Dsp Genel Başkanı Türker, Ordu’da Partililerle Bir Araya Geldi
Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, “DSP olarak son bir aydır ısrarla hükümetin eylül ayında yaptığı anlaşmayı açıklamasını bekliyoruz” dedi.
DSP Ordu İl Teşkilatı'nın organize ettiği danışma ve kaynaşma yemeğine katılan DSP Genel Başkanı Türker, Ordu’nun büyükşehir olmasını değerlendirdi. Türker, yaptığı açıklamada, “Öncelikle Ordu’nun büyükşehir olmasından dolayı Ordu’lulara hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah büyükşehrin avantajlarını Ordu yaşar, ama büyükşehrin avantajlarını yaşayabilmesi için özellikle Ordu’da bir sanayileşme sürecinin başlaması, büyükşehir olmanın avantajı olan, doğrudan doğruya vergi gelirlerinden yardım alabilmesi için üst düzeyde vergi ödeyen, kurumların Ordu sınırları içinde ilçe ve beldelerinde oluşturulması gerekir. Bu konuda hükümetin daha öncede kendilerine uyarılarda bulunmuştuk. Ordu eğer büyükşehir oluyorsa, büyükşehrin avantajlarından yararlanıp, borçlanan bir büyükşehir olmaması için muhakkak vergi geliri yüksek bazı kuruluşların burada yerleşik olmalarının sağlanması gerekir. Eğer bu sağlanmazsa Ordu’nun büyükşehir olması bu sefer tersine teper. Yalnızca seçim kaygısıyla, siyaset kaygısıyla büyükşehir olur. Ben Ordu’ya büyükşehir olmasının hayırlı olmasın diliyor hem de Ordululara büyük bir gelir büyük bir imkan sağlamasını diliyorum” diye konuştu
Ülke gündemine de değinen Türker, Türkiye’nin çok ciddi bir süreçten geçtiğini belirterek, “Bu süreç aslında Türkiye’deki PKK ile olan ilişkilerin İmralı'da olan Abdullah Öcalan ile görüşmeler bağlamında oluyor. Herkes bu konuları ele alıyor ama ben burada bu konuların perde arkasının da hiç unutulmaması gerektiğini, Türkiye’ye getireceği bir başka faturadan söz etmek istiyorum. Irak’ta Barzani bazı muafiyetler tanıyarak, yatırımcı petrol şirketlerini Güney Irak yerine Kuzey Irak’ı seçmesini sağladı. Orada çıkarılan bu petrollerden Barzani yüzde 17 payı dışında bir gelir elde edemiyor. Vergileri de sıfır tuttuğu için bir avantajı yok. Bu nedenle Barzani orada çıkartılan petrolü doğrudan doğruya satması ve pazarlaması gerekir. Bunu sağlayabilmesi için Irak’ın Bağdat’ta kurulu esas hükümetin petrol boru hattı dışında ikinci bir petrol boru hattına ihtiyacı var. Bu ikinci petrol boru hattını kurabilmek için Türkiye ile müzakerelerde bulundular. Türkiye’de bir iki tane şirkete de petrol arama hakkı verildikten Sonra bu yakınlaşma sağlandı. Türkiye bu ikinci petrole itiraz etmesi gerekirken, şu anda itiraz etmiyor. İtiraz etmeyince bu petrolün taşınması başladı ve petrol şuanda kısmen de olsa mevcut olan boru hattı dışında tankerler eliyle taşınıyor ve buradaki gelirler yüzde yüz Barzani’ye gidiyor. Bu iş Barzani ile Irak hükümetini karşı karşıya getirdi. Bu karşı karşıya gelişte de Türkiye şuanda Barzani ile iş birliği içindedir. Barzani’ye destek çıkıyor. Barzani ile böyle bir çatışma halinde Kandil'deki PKK’lılar da Barzani'ye destek verecekleri için Türkiye’nin şu anda PKK ile çatışma içinde olması ne Barzani’nin işine gelebilir
Bu bağlamda geçtiğimiz yıl başlayan bu müzakereleri eylül ayında bitirmişler. Şu anda kamuoyu oluşturmak için çeşitli varyasyonlar ortaya koyuyorlar. Asıl yapılması gereken konuları, kamuoyundan saklıyorlar. Bu nedenle biz DSP olarak Son bir aydır ısrarla hükümetin eylül ayında yaptıkları anlaşmayı açıklamalarını bekliyoruz. Bu açıklamayı yapmadıkları sürece, bu konuda fikir yürütmek, karşıyız demek bir şey ifade etmiyor. Çünkü anlaşma tamamlanmış” diye konuştu.
