‘Girmeden tefrika bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler, bu top sindiremez’ diyor. Bizim esas ana amacımız, bütün 76 milyonun canı gönülden istediğini biliyoruz. Burada bizim de bir katkımız olabilirse hepimize ne mutludur” diye konuştu.

Demokratik çözüm sürecinin ele ele verilerek çözüleceğini ifade eden ünlü sinema sanatçısı Kadir İnanır da, “Özgür ve demokratik bir ülkede hep beraber güçlü ellerimizi birleştirerek mutluluk yakalamak istiyoruz. Bütün kavgamız budur. Kardeşliğin şarkılarını söylemek istiyoruz. Mutluluk marşları söylemek istiyoruz. Bu cennet, bu güzel vatanın her karış toprağı buna layıktır. Ben dünyayı karış karış gezdim, bütün dünyanın siyasal ve coğrafi yapılarını da biliyorum. İçlerinde bir tek yıldız var cennete benzeyen, o da Türkiye topraklarıdır. 76 milyon nüfusu var, 576 milyon kişiye de yeter, öylesine bereketli topraklar. Bu topraklarda güzellikler içinde kardeşçe yaşamak için yollara çıktık, hep beraber inşallah başaracağız” şeklinde konuştu.

“SUÇLUYU ARAŞTIRMANIN MANASI YOK”
Akil adamların geriye dönük bir hesaplaşmayı değil, kırgın olanların gönlünü almak için görev yaptığını dile getiren Şükrü Karatepe ise, “Bende bölgede çalıştım, Burdur’a birkaç defa gelmiştim. Problem var, bu problemi zorlamışlar. Geriye dönüp kimin suçlu olduğunu, kimin kusurlu olduğunu, kimin suç işlediğini bugün araştırmanın, sormanın hiçbir manası yok. Zaten tarih onları araştıracak, kimin ne yaptığını tarih tespit edecek. Bizim görevimiz geriye dönüp de bir hesaplaşma yapmak değil. Kırgın olanlar var. Bunu biliyoruz. Ne taraftan olursa olsun kırgın olanların gönlünü alarak, zıtlıkları birleştirerek, kardeşlik ve dostluk için, barış için elimizden geleni yapmaya çalışacağız” dedi.

Demokratik çözümle lanetin ortadan kalkacağını dile getiren yazar Muhsin Kızılkaya, “Ben Hakkari’den geldim ama Türkçe’yi burada Isparta’dan Hakkari’ye gelmiş bir öğretmenden öğrendim. O günden beri Türkçe’nin şiirsel tınısı hep benim kafamın bir yerinde durdu ve bu dil benim ekmek kapım oldu. Türkçe üzerinden ekmek kazandım yazarak, sadece yazarak. Dolayısıyla oradan buraya köprü olabilmek, buradan oraya onların dili olabilmek ve oradakilerin dilsizlerin, çaresizliğin sonuçları bize lanet olarak geri döndü. Şimdi o laneti kendi yakamızdan düşürmenin fırsatı var. Onun için en önemli şey bizim birbirimize misafir gittiğimiz zaman gösterdiğimiz kadirşinaslıktır. Anadolu’nun o renkli coğrafyasını hiçbir politikacının ya da ileriye dönük politikaları olan siyaset adamlarının tahayyüllerinin yetişemediği noktada halktaki o bilgelik bu birlikteliği sağladı. Büyük eşiği atladık, o eşiğin kenarındayız. Kadir ağabeyimin dediği gibi el ele tutuştuğumuz zaman Kürtçe, Türkçe, Ermenice, Lazca bir güzel Anadolu şarkısını birlikte söyleyebiliriz” diye konuştu.

Kısa bir konuşma yapan Lale Mansur ise, “Benim bu toplantılar sırasında en hoşuma giden çok kısa bir şey söyleyeceğim, bu ülke 30 yıldır savaşla bölünmedi, barışla mı bölünecek” dedi.

Çözüm süreci ile tüm problemlerin aşılacağını dile getiren Hüseyin Yayman da şu ifadeleri kullandı: “Burdur Gölü ile Van Gölü’nün kaderini ayrı düşünmek mümkün mü? Aynı resme bakıp, aynı acıyı ya da sevinci duyan insanları birbirinden ayırmak, ayrıştırmak, bir takım kaygılar ve korkular üzerinden siyaset yapmak çok doğru değildir. Eğer ki Burdur’daki anneyle, Hakkari’deki anne çocuğunun başında aynı duaları yapıyorsa, bu işte bir problem var ve Türkiye’nin bu problemi çözmesi gerekiyor. İnşallah çözüm süreci bunu gerçekleştirecektir. Bizim amacımız toplumun nabzını tutmak, gerçekten toplum ne düşünüyor ve toplumun duygularını Ankara’ya iletebilmek ve ilgili yerlere aktarmaktır.”

Ocaklara ateş düşmesini istemediklerini söyleyen Öztürk Türkdoğan şöyle konuştu: “Biz artık ateşin hiçbir yere düşmesini istemiyoruz. Türkiye’de yaşayan herkesin huzur bulmasını istiyoruz. Tabi ki bu bir barış mücadelesidir. Barış süreci, toplumsal barışımızı bir şekilde mutlaka inşa edeceğiz. Bizler bu konuda kararlıyız ama insanlarımızın ne düşündüğünü öğrenmek istiyoruz. Hem insanlarımıza mesajlarımızı vereceğiz ama özellikle barışın sabır istediğini, emek istediğini unutmadan onların mesajlarını da siyasal iradeye taşıyacağız ve bu süreci hep birlikte başaracağız. Umuyorum ki bundan sonra hiçbir eve ateş düşmesin.” Akil adamların ortak vicdanı temsil ettiğini vurgulayan Tarık Çelenk de, “Bu grubun ortak bir vicdanı temsil ettiği çok açık, bende şu ana kadar hep anlamak ve anlaştırmak için çalıştım. Bu doğrultuda anlamak ve anlaştırılması konusunda katkılarımı vermeye devam edeceğim” dedi.

Akil Adamlar Komisyonu Akdeniz Bölgesi sorumluları, Burdur programı kapsamında Serenler Otel’de sivil toplum örgütü temsilcileri, muhtarlar ve dernek başkanları ile toplantı yaptı. Yaklaşık 3 saat süren toplantı, basına kapalı olarak gerçekleştirildi.

Kaynak: İHA