'9. Dünya Ticaret Örgütü Bakanlar Konferansına Giderken: Dünya Ticaret Örgütünden Beklentiler' Toplantısı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Dünyanın iktisadi ve siyasi ağırlık noktası, Atlantik’ten Pasifik’e kaymıştır” dedi.

9. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Bakanlar Konferansına Giderken: Dünya Ticaret Örgütünden Beklentiler' toplantısı TEPAV’da yapıldı. Toplantıya, Hisarcıklıoğlu’nun yanı sıra DTÖ Genel Direktörü Pascal Lamy, eski bakanlardan Kürşad Tüzmen ve çok sayıda davetli katıldı.

Toplantıda bir konuşma yapan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, DTÖ Direktörü Lamy’i TEPAV’da görmekten dolayı büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.

Dünyanın iktisadi ve siyasi anlamda yeniden şekillendiği bir süreçten geçtiğini belirten Hisarcııklıoğlu, küreselleşme sürecinde dünyadaki güç dengelerinin de değiştiğini ifade etti.

Hisarcıklıoğlu, ”Geleneksel olarak, dünya ekonomisinde etkin rol oynayan ABD ve diğer gelişmiş ülkelerin rolleri değişirken, yükselen ekonomilerin varlığı daha fazla hissedilmeye başlanmıştır. Dünyanın iktisadi ve siyasi ağırlık noktası, Atlantik’ten Pasifik’e kaymıştır. Değişim merkez üssü, Türkiye’nin tam ortasında bulunduğu bu coğrafyadır. Batımızdaki ülkeler ekonomik krizlerle boğuşurken, güneyimizde ve doğumuzdaki ülkelerde siyasi krizler yaşanıyor. Çünkü artık bölge halkları beklentilerini yükseltmiş ve meşru taleplerini yüksek sesle dile getirmeye başlamıştır” diye konuştu.

Türkiye’nin batıda ekonomik krizlerin, güneyde ve doğuda siyasi çalkantıların yaşandığı bir coğrafyanın tam ortasında istikrarlı, güçlü ve dengeleyici bir ülke konumuna geldiğini belirten Hisarcıklıoğlu, “Konumu itibariyle hem Avrupalı, hem Asyalı hem Akdenizli olan Türkiye, ekonomik ve siyasi gerilimlerin çevrelediği coğrafyada, son 10 yıldır yakaladığı siyasi ve iktisadi istikrar ile bölgesinde öne çıkmış ve bölge halklarına ümit olmuştur” dedi.

Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin sahip olduğu ekonomik başarı ve yönetim biçimiyle geniş bir coğrafyada cazibe merkezi haline geldiğini ifade etti.

Pascal Lamy’in 20 gün önce yaptığı artık ürünlerin üstünde ülkelerin ismi yerine “made in the world” ibaresinin yer alacağı yönündeki sözlerini anımsatan Hisarcıklıoğlu, “Bu aslında hem bizi ürkütüyor hem de biliyoruz ki yeni fırsatlar getiriyor” dedi.

Ticaretin serbestleşmesi, şeffaf ve öngörülebilir kurallara dayalı olarak yapılabilmesi yönünde büyük beklentilerinin olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: “Ancak son 10 yıl, çok taraflı ticaret sistemi ve DTÖ açısından çok zorlu geçmiştir.2001 yılından bu yana devam eden Doha Turu müzakerelerinde bir türlü istenilen sonuca ulaşılamamıştır. Ticaretle bağlantılı pek çok konuda DTÖ’den beklentiler artmış, ancak bu konuda da ülkeler arasındaki farklılıklar giderilememiştir. Küresel kriz ile birlikte korumacılık beklentilerinin artması da ticareti biz özel sektör temsilcileri için daha da zor hale getirmektedir. Ancak, ülkelerin ulusal sanayilerinin gözetmek amacıyla korumacı politikalara sığınmalarının anlamsız olduğunu artık biliyoruz. Tecrübelerimiz, korumacılığın büyüme ve istihdam açısından çözüm olmadığını ispatlamıştır. Korumacılık rekabet gücünü geliştirmez, üretkenliği artırmaz. Diger taraftan, korumacılıkla beraber, uluslararası ticarette yeni arayışlar görüyoruz. Ülkeler giderek daha çok ikili ve bölgesel ticaret anlaşmalarına yönelmektedir. Bunların sayısında önemli bir artış var. Ancak eğilimin çok taraflı sistemi zafiyete uğratmamasını dileriz. Çok taraflı sistemin tüm beklentileri karşılamasının zor olduğunu görüyoruz. Ancak, iş dünyası olarak bizler öncelikle vizyonumuzu genişletmeli, uzun vadeli düşünmeliyiz.” Hisarcıklıoğlu, Türk sanayi ürünlerinin serbestçe AB pazarına girerken, bu malları pazarlayacak Türk girişimcinin vize engeli ile karşılaşmasını eleştirdi.

Hisarcıklıoğlu, diğer bir sıkıntının ise AB'nin üçüncü ülkelerle Serbest Ticaret Anlaşması imzalarken, Türk işadamlarının aynı ülkelerle ticaret anlaşmaları imzalarken karşılaştıkları zorluk olduğunu ifade etti.

Hisarcıklıoğlu, “Biz Türk özel sektörü olarak çok taraflı sistemin önünün açılmasını, hiçbir ülkenin dışlanmadan yer aldığı bir sistemin işler hale gelmesini istiyoruz” dedi.

DTÖ Genel Direktörü Lamy ise, 2008 yılında başlayan küresel kriz nedeniyle yaşanan kısıtlamaların örgüte bağlı ülkelerin yüzde 2’sini etkilediğini bunun da küçük bir rakam olduğunu ifade etti.

Krizden önce gelişmiş ülke ekonomilerinin 50 trilyon dolar ticaret hacminin olduğunu, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ticaret hacminin ise 30 trilyon dolar olduğunu belirten Lamy, 2012 yılında ilk kez gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerinin ticaret hacminin gelişmiş ülkeleri geçtiğini söyledi.

Lamy, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin 2012 yılındaki ticaret hacminin 40 trilyon dolar iken gelişmiş ülkelerin ticaret hacminin bu rakamın altında kaldığını ifade etti.

Lamy, DTÖ’de yer alan ticaret kurallarının yeniden düzenlemesi gerektiğini söyledi

Öte yandan; Lamy'e TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu tarafından plaket verildi.

Kaynak: İHA