"TÜRKİYE ADINA BÜYÜK KAYIP OLDUĞU ORTADADIR”
“Türkiye’nin bu süreçte çok zor durumda kaldığını düşünüyoruz” diyen Genel Başkan Masum Türker, PKK'nın elindeki 8 kamu görevlisinin anlaşma ile bırakılmasının Türkiye adına bir kayıp olduğunu söylerken, “Özellikle rehin tutulan, kamu görevlileri bırakılırken, yapılan davranışlar bunların bir anlaşma kapsamına sokulmuş olması fevkalade inciticidir. O arkadaşlarımız serbest kaldı, ailelerine kavuştu. Kendilerine bundan Sonraki hayatlarında mutluluklar diliyoruz. Ailesinin sevincine katılıyoruz. Ama Türkiye adına bir kayıp olduğu açık açık ortadadır” ifadelerini kullandı.
"DEVLETİN SIZDIRDIĞI BİLGİYİ BDP ÜSTLENDİ"
İmralı tutanaklarının devletin bilgisi olmadan sızdırılmasının mümkün olmadığını savunan Türker, “Devletin sızdırdığı bu bilgiyi, BDP üstlendi. İki parti meclis üyesi istifa etti. Bir çalışanın işine Son verdi. Aynı zamanda bir haber ajansıda orada adı geçen kendi çalışanını işten çıkarttı. Ama sorulduğu zaman bu işin ikinci tarafına onlar diyorlar ki ‘BDP’nin açıklaması bu’ hiçbir zaman BDP’liler tarafından verilmediğini o kanaldan gelmediğini herkes biliyor. Bu mektup neden yayıldı. Çünkü bu mektupla asıl anlaşmayı Türk toplumuna kabul ettirmek için ve bu anlaşma üzerinde başka kesimlerle çatışmaları sürdürebilmek için cemaatlerle, ya da geçmişte bir toz haline gelmiş, toplumda büyük bir yer bırakmış, bazı liderleri etkisiz hale getirmek amacı taşıyor. Herkes biliyor ki bu açıklama BDP’nin değil” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Ülke gündemine de değinen Türker, Türkiye’nin çok ciddi bir süreçten geçtiğini belirterek, “Bu süreç aslında Türkiye’deki PKK ile olan ilişkilerin İmralı'da olan Abdullah Öcalan ile görüşmeler bağlamında oluyor. Herkes bu konuları ele alıyor ama ben burada bu konuların perde arkasının da hiç unutulmaması gerektiğini, Türkiye’ye getireceği bir başka faturadan söz etmek istiyorum. Irak’ta Barzani bazı muafiyetler tanıyarak, yatırımcı petrol şirketlerini Güney Irak yerine Kuzey Irak’ı seçmesini sağladı. Orada çıkarılan bu petrollerden Barzani yüzde 17 payı dışında bir gelir elde edemiyor. Vergileri de sıfır tuttuğu için bir avantajı yok. Bu nedenle Barzani orada çıkartılan petrolü doğrudan doğruya satması ve pazarlaması gerekir. Bunu sağlayabilmesi için Irak’ın Bağdat’ta kurulu esas hükümetin petrol boru hattı dışında ikinci bir petrol boru hattına ihtiyacı var. Bu ikinci petrol boru hattını kurabilmek için Türkiye ile müzakerelerde bulundular. Türkiye’de bir iki tane şirkete de petrol arama hakkı verildikten Sonra bu yakınlaşma