Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan Açıklaması

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin 2001 krizi sonrası dönemde yaşadığı yapısal değişimin sonunda üretim ve ihracatını tabana yaydığını, üretimin ve ihracatın Türkiye'nin diğer illerine kaymaya başladığını söyledi.



Türkiye'nin 2001 krizi sonrası dönemde yaşadığı yapısal değişimin sonunda üretim ve ihracatını tabana yaydığını, üretimin ve ihracatın Türkiye'nin diğer illerine kaymaya başladığını belirten Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, "Artık ihracatımız yavaş yavaş Anadolu’ya kayıyor. 2002 yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan il sayısı 5 iken, 2012 yılında 16 oldu. 2002 yılında İstanbul tek başına Türkiye ihracatının yüzde 58.1’ini yapmıştı. Bugün, yani 2013’ün ilk 9 ayında payı yüzde 47.1 oldu. Bu güzel bir gelişme. İstanbul, hala açık ara ihracat ve ithalatta birinci sırada. Bu çok doğal, ama artık Anadolu illerinin payında ciddi artışlar görüyoruz" dedi.

TÜRKİYE EN BÜYÜK KRİZİNİ 2001 YILINDA YAŞADI
2001 yılında Türkiye şimdiye kadarki en büyük ekonomik krizini yaşadığını söyleyen Çağlayan "Gecelik faizlerin 7-8 binlere yükseldiği, gelecek yılları değil ertesi günü tahmin edemeyen bir iş dünyası vardı. Ekonomimiz hızla daraldı, enflasyon bugünün 13-14 katı kadardı. Döviz kurlarında aşırı volatilite vardı. Fakat alınan tedbirler ve 2002 sonundan itibaren politik ve ekonomik istikrar ile bugünlere geldik" ifadelerini kullandı.

TL GÜVENİLİR BİR PARA BİRİMİ
Bakan Çağlayan, TL'nin diğer ülkelerin para birimleri kadar güvenilir olduğunu vurgulayarak "Dış ticaretimizde de TL’nin payı artıyor. TL, dünyadaki diğer büyük ekonomilerin paraları kadar istikrarlı bir para birimi. Dünya foreks piyasasında payı giderek artan bir para birimi. Enflasyon tek haneye indi. Bütçemiz ve kamu borçlarımız pek çok gelişmiş ülkeden daha iyi durumda. 2003’ten bu yana ortalama yüzde 5.1 hızla büyüten bir ekonomiyiz" dedi.

İSTİKRARIN SÜREKLİLİĞİ İŞADAMLARINA CESARET VERİYOR
Çağlayan, Türkiye'nin artan politik ve ekonomik istikrarı sanayicinin ve işadamının cesaretini artırdığını söyledi.

İşadamlarının artık ekranlarda piyasa gelişmelerini anlık izleyen ve yaşadığı gerilim ile kabuğuna kapanan bir yapıdan çıktığını dile getiren Zafer Çağlayan "Elinde çantası yanında arkadaşları ile Togo'yu, Uruguay'ı, Sudan'ı, Çin’i, Etiyopya'yı, ABD'yi dolaşıyor. İstikrardaki süreklilik, işadamımızın dış pazarları daha fazla araştırmasına olanak sağladı. Bizdeki girişimcilik zaten çok az millette olan türden. Türk girişimcisi kadar cesur girişimcileri az bulursunuz" şeklinde konuştu.

DAHA FAZLA ÜRETİM VE İHRACAT YAPMALIYIZ
Güçlü bir ekonomi olabilmek için sanayi sektörünün güçlü olması gerektiğini ifade eden Zafer Çağlayan şöyle devam etti: "2002’den bugüne kadar Kocaeli'nin ihracatta payı yüzde 3.5’ten 8.2’ye yükseldi. Bunda tabii olarak İstanbul’dan Kocaeli’ye kayışın etkisi var ama Kocaeli sermayesinin de güçlenmesinin etkisi var. Başka bir örnek Gaziantep. Hakikaten parmakla gösterilecek bir sanayileşme ve ihracat atağı örneği. 2002’de yüzde 1.7 olan ihracat payı bugün yüzde 4 oldu. Manisa’nın payı binde 9 iken bugün yüzde 2.4'e yükseldi. Ankara'nın payı 1 puan artarak yüzde 4.2’den 5.2’ye yükseldi. Konya, Trabzon, Antalya, Aydın, Karabük, Osmaniye, Amasya gibi ilerimizin de payında çok ciddi artışlar var.

Eskiden ihracat işadamlarımız için, iç pazar tıkanınca geçici olarak başvurulan bir acil çıkış kapısıydı. Bu yanlış düşünce geçtiğimiz yıllarda kırılmaya başladı.

İhracatçı sayımız hızla yükseliyor. Bakıyoruz, ihracatçılarımızın sürekliliği de artıyor. Bir yıl dış Pazar bir yıl iç pazar alışkanlığını kırmamız gerek. Daha fazla yatırım, daha fazla üretim ve daha fazla ihracat yapmalıyız.

Bu bilinçle çalışan işadamlarımıza yenileri ekleniyor. 2002’de Ankara’da 1773 ihracatçı vardı. 2012’de 3854'e yükseldi. Diyarbakır’da 2002’de 18 ihracatçı varken, 2012’de 162’ye yükseldi. Manisa’da 180 ihracatçı varken, 2012’de 429 firmamız ihracat yaptı. Osmaniye’de sayı 9’dan 47’ye, Batman’da 12’den 45'e, İçel’de 529’dan 927’ye yükseldi.

2008 sonunda başlayan krizde nasıl ihracat pazarlarımızı çeşitlendirdiysek, şimdi de üretim ve ihracat merkezlerimizi çeşitlendiriyoruz. Yeni teşvik sistemi de buna hizmet ediyor. Türkiye ekonomisinin geleceği yatırım, üretim, ihracat ve istihdamın birbiri ile kaynaşmasında. Bu zinciri ne kadar sağlamlaştırırsak o kadar sağlam bir ekonomi oluruz. Sanayimizi ne kadar güçlendirirsek o kadar güçlü bir ekonomi oluruz."
Kaynak: İHA