Seçim İşleri Başkanlığı Bölge Toplantısı
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Belediyecilik, diğerlerinin nazarında makam vesilesi olabilir, bizim nazarımızda sadece millete hizmetkarlıktır, şehre olan aşktır ve sevdadır. Tıpkı hükümet etme anlayışımızda olduğu gibi belediyecilikte de bizim anlayışımız, kendi cebini, eşinin, dostunun, akrabalarının cebini doldurmak değil, milletin hazinesini doldurmak, yaşanabilir şehirler inşa etmektir" dedi.
Erdoğan, belediye başkan adaylarının açıklandığı Haliç Kongre Merkezi'ndeki Seçim İşleri Başkanlığı Bölge Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, sorunlara çözüm üretme, hızlı neticeler alma, projeler geliştirme, şehirler için vizyon oluşturma konusunda hiç kimse, hiç bir siyasi partinin AK Parti ile aynı kulvarda yarışamayacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Belediyecilik, diğerlerinin nazarında bir rant kapısı olabilir, bizim nazarımızda sadece millete hizmet kapısıdır. Belediyecilik, diğerlerinin nazarında makam vesilesi olabilir, bizim nazarımızda sadece millete hizmetkarlıktır, şehre olan aşktır ve sevdadır. Tıpkı hükümet etme anlayışımızda olduğu gibi belediyecilikte de bizim anlayışımız, kendi cebini, eşinin, dostunun, akrabalarının cebini doldurmak değil, milletin hazinesini doldurmak, yaşanabilir şehirler inşa etmektir.
Burayı iyi dinleyin, iyi takip edin çünkü bunları duymayanlara, duyurmanız lazım. Eğer biz yöneticiliği, yönetimi, cepleri doldurmak olarak telakki etseydik, soruyorum: Bugüne kadar devraldığımız okullar ve derslik sayısını artırabilir miydik? Kitabı bile bulamayan yavrularımıza her eğitim-öğretim yılında sıralarının üstüne ücretsiz olarak kitaplarını koyabilir miydik? Göreve geldiğimizde 45 liracık burs alan gençlerimize, acaba 280 artı 200, 480 lira, öğrencilerimize burs veya kredi verebilir miydik? Acaba biz bu noktada devleti, yerel yönetimleri, bir rant kapısı olarak görmüş olsaydık, eğitim-öğretimde FATİH Projesi denilen akıllı tahta ve tablet bilgisayara geçebilir miydik? İlkokullarda, yavrularımızın kız ve erkek, onlara dahi kalkıp adeta kredi, burs gibi parasal destek, yardım verebilir miydik? İşte bunlar, hazineyi ne kadar güçlendirdiğimizin işaretidir.
Hazine boş olsaydı, tamtakır olsaydı, bizler kalkıp da ülkenin 81 vilayetine bu dev hastaneleri inşa edebilir miydik? Şu anda çiftçisinden köylüsüne, işçisinden memuruna bütün hastaneleri özelde ve devlette halkının emrine acaba biz nasıl verdik? Şimdi benim bütün vatandaşlarım istediği hastaneye gidebiliyor mu? Nasıl oldu bunlar? Göreve geldiğimizde hastaneden verdiği ilacı alamayan benim vatandaşım, şimdi ilacını almamak gibi bir durumla karşı karşıya kalıyor mu?"
- Kızaktan ambulans helikoptere
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şu anda yeri geldiği zaman hastasını yurt dışına dahi gönderebilen bir Türkiye olduğunu, 17 tane ambulans helikopterle, bunun yanında 4 jet ambulansla hizmet veren sağlık anlayışı bulunduğunu belirterek, "Affedersiniz, insanların köpeklerin çektiği kızakla hastaları hastaneye yetiştirilen bir Türkiye'den artık paletli, 4 çekerli dev araçlarla karda, kışta dağlara tırmanan bir sağlık anlayışı var. Doğumu yaklaşan bir kardeşimize, kalkıp şehirde onu misafir etmek suretiyle hem orada doğumunu gerçekleştirip, ondan sonra yine misafir edip köyüne gönderen bir sağlık anlayışı var" diye konuştu.
- "Cebini dolduran bir iktidar olsaydı, bunları yapabilir miydi?"