sağlandı. Türkiye bu ikinci petrole itiraz etmesi gerekirken, şu anda itiraz etmiyor. İtiraz etmeyince bu petrolün taşınması başladı ve petrol şuanda kısmen de olsa mevcut olan boru hattı dışında tankerler eliyle taşınıyor ve buradaki gelirler yüzde yüz Barzani’ye gidiyor. Bu iş Barzani ile Irak hükümetini karşı karşıya getirdi. Bu karşı karşıya gelişte de Türkiye şuanda Barzani ile iş birliği içindedir. Barzani’ye destek çıkıyor. Barzani ile böyle bir çatışma halinde Kandil'deki PKK’lılar da Barzani'ye destek verecekleri için Türkiye’nin şu anda PKK ile çatışma içinde olması ne Barzani’nin işine gelebilir
Bu bağlamda geçtiğimiz yıl başlayan bu müzakereleri eylül ayında bitirmişler. Şu anda kamuoyu oluşturmak için çeşitli varyasyonlar ortaya koyuyorlar. Asıl yapılması gereken konuları, kamuoyundan saklıyorlar. Bu nedenle biz DSP olarak Son bir aydır ısrarla hükümetin eylül ayında yaptıkları anlaşmayı açıklamalarını bekliyoruz. Bu açıklamayı yapmadıkları sürece, bu konuda fikir yürütmek, karşıyız demek bir şey ifade etmiyor. Çünkü anlaşma tamamlanmış” diye konuştu.
"TÜRKİYE ADINA BÜYÜK KAYIP OLDUĞU ORTADADIR”
“Türkiye’nin bu süreçte çok zor durumda kaldığını düşünüyoruz” diyen Genel Başkan Masum Türker, PKK'nın elindeki 8 kamu görevlisinin anlaşma ile bırakılmasının Türkiye adına bir kayıp olduğunu söylerken, “Özellikle rehin tutulan, kamu görevlileri bırakılırken, yapılan davranışlar bunların bir anlaşma kapsamına sokulmuş olması fevkalade inciticidir. O arkadaşlarımız serbest kaldı, ailelerine kavuştu. Kendilerine bundan Sonraki hayatlarında mutluluklar diliyoruz. Ailesinin sevincine katılıyoruz. Ama Türkiye adına bir kayıp olduğu açık açık ortadadır” ifadelerini kullandı.
"DEVLETİN SIZDIRDIĞI BİLGİYİ BDP ÜSTLENDİ"
İmralı tutanaklarının devletin bilgisi olmadan sızdırılmasının mümkün olmadığını savunan Türker, “Devletin sızdırdığı bu bilgiyi, BDP üstlendi. İki parti meclis üyesi istifa etti. Bir çalışanın işine Son verdi. Aynı zamanda bir haber ajansıda orada adı geçen kendi çalışanını işten çıkarttı. Ama sorulduğu zaman bu işin ikinci tarafına onlar diyorlar ki ‘BDP’nin açıklaması bu’ hiçbir zaman BDP’liler tarafından verilmediğini o kanaldan gelmediğini herkes biliyor. Bu mektup neden yayıldı. Çünkü bu mektupla asıl anlaşmayı Türk toplumuna kabul ettirmek için ve bu anlaşma üzerinde başka kesimlerle çatışmaları sürdürebilmek için cemaatlerle, ya da geçmişte bir toz haline gelmiş, toplumda büyük bir yer bırakmış, bazı liderleri etkisiz hale getirmek amacı taşıyor. Herkes biliyor ki bu açıklama BDP’nin değil” şeklinde konuştu.