NSU Davasında Türk Medyasının İşi Şansa Kaldı
Türk basın mensuplarının NSU Davası’nı takip etmeleri için oturum salonunda daimi yer ayrılması konusunda mesafe katedilemedi.
Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi, Alman medyasında çıkan ‘Türk medyasına yer verilecek’ haberlerini yalanladı. Federal Meclis Hukuk Komisyonu Başkanı Sigfried Kauder ise mahkemenin kararını savundu.NSU Davası’nın Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde başlamasına günler kala davayı izlemek isteyen Türk basın mensupları hayal kırıklığına uğradı. Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi, Alman medyasında çıkan ‘Türk medyasına yer verilecek’ haberlerini yalanladı.Neonazi Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör hücresinin hayattaki üyesi Beate Zschaepe ve diğer zanlıların davasının görüleceği Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi (OLG), Türk basın mensuplarına daimi yer ayrılması veya değişik alternatiflere başvurulması konusundaki istek ve talepleri geri çevirdi.Ombudsman Barbara John’un mahkeme yetkililerinin kendisine Türk medyasına yer verileceği garantisi verdiğini söylediği Alman medyasında yer almış, ‘Acaba Münih OLG alternatif çare mi üretti?’ sorusu ortaya atılmıştı.Ancak OLG’nin basın sözcülerinden Ellen Sürig, bu iddiaları yalanladı ve OLG’nin bu konuda açıklama yapmadığını, yeni bir gelişme olduğunda basın açıklaması yapacaklarını ifade etti.
Akreditasyon işlemlerin yeniden yapılmasından, oturum salonundan basın odasına canlı yayın yapılmasına kadar değişik teklifleri Mahkeme Başkanı Karl Huber geri çevirdi.Huber’in, Alman medya mensuplarının oturum salonundaki yerlerini boş bırakmaları halinde Türk ve Yunan gazetecilerin de davayı takip etme imkanı oluşacağını söylemesi dikkat çekti. Ancak Alman medyasında bu teklif ‘Mahkeme kendine düşen sorumluluğu medyaya yüklüyor’ diye yorumlandı.Avrupa Birliği (AB) Adalet Komiseri Viviane Reding ise Süddeutsche Zeitung’a açıklamada bulunarak mahkemenin akreditasyon yöntemini ‘ideal olmadı’ diye eleştirdi.
Reding, kurbanların geldikleri ülkelerin medyasının davayı takip etmek istemesinin doğal olduğunu belirtti.
AB Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muinieks ise mahkemenin kararını ‘anlaşılması zor’ bir karar olarak değerlendirdi.Federal Meclis Hukuk Komisyonu’nun Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Başkanı Siegfried Kauder ise mahkemenin yöntemini savunarak, “Yargı Türk veya Türk değil ayrımı yapmaz.” dedi.
Kölner Stadtanzeiger’e konuşan Kauder, mahkemenin kararının yasalara uygun olduğunu ifade etti.
Öte yandan NSU Davası’na bakacak hakimlerden birisinin dava sürecinde tayininin Federal Yargıtay’a çıkabileceği belirtiliyor .
Akreditasyon işlemlerin yeniden yapılmasından, oturum salonundan basın odasına canlı yayın yapılmasına kadar değişik teklifleri Mahkeme Başkanı Karl Huber geri çevirdi.Huber’in, Alman medya mensuplarının oturum salonundaki yerlerini boş bırakmaları halinde Türk ve Yunan gazetecilerin de davayı takip etme imkanı oluşacağını söylemesi dikkat çekti. Ancak Alman medyasında bu teklif ‘Mahkeme kendine düşen sorumluluğu medyaya yüklüyor’ diye yorumlandı.Avrupa Birliği (AB) Adalet Komiseri Viviane Reding ise Süddeutsche Zeitung’a açıklamada bulunarak mahkemenin akreditasyon yöntemini ‘ideal olmadı’ diye eleştirdi.
Reding, kurbanların geldikleri ülkelerin medyasının davayı takip etmek istemesinin doğal olduğunu belirtti.
AB Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muinieks ise mahkemenin kararını ‘anlaşılması zor’ bir karar olarak değerlendirdi.Federal Meclis Hukuk Komisyonu’nun Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Başkanı Siegfried Kauder ise mahkemenin yöntemini savunarak, “Yargı Türk veya Türk değil ayrımı yapmaz.” dedi.
Kölner Stadtanzeiger’e konuşan Kauder, mahkemenin kararının yasalara uygun olduğunu ifade etti.
Öte yandan NSU Davası’na bakacak hakimlerden birisinin dava sürecinde tayininin Federal Yargıtay’a çıkabileceği belirtiliyor .