Adalet, emniyet sarayları yapıldığını dile getiren Erdoğan, göreve geldiklerinde 6 bin 100 kilometre duble yolu olan Türkiye'ye, 10 yılda 17 bin kilometre duble yol eklediklerini kaydederek, şunları söyledi:
"Bunlar neyle oldu? Eğer cebini dolduran bir iktidar olsaydı, bunları yapabilir miydi? Enerjide, şu anda dağ taş demeden elimizin kolumuzun ulaşmadığı yer kaldı mı? Hala devam ediyoruz. İşte buyurun: Marmaray. Marmaray gibi dev bir proje, güven temin ettiği için teminatı olan bir Türkiye'de yapılıyor. Üçüncü köprü yapılıyor. Hemen Marmaray'ın güneyinde çift tüplü, otomobillerin geçeceği 2015'te açacağımız yeni bir tüp geçit daha yapılıyor."
Başbakan Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nin AK Parti belediyeciliğinin eseri olduğunu ifade ederek, temelini kendisinin attığını, bitirmenin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a nasip olduğunu dile getirdi.
Merkezin bulunduğu yerin eskiden mezbahane olduğunu hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Buraların hali malum, berbattı. Şimdi burada git de daire al bakalım, fiyatlar ne oldu? Şu Haliç'i bu hale getiren AK Parti ziyniyetidir, anlayışıdır. Ben, huzurlarınızda Belediye Başkanımız Kadir Bey'e teşekkür ediyorum. Hani biz dağları deliyoruz ya boğazdan Haliç'e dağları deldik, boğazın suyunu Haliç'e aktardık. Bu neyle oluyor? Bu, durup dururken olmuyor. Artık biz, kokan bir CHP zihniyetinden pırıl pırıl bir Haliç'i meydana getirdik. Çünkü bizden önce burada CHP zihniyeti belediyedeydi ve o zaman kokuyordu, kokuşmuş bir zihniyet vardı. Ama şimdi böyle bir zihniyet yok. Tertemiz, pırıl pırıl bir Haliç var. Herkes burada şimdi balık avlıyor, yeri geliyor yüzüyorlar. Şimdi gerçekten burada artık bir tenessüh mekanı oluştu; düğünler yapılabiliyor, baharda, yaz mevsiminde, diğer zamanlarda bu salonda boş yer bulmak mümkün değil. Artık uluslararası kongrelere burası ev sahipliği yapıyor. Buraya böyle durup dururken gelmedik. Bu, bir aşkın bir sevdanın ürünüdür, onunla buraya geldik. Ama bunlar yeterli değil. İnşallah daha güzelleri olacak."
(Sürecek)
Kaynak: AA
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Belediyecilik, diğerlerinin nazarında bir rant kapısı olabilir, bizim nazarımızda sadece millete hizmet kapısıdır. Belediyecilik, diğerlerinin nazarında makam vesilesi olabilir, bizim nazarımızda sadece millete hizmetkarlıktır, şehre olan aşktır ve sevdadır. Tıpkı hükümet etme anlayışımızda olduğu gibi belediyecilikte de bizim anlayışımız, kendi cebini, eşinin, dostunun, akrabalarının cebini doldurmak değil, milletin hazinesini doldurmak, yaşanabilir şehirler inşa etmektir.
Burayı iyi dinleyin, iyi takip edin çünkü bunları duymayanlara, duyurmanız lazım. Eğer biz yöneticiliği, yönetimi, cepleri doldurmak olarak telakki etseydik, soruyorum: Bugüne kadar devraldığımız okullar ve derslik sayısını artırabilir miydik? Kitabı bile bulamayan yavrularımıza her eğitim-öğretim yılında sıralarının üstüne ücretsiz olarak kitaplarını koyabilir miydik? Göreve geldiğimizde 45 liracık burs alan gençlerimize, acaba 280 artı 200, 480 lira, öğrencilerimize burs veya kredi verebilir miydik? Acaba biz bu noktada devleti, yerel yönetimleri, bir rant kapısı olarak görmüş olsaydık, eğitim-öğretimde FATİH Projesi denilen akıllı tahta ve tablet bilgisayara geçebilir miydik? İlkokullarda, yavrularımızın kız ve erkek, onlara dahi kalkıp adeta kredi, burs gibi parasal destek, yardım verebilir miydik? İşte bunlar, hazineyi ne kadar güçlendirdiğimizin işaretidir.
