Darshanelerin Kapatılması Tartışmaları 

AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, dershanelerle ilgili olarak milletvekillerinin görüşlerini ifade etmesinin değil, medya üzerinden konuşmasının sorun olduğunu söyledi.


Ünal, Meclis'te gazetecilerle sohbet ederken, bazı milletvekillerinin dershanelerle ilgili açıklamalarının sorulması üzerine, "Milletvekilleri tabii ki konuşacak, düşüncelerini ifade edecek. Hiç kimse bir milletvekilinin herhangi bir şekilde iradesine ve ifade özgürlüğüne engelleme getiremez. Ama her siyasi parti, doğal olarak kendi içinde bu ifade özgürlüğünü kullanır. Kendi kurullarında ve kendi kurallarıyla bunu uygular. Tüzük değdiğimiz şey bunun için vardır" dedi.

Sorunun konuşmakla ilgili değil medya üzerinden konuşmakla ilgili olduğunu ifade eden Ünal, şunları kaydetti:

"İçeride tartışırsınız, konuşursunuz, herkes fikrini ifade eder, bir karar alınır ve bu karara uyulur. Burada grup disiplini dediğimiz şey otoriterlik değil. O yüzden milletvekillerimiz tabii ki kendi düşüncelerini açıklayacaklar, ifade edecekler. Bununla ilgili sorun yok ama parti politikalarının ya da parti kurullarının aldığı karar doğrultusunda, genel başkanın ifade ettiğinin aksine eğer bir milletvekili açıklama yapıyorsa o zaman burada bir sorun aramak gerekir. Yoksa milletvekillerimizin açıklamalarıyla ilgili sorun görmüyoruz. Tabii ki Hakan Şükür dershanelerle ilgili düşüncelerini açıklamıştır, Muzaffer Yurttaş 'ben de zamanında dershaneye gittim' demiştir, Hami Yıldırım konuyla ilgili düşüncelerini açıklamıştır. Düşüncelerini ifade etmek başka bir şey, partinin kendi içinde ortak karar aldığı bazı hususlarda parti politikalarının aksine açıklama yapmak ve bunu alışkanlık haline getirmek başka bir şey. Bunları birbirinden ayırt etmek gerekir. Biz milletvekillerimize dershaneler hakkında konuşmayın diye bir tebliğde bulunmadık."

AK Parti'nin dershaneler konusunu 2003 yılından beri eğitim politikasının içine koyduğunu ve bunu defaatle deklare ettiğini belirten Ünal, bunu her seçim öncesi programlarına aldığını, Kalkınma Planı'na, Milli Eğitim Strateji Belgesi'ne konulduğu ve bunun parti politikası haline geldiğini ifade etti.

Ünal, "Parti politikası haline gelmiş ve deklare edilmiş bir konuda milletvekili, kendi parti kurullarının mekanizmalarını kullanarak içeride her şeyi söyleyebilir. Burada sorun medya üzerinde konuşmaktır" diye konuştu.

Ünal, parti olarak istişareye kapalı olmadıklarını, milletvekillerinin düşüncelerini ifade etmesi için her türlü zeminin bulunduğuna işaret ederek, milletvekilleri, il başkanları, belediye başkanlarını düşüncelerini rahatça ifade edecekleri platformlar olduğunu, o platformlarda ortak karar alındıktan sonra içeride alınan karara uyulmasını beklendiğini söyledi.

Ünal, bir düzenleme yapılacağı zaman ilgili bakanın grubun basına kapalı bölümünde bilgi verdiğini hatırlatarak, "Nabi Avcı yarın Gruba dershanelerle ilgili bilgilendirme yapabilir. Konu gündeme geleceği için değil, fazlasıyla konuşulduğu için böyle bir açıklama yapabilir" dedi.

-Bütçe görüşmeleri-

Öte yandan Ünal, 10-20 Aralık tarihleri arasında görüşülmesi planlanan 2014 yılı bütçesi üzerinde CHP ile henüz uzlaşma sağlanmadığını belirterek, geçmiş yıllarda olduğu gibi her gün iki bakanlık bütçesinin ele alınmasını planladıklarını söyledi.

Ünal, CHP'nin tavrıyla ilgili olarak, şunları söyledi:

"CHP, anti siyaset yapıyor; siyaset kurumunun teamüllerine uymayan ve meşruiyetini tartışmalı hale getiren bir takım hamleler yapıyor. Bu çerçevede tüm kurumları gayrimeşru ilan ediyor. Yargı, ordu, YSK, Anayasa Mahkemesi, Sayıştay gayrimeşrudur. Bunun oluşturacağı zarar, Türkiye'nin bütünlüğü açısından ciddi sorun oluşturuyor. CHP, tutuklu vekillerin Meclis'e gelmeyeceğini bal gibi biliyordu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu konuyla ilgili soru sorulduğunda 'yargı kararlarına saygı duyarız' dedi.

Ama tutuklu vekiller üzerinden aslında yapılmak istenen o kişilerin Meclis'e taşınması değil, Meclis'in meşruiyetini tartışmalı hale getirmekti. İşte yemin krizi, daha sonra kürsü işgali, şimdi bütçeyle ilgili yapılmak istenen şey bir meşruiyet krizi oluşturmak ve yönetilemez hale getirmek. Aslında CHP'nin büyük planı, oluşturacağı meşruiyet krizleri üzerinden yönetim sorunu çıkarmak, bunun üzerinden de iktidarı köşeye sıkıştırmaktır. Asıl hedefi bu...Bu alışkanlığı CHP, bütçe görüşmelerine de sürdürecek. 'Görüşmeleri nasıl engelleriz ve nasıl yürüyemez hale getiririz' mücadelesini verecek. Niye böyle yapıyor diye bunu tartışmanın anlamı yok."

Kaynak: AA