Egemen Bağış: “savaşın ve Çatışmanın Kazananı Olmaz”

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, savaşın ve çatışmanın kazananı olmayacağını, barışta herkesin kazanacağını belirterek, “Bu yüzden huzur isteyenlerin, en az direnç gösterenler kadar kararlı olması gerektiği süreci yaşıyoruz.Biz bu ülkenin barış destanın ve barış tutanaklarını birlikte yazmalıyız. O süreci de aştıktan sonra kimse bizi tutamaz” dedi.

Egemen Bağış: “savaşın ve Çatışmanın Kazananı Olmaz”
BALKANSİAD tarafından Çelik Palas Otel’de düzenlenen ‘Balkanlar ve Türkiye’nin AB süreci’ sinerji toplantısında konuşan Bağış, sanayicilerin ekonomik krizi çok iyi bildiğini ifade etti.

Son zamanlarda kendisine “Ekonomik krizle boğuşan Avrupa Birliği’ne niçin girmek istiyoruz?” diye soru sorulduğunu anımsatan Bağış, “Türkiye kötü ellerde yönetilirken, bir anayasa kitapçığı bir masanın ucundan havalanıp diğer uca giderken yüzde 8 bin faizi sizler ödediniz. Borçların iki katına çıktığına sizler şahitlik ettiniz. 10 yıldır Türkiye’nin etrafında savaşlar olurken, Avrupa’da son 100 yılın en büyük ekonomik krizi olurken ülkemiz her geçen gün büyüyor ve zenginleşiyor. Demokrasi de güçleniyor. Şeffaflaşıyor. Eğer AB ekonomik birlik olsaydı, ekonomik kriz bu bakış açısının değişmesine yol açabilirdi. Asırlardır birbiriyle savaşan Avrupa ülkelerini milletleri AB sayesinde barışmıştır” diye konuştu.

“BİZ TÜRKİYE’DE TABULARI YIKTIK”

AB’nin gerçekten barış projesi olduğunu, ekonomik ve siyasi proje olmaktan daha önemli özellikleri olduğunu anlatan Bağış, şöyle devam etti: “İnsanlık tarihinin en kapsamlı projesine olmasına rağmen kıtasal olarak kalmıştır. Türkiye’nin üyeliği AB’nin kıtasal proje olmaktan çıkıp, küresel olma özelliği taşımasını sağlayacaktır. Mısır’da Tunus’ta Libya’da hayatını riske atarak daha fazla demokrasi için serbest pazar ekonomisi için kendi hayatını riske atan milyonlarca insan var. Kimilerinin ‘Arap baharı’ dediği kimilerinin ‘büyük uyanış’ dediği çok farklı bir süreç yaşanıyor. Bu süreci tetikleyen sebeplerden bir tanesinin Türkiye’nin son 10 yılda elde ettiği başarılar olduğunun farkında mıyız? Onlar Türkiye’ye baktıkları zaman bunu görüyorlar. Biz de niye olmasın. Oradaki yollar bizde niye olmasın? AB sürecinin bizim için ne kadar önemli olduğunu algılamamız gerek. Demokrasiyi her geçen AB süreci güçlendiriyor. AB süreci olmasaydı bu ülkede devlet güvenlik mahkemeleri olurdu, hala etkin kökenini dile getirmeye korkardı. TRT ve YÖK yönetim kurulunda TSK mensuplarının bulunma şartı olurdu. Devletin emrindeki millet zihniyeti gerçek olurdu. Ama bugün bu tabuları biz yıktık” dedi.

“TÜRKİYE’NİN BARIŞ TUTANAKLARINI BİRLİKTE YAZMALIYIZ”

AB sürecinin insanlık için çok önemli süreci olarak gördüğünü ifade eden Bağış, “Eskiden bu ülkede Ermenilerin sorunlarını sadece Ermeniler tartışırdı. Savaşın ve çatışmanın kazananı olmaz. Barışta herkes kazanır. Bu barış süreci çok önemli. Şunu hepimiz gördük. Kimileri Türkiye’nin içindeki bu ortamdan rahatsız olabilir. Kimi ülkeler Türkiye’nin zenginleşmesinden ve kalkınmasından tedirgin olabilir. Hatta terörün sağladığı kargaşadan rant elde eden, insan ve uyuşturucu kaçakçılığını çok daha kolay yapan o nefret tüccarları da barışın ülkede hakim olmasını istemeyebilir. Bu yüzden huzur isteyenlerin, en az direnç gösterenler kadar kararlı olması gerektiği süreci yaşıyoruz. Bu ülkede bir takım dirençlerin olacağını gördük. Kritik görüşmelerin yalan yanlış tutanaklarla çarptırılma durumunu da gördük. Biz bu ülkenin barış destanın ve barış tutanaklarını birlikte yazmalıyız. O süreci de aştıktan sonra kimse bizi tutamaz” dedi.

Avrupa’nın ortalama yaşının 45, Türkiye’nin ise 29 olduğuna dikkat çeken Bağış, şöyle devam etti: “Ekonomik olarak bizden iyi olabilirler. Ama yaşlanan nüfusla bunu ne karar sürdürebilecek. 2050 yılında Türkiye’nin dünyanın sayılı ekonomik ekonomilerinden biri olacağını açıkladı.

İngiltere ve Türkiye, 2050’de Almanya’yı Fransa’yı da geçecek. Yeter ki biz birbirimize inanalım. Bu ülkeyi mıknatıs gibi geriye çeken o kötü alışkanlıklardan ve önyargılardan kurtulalım.”

“210 YIL ZARARDAYIZ”

Türkiye Cumhuriyeti’nin 60. hükümetinin mensubu olarak 90 yıllık cumhuriyet hayatında kurulan hükümetlerin sayısının çok fazla olmasından yakınan Bağış, “90 yıllık cumhuriyetten hesaplarsak, Türkiye 1,5 yıl süren hükümetlerle idare edildi. Her dönem 5 yıl sürseydi, 60. hükümet 300 yılda kurulurdu. Ama şu an en basit matematiksel ortalamayla 210 yıl zarardayız. Her koalisyon döneminde bu ülke geriye gitti. Tek partili dönemde de ileri gitti. Demek ki bizim istikrarımızı da güvence altına almak gerek” dedi.

“BAŞKANLIK SİSTEMİ SİGORTA POLİÇESİDİR”

Başkanlık sistemi tartışmalarına değine Bağış, Türkiye’de başkanlık sisteminin çok farklı konulara çarptırıldığını anlattı. Türkiye’de istikrarın güvence altına alınmasını isteyen Bağış, “Başkanlık sisteminden bahsedersek, kimileri kendimiz için genel başkanımız, başbakanımız için istiyorlar gibi intiba oluşturuluyor. Bizim genel başkanımız cumhuriyet tarihinin en başarılı ve popüler başbakanlarından birisi. Onun öyle bir şeye ihtiyacı yok. Bizden sonra Türkiye için istikrarın güvence altına alınması lazım. Gerçek başkanlık sistemi diktaya değil, gerçek demokrasiyi güvence altına almak için en önemli sigorta poliçesidir. ABD’de yasama, yürütme ve yargı erkler arasındaki denetleme mekanizmaları o kadar açık ki, geçen yıl Obama Bakü’ye çok istemesine rağmen bir büyükelçiyi atayamadı. Bir senatör reddettiği için o büyükelçiyi geri çekti. Bu mudur baskı, dikta. Türkiye’de bu konular çarptırılıyor. Bizim kalkınmamız için istikrarı güvence altına alacak, koalisyon endişesini ortadan kaldıracak, çalışkan insanı ödüllendirecek sisteme gerçekten ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.

Konuşmaların sonunda Bağış, yeni üyelere belgelerini verdi
Kaynak: İHA