Hazine boş olsaydı, tamtakır olsaydı, bizler kalkıp da ülkenin 81 vilayetine bu dev hastaneleri inşa edebilir miydik? Şu anda çiftçisinden köylüsüne, işçisinden memuruna bütün hastaneleri özelde ve devlette halkının emrine acaba biz nasıl verdik? Şimdi benim bütün vatandaşlarım istediği hastaneye gidebiliyor mu? Nasıl oldu bunlar? Göreve geldiğimizde hastaneden verdiği ilacı alamayan benim vatandaşım, şimdi ilacını almamak gibi bir durumla karşı karşıya kalıyor mu?"
- Kızaktan ambulans helikoptere
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şu anda yeri geldiği zaman hastasını yurt dışına dahi gönderebilen bir Türkiye olduğunu, 17 tane ambulans helikopterle, bunun yanında 4 jet ambulansla hizmet veren sağlık anlayışı bulunduğunu belirterek, "Affedersiniz, insanların köpeklerin çektiği kızakla hastaları hastaneye yetiştirilen bir Türkiye'den artık paletli, 4 çekerli dev araçlarla karda, kışta dağlara tırmanan bir sağlık anlayışı var. Doğumu yaklaşan bir kardeşimize, kalkıp şehirde onu misafir etmek suretiyle hem orada doğumunu gerçekleştirip, ondan sonra yine misafir edip köyüne gönderen bir sağlık anlayışı var" diye konuştu.
- "Cebini dolduran bir iktidar olsaydı, bunları yapabilir miydi?"
Adalet, emniyet sarayları yapıldığını dile getiren Erdoğan, göreve geldiklerinde 6 bin 100 kilometre duble yolu olan Türkiye'ye, 10 yılda 17 bin kilometre duble yol eklediklerini kaydederek, şunları söyledi:
"Bunlar neyle oldu? Eğer cebini dolduran bir iktidar olsaydı, bunları yapabilir miydi? Enerjide, şu anda dağ taş demeden elimizin kolumuzun ulaşmadığı yer kaldı mı? Hala devam ediyoruz. İşte buyurun: Marmaray. Marmaray gibi dev bir proje, güven temin ettiği için teminatı olan bir Türkiye'de yapılıyor. Üçüncü köprü yapılıyor. Hemen Marmaray'ın güneyinde çift tüplü, otomobillerin geçeceği 2015'te açacağımız yeni bir tüp geçit daha yapılıyor."
Başbakan Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nin AK Parti belediyeciliğinin eseri olduğunu ifade ederek, temelini kendisinin attığını, bitirmenin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a nasip olduğunu dile getirdi.
Merkezin bulunduğu yerin eskiden mezbahane olduğunu hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Buraların hali malum, berbattı. Şimdi burada git de daire al bakalım, fiyatlar ne oldu? Şu Haliç'i bu hale getiren AK Parti ziyniyetidir, anlayışıdır. Ben, huzurlarınızda Belediye Başkanımız Kadir Bey'e teşekkür ediyorum. Hani biz dağları deliyoruz ya boğazdan Haliç'e dağları deldik, boğazın suyunu Haliç'e aktardık. Bu neyle oluyor? Bu, durup dururken olmuyor. Artık biz, kokan bir CHP zihniyetinden pırıl pırıl bir Haliç'i meydana getirdik. Çünkü bizden önce burada CHP zihniyeti belediyedeydi ve o zaman kokuyordu, kokuşmuş bir zihniyet vardı. Ama şimdi böyle bir zihniyet yok. Tertemiz, pırıl pırıl bir Haliç var. Herkes burada şimdi balık avlıyor, yeri geliyor yüzüyorlar. Şimdi gerçekten burada artık bir tenessüh mekanı oluştu; düğünler yapılabiliyor, baharda, yaz mevsiminde, diğer zamanlarda bu salonda boş yer bulmak mümkün değil. Artık uluslararası kongrelere burası ev sahipliği yapıyor. Buraya böyle durup dururken gelmedik. Bu, bir aşkın bir sevdanın ürünüdür, onunla buraya geldik. Ama bunlar yeterli değil. İnşallah daha güzelleri olacak."
(Sürecek)