Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Çocuk Nefrolojisi Uzmanı Prof. Dr. Akman Açıklaması
Süleyman Elçin - Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı çocuk nefrolojisi uzmanı Prof. Dr. Sema Akman, "6 yaşındaki her 5 çocuktan birinde, 6 ile 12 yaş arasındaki 100 çocuktan 15'inde gece yatak ıslatma problemi var" dedi.
Akman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yatak ıslatmanın başlı başına bir hastalık olmadığını, bir hastalığın belirtisi olabileceğini ifade etti.
Yatak ıslatma sorununun önemli kısmının genetik, yani ailevi durumdan oluştuğunu anlatan Akman, böbreklerde su emilimini artıran antidiüretik hormonun geceleri yatak ıslatma problemi olan çocuklarda arttığını, sorun olmayan çocuklarda ise düştüğünü kaydetti.
İdrarın mesane kapasitesini geçmesiyle yatak ıslatma probleminin oluştuğunu dile getiren Akman, yatak ıslatmanın şeker, tiroid, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlığı gibi hastalıkların habercisi olabileceğinin altını çizdi.
Yatak ıslatmanın erken tanı anlamında önemli olduğunu vurgulayan Akman, "Bu bize bir işarettir. Çocuğun böbrek, tiroid, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlığı gibi hastalıklarının bulunduğu belirtir. Sonradan çiş kaçırmaya başlayan çocukları kesinlikle kendi haline bırakmamak gerekiyor. Altta yatan bu hastalıkları tedavi etmeden yatak ıslatmayı da sonlandıramayız" diye konuştu.
-"Büyüyünce geçer' diye düşünmeyin"-
Vatandaşların yatak ıslatma sorununa "Büyüyünce geçer" diye baktığını belirten Akman, şöyle konuştu:
"Bu kadar basit değil. Yatak ıslatma sorunu ailevi nedenlere dayanıyorsa düzelme olasılığı vardır ancak yüzde 100 değildir. Tedavi geciktikçe başarı şansı da azalır. Bu sırada çocuğun psikolojisi bozulur. Tedavi edilmeyen çocuklar da toplumdan kopma, içe kapanma, saldırganlık, okul başarısında düşme gibi sorunlar olabilir. Bu nedenle tedavi edilmeleri gerekir. Bazı aileler 'psikolojiktir' diye düşünüyor. Çok yanlış. Çok ağır cinsel istismar, deprem travması gibi durumlarda yatak ıslatma sorununu psikolojiyle açıklayabiliriz ama genelde bu durumla ilgisi yoktur."
-"Çiş tutma eğitimine 2 yaşından önce başlanmamalı"-
Akman, çocuklar için çiş tutma eğitiminin önemine dikkati çekerek, "Çocuklarda çiş tutma eğitimine, 2 yaşını doldurduktan sonraki ilk yaz mevsiminde başlanılmalı. Çocuk kendisini ifade edebilecek, yani 'Çişim var' diyebilecek durumdaysa bu eğitime hazır demektir" dedi.
Eğitime erken başlanılması halinde beyinde işeme merkezi olgunlaşmadığı için kapasitenin düşük kaldığını, bunun da mesanede bozukluklara yol açtığını ifade eden Akman, şöyle devam etti:
"Çiş tutma eğitimine 2 yaşından önce başlanması halinde çocuğun mesanesi gelişemiyor. Mesanenin altındaki kas kasılı kalıyor ve bozukluk oluşuyor. Çiş tutma eğitimine başlarken onu motive edecek, maddi boyutu olmayan 'alkışlamak' gibi küçük ödüller verilmeli. Eğitime rağmen çocuk 5 yaşını tamamlamış ve hala haftada ikiden fazla yatak ıslatma sorunu yaşıyorsa bir hastalık bulunuyordur. Bu çocukların acilen doktora başvurması gerekir. 3 yaşındaki çocuğun gündüz çiş kaçırması durumunda ise bu, tedavi edilmesi gereken bir durumdur ve kendi kendine düzelmesi beklenmemelidir."
-"Vatandaşlar utandığı için doktora gitmiyor"-
Yatak ıslatmanın toplumun gizli bir yarası olduğuna işaret eden Akman, "6 yaşındaki her 5 çocuktan birinde, 6 ile 12 yaş arasındaki 100 çocuktan 15'inde gece yatak ıslatma problemi var. Türkiye'de istatistiklere göre 6 ile 12 yaş grubu çocukların 10 milyon olduğunu düşünürsek, yaklaşık 1.5 milyon çocuk, erişkin çağındakilerin de yüzde 2'si bu sorunu yaşıyor. Vatandaşlar utandığı için doktora gitmiyor" diye konuştu.
Çocukların bu sorundan kurtulması için genetik ise tedavi edilmesi, akşam saatlerinden itibaren de sıvıyı kısıtlamak gerektiğini vurgulayan Akman, halk arasında "Yatak ıslatma tedavisi görürse çocuğum kısır olur" gibi yanlış inanışlar bulunduğunu söyledi.
