Arıcılığın Serüveni Bu Müzede
Arıcılığın mağara resimlerinden başlayıp günümüz modern teknolojilerine kadar uzanan yüzlerce yıllık tarihi serüveni, Çine Arıcılık Müzesi'nde sergileniyor.
Uzman Arıcılık Teknikeri ve Çine Arıcılık Müzesi Sorumlusu Hüseyin Basri Çalışkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca özel statü verilen müzenin Adnan Menderes Üniversitesi'ne (ADÜ) bağlı olarak faaliyet gösterdiğini söyledi.
Çine Arıcılık Müzesi'nin Türkiye'de ilk, dünyada ise 77. olduğuna işaret eden Çalışkan, insanlığın arılarla ilk tanıştığı dönemde mağaralara çizdikleri resimlerden Antik Yunan'da kullanılan kovanlara, Mısır lahit mezarları üzerindeki arıcılık kabartmalarından günümüz modern kovanlarına kadar arıcılık tarihi ve kültürünün müzede görülebildiğini belirterek, şunları kaydetti:
"İnsanların arılarla tanışıp mağaralardan bal topladığı dönemlerden günümüzdeki modern kovanlara kadar uzanan arıcılığın gelişim serüveni müzede gözler önüne seriliyor. Milattan önceki dönemlerden kalma arıcılıkla ilgili mağara resimleri, Antik Yunan'da kullanılan kovan tipleri, Likya tipi arı kovanları, Mısır piramitleri lahit mezarların üzerindeki arıcılıkla ilgili kabartma ve süslemeler, müzemizde imitasyon olarak bulunuyor. Ayrıca Efes Antik Kenti'nde üzerinde arı figürleri bulunan sikkeler, 400 yıl öncesine ait bal kaşıkları, 75, 100 ve 200 yıllık kovanlar, Osmanlı dönemine ait saray mutfağı bal kaşıkları, el demiri, körük gibi birçok arıcılık malzemesi müzemizde sergilenen diğer eserler arasında yer alıyor. Ziyaretçiler tüm bunları inceleyip arıcılığın tarihi gelişimi ile ilgili önemli bilgi birikimi elde etmiş oluyor."
- "Çocukların arı korkusunu yenmeye çalışıyoruz"
Müzedeki koku ve gözlem kovanları ile çocukların arı korkusunu yenmeye çalıştıklarını da ifade eden Çalışkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Müzemizde arıcılık tarihini tanıtmanın yanı sıra koku ve gözlem kovanları vesilesiyle çocukların arı korkusunu yenmeye çalışıyoruz. Müzeyi ziyarete gelen çocuklar arı kovanının sesini duyup kokusunu hissedebiliyor. Cam kovanların arkasından arıları izleyip onların danslarını, birbirleri ile ilişkilerini gözlemleyebiliyor. Çocuklara arılarla ilgili aydınlatıcı bilgiler veriliyor. Böylelikle müzeye arılardan korkar bir şekilde gelen çocuklar, bu korkularını yenerek arıları severek ayrılmış oluyor."
Çalışkan, haftanın 6 günü açık olan müzede belirli aralıklarla arıcılara yönelik eğitim programları düzenlediklerini de sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Çine Arıcılık Müzesi'nin Türkiye'de ilk, dünyada ise 77. olduğuna işaret eden Çalışkan, insanlığın arılarla ilk tanıştığı dönemde mağaralara çizdikleri resimlerden Antik Yunan'da kullanılan kovanlara, Mısır lahit mezarları üzerindeki arıcılık kabartmalarından günümüz modern kovanlarına kadar arıcılık tarihi ve kültürünün müzede görülebildiğini belirterek, şunları kaydetti:
"İnsanların arılarla tanışıp mağaralardan bal topladığı dönemlerden günümüzdeki modern kovanlara kadar uzanan arıcılığın gelişim serüveni müzede gözler önüne seriliyor. Milattan önceki dönemlerden kalma arıcılıkla ilgili mağara resimleri, Antik Yunan'da kullanılan kovan tipleri, Likya tipi arı kovanları, Mısır piramitleri lahit mezarların üzerindeki arıcılıkla ilgili kabartma ve süslemeler, müzemizde imitasyon olarak bulunuyor. Ayrıca Efes Antik Kenti'nde üzerinde arı figürleri bulunan sikkeler, 400 yıl öncesine ait bal kaşıkları, 75, 100 ve 200 yıllık kovanlar, Osmanlı dönemine ait saray mutfağı bal kaşıkları, el demiri, körük gibi birçok arıcılık malzemesi müzemizde sergilenen diğer eserler arasında yer alıyor. Ziyaretçiler tüm bunları inceleyip arıcılığın tarihi gelişimi ile ilgili önemli bilgi birikimi elde etmiş oluyor."
- "Çocukların arı korkusunu yenmeye çalışıyoruz"
Müzedeki koku ve gözlem kovanları ile çocukların arı korkusunu yenmeye çalıştıklarını da ifade eden Çalışkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Müzemizde arıcılık tarihini tanıtmanın yanı sıra koku ve gözlem kovanları vesilesiyle çocukların arı korkusunu yenmeye çalışıyoruz. Müzeyi ziyarete gelen çocuklar arı kovanının sesini duyup kokusunu hissedebiliyor. Cam kovanların arkasından arıları izleyip onların danslarını, birbirleri ile ilişkilerini gözlemleyebiliyor. Çocuklara arılarla ilgili aydınlatıcı bilgiler veriliyor. Böylelikle müzeye arılardan korkar bir şekilde gelen çocuklar, bu korkularını yenerek arıları severek ayrılmış oluyor."
Çalışkan, haftanın 6 günü açık olan müzede belirli aralıklarla arıcılara yönelik eğitim programları düzenlediklerini de sözlerine ekledi.