Akman, 25 yıllık doktor olduğunu ancak tedavi edilirken kısır olan hiçbir hasta görmediğini dile getirerek, çocuğun yatak ıslatma sorununa yol açan bazı hastalıkların tedavi edilmemesi nedeniyle üreme fonksiyonlarında gerileme yaşanabileceğini kaydetti.
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu
Kaynak: AA
Yatak ıslatma sorununun önemli kısmının genetik, yani ailevi durumdan oluştuğunu anlatan Akman, böbreklerde su emilimini artıran antidiüretik hormonun geceleri yatak ıslatma problemi olan çocuklarda arttığını, sorun olmayan çocuklarda ise düştüğünü kaydetti.
İdrarın mesane kapasitesini geçmesiyle yatak ıslatma probleminin oluştuğunu dile getiren Akman, yatak ıslatmanın şeker, tiroid, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlığı gibi hastalıkların habercisi olabileceğinin altını çizdi.
Yatak ıslatmanın erken tanı anlamında önemli olduğunu vurgulayan Akman, "Bu bize bir işarettir. Çocuğun böbrek, tiroid, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlığı gibi hastalıklarının bulunduğu belirtir. Sonradan çiş kaçırmaya başlayan çocukları kesinlikle kendi haline bırakmamak gerekiyor. Altta yatan bu hastalıkları tedavi etmeden yatak ıslatmayı da sonlandıramayız" diye konuştu.
-"Büyüyünce geçer' diye düşünmeyin"-
Vatandaşların yatak ıslatma sorununa "Büyüyünce geçer" diye baktığını belirten Akman, şöyle konuştu:
"Bu kadar basit değil. Yatak ıslatma sorunu ailevi nedenlere dayanıyorsa düzelme olasılığı vardır ancak yüzde 100 değildir. Tedavi geciktikçe başarı şansı da azalır. Bu sırada çocuğun psikolojisi bozulur. Tedavi edilmeyen çocuklar da toplumdan kopma, içe kapanma, saldırganlık, okul başarısında düşme gibi sorunlar olabilir. Bu nedenle tedavi edilmeleri gerekir. Bazı aileler 'psikolojiktir' diye düşünüyor. Çok yanlış. Çok ağır cinsel istismar, deprem travması gibi durumlarda yatak ıslatma sorununu psikolojiyle açıklayabiliriz ama genelde bu durumla ilgisi yoktur."
-"Çiş tutma eğitimine 2 yaşından önce başlanmamalı"-
Akman, çocuklar için çiş tutma eğitiminin önemine dikkati çekerek, "Çocuklarda çiş tutma eğitimine, 2 yaşını doldurduktan sonraki ilk yaz mevsiminde başlanılmalı. Çocuk kendisini ifade edebilecek, yani 'Çişim var' diyebilecek durumdaysa bu eğitime hazır demektir" dedi.
Eğitime erken başlanılması halinde beyinde işeme merkezi olgunlaşmadığı için kapasitenin düşük kaldığını, bunun da mesanede bozukluklara yol açtığını ifade eden Akman, şöyle devam etti:
"Çiş tutma eğitimine 2 yaşından önce başlanması halinde çocuğun mesanesi gelişemiyor. Mesanenin altındaki kas kasılı kalıyor ve bozukluk oluşuyor. Çiş tutma eğitimine başlarken onu motive edecek, maddi boyutu olmayan 'alkışlamak' gibi küçük ödüller verilmeli. Eğitime rağmen çocuk 5 yaşını tamamlamış ve hala haftada ikiden fazla yatak ıslatma sorunu yaşıyorsa bir hastalık bulunuyordur. Bu çocukların acilen doktora başvurması gerekir. 3 yaşındaki çocuğun gündüz çiş kaçırması durumunda ise bu, tedavi edilmesi gereken bir durumdur ve kendi kendine düzelmesi beklenmemelidir."
-"Vatandaşlar utandığı için doktora gitmiyor"-
Yatak ıslatmanın toplumun gizli bir yarası olduğuna işaret eden Akman, "6 yaşındaki her 5 çocuktan birinde, 6 ile 12 yaş arasındaki 100 çocuktan 15'inde gece yatak ıslatma problemi var. Türkiye'de istatistiklere göre 6 ile 12 yaş grubu çocukların 10 milyon olduğunu düşünürsek, yaklaşık 1.5 milyon çocuk, erişkin çağındakilerin de yüzde 2'si bu sorunu yaşıyor. Vatandaşlar utandığı için doktora gitmiyor" diye konuştu.
Çocukların bu sorundan kurtulması için genetik ise tedavi edilmesi, akşam saatlerinden itibaren de sıvıyı kısıtlamak gerektiğini vurgulayan Akman, halk arasında "Yatak ıslatma tedavisi görürse çocuğum kısır olur" gibi yanlış inanışlar bulunduğunu söyledi.
Akman, 25 yıllık doktor olduğunu ancak tedavi edilirken kısır olan hiçbir hasta görmediğini dile getirerek, çocuğun yatak ıslatma sorununa yol açan bazı hastalıkların tedavi edilmemesi nedeniyle üreme fonksiyonlarında gerileme yaşanabileceğini kaydetti.
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu